Yöneticiler termalcinin topuğuna sıkıyor – Kocatepe Gazetesi

6 Temmuz 2010 Salı 03:00:00
  Geçen hafta İnaz Sırtları’ndaki 127 bin 365 metrekarelik ilk arsa 5 Milyon 100 Bin TL bedelle satıldı. Bu haber gazetelerde hak ettiği büyüklükte yer buldu. Araziyi alarak turizm yatırımlarını sürdüren Ali Acar’ı öncelikle tebrik ediyorum. Ancak bu satış ve sonrasında yapılan konuşmalar sırasında kabul edemediğim, etmek istemediğim bir cümle beni çok şaşırttı. Seçildiği günden bu yana başta basın kuruluşları olmak üzere hemen her kuruma karşı tarafsızlığı ile dikkat çeken Belediye Başkanımız Burhanettin Çoban, dikkatlice seçtiği kelimeleri ve söylemleri ile hiçbir tartışma ve polemiğe konu olmamak için elinden geleni yapıyor. Ancak Başkan Çoban, bu satış sırasında havaalanı ile ilgili konuşurken öyle bir cümle sarf etmiş ki, bence Afyonkarahisar’ın termal alandaki tüm termal kazanımları bir anda çöpe atılmış, hatta tüm kazanılmış kaleleri bir anda düşmüş.
Havaalanının Afyonkarahisar için elzem olduğuna herkes gibi katılıyorum. Ancak bu şehir bir turizm kenti olarak gelişecekse, geleceğini turizmde görecekse bu iş sadece havaalanı ile çözülmez. Turizm bir hizmet ve en önemlisi pazarlama işidir. Peki biz Afyonkarahisar’ı pazarlamak için doğru adımları atıyor muyuz? Ya da şöyle sorayım; tatil düşünen insanların fikrini Afyonkarahisar olarak değiştirmek için ne yapıyoruz? Bence hiçbir şey yapmadığımız gibi termalcinin hatta Afyonkarahisar’ın topuğuna kurşun sıkıyoruz. Üstelik bunu yaparken, Afyonkarahisar’a zarar verdiğimizi fark etmiyoruz bile. Bakın Başkan Burhanettin Çoban, İnaz Sırtları’ndaki arazinin satışı sırasında demiş ki; “Biz yine havaalanının yapılması için gerekli girişimlerimizi sürdüreceğiz. Havaalanını tamamlanmazsa bu yatırıma da sekte vurmuş oluruz. Ben inanıyorum ki havaalanın açılmasıyla birlikte bu yatırımlarla Afyonkarahisar, Balçova Termal’in önüne geçecektir.” Umarım bu sözleri Balçova’daki termal işletmeciler duymamıştır. Çünkü ben Balçova’daki termal tesislerden birinin yetkilisi olsam hemen gazetelere şöyle bir beyanatta bulunur ya da reklam verirdim; “Termalin Başkenti’nin hedefi Balçova Termal’i yakalamak”
Balçova’yı bilmeyenler için biraz anlatalım. İzmir’in Çeşme çıkışında büyükşehrin içinde kaybolmuş bir ilçesi Balçova. Termal tesis sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor. Kişisel düşüncemi belirtmem gerekirse İzmir’in tek su parkının bölgede olması dışında turizm açısından hiçbir artısı yok. Balçova’nın en dikkat çekici termal tesisi Balçova Termal Hotel, 176 bin metrekare alan üzerinde kurulu. 204 oda ve 408 yatak kapasitesi var. Balçova’nın bir diğer termal oteli ise Crowne Plaza İzmir. Crowne Plaza dünya çapında InterContinental Hotels Group’a bağlı bir zincir otel. Crowne Plaza’nın 219 oda ve 333 yatak kapasitesi bulunuyor. Ancak yüksek fiyatları nedeniyle turizmde ‘şorta düşmek’ diye tabir edilen tam doluluğa neredeyse hiç ulaşamıyorlar. Hatta tam bir şehir oteli olarak yıl genelini orta dolulukta geçiriyorlarmış. Afyonkarahisarımız’ın Oruçoğlu’nda 298, İkbal’de 284, Korel’de ise 329 oda var. Tesis kalitesinde her üçü de bırakın Balçova Termal’i, Crowne Plaza ile yarışır. Üstelik yılın çoğu zamanı dolular. Peki ne bu Balçova’nın özelliği? Yüzde 75’i Norveç, İsveç, Danimarka gibi kuzey ülkelerinden olmak üzere yabancı turist ağırlıyorlar.
