Yeni bir yemin krizi yolda mı?
2011 Genel Seçimleri’nde Barış ve Demokrasi Partisi’nin desteklediği bağımsız adaylardan Leyla Zana ile Hatip Dicle de milletvekili seçilerek Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne girmeye hak kazandı. 1991’de Leyla Zana ve Hatip Dicle’nin Kürtçe yemin etmesine en sert tepkiyi gösteren ve Bolvadin’de yaşayan eski milletvekili Ethem Kelekçi, gazeteniz Kocatepe’ye o günleri anlatmıştı.1991 Genel Seçimleri’nden sonra 6 Kasım [&hellip]
2011 Genel Seçimleri’nde Barış ve Demokrasi Partisi’nin desteklediği bağımsız adaylardan Leyla Zana ile Hatip Dicle de milletvekili seçilerek Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne girmeye hak kazandı.
1991’de Leyla Zana ve Hatip Dicle’nin Kürtçe yemin etmesine en sert tepkiyi gösteren ve Bolvadin’de yaşayan eski milletvekili Ethem Kelekçi, gazeteniz Kocatepe’ye o günleri anlatmıştı.
1991 Genel Seçimleri’nden sonra 6 Kasım 1991’deki milletvekili yemin töreninde Kürtçe yemin etmeye çalışarak ülkede gerginliğe neden olan Leyla Zana ile Hatip Dicle, 2011 seçimlerinde tekrar Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde milletvekili olmaya hak kazandı. Bu nedenle akıllara “Acaba, yeni bir Kürtçe yemin krizi mi yaşanacak” soruları gelmeye başladı.
Meclis’te Kürtçe yemine en setrt tepkiyi koyan eski milletvekili Ethem Kelekçi, gazeteniz Kocatepe’ye o yemin törenini ve yaşadıklarını anlatmıştı. İşte Kelekçi’nin anlattıkları:
“İlk yemin fevkalade önemli bir başlangıçtı. Anlaşıldı ki bir gösteri yapacaklar. Bizim bundan haberimiz yok, yorumumuz, hadisenin sonrasına ait. Leyla Zana kendi dilinde yemin etmeye başladı ve mikrofonu kestiler. Hepimiz, kendi anlayışımıza göre nasıl tepki gösterilecekse gösterdik. Hatip Dicle, hadiseyi devam ettirmeye başlayınca baktım ki tepkiler cılız kalıyor. Parti başkanları da dahil, sıra kapaklarına vurmaktan başka bir şey yapmıyorlar. Yapılması gerekenler vardı. Grup Başkanvekillerinin hadiseyi Meclis Başkanı’na çok ciddi bir tepkiyle kesmesini sağlamaları lazımdı. Geçiştireceklerini gördüm. O zaman bir müdahale etmek lazım. Hatip Dicle, kendi dillerinde yemin ettikten sonra konuyu kazanmış olacaklar. Ben o anda fırladım. Fırladığım zaman yanımda arkadaş falan yoktu, tek başıma fırladım. Sayın Başkan, yakadaki bu sembolle burada ben burada yemin ettirmem bağırdım. Yakasında kendi sembol haline
dönüştürdükleri renkler vardı. Bunun üzerine arkamdan 3-4 milletvekili geldi. Ali Rıza Septioğlu müdahale etmeye başladı. Meclis ara verdi. Meclis’te eski milletvekilleri hadiseye yılgın bakıyor. Onlardan ben aslında tepki bekledim. Olması lazım geleni yaptım. Bu konuyu 2011’de yorum yapmam gerekirse o gün düğmeye basılmış. Programlı bir şekilde, kendilerini kabul ettirmenin başlangıcı orası. O hadise ciddi bir şekilde teşhis edilip bu çalışma ile bizi rahatsız edebilirler düşüncesiyle hareket edilseydi biz bugün bu sıkıntıları çekmezdik. Her defasında ‘Olsun, hakkından geliriz’ denildi. Ben çok tepki aldım ben. Bunun hiçbiri de çevreye taşırmadım. Beni koruyun deme-dim. Tehdit aldım. Koruma falan almadım. Kendi memleketimde kimden korunacağım?” (Kocatepe)