Yeni bir Anayasa'ya ihtiyaç var

Türk Ocakları Afyonkarahisar Şube Başkanı Doç. Dr. İsmail Demir, Türkiye'nin yeni bir Anayasa'ya ihtiyacı olduğunu, ancak bu ihtiyacın siyasî polemiklerden uzak tutulması gerektiğini belirtti Türk Ocakları Afyonkarahisar Şube Başkanı Doç. Dr. İsmail Demir, Türkiye'nin yeni bir Anayasa'ya ihtiyacı olduğunu söyledi. Demir, 'Anayasalar, gelişen ve değişen toplumsal şartlara cevap veremediği zaman doğal olarak sıkıntılar yaşanır. Türkiye [&hellip]

Yeni bir Anayasa’ya ihtiyaç var

Türk Ocakları Afyonkarahisar Şube Başkanı Doç. Dr. İsmail Demir, Türkiye’nin yeni bir Anayasa’ya ihtiyacı olduğunu, ancak bu ihtiyacın siyasî polemiklerden uzak tutulması gerektiğini belirtti

Türk Ocakları Afyonkarahisar Şube Başkanı Doç. Dr. İsmail Demir, Türkiye’nin yeni bir Anayasa’ya ihtiyacı olduğunu söyledi. Demir, “Anayasalar, gelişen ve değişen toplumsal şartlara cevap veremediği zaman doğal olarak sıkıntılar yaşanır. Türkiye hâlen bu durumla karşı karşıyadır. Ülkenin ihtiyaçlarına cevap verecek, egemenliğin millete ait olduğunu teyid edecek, sistemdeki oligarşik kabuğu kıracak bir Anayasa’ya ihtiyacımız vardır. Ancak böylesine hassas bir konuda yöntem ve üslup son derece önemlidir. Mesele siyasî polemiklerden olabildiğince uzak tutularak irdelenmeli, bir parti etiketi taşımasının sakıncaları gözden uzak tutulmamalıdır” dedi.
Daha ilk adımda
tartışmalara neden oldu
Siyasi gelişmelerin de Anayasa değişiklik paketine yön verdiğini hatırlatan Demir, “Yargıtay başsavcısının ‘partiler kapatılacağını hissederler’ sözünü takiben Hükümet bir anayasa değişikliği paketi hazırlayıp meclise sevk etmiştir.
Bu taslak ihtiyaçları karşılamaktan çok, AKP’nin problemlerini çözmeye, kapatılma ihtimalini ortadan kaldırmaya yönelik bir girişim şeklinde sunulmuştur. Daha ilk adımda yoğun tartışmalara neden oldu. Böylesine önemli bir konuda daha başlarken bu tablonun oluşması her bakımdan sakıncalıdır. İlerleyen günlerde ve özellikle Mecliste yapılacak görüşmelerde doğal olarak tartışmalar yoğunlaşacaktır. Kurumlar arası ilişkiler ve toplumun huzuru adına tansiyonun kontrol altında tutulması gerekir. Anayasa Mecliste 330’un üzerinde bir oyla kabul görür mü? Şayet referanduma sunulup onaylanırsa, CHP Anayasa Mahkemesine başvurarak iptaline çalışır mı? Mahkeme iptal eder mi?” diye konuştu.
Atanmışlarla seçilmişler
arasında rekabet var
Demir, şöyle devam etti:“Türkiye’nin yeni bir Anayasa’ya ihtiyacı vardır. Bunu kimse görmezden gelemez. Siyasî çevreler ve ilgili kurum ve kuruluşlar konuya ilişkin tartışmaları bir taraftan yapsınlar; ancak Türkiye’nin ihtiyacını karşılayacak bir temel yasanın çıkartılması için kendi açılarından gerekli hazırlıkları mutlaka sürdürmeli ve vakit geçirmeden görüşlerini kamuoyuna sunmalıdırlar. 1960’dan beri atanmışlarla ve seçilmişler arasında sürüp gelen rekabetin sonuçları ortadır. Toplumun büyük çoğunun isteği doğrultusunda çıkarılan bir yasa Anayasa Mahkemesi üyelerinin inanç ve düşünceleriyle örtüşmüyorsa iptal edilebiliyor. Bunun çarpıcı bir örneği iki yıl önce Anayasa’nın 10 ve 40. maddelerinde yapılan ve üniversitelerde başörtüsünü kullanılmasını mümkün kılan yasa değişikliğinde yaşandı. 411 Milletvekilinin oylarıyla yasama organında yapılan değişiklik, Anayasa Mahkemesi tarafından yorumlandı; değiştirilemez maddelere dolaylı müdahale olarak nitelendirilip iptal edildi.”
1982 Anayasası, Cumhurbaşkanı’nın yetkilerini genişletti
Türkiye’de son elli yılda Anayasa’nın askeri darbeleri takiben iki defa yenilendiğini hatırlatan Türk Ocakları Afyonkarahisar Şube Başkanı Doç. Dr. İsmail Demir, “12 Eylül 1980 darbesinin lideri Kenan Evren’in başkanlığındaki askeri cunta, çok zaman kaybetmeden normal siyasî döneme geçişin hazırlıklarına başladı. Güvenilir saydıkları isimlerden bir ‘Danışma Meclisi’ oluşturuldu. 1982’de referanduma sunulan Anayasa’nın en önemli özelliği, devlet yapısının yeni dönemde Cumhurbaşkanı olması kararlaştırılan Kenan Evren’e göre düzenlenmesiydi. Cumhurbaşkanı’na başkanlık yahut yarı başkanlık sistemlerinde görünen yetkiler verildi, yasama ve yürütme organlarının işlevi önemli ölçüde sınırlandırıldı. Böylece Cumhurbaşkanı, üniversite rektörlerinden Anayasa Mahkemesi’ne, yüksek yargı organlarından en önemli kamu kurumlarına kadar çok geniş bir alan, O’nun uygun gördüğü, görüş ve düşüncelerini beğendiği kimselerle donatıldı. Devletin yapısı doğrudan Cumhurbaşkanının isteği doğrultusunda oluşmaya başladı. Üstelik bu temel kurumların yapılanmasında kapalı devre bir “kast” sistemi kuruldu. Üyelerin birbirini seçtiği, farklı görüş ve düşünce sahiplerine kapalı tutulduğu bu sistem içersinde ortaya çıkan oligarşik yapı, demokratik anlayışa uygun bir tablo değildir. Eski Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer görevine başladığı ilk günde yetkilerinin fazlalığını işaret etmiş ve bu düzeni gözden geçirilmesi gerektiğini söylemişti. Ancak kısa bir süre sonra makamın kudretine ve yol açtığı cazibeye O da alıştı, yetkilerini benimsedi. Görevi bitinceye kadar atama yetkisini tümüyle kendi fikir dünyasından insanları tercih ederek kullandı” yorumunu yaptı. (Kocatepe)

Bakmadan Geçme