Zafer Partisi'nden Çarpıcı İddialar!

Zafer Partisi Genel Başkan Yardımcısı Azmi Karamahmutoğlu, Türkiye'de bir numaralı sorunun açlık olduğunu terörün yedinci sırada olduğunu ileri sürdü.

Zafer Partisi Genel Başkan Yardımcısı Azmi Karamahmutoğlu, Afyonkarahisar temasları kapsamında partisinin izlediği politikalar üzerine konuştu.

“GENEL BAŞKANIMIZ İKTİDARI ALIŞTIĞI KONFORLU MUHALEFET ALANINDA RAHATSIZ ETTİ”

“Prof. Dr. Ümit Özdağ’a Özgürlük” konferansı açılışında konuşan  Zafer Partisi Genel Başkan Yardımcısı Azmi Karamahmutoğlu, Cezaevinde bulunan Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ için başlattıkları mitinglerin “Mehmetçik katillerine Afyon” başlığı altında yapıldığını söyledi. Karamahmutoğlu, “Yaratılmakta olunan toplumsal muhalefetten çekinen Cumhur İttifakı bu toplumsal muhalefetin oluşmaması için haksız, hukuksuz bir suçlamayla ne yazık ki mahpus etti. Fakat Zafer Partisi Genel Başkanı olmadan da bir parti olarak onun göstermiş olduğu, kurmuş olduğu doğrultuda faaliyetlere devam etti. Mitinglerini sürdürdü. Ancak Ramazan ayıyla birlikte bunlara ara verdik. Şimdi Ramazan'ın bitmesiyle birlikte yeniden bütün Zafer Partisi genel merkez yöneticileri il il dolaşıyoruz. Bu kapsamda da Afyonkarahisar’a geldik. Genel Başkanımız Silivri Zindanında mahpus vaziyettedir. Bilindiği gibi Genel Başkanımız Sayın Ümit Özdağ'ın farklı bir siyaset üretme, farklı bir muhalefet yapma tarzı var. Çeyrek asra yakındır iktidarda bulunan Adalet ve Kalkınma Partisi'nin alışık olduğu muhalefet şekli kendisi için çok konforlu bir alandı. Onu bu konforlu arasında rahatsız eden Sayın Ümit Özdağ ve Zafer Partisi, Cumhur İttifakı'nın başını tedbir almaya yöneltti. Ve Genel Başkanımıza yargı marifetiyle siyasetten el çektirdi. Görünen şu gencecik partinin kısacık geçmişinde siyaset yapmada iki büyük başarısı vardır. Genelde medyanın hükümet eliyle tekelleşmesi sonucu satın almalarla, yeni kurulmalarla medyanın hükümet medyası olmasının sonucu olarak ne yazık ki ülkede tek seslilik bile değil bir sessizlik hali mevcut. Tam da burada olan biteni halkın gözüne sokmak için meclisten ve halkın gözünden kaçırılan gerçekleri halka anlatmak için muhalefet yapan Sayın Ümit Özdağ ve Zafer Partisi ilk önce ülkemizin karşı karşıya kalmış olduğu demografik saldırı nüfus istilası konusunda Türk halkını bilgilendirmiştir.” dedi.

Zafer Partisi'nden Çarpıcı İddialar!

“ZAFER PARTİSİ OLARAK TEMASLA BİLGİLENDİRECEĞİZ”

