• Haberler
  • Eğitim
  • 'Yetki beceriksizlerde kaldığı sürece vebal altındayız'

'Yetki beceriksizlerde kaldığı sürece vebal altındayız'

Türk Eğitim Sen Şube Başkanı Muhtar Demirci, eğitim çalışanlarının sorunlarını dile getirdiği mitingde çözüm önerilerini sıraladı. İddialı konuşan Demirci, 'Vakit beceriksiz ellerden yetkiyi alma vaktidir. Yetki bu beceriksizlerde kaldığı sürece hepimiz vebal altındayız. Alalım yetkiyi, görsünler etkiyi' dedi   Türk Eğitim Sen Afyonkarahisar Şube Başkanı Muhtar Demirci, eğitim çalışanlarının sorunlarını dile getirmek üzere 8 Ekim [&hellip]

Türk Eğitim Sen Şube Başkanı Muhtar Demirci, eğitim çalışanlarının sorunlarını dile getirdiği mitingde çözüm önerilerini sıraladı. İddialı konuşan Demirci, “Vakit beceriksiz ellerden yetkiyi alma vaktidir. Yetki bu beceriksizlerde kaldığı sürece hepimiz vebal altındayız. Alalım yetkiyi, görsünler etkiyi” dedi

Türk Eğitim Sen Afyonkarahisar Şube Başkanı Muhtar Demirci, eğitim çalışanlarının sorunlarını dile getirmek üzere 8 Ekim 2022 Cumartesi günü düzenledikleri mitingde katılımcılara hitap etti.
“DAHA FAZLA KAZANIM
İÇİN UĞRAŞTIK”
Kurtuluş Caddesi üzerinden Gedik Ahmet Paşa (İmaret) Camii önünden başlayan yürüyüşün ardından sendika üyeleri Zafer Meydanı’nda yapılan mitingde hazır bulundu. Mitingde konuşan Türk Eğitim Sen Şube Başkanı Muhtar Demirci, Afyonkarahisar merkez ve merkeze bağlı belde ve köy okullarında çalışanların Promosyon Anlaşmasının Şubat 2022 itibariyle yenilendiğini dile getirdi. Demirci, “Türk Eğitim Sen olarak konuyu kamuoyunun gündeminde tutmuş, eğitim çalışanlarımızın yüksek promosyon alması için mücadele etmiştik. Milli Eğitim’in değil de bankaların müdürü gibi davranan il milli eğitim müdürlüğü ve konuyu ‘oldubitti’ye getirmeye çalışan sarı sendikanın tavrına rağmen elimizden geleni yapmıştık. Geçtiğimiz yıllarda promosyon meselesine kimse el atmamıştı ve 3 kuruşa anlaşmalar yapılmıştı. Biz Aralık 2021 de sürecin başlamasıyla artık yeter meydan boş değil dedik. Müdahil olduk. Eğitim çalışanının tarafı olarak daha fazla kazanım için uğraştık. Kötü mü yaptık? Geçen sekiz ayda diğer illerden öğrendiğimiz rakamlar İl Milli Eğitim Müdürlüğünün imzaladığı promosyon ücretinin kat kat üzerindedir, enflasyona bağlı olarak öngörülemeyen artışlar oldu, ayrıca bu yıl Afyon’a gelen öğretmen sayısı giden de fazladır. Bankaların yüzde 500 kar ettiği ortamda promosyon güncellemesi istemek en doğal hakkımızdır. Hal böyle olunca, görev yine bize düştü. Başlattığımız dilekçe kampanyasına üye sayımızın çok çok üstünde katılım oldu ve sözleşmenin yenilenmesini topladığımız 1700 dilekçeyi basın huzurunda İl Milli Eğitim Müdürlüğüne teslim ederek istedik. ‘Protokolde ağır yaptırımlar var.’ deniliyor, avukatlara inceletiyoruz deniliyor. Siz o sözleşmeyi hazırlarken bizi davet etseydiniz, avukatlarınızdan destek alsaydınız attığınız imzanın farkına varırdınız.” ifadelerini kullandı.
“ELİMİZİ TAŞIN ALTINA
KOYMAYA HAZIRIZ”
“Ama siz yetkili sendikayı sadece muhatap alarak iş yapmaya çalıştınız. Tabi ki sonuç malumdur. Şimdide hiçbir şey yapmadan aylardır bekliyor.” diyen Demirci, “Kukumav kuşu gibi düşünüyorsunuz. Protokolü görmek istedik, yazılı olarak istedik, devlet sırrıymış gibi bize hala vermediniz. Hayırdır, nasıl bir sözleşmeye imza attınız da bu kadar ketum davranıyorsunuz? Yoksa cayma bedeli olarak afakî şeylere mi imza attınız, bunu yapabilmek için mi ihale salonuna polis çağırıp bizi dışarıya çıkardınız? Birçok ilde, ilçede, kurumlarda banka promosyon sözleşmesi yenilenebilirken Afyonkarahisar Milli Eğitim Müdürlüğü aylardır gündeme getirdiğimiz, talep ettiğimiz konuyu neden sürüncemede bırakıyor? Bizden daha sonra poromosyon sözleşmesi yapan illerden bile yenileyenler var. Size tekrar sesleniyoruz. Eğitim çalışanlarının menfaati için elimizi taşın altına koymaya hazırız, biz ortak akılla çözüm üretiriz. Hatırlatmak istiyorum Milli Eğitim Müdürlükleri bankanın değil, eğitim çalışanlarının müdürlüğüdür ve tarafıdır. Sizin hakkını, hukukunu birinci öncelikle korumanız gereken kitle eğitim çalışanlarıdır. Derhal bu yetersiz protokol feshedilmeli, yeni bir ihale yapılmalıdır. Yeni ihalede sürecinin tüm aşamalarına tüm sendika temsilcileri katkı sunmaları için davet edilmeli, Aralık 2021 Sözleşme sürecindeki gereksiz ve yanlış tavır devam ettirilmemeli, Devletin Makamı olan Milli Eğitim Müdürlüğü makamının yıpranmasına yol açacak olan’ ben yaparım olur’ anlayışı terk edilmelidir. Sizin şahsınız yıpranmış olabilir, fakat devlet makamı yıpranmamalıdır. Ayrıca ilçelerimizde aynı şekilde davranıp promosyon anlaşmalarını güncellemelidir. Fakat onlarda ilin ne yapacağına bakıp kendilerine yol haritası çizmek istiyorlar. O nedenle her şey İl Milli Eğitim Müdürlüğünde düğümleniyor. Bu konuyu buradan tekrar gür bir sesle söylüyoruz. Promosyonlar güncellensin.” dedi.
“İL VE İLÇE MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRLERİ DOĞRU TARAFTA DURMUYOR”
Promosyon ihalesinde Milli Eğitim Müdürlüğü’nün tavrını bankadan yana koyduğunu ileri süren Demirci, “Promosyon ihalesinde anlaşılmaz bir şekilde tavrını bankadan yana kullanan Milli Eğitim Müdürlüğü, iş para ile ödüllendirmeye gelince de alenen malum sarı sendikanın tarafı olduğunu göstermiştir. Bozuk bir saat bile günde iki defa doğruyu gösterirken; ayarlarını hangi odakların bozduğunu artık iyi bildiğimiz başta İl Milli Eğitim Müdürü ve İlçe Milli Eğitim Müdürleri, bunca yıllık görev süreleri boyunca bir kez bile doğruyu göstermemekte, doğru tarafta durmamakta inat etmektedir. İl merkezinde ve ilçelerimizde ödüllendirilen personelin büyük bir kısmı sarı sendika üyesidir. Hatta Sandıklı ve bazı ilçelerde ödül alanların tamamı malum sarı sendika üyelerinden oluşmaktadır. Elbette ödül alanlar içerisinde hak eden arkadaşlarımızda var, onlara bu ödül analarının ak sütü gibi helaldir. İtirazımız İlçe Müdürlerine, Şube müdürlerine, sarı sendika ilçe temsilcilerine, prens görevlendirme şube müdürlerine, sadece sendikal durumundan dolayı ödül verilenleredir. En ücra köyde çalışan öğretmene ödül vermeyin, okulun başarısı için fedakârca etüt yapan öğretmene ödülü vermeyin. Okuluna projeler yapıp, ülke çapında ödüller kazandıran öğretmene ödülü vermeyin, Okulun her türlü evrak işini dört dörtlük memura vermeyin, her gün okulunu pırıl pırıl yapan yardımcı hizmetlilere vermeyin, sadece görevine iki gün gelip, başka yere giden makam sahibine ödül verin. Yazıklar olsun. Nerede sizin adaletiniz? Nerede sizin vicdanınız? Para ödülünün yöneticilikteki katkısını düşünerek yaptığınız ayak oyunun da farkındayız. Doymadınız mı hala makama ve paraya.” diye konuştu.
“DEVLETİN İTİBAR VE GÜVENİNİ ZEDELEMEKTEN VAZGEÇİN”
Sözlerini “Yiyin efendiler yiyin, bu doyumsuz sofra sizin, doyuncaya, aksırıncaya, tıksırınca kadar yiyin.” dizeleriyle sürdüren Demirci, “Doymamışsınız ki 4473 liralık para ödülüne de göz dikmişsiniz. Allah şahit olsun ki bir gün bunların hesabını vereceksiniz. Hesap günü geldiğinde tarihe düştüğümüz bu notlar belge olarak karşınıza çıkacak. Bürokraside görev alanlar şunu asla unutmamalıdır: Sizler devlet memurusunuz. Devletin şerefi, itibarı, adaleti her şeyin üstünde gelmelidir. Eğitim çalışanlarına haksızlık yaparak zulmetmekten, devletin itibar ve güvenini zedelemekten vazgeçin. Okul okul dolaşarak yandaş sendikaya üye toplayan ilçe müdürleri, şube müdürleri, ödül alacak personeli sendika şubesinde belirleyen milli eğitim müdürleri; size sesleniyorum: Sendikacılığa çok meraklıysanız sendikanızın önümüzdeki süreçte kongresi var, çıkın aday olun. Adam gibi sendikacılık yapın, hodri meydan. Sinanpaşa da yaşanan skandal Türkiye gündemine düştü ama müsebbipleri hala geçici görevle görev başında. Soruşturma açtık söylemleriyle durumun unutulmasının müsade etmeyeceğiz. Sayın Valim İlçelerde Malum sendikanın ilçe temsilcileri İlçe Müdürü, şube müdürü olarak birçok haksızlık hukuksuzluk yapıyor. Acilen bu geçici görevlendirilen sendika temsilcilerin görevlendirmelerini iptal edin. Şunu iyi bilin, size devletin bürokratik makamlarının zırhı altında sendikacılık yaptırmayacağız. Sizin aday öğretmenin tepesine binmenize, sözleşmelileri tehdit etmenize, devletin makamını kullanarak sendika adına eğitim çalışanlarına emretmenize müsaade etmeyeceğiz. Sizin devletin verdiği koltuktan çalışanlara meydan okumanıza, kurumlardaki iş barışını bozmanıza izin vermeyeceğiz. Gözümüz üstünüzdedir. Her yanlışınızın karşısında Türk Eğitim-Sen’i bulacaksınız.” şeklinde konuştu.
“EĞİTİM ÇALIŞANLARI 9-10 BİN TL MAAŞLA NASIL GEÇİNSİN?”
