Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Yusuf İLGAR
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

YUNAN VAHŞETİ – Kocatepe Gazetesi

Yusuf İLGAR 1 Temmuz 2017 Cumartesi 12:08:02
 

 “-Üzerimde mevcut bulunan 272,5 lira Osmanlı nakit paramı zorla alarak ve işkence ederek gasp ettiler. Büyük rütbede askeri komutanları olduğu halde bulunduğumuz Atina Lusya [Liossia] Karargâhı’na aldılar. Altın, yüzük, kordonuyla beraber saat, kehribar sigara takımı vesaireyi aldılar. Müracaat etsem bile amirleri başında duruyorlar ve müracaat ettiğim halde müracaatım dikkate bile alınmadı. Yanımda bulunan dindaş ve esir arkadaşlarımdan bazılarının ağızlarından altın dişlerini kasaturalarıyla sökerek aldılar ve elli lira kıymetindeki halı seccademi aldılar. Çöpçülük hizmetlerinde aç olarak çalıştırdılar, yemek olarak yirmi dört saatte bir sekiz dirhem18 miktarında bir balık verdiler. Bir iş görmüyorsunuz diye ayaklarımızdan bağlamak suretiyle meyve ağaçlarına asarak hırsları gidinceye kadar dövdüler. Bağlı bulunduğumuz din ve imanımıza küfür ve peygamberimiz efendimize kötü sözler söyleyerek hakarette bulundular. Hizmetimize karşılık alınacak parayı kendileri aldılar. Ailemize, çocuklarımıza göndereceğimiz mektupları gözümüzün önünde yaktılar. Yanımızda bulunan hoca ve âlimleri “siz hocasınız” diye döverek hakarette bulundular, katiyen ibadet ettirmediler. Açlıktan, dövme ve işkence sonucunda vefat eden arkadaşlarımızı defin etmek için müsaade vermezlerdi. Ve cenaze günlerce meydanda kalarak sıcaktan koktuktan sonra teçhiz ve tekfinsiz olarak bize defin ettirirlerdi. Hastahanede keyifsiz yatan dindaşlarımızı zehirlemek suretiyle öldürürlerdi. Su vermeyerek susuzluktan bî-tâb derecesine getirirlerdi. Ve bulunduğumuz mevkiden on beş dakika uzakta bir mesafeye tuvalet ihtiyacını gidermek için bir çukur kazdırırlardı. Geceleyin, yakına abdest bozduğumuzda pislik yapıyorsunuz diye döve döve öldürürlerdi. Kazdığımız mevkie gidenleri soyarak ve öldürerek pislik içerisine atarlardı. Gündüz tuvalet ihtiyacı için gittiğimizde cenazeleri müşahede ederdik. Artık insana yapılmayacak muamelede bulunuyorlardı. Bir takımlarını evlerine hizmetçi suretiyle götürürlerdi, sonradan kaldıkları evdeki bakire kızlara taarruz etmişsiniz diye zorla dinlerine dönmelerini döverek ve işkenceyle teklif ve zor kullanma sonucunda kızları bunlara vererek Hıristiyan ederlerdi. Yani dinlerine girmesini kabul ettirirlerdi. Ve halen oradadırlar. Memleketlerine gelmek için şu anda bile bırakmadılar ve çadırlara hücumla halen bunlar gebermediler mi diye içeride bulunanlara silah boşaltarak öldürürlerdi. Yaralananlardan birisi de Kütahya’nın Tavşanlı nahiyesinden Emin Ağa idi.
-Karahisar’a geldi ve kurşunu hala çıkarttıramadı ve buna benzer daha birçok kötülükler yaparlardı. Siz Türk zamanında Hıristiyanları kovarak halen casusluk yapıyorsunuz diye beni evimden alarak, kimse ile görüştürmeden tutuklayarak para istediler. İstenilen para servetim derecesinde olmadığımdan vermedim. Bir ay sonra İzmir yoluyla Atina’ya götürdüler. Atina’da Lusya [Liossia] karargâhında bulundum. Ve çalıştırmak üzere isimlerini bilmediğim birçok köye gönderdi ve sonra Girit’e sevk etti ve Kandiye’den buraya geldim. Sonra genel Temsil Heyeti’nin gelmesi üzerine bizi tahliye ettiler. Benden başka bütün esir arkadaşlarıma artık insanın harcı olan hayvanlara bile yapılmayacak muamelede bulundular. Birçok fenalıklara şahit oldum. Eğer tamamıyla izah etsem gazete sütunu değil, ancak birkaç cilt kitap olur. Bu kadarla yetiniyorum.”
Yunanlılar tarafından Karahisar’dan Yunanistan’a götürülen Hacı Eyüp Mahallesi’nden Hasan oğlu Dava Vekili Ahmet Efendi’nin ifadesi:19
“-Yunanistan’da esarette bulunduğunuz sırada ne gibi mezalim ve işkenceye maruz kaldınız. Oraya götürülmenize sebep ne idi ve Yunanistan’ın nerelerinde bulundunuz ve sizden başka diğer esirlere ne gibi muamele yaptılar ve ne gibi fenalıklara şahit oldunuz. Bu husustaki bilgi ve gözlemlerinizi sözle izah ediniz. (Devamı Pazartesi günü)

 

18  Dirhem, eski bir ağırlık ölçüsü olup 3.207 grama karşılıktı. 400 dirheme bir okka denirdi. Geniş bilgi için bk. Midhat Sertoğlu, Osmanlı Tarih Lûgatı, Enderun yayınları, İstanbul 1986, s. 86.
19 YİZE., s. 7-8; Esaret Hatıraları, s. 97.

YAZARLAR

TÜMÜ

SON HABERLER