“Yarıklar yıkıcı bir depremin habercisi değil”
AKÜ DUAM Müdürü Doç. Dr. Çağlar Özkaymak, Bolvadin'de meydana gelen güncel yüzey deformasyonları inceledi   Afyon Kocatepe Üniversitesi Deprem Uygulama ve Araştırma Merkezi (DUAM) Müdürü Doç. Dr. Çağlar Özkaymak, 15 Haziran 2021 tarihinde Afyonkarahisar'ın Bolvadin ilçesinde, ilçe merkezi ile Derekarabağ Köyü arasındaki asfalt yol ile bölgedeki tarım arazileri üzerinde meydana gelen yüzey deformasyonları yerinde inceledi. [&hellip]
AKÜ DUAM Müdürü Doç. Dr. Çağlar Özkaymak, Bolvadin’de meydana gelen güncel yüzey deformasyonları inceledi
Afyon Kocatepe Üniversitesi Deprem Uygulama ve Araştırma Merkezi (DUAM) Müdürü Doç. Dr. Çağlar Özkaymak, 15 Haziran 2021 tarihinde Afyonkarahisar’ın Bolvadin ilçesinde, ilçe merkezi ile Derekarabağ Köyü arasındaki asfalt yol ile bölgedeki tarım arazileri üzerinde meydana gelen yüzey deformasyonları yerinde inceledi.
Yaptığı incelemelerde yüzey deformasyonlarının geometrisi ve kökeni üzerine elde edilen ön bulguları paylaşan Özkaymak, meydana gelen yüzey deformasyonların bölgede yıkıcı bir depremin habercisi olmadığını bildirdi.
“YARIKLAR YERLEŞİM
ALANLARINA CİDDİ
HASAR VEREBİLİYOR”
Özkaymak, asismik yüzey deformasyonlarının (AYD), genellikle insan aktiviteleri sonucu yeraltı su seviyesinin düşmesi nedeniyle yüzey altındaki konsolide olmayan sedimanların sıkışmasına bağlı olarak gelişen oturma ilişkili deformasyonlar olduğunu söyledi.
Yüzey yarıkları veya yüzey faylanması şeklinde gelişen deformasyonların özellikle yerleşim alanlarında, su/doğalgaz boruları, kanalizasyon sistemleri gibi gömülü boru hatlarına; binalara, duvarlara, su kanallarına, karayolu ve demiryolu gibi yüzeyde yer alan eserlere ve tesislere ciddi hasarlar verdiğini ifade eden Özkaymak, konuşmasına şöyle devam etti:
“Gelişen bu yüzey yarıkları, genişleme gerilmesi ile ilişkilidir ve yarık düzlemine dik yönlü açılma geometrisine sahiptirler. Yeraltı su seviyesinin düşmesine bağlı olarak gelişen yüzey faylanmaları ise o bölgede daha önceden var olan faylar boyunca meydana gelirler. Batı Anadolu’da son 20 yıldır yıkıcı deprem olmaksızın gelişen asismik yüzey deformasyonlarının varlığı birçok alanda rapor edilmiştir. Bu alanlardan en belirgin olanı 1969 depreminin yüzey kırığı oluşturduğu Sarıgöl (Manisa) yerleşim alanı ile 3 Şubat 2002 Çay depremleri sırasında güneyinde yüzey kırığı oluşan Bolvadin yerleşim alanıdır. Her iki yerleşim alanındaki deformasyonlar günümüzde de devam etmektedir. Bolvadin yerleşim alanı ve yakın civarında yıkıcı deprem olmaksızın meydana gelen yüzey deformasyonları, uzunlukları 1,5 km ile 3 km arasında değişen KD-GB uzanımlı 3 koldan oluşmaktadır. Bu deformasyonların Bolvadin fayı üzerinde geliştiği, fayın ayırdığı 2 bloktan güneydoğudaki bloğun günümüze değin 70 cm kadar düştüğü, bölgedeki son 5 yıllık deformasyon hızının ise 8,5 cm/yıl olduğu bölgede gerçekleştirilen önceki çalışmalarda belirtilmiştir.”
“DERİNLİKLERİ 2-3 METREYİ
BULAN YÜZEY
YARIKLARI OLUŞTU”
Özkaymak yaptığı açıklamada 15 Haziran 2021 tarihinde Bolvadin Merkez ile Derekarabağ Köyü arasındaki yolda ve bölgedeki tarım arazilerinde meydana gelen yüzey deformasyonları üzerinde gerçekleştirilen saha çalışmalarında, derinlikleri 2-3 metreyi bulan, genişlikleri ise yer yer 1,5 metreye ulaşan yüzey yarıklarının oluştuğunu belirtti. Deformasyonların en önemli sebebinin, Bolvadin yerleşim alanı ve yakın çevresinde, son yirmi yıl içerisinde yeraltı su seviyesinin yaklaşık 30 metre düşmesi sonucu kumlu ve çakıllı alüvyal sedimanlarda meydana gelen oturmalar olduğunu vurgulayan Özkaymak, şöyle devam etti:
“Grabenin güneyinde yüzey kırıkları oluşturan 3 Şubat 2002 Çay depremlerinden (Mw: 6.0 ve 6.3) sonra grabenin kuzeyindeki diri faylar üzerinde etkili olan tektonik yüklenme Bolvadin Fayı üzerinde gelişen bu deformasyonları artırıcı bir rol oynamaktadır. Bölgede devam eden yağışlar sonucu kırıklar içerisine süzülen yüzey suları, yüzeye yakın kısımlarda bir su kanalı oluşturmak sureti ile yarıkları daha da aşındırarak (borulanma), yüzeydeki deformasyonu artırmaktadır. Bununla beraber, 2000 yılından sonra Afyon-Akşehir Grabeni içerisinde meydana gelen büyüklükleri 4 ve altında olan 2000’den fazla mikrosismik aktivite havzayı sürekli sallayarak alüvyal zemindeki oturmaları hızlandırmaktadır.”
“BÖLGEDE ÇOK SAYIDA
DİRİ FAY VAR”
Meydana gelen yüzey deformasyonlarının bölgede yıkıcı bir depremin habercisi olmadığını ifade eden Özkaymak, “Bölgede Çobanlar Fay Zonu, Işıklar Fay Zonu, Sultandağı Fayı, Büyük Karabağ Fayı, Bolvadin Fayı gibi 6,2 ile 6,9 arasında değişen büyüklüklerde deprem üretme potansiyeli olan çok sayıda diri fay var. Dolayısıyla her an deprem olacakmış gibi depreme karşı hazırlıklı olmamız gerekir” dedi. Özkaymak, depremin zararlarını minimuma indirebilmek için en önemli aşamalardan birisi olan İl Afet Risk Azaltma Planı (İRAP) çalışmalarını Afyonkarahisar İl AFAD Müdürlüğü Koordinatörlüğünde tamamladıklarını ve meydana gelen deformasyonlar üzerine gerçekleştirilmesi gereken çalışmaların İRAP toplantılarında ele alınarak eylem planları oluşturulduğunu da sözlerine ekledi. >> Esra KÜÇÜKKURT’un Haberi