Geçimin her geçen gün zorlaşıp, artan masraflar memurun belini büktüğünü dile getiren Demirci, “Temmuz ayında verilen artış şimdiden pul olmuş, memur bütçesi eksiye düşmüş, delik deşik olmuştur. Memurun geçim sıkıntısı yaşaması demek çarşı, pazar esnafının da, üreticinin de sıkıntı yaşaması demektir. Memurun geçim sıkıntısı yaşaması demek, daralan iç piyasa, azalan katma değer, kapanan iş yeri ve artan işsizlik demektir. Memur maaşlarında insanca yaşamaya yetecek, Türk Devletinin memurunun şerefine yakışır bir artış yapılmalıdır, hem de acilen yapılmalıdır. Geçinemiyoruz, yarı aç yarı tok yaşayıp hayatı idame noktasına geldik. Başka şehirlerde çocuklarımızı üniversitede okutamaz noktaya geldik. Ek zam yanında, enflasyon farkı aylık olarak maaşlara yansıtılmalı, vergi dilimi düzenlemesi yapılmalıdır. TV’lerde yayınlanan maaşlar ocak ayında alınıyor daha sonra vergi dilimi nedeniyle maaşlar çok aşağıya düşüyor. Yoksulluk sınırının 22-23 bin açlık sınırının 7-8 bin lira olduğu bir dönemde 9-10 bin lira maaşla eğitim çalışanları nasıl geçinsin? Bizi yoksulunda yoksulu yapıp açlık sınırına getirdiniz. Bunun da baş sorumlusu her toplu sözleşmede kamu çalışanını topluca satan sözde Yetkili sendikadır. İnsan onuruna yakışır bir yaşam için emeğimizin karşılığı olarak ek zam talep ediyoruz.” ifadelerini kullandı.
“ACİLEN SÖZLEŞMELİLERE
KADRO VERİLMELİ”
En önemli sorunlardan birisinin de sözleşmeli eğitim çalışanı sorunu olduğunu aktaran Demirci şöyle konuştu: “Sözleşmeli arkadaşlarımız eşlerinden ayrı, çocuklarından ayrı yaşamakta ve ekonomik olarakta büyük sıkıntılar yaşamaktan bunalmış durumdadır. Kendisi ikiz çocuklarıyla Afyon Sinanpaşa’da, eşi Ağrı Patnos’ta çalışan arkadaşımız burada birçok sıkıntıyla uğraşıp, aile bütünlüğünden yoksun yaşamakta, çocuklar baba, anne sevgisinden yoksun yaşamaktadır. Aile bütünlüğü anayasal bir haktır, bu haktan kimse yoksun bırakılmamalıdır. Acilen sözleşmelilere kadro verilmesini talep ediyoruz. Diyoruz ki: Sözleşmeli kölelik bitirisin, ücretli öğretmenlik ucubesinden vazgeçilmeli, sözleşmeli öğretmenlerimiz derhal kadroya alınmalı, ücretli öğretmene ihtiyaç duyulmayacak şekilde kadro tahsisi yapılmalıdır. Bir meslek düşünün ki; aynı işi yapan, aynı sorumluluklara sahip ama birbirinden farklı ücretler kazanan, birbirinden farklı özlük haklara, farklı istihdam şekillerine sahip çalışanlardan oluşsun. Bunu kabul etmemiz mümkün değildir. Bu konuda sözleşmelilik bitsin aileler birleşsin, çocuklar anne babasına kavuşsun diyoruz.”
