Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Kemal DEMİRKIRKAN
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

YENİDEN CHP

Dünkü yazımızda Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu partisi CHP’nin oy oranlarını belirtmiştim. Atatürk ve İnönü ile geçen tek parti döneminde yeniden inşa edilen, yoktan var edilen bir ülkenin herkese örnek olacak hikayesi, eğitimden, sosyal devlete, ekonomiden sanata, spora kadar her alanda modern bir ülkenin inşası var. Bugünkü iktidarın sata sata bitiremediği gerçekten yerli ve milli yatırımlar, Osmanlı’nın tüm borçlarını ödeyen, üzerine bir de tarihimizin en büyük büyüme rakamlarına ulaşan bir ekonomi var. Ardından Karaoğlan döneminde halkçı Ecevit’in “toprak ekenin, su kullananın” sloganıyla feodal yapıya açtığı savaş, emekten, eşitlikten, demokrasiden yan verdiği mücadele ile toprak reformu, sosyal güvenlik kurumları, işçi ve memur sendikalarının, kooperatiflerin kurularak devletin çiftçinin ve emekçi kesimlerin yanında yer aldığı ve bunun sonucunda halka dokunarak %40’ların üzerine çıkan oy oranı ile iktidarda geçen yıllar. Ve 1980 sonrası %20-25 bandına sıkışan oy oranı, laik-anti laik tartışmalarına sıkışıp kalan ideolojik tartışmalar ve sağa öykünerek başarılı olunacağıyla düşüncesiyle, ana muhalefet partisi olarak geçip giden yıllar. CHP’nin kısa özeti.
İktidara gelen hemen tüm muhafazakar sağ partilerin dini ve tarihi istismar ederek CHP’ye karşı gündemde tuttukları (halktan da kısmen karşılık buldukları) söylemler belli. Ülkemizde seçmene ulaşmanın ve istismar etmenin en kolay yolu maalesef “Din üzerinden siyaset” yapmak. Laik bir temel üzerinde kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nde kişilerin din ve inanç özgürlüğünün, devletin laik tavrı üzerinden eleştirilmesi ve bu yolla oy devşirilmesi en kolay yol. Ekonomide, sanayide, tarımda, sporda vs. bugün yaşanan birçok olumsuzluğun temelini CHP’li dönemlere bağlama kolaycılığını gösteren ve halka sürekli olarak bunu sunanlara CHP’nin 41 yıldan beri iktidarda ol(a)madığını, çok partili siyasi hayatımızın % 8’lik zaman diliminde ancak koalisyon hükümetleri içinde yer aldığını hatırlatmak yeterli olur sanırım. Bu ülke çok partili yaşam geçtiğinden beri geçen 70 yılın tamamına yakınını sağ partilerin yönetiminde geçirmiştir. Bugün yaşanan sorunların kökenini işçiden, memurdan emekliden değil de işverenden, çiftçiden çalışandan değil de rantçıdan yana tavır alan, üretim ekonomisi yerine tüketim ekonomisini ve neoliberal politikaları benimseyen sağ iktidarlarda aramak gerektiği çok açık.
İşte bu yüzden CHP kurultayı çok önemli. Sol-sosyal demokrat partiler için Kurultaylar, parti tabanının görüşlerinin alındığı, parti politikalarının belirlendiği danışma toplantılarıdır. Kurultay asla ve asla sadece seçim demek değildir. Kurultay toplumun ve ülkenin genel sorunlarının ve partinin duruşunun görüşülüp karara bağlanacağı, parti politikalarının ve tüzüğünün güncelleneceği en üst organdır. Kurultay, ülkemizin, demokrasimizin ve toplumumuzun hatta cumhuriyetin kazanımlarını düşünmeden harcayan AKP iktidarına karşı, toplumumuza CHP iktidarını müjdeleyen önemli bir buluşma olmalıdır.
CHP Kurultayı, pandemi sırasında sosyal mesafe uyarılarının yapıldığı bir döneme biraz da alelacele olarak denk getirilmesi ve sadece seçim gündemli olarak planlanması nedeniyle yoğun eleştiri alıyor. Ancak kurultay sonrasında, CHP’nin köklerinden kopmadan, kuruluş ilkelerinden sapmadan, parti tüzüğünde belirtilen 6 Ok’un her birini özümseyip, tavizsiz uygulayarak, “Yeniden CHP”* olarak başarıya ulaşabileceğini düşünenlerdenim. Çağdaş demokratik sol bir parti olmanın gereğini yerine getirerek hukukun üstünlüğünü, insan hak ve özgürlüklerini, devrimciliği, laikliği, güçlendirilmiş parlamenter sistem, çoğulcu katılımcı demokrasiyi ayakta tutma ve yaşatma sorumluluğunun bilincinde olmalıdır. Etnik ve mezhep temelli siyasetin karşında duran, kişisel rantların değil halkın refahının peşinde koşan, kırmızı plakalı araçlara binmeyi, turuncu renkli ceylan derisi koltuklarda oturmayı değil, halkın gönlünde taht kurmayı hedefleyen, Atatürk gibi düşünmeyi bilen, liyakatli kadrolarla, ve parti içi demokrasiyi sonuna kadar çalıştıran yöneticilerle “yeniden CHP” diyerek yoluna devam etmelidir.
Son Söz; “Siyasetle ilgilenmeyen aydınları bekleyen sonuç, cahiller tarafından yönetilmeye razı olmaktır.” Mustafa Kemal Atatürk
*Bu tanımlama ilk kez CHP Konya Milletvekili sayın Hüsnü Bozkurt Tarafından köklerinden kopan CHP’nin başarılı olabilmesi için yeniden kuruluş ayarları dönmesi gerektiğini ifade etmek için kullanılmıştır.

YAZARLAR

TÜMÜ

SON HABERLER