'Yerli malı, yerli üretim ve yüzde 7 büyüme'
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği'nin (TOBB) 65. Genel Kurulu'nda konuşan TOBB Ekonomi Politikası Komisyonu Başkanı Hüsnü Serteser, öncelikli sorunun işsizlik olduğunu belirterek, 'Her yıl 700 bin kişiye iş bulabilmeli, her yıl yüzde 7'lik bir büyüme göstermeli, yerli üretim ve yerli tüketimi artırmalı, pazar çeşitliliğine gitmeliyiz' dedi TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi'nda yapılan 65. Genel Kurul'a [&hellip]
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin (TOBB) 65. Genel Kurulu’nda konuşan TOBB Ekonomi Politikası Komisyonu Başkanı Hüsnü Serteser, öncelikli sorunun işsizlik olduğunu belirterek, “Her yıl 700 bin kişiye iş bulabilmeli, her yıl yüzde 7’lik bir büyüme göstermeli, yerli üretim ve yerli tüketimi artırmalı, pazar çeşitliliğine gitmeliyiz” dedi
TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi’nda yapılan 65. Genel Kurul’a Başbakan Recep Tayip Erdoğan, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, CHP MYK Üyesi Tekirdağ Milletvekili Faik Öztrak, Başbakan Yardımcısı ve Devlet Bakanı Ali Babacan, Devlet Bakanı Zafer Çağlayan, Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün, Devlet Bakanı Cevdet Yılmaz, Afyonkarahisar Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO)Meclis Başkanı Mustafa Hancıoğlu, ATSO Yönetim Kurulu Başkanı Hüsnü Serteser, Afyonkarahisar Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Mühsürler ve ATSO Delegeleri Adnan Demirel, Necati Taşpınar, Metin İplikçi, Mehmet Özer ve İbrahim Sömer’in katılımı ile yapıldı.
“KAMU BORÇLARI HIZ KESİYOR”
Genel Kurul açılış konuşmalarının ardından Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği bünyesinde faaliyet gösteren komisyonların faaliyet raporları okunarak oylamaya sunuldu. Genel Kurul’da 2009 yılında dünyada ve Türkiye’de yaşanan ekonomik gelişmeleri değerlendirmek üzere kürsüye gelen TOBB Ekonomi Politikası Komisyonu Başkanı Hüsnü Serteser ise, “2007 yılı Ağustos ayında Mortgage krizinin tetiklemesi ile başlayarak 2009 yılının son çeyreğinden itibaren tüm dünyayı etkisi altına alan küresel kriz, 2009 yılının son çeyreğinde azalarak da olsa hissedilmeye devam etmiştir. Bununla birlikte küresel ekonomiye dair sorunların henüz tam olarak giderilememiş olması ve bazı Avrupa Birliği ülkelerindeki yüksek kamu borçları toparlanmanın hızını kesmekte ve ekonomik istikrarı sekteye uğratmaktadır” dedi.
“KAMU BORÇLARI RİSK UNSURUDUR”
Başta gelişmiş ülkeler olmak üzere küresel ölçekte uygulamaya koyulan geniş kapsamlı parasal ve mali teşvik programlarının son dönemdeki ekonomik toparlanma eğiliminin temel kaynağını oluşturduğuna dikkat çeken Başkan Serteser, “Gelişmiş ülkelerde uygulamaya konan genişleyici maliye politikalarının bir sonucu olarak hızla artan bütçe açıkları ve kamu borç stokları uzun vadeli faiz oranlarını arttırarak özel talebi olumsuz yönde etkileyebilecek önemli bir risk unsuru olarak değerlendirilmektedir. Dünya ekonomisinde 2009’un üçüncü çeyreğinde büyümenin yeniden başladığı görülse de, Çin ve Hindistan hariç tutulduğunda daralmanın henüz sona ermediği görülmektedir” dedi.
