• Haberler
  • Genel
  • “Yurdunuseven geriyor, Zeybek duymazdan geliyor”

“Yurdunuseven geriyor, Zeybek duymazdan geliyor”

İYİ Parti Afyonkarahisar İl Başkanı Muhammet Mısırlıoğlu İYİ Parti il binasında düzenlediği basın toplantısında gündeme değerlendirdi. AK Parti Afyonkarahisar Milletvekili İbrahim Yurdunuseven’i eleştiren Mısırlıoğlu en sert eleştirilerini Afyonkarahisar Belediye Başkanı Mehmet Zeybek’e yönlendirdi. Mısırlıoğlu basın toplantısında şunları söyledi: !BAYRAMLAŞMAYI SİYASETE ALET ETTİLER” Geride bıraktığımız Kurban Bayramını kutlayarak sözlerime başlamak istiyorum. Allah'a adanmanın, paylaşmanın, birlik olmanın [&hellip]

İYİ Parti Afyonkarahisar İl Başkanı Muhammet Mısırlıoğlu İYİ Parti il binasında düzenlediği basın toplantısında gündeme değerlendirdi. AK Parti Afyonkarahisar Milletvekili İbrahim Yurdunuseven’i eleştiren Mısırlıoğlu en sert eleştirilerini Afyonkarahisar Belediye Başkanı Mehmet Zeybek’e yönlendirdi.

Mısırlıoğlu basın toplantısında şunları söyledi:

!BAYRAMLAŞMAYI SİYASETE ALET ETTİLER”

Geride bıraktığımız Kurban Bayramını kutlayarak sözlerime başlamak istiyorum. Allah’a adanmanın, paylaşmanın, birlik olmanın en güzel örneklerinden biri olan bu mübarek günler umuyorum ki ülkemiz ve milletimiz için de çok güzel günlere kapı açsın… Rabbim yılına kedersiz eriştirsin inşallah…

Konuşmamın başında dile getirmek istediğim diğer bir konu da İsveç’te kutsal kitabımıza yapılan çirkin saldırıdır. İsveç polisinin izin vermesiyle Irak asıllı bir soytarının kutsal kitabımızı yakması bizi derinden yaralamıştır. Bu soytarı ifadesinde 10 gün içinde tekrar yakacağım demiş… Bu soysuza bunu söyletenlerin de izin verenlerin de ortam hazırlayanların da Allah belasını versin! Bizim kutsalımız bu eylemlerle değerinden hiçbir şey kaybetmez, hatta daha fazla değer kazanır… Kur’an-ı Kerim bizim yüce kitabımızdır ve ona el uzatan da en ağır şekilde cezalandırılmalıdır. Ülke olarak da bu konuda tavrımızı çok sert ve net bir şekilde ortaya koymalıyız.

Kurban Bayramında hayvan piyasası ne yazık ki yine can yaktı. Küçükbaş hayvan alanlar 6 ila 10 bin TL arasında bir bedel ödedi. Büyükbaş fiyatlarıysa 100 bin TL civarındaydı. 8.500 TL asgari ücret alan bir vatandaş nasıl kurban kessin? Ülkemizde nüfusun yarısından fazlası asgari ücretle çalışırken kurban ibadetini yerine getiremeyen insanlar bu yıl kara kara düşündü… Ne yazıktır ki ülkemizde kurban alabilen insanların sayısı git gide azalıyor. Enflasyon karşısında eziliyorlar. Burada hayvancıya da diyecek sözümüz yok maalesef. Onların da maliyetleri çok yükseldi. Birçoğunun hayvanı elinde kaldı. Ülke ekonomisinin geldiği noktada kurban pazarlarında ne yazık ki iki taraf da umutsuz ve mutsuzdu. Umuyoruz ki çiftçimiz, üreticimiz, tüccarımız, işçimiz, emeklimiz hak ettiği yaşam standardına ulaşır.