“Genel Başkanımız ülkemize kaçak yoldan girmiş olan yasa dışı nüfusun sayısının ne olduğu konusunda bilgi verdi. Diğer yandan kayıt altına alınmış Suriye'de gelen geçici sığınmacılar hakkındaki gerçek sayıları verdi.” diyen Karamahmutoğlu, “Bu gerçek sayıların büyüklüğü o kadar ürkütücü bir ki Zafer Partisi'nin sayıları abartmakla suçladılar. Diğer yanıyla bunların sadece kısa süreliğinde geçici bir misafiri olmadığı bunların ülke ekonomisinin üzerine bindirdiği yük halka anlatıldı. Doğurduğu hayat pahalılığı yani bir memleketin fazladan vergi vermeyen 13 milyona bakmasının doğurduğu pahalılıktan söz açıldı. Diğer yandan kaçak istihdam, vergisiz kaçak SGK’sız istihdamdan sebep, yol açmış olduğu işsizlik boyutu bu göçün yol açtığı sorunlar arasındadır. İşsizlik, hayat pahalılığı ve toplumun nüfus yapısının bozulması, bozulmasını anlattık. Buralardan eleştiriler aldık. Fakat diğer muhalefet partiler bu soruna kayıtsız kalamadılar. Diğer siyasi partiler de Zafer Partisi gibi bu meseleyi kendi meşreplerince ama az ama çok sahiplendiler. AKP hükümetini en rahatsız ettiğimiz politikalarımdan birincisi buydu. Sonra ikincisiyle karşılaştık. 20 tarihinde ABD'de yaşamakta olan Fetulah Gülen hayatını kaybetmiş, Türkiye Fetulah Gülen gerçeğiyle ve onun yakalanmasıyla yüzleşmek, bunu irdelemek, operasyon masasına yatırmak enine boyuna bu konuyu konuşmak üzere hazırlanırken biz hemen ertesi gün 21 Ekim sabahı bambaşka bomba bir gündemle uyandık ve Fetulah Gülen'in ölümünü konuşamadık bile. O günden Devlet Bahçeli'nin anonsuyla başlatılan ikinci çözüm ihanet süreciydi. Bu ihanet süreci tıpkı önceki gibi yine albenisi olan bir ambalaja bürünmüş bir saldırıydı. İlk çözüm süreci hatırlayınız ‘Analar Ağlamasın’ mottosuyla sunulmuştu. İkincisi de ‘Terörsüz Türkiye’ başlığıyla bize sunuldu. İtiraz edenlere de Türkiye'de terörünün olmamasına, terörsüz bir Türkiye'nin varlığından rahatsız mısınız diye karşı çıkan bir oldu. Ekim ayından beri bu konu üzerinde uzun tartışmalar yaşandı. Bize hiçbir pazarlığın olmayacağı söylenmişti. PKK'nın kendisini tasfiye edeceğini, ilave edeceğini söylemişlerdi. Peki, öyleyse etsin diye bekledik. Fakat heyetler kuruldu, ziyaretler yapılmaya başlandı. Pazarlıksız yapılacaksa bu gidip gelmeler nedir diye sorunca ‘PKK'nın kendisini lağvetmesi için bir kongre yapması gerekiyor.’ denildi. PKK, Türkiye'de siyasi partiler yasasına bağlı olarak kurulmuş bir parti midir ki kendini lağvetmesi için kongre yapması zorunlu olsun? 1978 yılında Diyarbakır'ın Lice ilçesinin Fis köyünde 20 tane serseri, bir araya gelmiş bir cinayet şebekesi kurmuş. Ve cinayet işleye gelmişler. Büyümüş bir narko terör örgütü haline gelmiş. Şimdi bu narko terör örgütünün başındaki terör baronları ‘Artık biz terör vasıtasıyla kat edeceğimiz mesafeyi yol aldık. Bundan sonra terörle değil, başka yolda gideceğiz.’ diyorlarsa kendilerini kapatacaklarsa kapatsınlar. Oturdukları yerde aynı terör baronları karar alsınlar ve kendilerini fesh etsinler. Bunun için neden biz bu narko terör örgütünün baronlarına kongre için mekân beğendirmeye çalışıyor. Malazgirt'i öneriyor ve onlara zaman beğendirmeye çalışıyor ve onlara niçin 4 Mayıs tarihini öneriyoruz? Bu çaba niye? Hani pazarlık yapılmaycaktı? Hani kurulan bir pazarlık masası değildi? Ve yine giden gelen heyetin talepleriyle neyle karşılaşıyoruz? Yasal güvenceler istiyorlar. Yetmiyor ama yasal güvenceler istiyorlar. Şunu dikkatinize sunuyorum. Lütfen konuştuğunuz her bir seçmene bunu anlatın. Terör 1978 yılında siyasal talepler taşıdığı için başlatıldı. Siyasal taleplerle ortaya çıktı. Öcalan, serbest bırakılsın diye PKK kurulmadı ki Öcalan serbest bırakılsın diye PKK kendinde lağvetsin. Siyasal talepleri vardı. Bunların bir kısmı zaman içerisinde karşılandı. İşte kendi elimizde Türt milletinin içerisinden bir etnik grup olan Kürt etnik grubunu alıp yapay bir millet inşaatına girişiyor. Köyden köye, ilden ile anlaşamadıkları konuşmayı bir ağzı devlet eliyle, TRT Kürdi’de bir lisan, eğitim dili haline getirmeye çalışıyoruz. Bayağı bir yol aldı terör vasıtasıyla. Biz biliyoruz ki PKK terör örgütü terör yapmayı bıraksa da siyasal taleplerinden vazgeçmeyecektir. Öyleyse bundan sonra terörizmin siyasal talepleri gelecektir. Bunun için de hazır anayasa değişikliği önümüze getiriliyor. Genel seçimlerden önce konuşuldu. Anayasa değişikliği ülkenin gündeminde yok. Ülkenin birinci gündemi sokağa çıktığınızda, konuştuğunuzda birinci gündemi yoksulluk, fakirlik, açlık, ekonomik buhran. Kaç yıllık hareket insanı hocamız, üniversitedeki sayın profesörle memleket meselesini konuşurken, okulundaki aç kız öğrencinin ağlamasından bahsediyor. Ülkenin birinci sorunu budur. Eskişehir'de intihar eden iki kız öğrenciden bahsetti. Eğitimini parasızlıktan tamamlayamadığı için. Çocuklar, biz sadece ilkokul öğrencileri diyorduk, üniversite öğrencileri de yatağa aç gidiyor. Birinci sorun buyken ve sorulduğunda altıncı, yedinci sırada gelirken terör siz sanki ülkenin öncelikli birinci sorunu terörmüş gibi bunu bitirmek için bir anayasa değişikliğine gidiyorsunuz. Ülkenin öncelikli sorunu açlık, yoksulluk, pahalılık fakirliktir. Biz bu yüzden Afyon'a geldik. Yarın bu yüzden Isparta'dayız. Bu yüzden Zafer Partisi kuruldu. Her birimiz işimize gücümüze buna zaman ayırıyoruz. Çünkü karartma var. Bilgi akışı yok. Öyleyse birebir temasla biz bilgilendireceğiz.”

Kocatepe Gazetesi - Bizi Sosyal Medyada Takip Edin!

Bakmadan Geçme