“KRİZDEN ETKİLENMEMİZ
MÜMKÜN DEĞİL”
Türkiye’nin Kuzey Mariana Adaları, Kiribati, Güney Vietnam ve Samoa hariç tüm ülkelere ihracat yaptığını hatırlatan Serteser, “Bu 4 ülke hariç tüm ülkelere ihracat yapan Türkiye ekonomisinin küresel krizden etkilenmemesi düşünülemez. Türkiye ekonomisi dünyanın 1980’lerde 26’ncı, şimdi ise 17’nci büyük ekonomisi iken artık ulusal hedefimiz, 2023’te ülkemizin ilk 10 ekonomi arasına girmesidir. 2000’li yılların başında uygulamaya konulan ekonomi politikalarının etkisiyle, 2002-2007 yılları arasında yıllık ortalama yüzde 7’ler gibi yüksek düzeyde büyüyen Türkiye ekonomisinde 2008 yılı ortalarından itibaren küresel krizin etkilerinin giderek daha fazla hissedilmeye başlaması ile ikinci ve üçüncü çeyrekte büyüme hızında ciddi yavaşlama görülmüştür. 2008 yılının 4’üncü çeyreği ile 2009 yılının ilk üç çeyreğinde ise ekonomimizde küçülme yaşanırken dördünce çeyreğinde ise büyüme gerçekleşmiştir” dedi.
“HER YIL 700 BİN KİŞİYE
İŞ BULMALIYIZ”
Türkiye’de 2009 yılında yaşanan ekonomik küçülmenin Türk sanayicisinin katkısı ile beklenenden daha iyimser bir şekilde gerçekleştiğini ifade eden Başkan Serteser, “2009 yılında dünya üretimi yılda yüzde 0,6 küçülürken; ABD 2,4; Avro bölgesi yılda 4,1 küçülmüş, Çin yüzde 8,7; Hindistan yüzde 5,7; Güney Kore yüzde 3 büyüme performansı sergilemiştir. Türkiye’nin yeni bir büyüme hikayesine ihtiyacı vardır. 2010 yılında yüzde 4 ile 4,5 aralığında büyüme beklenmektedir. Ancak ülke nüfusunun yüzde 50’si 26 yaş üstü ve toplam 5 milyon işsiz var. 25 yaş ve üstü 1/6’sı işsiz ve ancak ekonomi büyürse istihdam sağlayabiliriz. Yılda yüzde 4,3 büyürsek mevcut durumu ancak koruyabiliriz. Genç nüfusu dikkate alırsak her yıl 700 bin kişiye iş bulmalıyız. Ülkemizin en az yılda yüzde 7 büyümesi gerekmektedir. Bunun içinde hedefimiz en az yüzde 7 büyüme olmalıdır” dedi.
“KRİZ DIŞ DESTEKSİZ ATLATILDI”
Bankacılık sektörünün alınan isabetli önlemlerle kriz yönetimi konusunda iyi bir performans sergilediğini ifade eden Serteser, “IMF ve başka kaynaklardan dış destek alınmadan bu süreç atlatılmıştır. Özellikle 2009 yılının üçüncü çeyreği ile iktisadi faaliyetin yavaş fakat ısrarlı bir toparlanma eğilimine girmesi, henüz zayıf olmakla birlikte iş gücü piyasasına da olumlu biçimde yansımıştır. Kamunun halen yüksek seyreden iç borçlanma gereksiniminin, küresel ekonomide süregelen sorunların ve yüksek işsizlik oranlarının kredi genişlemesini sınırlayacağı öngörülmektedir. Özetle, son dönemde açıklanan veriler ekonominin ılımlı bir toparlanma sürecine girdiğini göstermektedir. Önümüzdeki dönemde iktisadi faaliyetteki kademeli canlanma eğiliminin süreceği tahmin edilmektedir” dedi.
“PAZAR ÇEŞİTLİLİĞİNE GİTMELİYİZ”
İhracatta Pazar çeşitliliğinin önemine değinen Serteser, “Son yıllarda ihracat performansımızda gözlenen artış eğilimi, küresel krizin etkisiyle dünya ticaret hacmindeki daralma ve dış talepte yaşanan azalmaya bağlı olarak yerini gerilemeye bırakmış ve ihracatımız 2009 yılında bir önceki yıla göre yüzde 23 gerilemiştir. 2010 yılı Mart ayında ise ihracatımızda ciddi artış kaydedilmiştir. Genel olarak serbest ticaret anlaşmalarının imzalandığı ülkelerle ticaretimiz artmaktadır. Vize muafiyetleriyle de ülkeler arasında ticari bağlantılar hız kazanmaktadır. Suriye, Irak, Körfez ülkeleri, İran Afrika yeni pazarlar olarak öne çıkmaktadır. İhracatta buralara odaklanıp, ülke-pazar çeşitlendirmesine gitmemiz kaçınılmaz olmuştur” dedi.
