YILIN ÖĞRETMENİ SEÇİLEN HASAN BAŞDEMİR: Öğretmenlik bir yaşam şeklidir
Hasan Başdemir, yazarlık ve öğretmenliği bir arada sürdüren, yaşadığı memlekete iz bırakan bir kişi. Başdemir, 2017 yılında Türk Eğitim-Sen tarafından 'Yılın Öğretmeni' seçildi. Kurulmasına öncülük ettiği kütüphanelerle adından söz ettiren Hasan Başdemir, ihtiyaç sahibi öğrencilerinin de yanında yer alarak birçok yardım faaliyetine imza attı. Başdemir, öğretmenlik mesleğine bakışını Gazeteniz Kocatepe'ye değerlendirdi:GAZETENİZ KOCATEPE: Hasan Bey, en [&hellip]
Hasan Başdemir, yazarlık ve öğretmenliği bir arada sürdüren, yaşadığı memlekete iz bırakan bir kişi. Başdemir, 2017 yılında Türk Eğitim-Sen tarafından “Yılın Öğretmeni” seçildi. Kurulmasına öncülük ettiği kütüphanelerle adından söz ettiren Hasan Başdemir, ihtiyaç sahibi öğrencilerinin de yanında yer alarak birçok yardım faaliyetine imza attı. Başdemir, öğretmenlik mesleğine bakışını Gazeteniz Kocatepe’ye değerlendirdi:
GAZETENİZ KOCATEPE: Hasan Bey, en sondan başlayalım: Türk Eğitim-Sen tarafından yılın öğretmeni seçildiniz. Yılın öğretmeni olmak nasıl bir duygu?
Öncelikle şunu belirteyim yaptığımız çalışmaları ödül ya da plaket içi yapmıyoruz ama bu şekilde değer görmek de mutlu ediyor insanı. Tören gününde şehit öğretmen Necmettin Yılmaz’ın babası Hamit Yılmaz amcamız da vardı. O sahnede, o kısa anda aklımdan şunlar geçti: Bu ödül benim değil, 24 yıl önce kaybettiğim babamın, benim her şeyim ailem olan annemin, şehit öğretmenler Necmettin ve Aybüke kardeşlerimin, Başöğretmen Atatürk’ün… Liste uzar, ben mutluluğunu da kısa yaşayıp çalışmaya devam ettim zaten.
Önce Afyonkarahisar’da 3 yıldır da Siverek’te öğretmenlik yapıyorsunuz. Hangi etkinliklere ve çalışmalara imza attınız?
Evet Afyon’da çeşitli özel kurumlarda çalıştım 4 yıl kadar. Sonrasında 3 yıldır da Siverek. Tabi biz Afyonda başladık çalışmalara. Hatta Burdur’da üniversite okurken öğrenci topluluklarında, son sınıfta ilk kitabımı çıkardığımda temellerini atmıştık bugünlerin. Yıllardır 150’ye yakın okula kütüphane kurduk. Hani öyle 100-200 kitap bağışlayıp kurduk demiyorum. En az 1.000 kitap bağışladık her okula. Sadece bu yıl 1.000 civarı çocuğu giydirdik. Tabii bunu en az 5 ile çarpın çünkü geçmiş yılları çok hatırlamıyorum sayısal olarak. Biz ilk olarak 5 yıl evvel SinadaDergisi’ni çıkarmaya başladığımızda okuyan nesiller için katkımız olsun dedik ve mevsimlik çıkan dergimizin her sayısında bir köy okuluna en az 1000 adet kitap bağışlayarak kütüphane kurma kararı almıştık. Bunu da 2 yıla yakın çok güzel uyguladık. On binlerce kitap topladık. Tabii dergi sayı ilerlettikçe çevre de genişledi. Bağışlar küçük paketler olarak gelirken artık büyük koliler de gelmeye başlamıştı. Tabii benim devlete atanmam ve Güneydoğu’da bir köy okuluna gelmem bu çalışmalarımız için oldukça büyük bir yol açtı bize. Zaten dergiden ve yazarlıktan elde ettiğim çevre sayesinde yardım duyurularımız binlerce insana ulaştı bir anda. Hatta geçen ay Afyonkarahisar eski milletvekili Mahmut Koçak Beyefendi de bize yüzlerce Afyonspor atkısı gönderdi buralarda çocuklarımıza dağıttık, bir kardeşlik köprüsü kurduk. Unutmayın, iyi işler yapacaksanız iyi bir çevreye ihtiyacınız vardır. Benim tek bir gayem var: Çocuklar gülsün istiyorum. Benim çocukluğumda çoğu umutsuzluğu yaşamasınlar. Yanlarında biri var hissetsinler. Bunu kendi adımı ön plana çıkartmak için demiyorum. Bugün Hasan gider başkası gelir ama biz kuyuya bir taş atan deli olalım, başka deliler de arkamızdan gelsin yeter ki. Ben bir yetim görüp de başınız okşamazsam kendimi huzursuz hissediyorum mesela. Son 3 yıldır dağıttığımız kitap sayısı yüz bini geçti. Bazı kitapları özellikle yayınevleri ile anlaşıp özel baskılarla dağıttık. Mesela Geçen yıl Küçük Prens kitabını 5 bin adet basıp dağıttık çocuklara. Bu yıl da 3 bin adet Nutuk bastırıp dağıttık. Bir çocuk da okusa mutlu olurum. TEGV’de gönüllüyken de bunu çok derdik: Bir çocuk değişir, Türkiye değişir.Şimdi yine başlattık Küçük Prens kampanyamızı. İnşallah 5 bin rakamına ulaşır hatta geçeriz yine.