“MESLEK ONURUNU
ÖRSELEYEN SINAVA KARŞIYIZ”
Özellikle son bir yıldır kamuoyunu meşgul eden Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun, öğretmenliği bir kariyer mesleği haline getirmekten son derece uzak olduğunu belirten Demirci şunları söyledi: “Türk Eğitim – Sen olarak sürecin en başından beri sürdürdüğümüz yapıcı tavrımızla Milli Eğitim Bakanlığına gerekli uyarı ve önerilerde bulunduk. Buna rağmen anlaşılmaz bir ısrarla kanun bu şekliyle kabul edildi. Bu şekliyle uygulanması durumunda, öğretmenlere karşı değişecek veli tutumundan, kurumlardaki iş barışını bozmaya kadar pek çok sıkıntıyı beraberinde getireceği aşikârdır. Sadece maaşta cüzi bir iyileştirmeyi içeren bu kanun meslek kanunu olarak adlandırılamaz. Yapılacak sınav olsa olsa ‘Öğretmen Bursluluk Sınavı’ olur. Türk Eğitim-Sen öğretmeni rencide edici, meslek onurunu örseleyici bu sınava en başından beri olduğu gibi bugün de karşıdır. Komisyon toplantılarında sınavı olumlayıp sahada Türk Eğitim – Sen’i suçlayan tatlı su sendikacılarının yanıltıcı tavırlarına öğretmenlerimizin prim vermeyeceğini biliyoruz. Sınava başvuran öğretmen sayısını gerekçe göstererek ‘Öğretmenler yasaya karşı değil’ algısı yaratmaya çalışan Sayın Bakan bilmelidir ki, öğretmenler bu tuhaf öğretmenlik meslek kanununu onayladıkları için değil, olarak mecbur oldukları için sınava başvurdular. Neden mi bu kadar çok sınava başvurdular. Siyasal iktidarın yarattığı ekonomik tahribatı cüzi bir artışla da olsa bir nebze hafifletebilmek için başvurdular. Başvuru sayısının çokluğu, reel enflasyon rakamlarıyla ilgilidir. Başvuru sayısının çokluğu, 15 yıldır söz verilmesine ve her toplu sözleşmede gündeme gelmesine rağmen öğretmen maaşlarında yapılmayan iyileşmelerle ilgilidir. Başvuru sayısının çokluğu, market raflarındaki, pazar tezgâhlarındaki yangınla ilgilidir. Başvuru sayısının çokluğu asla inandırıcı bulmadığımız TÜİK rakamlarının bile çok üzerinde zamlarla memurun belini büken elektrik, su, doğalgaz faturalarıyla ilgilidir. TBMM’yi göreve davet ediyoruz. Bu haliyle içi boş ve incitici olan Öğretmenlik Meslek Kanunu hemen revize edilmeli, 10 yılını dolduran her öğretmen uzman, 20 yılını dolduran her öğretmen başöğretmen olmadır. Türk Eğitim- Sen’in haklı uyarıları ve sahada olmanın getirdiği birikimle düzenledikleri teklifleri dikkate alınmalıdır.”
“ALALIM YETKİYİ GÖRSÜNLER ETKİYİ”
Muhtar Demirci, Türk Eğitim- Sen’in haklı taleplerini kamu çalışanları için, kamu çalışanları adına dile getirmeye, Türk memurunun gür sesi olmaya devam edeceğini ifade etti. Demirci sözlerini şöyle tamamladı: “Sendikaların lokomotifi, Sendikaların kutup yıldızı olarak sorumluluğun farkındayız. Henüz yetkili olmasakta etkinin ve çözümün bizden beklenildiğinin de farkındayız. Yağmurlu ve soğuk günde de bunun için meydanlardayız. Bu meydana da bizden başka hiçbir sendika bu konularla ilgili olarak çıkmamıştır. Sizler Kent meydanından bizden üye devşirmek için mesnetsiz ithamlarda bulunan TWEET-SEN’e katılımlarınızla güzel bir cevap verdiniz. Siz destek verin aşılmaz denilen engelleri aşar, çözülmez denilen sorunları çözer, alınmaz denilenleri alırız. Bugünden itibaren bütün üye arkadaşlarımız sendikamıza üye kazandırmak için var gücüyle çalışmalıdır. Türkiye’nin neresinde olursa olsun eğitim çalışanı olan arkadaşınızı, eşinizi, dostunuzu, akrabanızı Türk Eğitim Sen’e üye yapmalısınız. Vakit beceriksiz ellerden yetkiyi alma vaktidir. Yetki bu beceriksizlerde kaldığı sürece hepimiz vebal altındayız. Alalım yetkiyi, görsünler etkiyi. Ne mutlu Türküm diye.”
>> Burak AYDIN’ın Haberi

Bakmadan Geçme