Bayram ne yazık ki emekliler için bir kalp ağrısına dönüştü. En düşük emekli maaşının 7.500 TL olduğu ülkemizde ne yazık ki bu bayram da emeklilere zehir oldu. Artık bayram gelirken sevinç değil, endişe, hüzün, karamsarlık hakim oluyor evlerde. Emekliler kurban mı alacaklar, tatlı mı alacaklar, torunlara harçlık mı verecekler? Ülkedeki ekonomik gidişat bu kadar göz önündeyken nasıl olur da bir iyileştirme yapılmaz, bir çaba sarf edilmez, önlem alınmaz merak ediyorum. Aklım almıyor benim arkadaşlar. Çok basit kaba hesaplarla bile işçinin, emeklinin kazancı bu çarkı döndürmüyor…

Bayramdan bahsetmişken protokol bayramlaşmasında AKP’li vekil İbrahim Yurdunuseven’in konuşmasından bahsetmek istiyorum. Maneviyatı yüksek bir günde eline mikrofonu alıp siyasi söylemler yapmak yakışması Sayın Yurdunuseven’e… Orası AKP icraatlarını, vaatlerini anlatma yeri değil. Orası seçim propagandası yapılacak yer değil. Girdikleri her ortamı germe, bölme, gruplaştırma çabası içinde olanlar yönetiyor ne yazık ki bu ülkeyi. Bayramlaşma töreninde bile ocu, bucu, şucu diyerek güya üstü kapalı bir şekilde birilerine gönderme yapıyor beyefendi. Orada verilmesi gereken mesaj birlik, beraberlik mesajıdır. Paylaşma, paylaştıkça çoğalma gayesi olması gerekirdi. Ufacık bir kalabalık gördüklerinde siyaset yapmaya alışmışlar.

Yurdunuseven kiraz üreticimizin düştüğü müşkül durumu da nasıl olduysa muhalefete mal etmiş. Muhalefet vatandaşı yanlış yönlendiriyor demiş. Yahu piyasa fiyatlarını biz mi belirliyoruz? Bu ülkede tarım yapmak, yaptırmak, tarımı teşvik etmek, alım garantisi yaratmak, zararı karşılamak bu kadar zor mu? Yolcu garantili yollar, tüneller, havalimanları yapan siz değil misiniz? Çiftçiyi de gözetin, alım garantisi verin de görelim. Suçu bastırmayı, yansıtmayı, hedef şaşırtmayı bırakın artık.

“VOLEYBOL VE BASKETBOLU BİTİRDİNİZ SIRA FUTBOLDA

Sayın Zeybek de Motokros tanıtım toplantısında Afyonlu işadamlarına sitem etmiş. Afyonspor’a destek olmadınız diyip topu işadamlarına atmış. Bu konuda söylenecek o kadar çok şey var ki… Piyasada nasıl güvensiz bir ortam oluşturdukları ortada. Ellerine geçen her kuruşu plansız, programsız harcadıkları için ne yazık ki yatırımlar, yardımlar, destekler, hibeler hedefe ulaşmıyor. Basketbol ve voleybolda bittik, sıra futbola geldi. Futbol takımımız da can çekişiyor. Bu işin tek sorumlusu işadamlarıymış gibi davranan Zeybek’e sormak istiyorum; sizin hiç mi suçunuz yok? Her konuda iktidardan besleniyorsunuz bu konuda sizin siyasi ayağınızın hiç mi payı yok? İşadamlarına güven veremediniz ki destek alasınız? Ayrıca hepsi şuanda piyasa şartlarıyla, ekonomik krizle mücadele etme derdinde. İşçisi ekmeğinden olmasın diye maliyetlerle başa çıkma derdinde.

