Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Ümit Demir

YAŞAYANLAR MEZARLIĞI: SİTE-KENTLER…

“- İnsan, sağlığında alışmalı kızım;
hepimizin gideceği yer orası…”
Böyle diyordu Reşat Nuri Güntekin’in “Çalıkuşu” romanındaki yaşlı kadın, kalacağı odanın penceresinden gördüğü mezarlık manzarasına şaşıran romanın kahramanı Feride’ye.
Ölüm ve mezarlıklar, (Piramitlerden Orhun Anıtlarına) kadim gelenekler kadar Müslümanların yaşam felsefesinde de ayrı bir yere ve öneme sahip. Romandaki yaşlı kadının, genç Feride’nin ürperdiği mezarlık manzarasına karşı bu içten içe sevgisi ve hürmeti, özünde bu yaşam felsefesinde yatıyordu muhtemelen.
Bizdeki şehirlerin en güzel yerine yapılan mezarlıklar, her mahalledeki türbe/yatırlar, cami içinde yer alan hazireler ve özel günlerdeki kabir ziyaretleri…vb. ile insan ve toplum, sadece yeni bir başlangıca (ölüm ötesine) hazırlanmıyor aynı zamanda da “büyümenin, olgunlaşmanın” gereği olan bir hedefe de yönlendirilmiş oluyordu. Çünkü ancak ölümden sonrasında görülecek bir “hesap”, bu dünyadaki iyilik ve kötülükleri anlamlandırabilirdi. “Görülecek hesabı” olmayan bir hayat, muhatabının çocuk kalmasına, çocukça bencil kalmasına yol açar ancak.
Oysa şimdi “kurulan” siteler ve yeni kentler, insanın çocuk kalmasına, bir çocuk gibi isteklerinin ve oyun/eğlencenin peşine düşmesini istiyor sadece.
Sitelerin, yeni kurulan –sözde- mahallelerin reklamlarına bir bakın: Fitness center, SPA, Yüzme havuzları, Sinema salonları, Mini alışveriş ve Eğlence merkezleri…
Tüm bunlar, yeni hayat tarzının “kurduğu” site ve kent hayatında ölümün: mezarlığın, kabristanın, türbenin olmadığının, olamayacağının ispatı.
Perihan Mağden, günümüzde “Üç Büyük Günah: Yaşlılık, yalnızlık ve çirkinlik” diyor. Sitelerin, kentlerin içindeki bu günahlardan kaçmak için yeni kurulan bu kentlerin çocuksulaştırıldığını söyleyen Mağden, “Tasarım ve Teşhir: Hayatlar artık bu iki kavramın etrafında dönüyor. Başlar da! Her taraf, alışveriş merkezlerine, vitrinlere, lunaparklara dönüşüyor. Bir de “recreation” sahalarına: Sürekli kendilerini yeniden yaratman gerekiyor.
Hemen herkes kendi evreninin şöhretli, merak uyandıran, arzulanan star’ı!
Yoga, reiki, pilates, meditasyon, estetik cerrahi, liposuction, yüz gerdirme, jogging, nefes alma, detoks; sahte- spiritüellikle, bakım onarım, sağaltım çalışmaları kartopulanarak insanları altına alıyor” diyerek bu çevresel değişimin, kişisel dönüşümü de etkilediğinin altını çiziyor aslında.
Oysa medeniyetimiz medrese, çarşı, şifâhâne yanında iki noktayı da merkeze alarak şehirler kurmuştu: cami ve kabristan… Çünkü her ikisi de nefislerin ölüp ruhun doğduğu mekânlar. Bugünkü nefislerin tavan yaptığı site-kent içi eğlence merkezlerin tam zıttı. Dünyayı kutsamaktan, burada kalıcı olmayı düşlemekten sıyrılmanın yolunun “ölümü anmak”tan geçtiğini iyi bilirdi eski nesil.
Kendini hep genç göstermeye çalışmanın, yani recreation’ın, nefsi de hep genç ve uyanık tuttuğunun ne zaman farkına varacak modern insan?
Ölümden kaçmanın, gerçekten/hakikatten kaçmak olduğu kadar aynı zamanda da küresel sömürü çarkına hizmet etmek olduğunu ne zaman anlayacak?
Nasıldı “Şubat” dizisinin o meşhur repliği: “Oysa ölümün bir haysiyeti vardır. Biz haysiyetsiz insanların ölümle ilgisini kesmeye çalışıyoruz. Hepsi bu… Bu yüzden televizyonlarımız, gazetelerimiz, internet ağlarımız var. İnsanları hayata daha çok bağlayıp ölümün şerefini kurtarmak için…
Vücut kremleri, zayıflama ilaçları, sağlık kampları, özel hastaneler, kaza sırasında aniden açılan hava yastıkları…
Her gün daha iyi yollar yapmaya çalışıyoruz. Yüksek güvenlikli otomobiller, alarm sistemleri, çelik yelekler… Niye? Sırf siz ölmeyi unutun diye! Unutun ve taksit ödeyin!
Düşünsene… 145 ay taksitle bir ev satıyoruz sana! 145 ay boyunca taksit ödeyeceksin. Bunun için asla ölmemen gerek.”
Böyle işte! Size sadece site içinde taksit taksit ev satmıyorlar. Aynı zamanda sizin ölümle ilginizi kesip hakikatle bağınızı da satın alıyorlar. Ne kadar ölümsüzlük fikrine alışırsanız o kadar müşterileri olursunuz çünkü!

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER