Yıllara Meydan Okuyan Afyon Binaları
Afyonkarahisar, tarihin izlerini taş duvarlarına işleyen, geçmişin ruhunu bugüne yansıtan bir şehir. Şehrin kalbi olarak bilinen Afyonkarahisar Kalesi'nin eteklerinde yükselen geleneksel konaklar, Osmanlı sivil mimarisinin zarafetini sergilerken, Cumhuriyet'in ilk yıllarından miras kalan binalar modernleşme çabalarının simgesi olarak dikkat çekiyor. Taş Medrese gibi eğitim mirasları, Demiryolu İşçi Lojmanları gibi sanayileşmenin ilk adımları ve tarihi hükümet konağı gibi idari yapılardan oluşan bu eşsiz koleksiyon, Afyonkarahisar'ın yalnızca doğal güzellikleriyle değil, kültürel ve mimari zenginlikleriyle de Anadolu'nun saklı hazinesi olduğunu gösteriyor. Geçmişle bugünü buluşturan bu yapılar, her bir köşesinde anlatılmayı bekleyen hikayeler barındırıyor.
ÇAY KERVANSARAYI
Selçuklu Dönemi’ne ait önemli bir taş külliye yapısı olan bu eser, avlulu ve kapalı kervansaray tipolojisinin nadide örneklerinden biri olarak dikkat çekiyor. Zamanla avlusunun büyük ölçüde tahrip olmasına rağmen, kışlık ve kapalı bölümü günümüze kadar korunarak ulaşmayı başarmıştır. Kare planlı olarak inşa edilen yapı, merkezinde ışıklıklarla donatılmış dört fil ayağı ve çevresinde toplam 12 ayağın desteklediği tonoz örtüsüyle mimari bir şaheser niteliği taşımaktadır. Dış görünümü kale formunu andıran bu anıtsal yapı, taç kapısıyla da etkileyici bir estetik sergilemektedir.
Eser, 1278 yılında Selçuklu Sultanı III. Gıyaseddin Keyhüsrev döneminde Ebul-Mücahhit Yusufhan tarafından, dönemin ünlü mimarlarından Mehmet oğlu Oğul Bey’e yaptırılmıştır. Yapının taç kapısının üst kısmında, mimarın simgesi olarak kullanılan pars arması yer almakta ve bu detay, dönemin sanat anlayışına ışık tutmaktadır. Anadolu Selçuklu Dönemi mimarisinin kare planlı tek örneği olarak bilinen bu yapı, hem tarihi hem de mimari açıdan eşsiz bir değer taşımaktadır.