Sayın Zeybek sorunları üstlenmeme konusunda çok başarılı. Afyonkarahisar’da yolunda gitmeyen hiçbir şeyi üzerine alınmıyor. Çöplüğe dönmüş parklar, bahçeler, sokaklar, caddeler var. Kaldırımlarda yürünecek hal kalmamış. Şehrin ortasındaki ana yollar bile köstebek yuvasına dönmüş. Sinekten, böcekten, haşereden geçilmiyor. Ama Sayın Zeybek sanki tüm bunların sorumlusu kendisi değilmiş gibi her şeyi görmezden geliyor. Vatandaşın çağrılarına kulaklarını tıkıyor. Tıkasın bakalım. Az kaldı, vatandaş da onun oy talebine kulağını tıkayacak yakında…

“PAZAR YERİ YAPACAĞINA, YOLLARI DÜZELTECEĞİNE TELEFERİKLE UĞRAŞIYOR”

Seçim vaatlerinde bulunurken Çavuşbaş’a kapalı Pazar yeri sözü vermişti Sayın Zeybek. Vatandaş hala bekliyor, bir gelişme yok. Yılan hikayesine dönen teleferik olayında da yollar kazılıyor, saatlerce kapatılıyor mahalle halkı ve esnaf perişan oluyor. Vatandaşlar, 15 dakikalık iş için tüm gün yolların kapatıldığını söylüyor. Bu kadar da vurdumduymaz olunmaz Sayın Zeybek…

Yürünebilir yolu az bulunan bir ilin belediyesi şu sıralara teleferik işine kafa yoruyor. Ben buradan Sayın Zeybek’e seslenmek istiyorum; ayağımızı teleferikle yerden kesmene gerek yok Sayın başkan, yollardaki çukurlar engebeler ayağımızı yeterince yerden kesiyor zaten… Önce yürünebilir, araç sürülebilir yollar yapın… Bakın bu gün yine eski yoğurt pazarıyla İmaret Cami arasını kazıp yenileyeceklermiş. Ben bakıyorum başka şehirlerde yapılan yollar bu kadar çabuk bozulup yenilenmiyor. Sayın Zeybek bakmıyor mu acaba hiç? Gerçi sorsak kendisi suçu vatandaşta bulur, bizim vatandaşımız hor kullanıyor der. Hatırlarsanız trafik sorunu için de bahaneyi vatandaşa bulmuş, arabaya çok biniyorlar demişti…

“TASARRUF DİYE SULARI KESİYORLAR, KENDİLERİ SU GÖSTERİSİ DÜZENLİYORLAR”

Yolları kapattığı yetmiyormuş gibi suları da zamansız kesiyor belediyemiz… Bayram arifesinde ve bayramda mezarlıklarda ve piknik alanlarında su yoktu… Neymiş efendim? Tasarruf edeceklermiş… her şeyi bol keseden harcarken tasarruf aklınıza gelmiyor da suya en ihtiyaç duyulan zamanlarda mı tasarrufu düşünüyorsunuz? Siz bu milletle dalga mı geçiyorsunuz sahiden? Ben başka bir açıklama yapamıyorum çünkü bu duruma… Vatandaş kabir ziyaretine gidiyor, bir damla su bulamıyor. Mezarlıktaki çeşmelere kör tapa takmışlar. Musluk başları yok. Size yazıklar olsun diyorum, başka da bir şey demiyorum…

Belediyeye ulaşıp sorunun sebebini soran vatandaşlara ‘su tasarrufu yapıyoruz, kıtlık var’ cevabını vermişler… Allah aşkına Afyonkarahisar Belediyesi bu zamana kadar su tasarrufu konusunda ne yapmış? Halkı bilinçlendirmek, farkındalık yaratmak için hangi adımı atmış? Böylesine kaba bir üslupla ve yöntemle su tedbiri yapmak hem de bayramda yapmak kimin aklına gelmiş çok merak ettim doğrusu…

