YILLAR SONRA YENİDEN

İçinize mürekkep kokusu sinmiş ise, okumadan da yazmadan da duramazsınız. Ben 84 yıllık hayatımın 70 yılını okuyarak ve yazarak geçirdim. Binlerce gazete-dergi yazısı, imzamı taşıyan 100'ü aşkın kitap yayımladım. Birçok gazetenin kadrosunda muhabirlik, yazarlık yaptım. Ulusal ve uluslararası gazetecilik-yazarlık kuruluşlarının üyeliğini ve yönetiminde bulundum. Birçok basın kuruluşundan ödüller aldım. Halen Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı tarafından düzenlenen [&hellip]

İçinize mürekkep kokusu sinmiş ise, okumadan da yazmadan da duramazsınız. Ben 84 yıllık hayatımın 70 yılını okuyarak ve yazarak geçirdim. Binlerce gazete-dergi yazısı, imzamı taşıyan 100’ü aşkın kitap yayımladım. Birçok gazetenin kadrosunda muhabirlik, yazarlık yaptım. Ulusal ve uluslararası gazetecilik-yazarlık kuruluşlarının üyeliğini ve yönetiminde bulundum. Birçok basın kuruluşundan ödüller aldım. Halen Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı tarafından düzenlenen 159913 No.lu Sürekli Basın Kartı sahibi gazeteciyim.
Yazı hayatımdaki ilk yazılarım, Türkeli ve Kocatepe Gazetelerinde yayımlandı. Kocatepe Gazetesi’ni ele aldıktan sonra, bugünkü modern bir gazete haline getiren Küçükkurt ailesi akrabam olduğu gibi, İbrahim ve Şükrü Küçükkurt kardeşlerle, aynı mahallede doğup büyümüştük. Hele hele merhum Şükrü Küçükkurt kardeşimle, gerçek iki kardeş gibiydik. Örneğin benim, Afyonkarahisar’dan ayrılıp, Ankara ve Diyarbakır’da görev yaptığım yıllarda, Rahmetli anamın, Afyonkarahisar’daki oğlu Şükrü’ydü. Zira herhangi bir sorunu olduğunda hemen Şükrü’ye giderek, sorununun çözümünü isterdi. Keza ben de, Afyonkarahisar’la ilişkilerimde, Şükrü’nün desteğini isterdim.
Kocatepe’de yıllarca, sosyal, siyasal, ekonomik, edebi, kültürel ve hatta spor konularında yazılarım yayımlandı. Önce Ankara’dan, sonra Diyarbakır’dan, hemen her gün, hatta kimi zaman günde iki yazı gönderiyor ve gazetenin kimi sayfalarında bunlar yayımlanıyordu. O tarihlerde bilgisayar olmadığı için, kuşkusuz yazılarımı postayla yolluyordum.
Afyonkarahisar’a geldiğim zamanlarda, mekânım Şükrü Küçükkurt kardeşimin Alaca Hamamının bitişiğindeki mütevazi makamı olurdu.
Başkentteki çok yönlü ve yoğun çalışmalarım sebebiyle, uzun yıllar Afyonkarahisar basınına yazamadım. Oysa zaman zaman, tüm hemşehrilerimin ilgileneceklerine inandığım yazılar kaleme almayı düşündüm, ama fırsat bulamadım.
İbrahim ve Şükrü Küçükkurt kardeşlerim artık cennetlerindeki mekânlarında bizi bekliyorlar. Ama, onların rahle-i tedrisinde büyümüş ve yetişmiş olan sevgili Sezer Küçükkurt iş başında. Ben de Kocatepe’ye çıkacağım artık. Oradan bakarak, yazacağım yazılarımın, hemşehrilerim tarafından ilgi görüp görmeyeceğini anlamaya çalışacağım. Eğer birileri ilgi duyup, okuyorlar ise yazmaya devam edeceğim.
Ne demişti, Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretleri…
“Görelim Melâ neyler;
Neylerse güzel eyler…”

Bakmadan Geçme