ÖĞRETMEN, DAİMA
ÖRNEK OLMALI
Öğretmenlik size göre bir gönül işi mi?
Öğretmenlik bir iş ya da meslek değil bence. Bir yaşam şekli seçiyorsunuz. Çünkü daima örnek olmalısınız çevrenizdekilere. Anketlere bakın, ülkemizde en güvenilir meslek öğretmenlik. Aşkla yoğrulması gereken bir hamur her çocuk. Tabii ki öğretmenlik de aşkla icra edilmesi gereken bir görev. Bence öğretmenlik sadece tahta başında ders anlatmak değildir. Çocukların hayatına dokunma sanatıdır. Fırçası sevgi olan tuvali çocuk olan bir resim yapma sanatıdır.
Özellikle kadrolu öğretmenlerin bir süre sonra ilk günkü heyecanını kaybettiğini görüyoruz. Siz bu heyecanınızı nasıl koruyorsunuz?
Şükür ki hiç o sınıfta bir öğretmen olmadım. Çünkü “İki günü eşit olan zarardadır.” mantığı ile hareket ettim hep. Önce kendimi geliştirdim. Sabahları okula bir önceki günden biraz daha farklı bir Hasan Öğretmen gidince içinizdeki ışık da kaybolmuyor tabii ki.
Hasan Başdemir, aynı zamanda şair ve yazar. Kaç kitabınız var?
Toplamda 6 kitabım var. İlk kitabım Aşk Dedikleri ismindeki şiir kitabımdı ve üniversite son sınıfta 2009 yılında çıkarmıştım. Sonrasında 2010 yılında Sözcüklerin Ötesinde ve 2011 yılında Şair İstasyonu isimli şiir kitaplarım çıktı. Tıpkı yardım çalışmalarında dediğim gibi: İyi bir çevre olunca kitaplar da hızlı ilerledi. Şair İstasyonu kitabımın 5. baskısı olacak, diğer şiir kitaplarımın da üçüncü baskıları… Sonrasında Evvel Zaman Olur Ki isimli öykü kitabım çıktı. Çift taraflı bir kitap, kısa öykülerden oluşuyor. Kitabın bir tarafında ben babamı anlattım, kendi çocukluğumu anlattım. Bu eğitim-öğretim yılının başında da 8. Sınıflar için bir soru bankası ve konu anlatımlı kitap yazmıştım onlar basıldı ve 10 bin adete yakın sayıda satıldı. Belirsizliğe rağmen bu sayıya ulaşmak önemlidir.
ÜSTATLARI
OKUMADAN ŞİİR YAZILMAZ
Kitaplarınızı yazarken hangi durumlardan ilham alıyorsunuz?
Ben ilhama bakmıyorum, sadece yaşıyorum. Bazen bir film izledikten sonra, bazen de bir kitap okuduktan sonra şiir ya da öykü yazma isteği geliyor. Ben şuna inanıyorum: İyi yazmak için çok okumak gerek, yaşamak gerek… Üstatları okumadan şiir yazılmaz, büyük yazarları okumadan öykü yazılmaz. Bu yüzden evimdeki kütüphanemde 500’ü imzalı 4 bin tane kitap var.
Türkiye’de zor bir işin üstesinden geliyorsunuz: Sinada Dergisi, herkesin başaramayacağı işler yaptı. Bilgi verir misiniz?
Sinada, bir kültür sanat ve edebiyat dergisi. 15 Eylül 2013’te ilk sayısını çıkardık derginin. Afyon merkezli ulusal bir dergi. Şu anda Tüm Türkiye’ye dağıtımı yapılıyor. Ben de derginin kurucusu ve genel yayın yönetmeniyim. Edebiyatı besleyen her türde ve konudaki yazıyı alıyoruz: tarih, sinema, eleştiri, şiir, öykü, deneme, makale… Dergimizde genç ve kalemi güzel arkadaşlara yer veriyoruz. İnsanlar yazılarını [email protected] adresine mail gönderiyor ve yayın kurumuz da tamamen adil bir şekilde değerlendirmeye alıp yazıları seçiyor. Okuyan, sorgulayan nesiller adına küçük bir katkımız olsun diye dergimizi de sosyal sorumluluk projelerine katıyoruz. Sloganımız da “Edebiyat, en güzel Afyon’dur!”
-Bir gün öğretmenlik hikayeleri üzerine kitap yazmak ister misiniz?
Olabilir. Ama böyle bir kitap için daha çok tecrübe şart. Çocukların içinde olmayı seviyorum. Onlarla sohbet etmek, gülüşlerine ortak olmak benim için büyük mutluluk. Elbette bir gün bu mutluluğumu kitaplaştırarak ölümsüz yapmak isterim.
Son soru: Yazarlık mı, öğretmenlik mi?
Bir topluluk içinde ya da bir etkinlikte “öğretmenim ben” diyerek tanıtıyorum kendimi. Öğretmenlik yaşam tarzım yazarlık ise en büyük zevklerimden biri. Nefes aldığım sürece öğrenmeyi-öğretmeyi ve yazmayı bırakmam.
>> Ali Fuat GÜÇLÜER’in Özel Röportajı