Her yer pislik içindeyken, vatandaşların en çok piknik yaptığı dönemde piknik alanlarında suyu kesmek demek vatandaşı hijyenden uzaklaştırıp hastalıklara davetiye çıkarmak demektir. Böyle yaptım oldu mantığıyla hareket ederseniz kaybedersiniz Sayın Zeybek, benden söylemesi…

İşin en can alıcı noktası da ne biliyor musunuz? Kıtlık var diyip vatandaşa su vermeyen belediye, şehrin göbeğinde su gösterisi yaptı. Kabristanda, parklarda bir damla su bulamayan vatandaşa 30 Haziran akşamı Anıtpark’ta su gösterisi yapıldı. Bunun yorumunu da yüce milletimize bırakıyorum…

“VATANDAŞ YÜRÜYECEK YOL BULAMADI”

Bayram arifesinde şehrimizde bir diğer sorun da trafik sorunuydu tabi ki. Trafik sorunu artık bizim kanayan yaramız haline geldi. Bayram seyran olmasa da biz bu çileyi çekiyoruz. Ama bayram arifesinde işin içine caddelere taşan işporta tezgahları da girince trafik tam anlamıyla işkenceye dönüştü. Ambaryolunu görenler burası Hindistan mı diye düşünmeye başladı. Caddeye taşan tezgahlar, çift sıra park eden araçlar, kaldırımda yürüyecek yer bulamayıp caddeden yürüyen vatandaşlar, tam bir keşmekeş hakimdi şehrin göbeğinde. Buna izin veren belediye kentin bu görüntüsünden hiç mi rahatsız olmadı acaba?

Sözlerime son vermeden önce Şanlıurfa’da Atatürk büstüne saygısızca hareketlerde bulunan Suriyeli göçmenle ilgili birkaç şey söylemek istiyorum… Bakın bu Suriyeli göçmen konusu ülkemizin en derin yaralarından biri haline gelmek üzeredir. Yıllar içinde huyu huyumuza, suyu suyumuza benzemeyen, ahlaki ve kültürel değerlerimizin hiçbir noktada örtüşmediği bu insanlar ülkemizin başına bela olacaklardır. Kendi ülkemizde sığınmacı olarak gelip yerleşen kişilerden milli ve manevi değerlerimizi nasıl koruyacağımızı düşünür olduk. Gelenek göreneklerimiz, oturup kalkışımız, toplum içindeki davranışlarımız, örfümüz, ahlakımız onlarla aynı değil. Ve ne yazık ki toplumda yozlaşmaya yol açacak şekilde ülkemize yerleşiyorlar. Okullarımızda bizim çocuklarımızla eğitim görürken onlar bizim ülkemize ayak uydurmak zorundayken biz onlara ayak uydurmaya başlıyoruz. Kamuda önceliği onlara verirken kendi vatandaşımıza ikinci sınıf muamelesi yapıyoruz. Bu hatalardan yol yakınken dönülmelidir. Yoksa böyle giderse kendi ülkesinde asimile olmuş tek millet olarak tarihe geçeceğiz. Bugün bu çocuğun yaptığı bu saygısızlığa sessiz kalırsak yarın buna benzer farklı durumlarla karşılaşacağız…

Bu gün Fransa’da yaşanan olayları görüyorsunuz. Vatandaşlık verilen göçmenler tarafından ülke yerle bir ediliyor şuan. Vatanını milletini bayrağını devletini seven yurttaşlar bu olayları sadece izleyebiliyor. Bir noktadan sonra müdahale edilmesi, bastırılması, başa çıkılması mümkün olmuyor ne yazık ki… 10 yıl sonra güzel ülkemizin de böyle olmayacağının garantisi var mı? Farklı milletlerin vatandaşlık aldığı ülkemizde yeri ve zamanı geldiğinde devletine sahip çıkacak asıl vatandaşlar azınlıkta kalacak ne yazık ki… Ülkemiz büyük bir felakete sürükleniyor ama kimsenin umurunda değil.”

Haber

Bakmadan Geçme