Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Muharrem Günay

YAVUZ’UN ELİNDEKİ İKİ KIZILELMA

Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesinde 1. Ahmed albümü adıyla bilinen albümün içerisinde elinde “Kızılelma tutan” on iki Osmanlı padişahı içerisinde Yavuz Sultan Selim’in diğer padişahlardan farklı olarak her iki elinde birer Kızılelma vardır.
Özellikle “Kızılelma” bağlamında Yavuz Selim’in özel bir yeri olması sebebiyle üzerinde durmamız gerekiyor. Albümde Yavuz Selim’in portresi altında “Selim Şah-ı Rum” yazılıdır. Kürklü kahverengi bir kaftan ve yeşil entari giymiş olan sultan siyah bıyıklıdır ve her iki elinde de birer kızıl küre (Kızılelma) taşımaktadır. (Mahir,1997, 91-98) Ayrıca başındaki sarıkta iki sorguç olması çok manidardır. Portrelerin içinde sadece Yavuz Selim’in elinde iki Kızılelma ve sarığında iki sorguç vardır (Gültepe, 2007, s. 205).
Yavuz’un iki elinde iki Kızılelma tutmasını ve başında iki adet sorguç taşımasını” “Dünya bir padişah için küçüktür” düşüncesi ile veya bir Kızılelma’nın doğuyu, diğerinin Batı’yı temsil etmesi şeklinde açıklamak mümkündür.
Kemal Paşazadenin anlattığına göre; Yavuz Selim’in en büyük emeli Turan ve Yunan (Asya ve Avrupa ülkeleri) padişahlığını birleştirip dünyayı tek bir padişahlık olarak idare etmekti. Bunun için Akdeniz ülkelerinin, Avrupa’nın, Çin’in Hindistan’ın haritalarını yaptırmış, öncelikle eski köklere doğru Orta Asya’ya bir sefer düzenlemeyi ciddi ciddi düşünmüştü. Kemal Paşazâde’nin Yavuz’un bu düşüncelerinde payı olduğu açıktır (Gültepe, 2007, s. 205-206).
Türklerin cihan hâkimiyeti mefkûresini, fetih ve hâkimiyet anlayışını temsil eden en eski sembollerden birisi olan Kızılelma, bir ideal olarak uzak ve erişilmez hedefleri temsil eder. Kızılelma aynı zamanda dünyaya hükmetme ve adalet dağıtma iddia ve ülküsüdür. Kızılelma aynı zamanda Pekin, İstanbul, Roma, Viyana, Estergon, Budin gibi fethedilmesi hedeflenen çeşitli şehirlerin ifadesinde kullanılmıştır. Bununla beraber Osmanlı döneminde daha çok Roma için kullanılan bir kavramdır.
Kızılelma çok eski Türk dini inançlarına ve Türk töresine dayanır. Türkler ulaşacakları hedefe ve zafere, ulaşmadan önce Kızılelma adını vermişlerdir.
Kızılelma ülküsü Türk milleti tarafından ortak bir bilinçle oluşturulmuş bir ülküdür. Bu durum Kızılelma ülküsüne farklı zamanlarda farklı anlamlar yüklenmesinden de anlaşılmaktadır. Her dönemin kendi şartlarına göre bir Kızılelma’sı olmuştur.
İslamiyet öncesi dönemde Türk’ün Kızılelma’sı; Ergenekon’dan çıkıp eski yurda ve devlete hâkim olmak, Güneşin doğduğu yerden battığı yere kadar bütün coğrafyayı yani dünyayı fethetmek ve dünyaya Türk töresi ile nizam vermek ve dünya barışını tesis etmekti. Bu düşünce “Türk Cihan Hâkimiyeti Mefkûresi” olarak adlandırılmıştır. Efsanevi atamız Oğuz Han ve Hunlardan beri bütün Türklerde mevcut olan Türk Cihan Hâkimiyeti mefkûresinin hedefi, Türk töresi ile dünyaya nizam vermek ve dünya barışını tesis etmekti. Türk töresi ile dünyaya nizam vermek ve dünya barışını tesis etme düşüncesi İslâmi dönemle birlikte “Nizâm-ı âlem” düşüncesine dönüştü. Müslüman Türk’ün artık yeni Kızılelma’sı “Nizâm-ı âlem” yani Allah’ın dini ile âleme nizam vermek ve İ’lây-ı Kelimetullah/Allah’ın adını yüceltmek, yaymak ve Allah’ın barış dini olan İslam dinini cihana hâkim kılmak ülküsüydü. Buradan da anlaşıldığı gibi, tarihin her döneminde Kızılelma milli bir ülkü olarak görülmüş ve Kızılelma olarak belirlenmiş olan yer ve hedefe ulaşmak Türk milletinin ortak amacı haline gelmiştir. Dünya barışı ve sulhu davası Türkiye Cumhuriyeti devletinin kuruluşu ile birlikte onun kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’le de devam etmiş ve Atatürk dünya barışı düşüncesini “Yurtta sulh, dünyada sulh” sözlerinde ifadesini bulmuştur. Prof. Dr. İsmet Çetin, milli ülkümüz Kızılelma hakkında şöyle diyor:
Kızılelma, bir altın küre ile sembolize edilip bazen zaferin işareti, bazen hâkimiyetin, bazen de fethedilmek üzere hedef seçilen topraklar olarak bilinmiştir. Ulaşılmak istenen hedef, âdil bir yönetim kurma arzusudur. Buradan ülkülerin, Kızılelma kavramında sembolleştiğini anlaşılmaktadır. Niçin bu sembolün Kızılelma olduğunu Nihal ATSIZ şöyle izah etmektedir: “Bu addaki saflık ve tabiilik, Türk ülküsünün çok eski olduğunu göstermek bakımından manalıdır. Kızılelma adı, ülkünün aydınlardan önce halk arasında doğduğunu gösterse gerektir.”

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti