- Haberler
- Hayatın İçinden
- Yerli ve Milli Bir Karakterin Hikayesi: Manisa Tarzanı
Yerli ve Milli Bir Karakterin Hikayesi: Manisa Tarzanı
O, savaş meydanlarında düşmana karşı savaştı, ardından eline silah yerine bir fidan aldı. Sadece ağaç dikmekle kalmadı, toprağın dilini, doğanın nabzını, yeşilin kıymetini herkese anlatmak için ömrünü adadı. Üzerinde sadece şortu, ayağında lastik pabuçlarıyla Türkiye'nin en sıra dışı çevrecisi olarak tarihe geçti: Manisa Tarzanı Ahmet Bedevi.
SAMARRA’DAN SPİL DAĞI’NA: BİR ÖMRÜN KÖKLERİ
1899 yılında Irak’ın Samarra kentinde dünyaya gelen Ahmet Bedevi, aslen Kerküklü bir Türkmen ailesinin evladıdır. Genç yaşta savaşın ortasına düşen Bedevi, önce Osmanlı ordusunda, ardından Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş mücadelesinde, Türk Kurtuluş Savaşı’nda yer alır. Kafkas Cephesi’nde Kâzım Karabekir Paşa’nın emrinde görev alır.
Savaşlar boyunca gösterdiği üstün cesaretten dolayı Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından kırmızı şeritli İstiklal Madalyası ile onurlandırılır. Ancak onun asıl savaşı, silahların sustuğu, barışın geldiği gün başlamıştır.
ALEVLER İÇİNDEN DOĞAN BİR YEŞİL SEVDASI
Yunan işgali sırasında Manisa ve çevresi büyük ölçüde tahrip edilir. Savaş sona erdiğinde, yemyeşil doğasıyla bilinen Manisa, adeta bir kül yığınına dönmüştür. Ahmet Bedevi, bu yıkım karşısında büyük bir üzüntü duyar. Ve hayatını yeniden yeşertmeye karar verir.
Bu karar bir dönüm noktası olur. Artık onun tek amacı vardır: Manisa’yı ve çevresini yeşille buluşturmak. Her gün ama her gün, cebinde para olmadan, imkânsızlıklar içinde, elinde kazmasıyla bir fidan dikmeye başlar. “Ağaç dikmek vatana hizmettir” der ve bu ideali hayatının merkezine koyar.
MANİSA TARZANI EFSANESİNİN DOĞUŞU
Ahmet Bedevi, doğayla iç içe bir yaşam kurar. Yaz-kış demeden, sadece şortu ve lastik ayakkabılarıyla Manisa sokaklarında dolaşır. Kaldığı yer ise Spil Dağı eteklerinde, içi eski gazetelerle kaplı, sade bir kulübedir. Ne yatağı vardır ne yorganı. Ona göre doğa en büyük konfordur, en güzel yorgan gökyüzü, en huzurlu yatak da toprağın üzeridir.
1934 yılında Manisa sinemalarında Johnny Weissmuller’in başrolünde yer aldığı “Tarzan” filmi gösterime girer. Halk, Ahmet Bedevi’nin yaşam tarzını bu filmdeki karakterle özdeşleştirerek ona “Manisa Tarzanı” lakabını takar. Bu isim kısa sürede bir efsaneye dönüşür.
SADECE DOĞAYI DEĞİL, İNSANLIĞI DA YEŞERTEN BİR RUH
Manisa Belediyesi’nde 1933 yılında bahçıvan yardımcısı olarak 30 lira maaşla işe alınır. Ancak o maaşını kendi ihtiyaçları için kullanmaz. Fakirlere yardım eder, yiyecek ve giyecek alır. Yoksulluğu seçmiştir ama yüreği zengindir.
Spil Dağı’nda her gün dağlara çıkar, diktiği ağaçların bakımını yapar. Topkale Tepesi'ne tırmanarak saat 12:00’yi, eski bir top arabasından tek atışla halka bildirir. Bu yüzden “Topçu Hacı” lakabını da alır. Saçlarını ve sakalını uzatınca halk ona “Hacı” da der.
SİYASETLE TEMAS VE HAYAL KIRIKLIĞI
1950 genel seçimlerinde Demokrat Parti lehine kampanya yürütür. Yetkililer ona Manisa’da tek bir ağacın bile kesilmeyeceğine dair söz verir. Ahmet Bedevi, bu vaatlere inanarak halkı DP’ye destek vermeye teşvik eder. Seçim kazanılır ama sözler tutulmaz. Ağaçlar yine kesilir.
“Evlatlarımı kaybetmiş gibiyim. Göğsüme hançer saplanıyor.” der. Kırılır, kahrolur ama mücadelesinden vazgeçmez. Çünkü o artık sadece bir insan değil; doğanın sesi, yeşilin gölgesidir.
BAYRAKLA ZİRVELERE, ZİRVEDEN MANİSA’YA
Yaşamı boyunca Türkiye’yi şehir şehir gezip dağlara tırmanır. Cilo Dağı, Munzur Dağları, Toroslar... Her çıktığı zirveye Türk bayrağı diker. Çünkü o sadece bir çevreci değil, aynı zamanda vatanına aşık bir yurtseverdir. Gittiği her yerde ilgiyle karşılanır. O, halkın gözünde doğaya adanmış bir kahramandır.
SON YAPRAĞIN DÜŞÜŞÜ
1963 yılında Manisa’ya döner. Ancak gördüğü manzara, kalbine ağır gelir. Onun yokluğunda kesilmiş ağaçlar, onun diktiği çamlar artık yerinde yoktur. Büyük bir üzüntüyle hastaneye kaldırılır. Kalp yetmezliği teşhisi konur. Ancak hastane odalarına sığmaz ruhu. Hastaneden çıkar çıkmaz yine Spil Dağı'ndaki kulübesine döner.
Ancak bedeni daha fazla dayanamaz. 31 Mayıs 1963 tarihinde, Manisa Tarzanı Ahmet Bedevi, ardında binlerce ağaç, bir şehir dolusu sevgi ve bir ömürlük ilham bırakarak hayata veda eder.
HATIRASI YAŞIYOR
Ölümünden sonra Manisa halkı onu bir efsaneye dönüştürür. Heykelleri dikilir, adına parklar ve festivaller düzenlenir. Her yıl 31 Mayıs’ta, Manisa Tarzanı için anma törenleri gerçekleştirilir. O artık sadece Manisa’nın değil, Türkiye’nin çevre bilincine öncülük etmiş ilk simgesel figürlerinden biri olarak anılır.
YEŞİLİN KAHRAMANI
Manisa Tarzanı, paraya değer vermeyen, yalnızca doğaya ve insana hizmet etmeyi kendine görev bilen bir halk kahramanıdır. O, sadece ağaç diken bir adam değil; yaşadığı çağın çok ötesinde, bugünkü çevre hareketlerinin ruhunu yıllar önce yaşamış bir öncüdür.
Ahmet Bedevi'nin yaşamı, bize bir insanın inançla, azimle ve doğaya sevgiyle nasıl koca bir orman yaratabileceğini gösteriyor.
Ve bize hatırlatıyor: Toprağa atılan her fidan, bir umut demektir.