Yabancı turist alıyor diye mi Balçova, Afyonkarahisar’a hedef oldu anlamadım ama termal su mineral ve sıcaklık kalitesinde de Afyonkarahisar önde. Konu yabancı turistse bakalım Türk Turizmi’nin başkenti Antalya’ya. Yılda yaklaşık 9 milyon turist ağırlıyor. Ama 25 Euro’ya her şey dahil konaklayan yabancı turistler var. Biz de ise bu fiyatlara yatak bulamazlar. Kısaca bizim termal tesislerimiz adam gibi turist ağırlayıp, adam gibi para kazanıyor. Ama nedense hala biz gazetecilerin üstüne ısrarla ve basa basa ‘TERMAL BAŞKENT’ dediğimiz ilimiz için şehrimizin bürokrat ve seçilmişleri hala farklı söylemler kullanıyor. Birkaç hafta önce Milletvekili Sait Açba “Termal başkent olma yönündeki Afyonkarahisar” demişti. Şimdi de Başkan Burhanettin Çoban, Başkent’e bir ilçeyi hedef gösteriyor. Hem de termalde Afyonkarahisar’la yarışamayacak bir ilçeyi.
Bir süre önce Bakan Eroğlu ve Vali İmga’nın da katıld��ğı MARKA KENT toplantısını başından sonuna kadar dinlemiştim. Bir kentin marka olması için pazarlama stratejisi olması gerektiği vurgulanmıştı. Satış Pazarlama uzmanları da bu görüşe katılacaktır, marka hedefindeki şehrin herkesçe kullanılan bir sloganı olmalı. Ve bu şehrin bir çok tanıtım sloganı var. Bunlardan biri de “Termal Başkent: Afyonkarahisar”. O zaman niye bu sloganın aksine sözler söyleniyor anlayamıyorum. Kazanılmış kaleleri niye ra-kibe teslim ediliyor?
Bir yıl kadar önce Didim’deki termal tesis Caprice, “Termal’in Başkenti Afyon’u geçtik” diye bir ilan vermişti. Başkent’ten üstünü olur mu? Bence olmaz. Türkiye’nin diğer bölgelerindeki termalciler bile Afyonkarahisar’ı termal başkent olarak nitelerken biz niye bunu yapmıyoruz? Gerçi bu yazıyı yazmak için 5 gün bekledim. Acaba birisi, bir termalci ya da turizmci de çıkıp bir şey söyler mi diye. Ama bu şehirde ya kimse kimseyi okumuyor ve dinlemiyor ya da kimse kimsenin sözlerini önemsemiyor. Havaalanı turizm için önemli ama en az havaalanı kadar çok önemli konular var. Tamam havaalanını yaptık ve turisti getirdiniz. Ne vereceğiz? Ne izleteceksiniz? Otellerimizin manzarası kuru bozkır ve kara-yolu. Oysa o otellerin karşısı ormanlarla kaplı olmalı ki, resepsiyon görevlileri “Orman manzaralı mı, havuz manzaralı oda mı tercih edersiniz?” diye sorabilsin. Şimdiden bir satış ve pazarlama stratejisi ve herkesçe kullanılan sloganlarımız bulunmalı. Hatta Oruçoğlu’nun Ankara’da yaptığı gibi farklı şehirlerde ve hatta hedef ülkelerde tanıtım ofisleri açılmalı. Havaalanı açıldıktan sonra tanıtım fırsatı ve maliyetleri ile zaman kaybetmemek için şimdiden bu çalışmalar başlatılmalı. En önemlisi de artık herkes ne söylediğine, ne yazdığına dikkat etmeli. Etmeli ki; bizim Termal Başkent, Denizli’nin tabiat harikası Pamukkale’sinin hemen ilerisindeki Gazlıgöl’den de küçük Karahayıt Beldesi’yle de kıyaslanmasın.