“ÖNCELİKLİ MESELEMİZ İŞSİZLİKTİR”
Türkiye İstatistik Kurumu 2009 yılı verilerine göre işsizlik oranının yüzde 14 olarak gerçekleştiğini ifade eden Serteser, “Bu verilere göre işsizlikte İspanya ve Güney Afrika’dan sonra üçüncü sıradayız. Ülkemizin bi-rinci ve öncelikli meselesi işsizliktir. Hükümet yapısal sorunlara çözüm bularak sosyal ve ekonomik refahı geliştirici projeler yapmalıdır. Acilen yapılması gereken büyük bir istihdam seferberliğinin kamu – özel sektör işbirliği ile başlatılmasıdır. Merkez Bankası tarafından bankalara duyurulan toplam karşılıksız çek sayısı, 2009 yılında bir önceki yıla göre yüzde 24,3 artış ile 1 milyon 910 bin 650 olmuştur. Mahkemeler tarafından yapılan bildirimlere göre ise, merkez bankasınca duyurulan yasaklanan çek sayısı da yaklaşık yüzde 8 artarak 76 bin 782’den 82 bin 934’e yükselmiştir” dedi.
“2009’DA TOPARLANMA GÖZLENDİ”
Enflasyonda ise gerek iç talebin, gerekse dış talebin öngörüldüğü şekilde ılımlı toparlanma eğilimine girse de, ekonomide kaynak kullanımının düşük düzeyini koruduğunu işaret eden Serteser, “Temel enflasyon göstergeleri 2009 yılının son çeyreğinde yüzde 4 ile 5 arasında eğilime işaret etmiş ve orta vadeli hedeflerle uyumlu seyrini sürdürmüştür. Yılsonu itibariyle enflasyon oranı yüzde 6,5 olarak gerçekleşmiştir. 2009 yılının son çeyreğinde, gelişmiş ülkelerin büyüme oranları beklenenden olumlu gerçekleşmiş, mali destek programlarına devam edilmiş ve küresel iktisadi faaliyetlerde toparlanma gözlenmiştir. 2009 yılının dördüncü çeyreği, küresel krizde en kötünün geride kaldığına dair algılamaların güçlendiği bir dönem olmuştur. Açıklanan veriler finansal sisteme dair risklerin azaldığına ve küresel ekonominin toparlanma eğilimine girdiğine işaret etmiştir.” Dedi.
“EN AZ YÜZDE 7 BÜYÜMELİYİZ”
Türkiye’de firmaların mali yapılarına bakıldığında toplam mali kaynaklar içinde dış kaynakların daha büyük bir paya sahip olduğunu ve ağırlıklı olarak kısa vadeli banka kredileri ve ticari borçlardan oluştuğu gözlemlendiğini söyleyen Serteser, “Ticari borç ve banka kredileri arasında bir ikame olduğu ve özellikle KOBİ’lerde bu ikamenin daha belirgin görüldüğü gözlenmektedir. Büyük firmalardan farklı olarak, KOBİ’lerin özellikle daralma dönemlerinde bankacılık sisteminden yeterli derecede kaynak sağlayamadıkları ve daha fazla ticari borç kullanma eğiliminde oldukları görülmektedir. Türkiye’nin yeni bir büyüme hikayesine ihtiyacı vardır. Ülkemiz yılda en az yüzde 7 büyümelidir. Büyüme için genç ve kadın girişimciler başta olmak üzere girişimci sayımız artmalıdır. Yerli malı, yerli üretim desteklenmelidir. Yatırımların, üretimin ihracatın ve istihdamın arttırılmasına yönelik önlemlere öncelik verilmelidir” dedi.
“GİRİŞİMCİNİN ÖNÜ AÇILMALIDIR”
Küresel kriz dolayısıyla veri-lecek teşviklerin ağırlıklı olarak istihdam kaybının çok olduğu illerde yoğunlaştırılması gerektiğini ifade eden Serteser, “5084 Sayılı Teşvik Kanunu’ndaki Sigorta Primi İşveren Desteği Teşviki Uygulaması, bilindiği gibi 31 Aralık 2012 tarihine kadar 3 yıl uzatılmış olsa da geri kalmış yörelere yatırımcıları çekebilmek, istihdamı sağlamak ve göçü engellemek için gelir vergisi, enerji desteklerinde de sürenin uzatılması yerinde olacaktır. Öncelikle yapısal reformlar gerçekleştirilmeli, başta yıllardır Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin gündeminde olan yeni Ticaret Kanunu Tasarısı bir an önce yasalaştırılmalıdır. Ülkede güven ve huzur tesis edilmeli, öncelikli gündemin ekonomi olması gerekmektedir. Reel sektörün üretime dönmesi sağlanmalıdır. Kayıtdışı ekonomi kesin olarak önlenmelidir. İç talebin canlandırılması gerekmektedir. Girişimcinin önü açılmalıdır” dedi.
“HAKSIZ REKABER KALDIRILMALDIR”
Ekonomik kriz nedeniyle pek çok işletmenin sıkıntıya düştüğünü ve kapanma tehlikesi ile karşı karşıya geldiğini vurgulayan Serteser, “İşletmelerin faaliyetlerine devam edebilmeleri için yeni yatırımlardan ziyade öncelikli olarak mevcut ve faaliyette olan işletmelere destek verilmelidir. Yeni İhracat Strateji Belgesi çerçevesinde dış ticaret müsteşarlığı tarafından muhtelif ülkeler ile yapılan görüşmelere ve yürütülen çalışmalara Pazar çeşitliliği açısından önem verilmelidir. İhracat, pazar ve ürün bazında desteklenmelidir. İhracat desteklenirken ihracat yapan işletmeler ile yapmayan işletmeler arasındaki denge bozulmamalıdır. Buna örnek olarak demir-çelik sektöründe ark ocaklı izabe tesislerine uygulanan hurda ithalatındaki gümrük vergisi muafiyeti aynı sektörde haksız rekabete yol açmaktadır. Bu gibi haksız rekabet un, yağ, şeker sektörü ve benzeri sektörlerde de yaşanmaktadır. Dolayısıyla bu haksız rekabetten dolayı devletimizde vergi kaybına uğramaktadır. Bu haksız rekabet tüm sektörlerde bir an önce kaldırılmalıdır” dedi.
“LİSANSLI DEPOCULUK YAYILMALI”
Tarım ve hayvancılık sektörüne önem verilmesi ve etkin bir üretim planlaması yapılması gerektiğini ifade eden Serteser, “Tarım ürünlerinde uygulamaya konuşan lisanslı depoculuk tüm illerde yayılmalı ve ürün borsacılığı işlemleri hızlandırılmalıdır. Kırsal Kalkınma Ajansları’nın iller bazında kapsamı genişletilmelidir. Maliye Bakanlığı’nın mükelleflerin zamanında beyan ettiği, fakat ekonomik kriz, bireysel sorunlar ve benzeri sebeplerle ödeyemediği vergi borçlarından dolayı banka hesaplarını dondurarak, uygulamakta olduğu e-haciz işlemini ekonomik anlamda son derece sakıncalıdır. Banka hesaplarına haciz konulması, kredilerin, ticari borçların, işçi ücretleri gibi ödemelerin yapılamaması ve iş adamlarının ticari hayatlarının bitmesi anlamına gelmektedir. Bu nedenle borçlunun banka hesaplarına haciz uygulaması yerine gayrimenkullerine tedbir konulmalıdır” dedi.
“AKARYAKITTA VERGİ YÜKÜ VAR”
Akaryakıt üzerinde ağır bir vergi yükü bulunduğuna dikkat çeken Serteser, “Akaryakıt üzerindeki ağır vergi yükü kaldırılmalıdır. Enerji fiyatları üzerindeki yüksek vergilemeden de vazgeçilmeli, TRT payı gibi ilgisiz eklentiler tamamen kaldırılmalıdır. Asgari sermayesi 250 bin Türk Lirası’nı geçen anonim şirketlerde zorunlu avukat istihdamı kaldırılmalıdır. Banka kredilerinin geri ödenmesinde vade içine faiz tutarı en yüksek orandan başlayıp en düşük orana düşerken, anapara tutarı ise en düşük orandan en yüksek orana yükselmektedir. Dolayısıyla vade başlangıcında toplam borç miktarında önemli bir düşüş olmazken yüksek miktarda faiz ödenmektedir. İşletmeler aldığı kredi borçlarını erken kapatmak istediğinde özellikle vadenin ilk dönemlerinde toplam faizin önemli bir kısmının ödendiğini, anapara borcunda ise önemli bir düşüş olmadığını görmektedirler. Bankalar ile görüşme yapılarak bu sorun giderilmeli, taksit tutarları içinde anapara ve faiz oranı eşit olarak belirlenmelidir” dedi.
“İŞLETMELERE DESTEK VERİLMELİ”
Kredilerin borçlarının erken ödenmesinde bankaların aldığı komis-yon kaldırılması gerektiğini belirten Serteser, “Bankalar sicil affına rağmen uygulamada girişimcilere kolaylık sağlamamaktadır. Faizlerin yatırım yapmak için makul oranlara gerilediğinden içinde bulunduğumuz dönemde bankalar işletmelere gerekli desteği vermelidir. Bankaların sicil affı uygulamalarına riayet etmeleri sağlanmalıdır. Kredi garanti fonu işlerlik kazanmalıdır. Eximbank kredilerinin kullanımında kolaylık sağlanmalı ve kapsamı genişletilmelidir.
Sermaye yapısı küresel ekonomik kriz ortamında zayıflamış olan KOBİ’lerimiz başta olmak üzere reel ke-simin ihtiyaçlarından yola çıkarak, kolay ulaşılabilen, uzun vadeli yatırım kredileri artırılmalı ve çeşitlendirilmelidir. Son ekonomik kriz özellikle nakit sıkıntısı çeken işletmelerde kredi kullanımının önemini artırmıştır. Bankaların sicil affını da uygulamadığı göz önüne alındığında, zaten zorlanan bir işletmenin ayakta kalma şansı iyice azalmaktadır. Buradan hareketle üyelerimizin ihtiyaç duydukları krediye daha kolay ulaşabilmeleri için Kredi Garanti Fonu AŞ’nin tüm illerimizde şube açılarak yaygınlaştırılması önem arz etmektedir” dedi.
“MESLEKİ EĞİTİM CAZİPLEŞTİRİLMELİ”
Mesleki eğitimin cazip hale getirilmesi gerektiğini ve sanayi için gerekli yetişmiş insan gücü temin edilmesi gerektiğini söyleyen Serteser, “ İşletmelerin vergi ve sosyal güvenlik primi borçları yeniden yapılandırılmalıdır. İcra ve İflas Kanunu kapsamında Taahhüdü İhlal nedeniyle uygulanmakta olan hapis cezası kaldırılmalıdır. Son olarak finans sektöründe çözüme ihtiyaç duyulan birkaç noktaya değinmek istiyorum. Reel sektörün, son dönemde kredi bulmakta zorlandığı ve finans sektörüne karşı korunması gerektiği gözlenmektedir. Bankacılık-Finans sektörü ile reel sektörün de sorunları vardır. Çek karnesi bedeli kaldırılmalı veya düşürülmelidir. Kredi kartı aidatları ve hesap işletim ücreti kaldırılmalıdır. Araç ve konut kredi ödemesi tamamlandıktan sonra, ipotek veya teminat kaldırılırken alınan fek yazıları için bankalar tarafından alınan ücretler kaldırılmalıdır. Fek yazıları, borcun kapatılmasından sonra en geç 10 gün içerisinde verilmelidir.” dedi.
“GENEL KURULUMUZ HAYIRLI OLSUN”
Pos cihazları ile ilgili bazı uygulamaların değiştirilmesi gerektiğini ifade eden Serteser sözlerini şöyle sonlandırdı; “Farklı pos cihazlarının kullanımında uygulanan ceza uygulaması ve pos cihazı ücretleri kaldırılmalıdır. Banka kredi kefillerinde; kefilin kefil olduğu kişinin diğer borçlarından sorumlu tutulmaması sağlanmalıdır. SGK ve Maliye Bakanlığı tarafından uygulanmakta olan gecikme faizleri reel faizler düzeyine çekilmelidir. Komisyonumuza uygun çalışma koşulları sağlayan ve görüşlerimizi sizlerle paylaşma imkanı veren başta Başkanımız M. Rifat Hisarcıklıoğlu olmak üzere TOBB Yönetimine, tüm Komisyon Üyesi arkadaşlarım adına şükranlarımı sunuyorum. Çalışmalarımızı kolaylaştıran Mali ve Sosyal Politikalar Müdürlüğü çalışanlarına teşekkür ediyorum. Sizlere saygılarımı sunuyor, 65. Genel Kurulumuz’un camiamıza ve ülkemize hayırlı olmasını diliyorum”