Yargıya güven kaliteli hukukçuyla sağlanır

Bayramlaşma programı Adliye yemekhanesinde sabah saatlerinde gerçekleştirildi. Bayramlaşmada Cumhuriyet Başsavcısı Mehmet Özel, Adli Yargı Adalet Komisyonu Başkanı 2. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Hayati Karaaaslan, Baro Başkanı Av. Turgay Şahin, Cumhuriyet Savcıları, hâkimler, adliye çalışanları, avukatlar bir araya geldi.'ARŞİVLER FETÖCÜLERİN KARARLARIYLA DOLU'Baro Başkanı Turgay Şahin'i yeni başlayan adli yıl nedeniyle kadın meslektaşları makamında ziyaret etti. Şahin, [&hellip]

Bayramlaşma programı Adliye yemekhanesinde sabah saatlerinde gerçekleştirildi. Bayramlaşmada; Cumhuriyet Başsavcısı Mehmet Özel, Adli Yargı Adalet Komisyonu Başkanı 2. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Hayati Karaaaslan, Baro Başkanı Av. Turgay Şahin, Cumhuriyet Savcıları, hâkimler, adliye çalışanları, avukatlar bir araya geldi.
“ARŞİVLER FETÖCÜLERİN KARARLARIYLA DOLU”
Baro Başkanı Turgay Şahin’i yeni başlayan adli yıl nedeniyle kadın meslektaşları makamında ziyaret etti. Şahin, meslektaşlarının ziyaretinden duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Yeni adli yıl nedeniyle değerlendirmede bulunan Turgay Şahin, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından yürütülen mücadelenin, FETÖ örgütünün en başta yargıya sızarak adli teşkilatı kendi emelleri doğrultusunda kullandığını ortaya koyduğunu kaydetti. Şahin; “Artık geçmişte verilen hemen her karar ne yazık ki tartışma konusu. Zira öyle ya da böyle karar makamında olan yargı mensuplarının yarıya yakınının örgüt mensubu olduğu ortaya çıktı. Her ne kadar yargı kurumları iç temizliklerini diğer kurumlara örnek olacak titizlik ve kesinlikte yapmış olsalar da; örgütün enfekte ettiği elemanları hızla tasfiye etse de mahkeme arşivleri eski FETÖ’cü yargı mensuplarının iddianame ve kararları ile dolu durumda. Garip bir paradoks olarak karşımıza çıksa da yargı, tasfiye edilen örgütçü kadroların oluşturduğu güven bunalımı mirası ile karşı karşıya. Görünen o ki bu bunalıma sebebiyet vermiş örgüt mensuplarının yargıdan atılmış olması tek başına, kaybolan güveni geriye getirmeye yetmemiş” dedi.
YARGIYA GÜVEN
 ORTAK KAYGI
Yeni Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’ün makama çıktıktan sonraki ilk beyanlarında “Yargıya güveni artırmanın üzerinde çalışıyoruz” dediğini hatırlatan Şahin, “Önceki Adalet Bakanın da benzer bir yaklaşımla ‘Yargıya güven yok!’ sözleri kayda geçtiğini hatırlıyoruz. Öncesinde de, Adalet Bakanlığı’nın 2015 yılı faaliyet raporunda ‘Yargıya Güven’ konusunda ki eleştirilere haklılık kazandıran tespitlere yer verilmiş ve bu raporda, ‘Kamuoyunda yargıya güvenin istenilen düzeyde olmadığı’ ifade edilirken, ‘Bağımsız ve tarafsız, halkın güvendiği’ adalet sistemi oluşturma konusundaki eksiklikler vurgulanmıştı. Bu kanaatin yüksek yargı tarafından da paylaşıldığını ve halen Yargıtay Başkanlığı görevini yürüten Yargıtay Başkanı Cirit”in ‘Yargıya güven yüzde 70’ti, şimdi yüzde 30’lara düştü’ sözlerinden biliyoruz. Hakim-Savcı yetiştiren kurum olan Adalet Akademisi Başkanı da aynı görüşte. Kendisi ‘Yargıya olan güven endeksinin, bir çok kurumun gerisinde kaldı’ dedi. Bu örnekleri uzatmak mümkün ancak ana fikrin değişmediği ve hemen herkesçe paylaşıldığı ortada. Yargıya güven azalmış durumda ve bu güven bunalımını oluşturan kadroların tasfiyesi kaybolan güveni geriye getirememiş durumdadır” diye konuştu.
YARGI UYGULANMAK ZORUNDA
Yargının tüm kurumlarıyla güven bunalımını aşmanın yollarını aramasının Türkiye’nin en güncel ve temel sorunu olduğunu belirten Şahin, “Yargıya güven dediğimizde her şeyden önce yargının uygulamak zorunda olduğu, bağlı bulunduğu normlara güvenden söz etmemiz gerekir. Kanun, tüzük, yönetmelik gibi formlarda karşımıza çıkan bir “norm”a istisnasız tüm vatandaşların makamı ve konumu ne olursa olsun itaat etmesi gerekir. Buna normun efektifliği denilmektedir. Sonrasında ise bu normun uygulanmasının beklenilen yararı sağlayıp sağlamadığına bakılmalıdır. İkinci olarak bizatihi yargı, uymak zorunda olduğu mevzuata gerçekten sadık kalmakta mıdır? Öyle ya, öncelikle yargı mensupları bir normu uygulamaz, onu ‘adamına göre’ tatbik eder veya tamamen görmezden gelirse vatandaştan normlara ve nihayetinde yargıya güven/itaat nasıl beklenebilir? Hakimin bir ideolojisi olmaz, veya cübbesini giydiğinde her türlü düşünce ve ideolojik kanaatlerinden bağımsız karar vermesi beklenilir. Hakim kanunlara uygun karar vermeli, kanunu yok sayan, onun lafzını ve manasını çiğneyen yorum yapmamalıdır. Açıklık durumunda yorum yapılamaz. Kanunun sözünden (lafzından) uzaklaşılamaz. Açıklık yoksa ve kanunun lafzı tam anlaşılamıyorsa yapılacak yorum dürüst olmalıdır” şeklinde konuştu.
HÜKÜM KANUN
UYARINCA VERİLMELİ
Hakimin tek bağlı olduğu şeyin, yasa koyucunun çıkardığı normlar olacağının altını çizen Şahin şöyle konuştu: “Hakimin görevi kanun yapmak değil kanunu uygulamaktır. Hakim kanunu yargılamamalı, kanuna göre yargılama yapmalıdır; kanun üzerinde değil kanun uyarınca hüküm vermelidir. Demek oluyor ki önce hakimler, savcılar kanuna uymalıdır ve ona göre hüküm vermelidirler. Arkasından vatandaşlar kanuna itaat etmelidir ve son olarak bu kanunlar ve sair normlar çıkarılma amacı ne ise ona sağlamaya elverişli olmalı, uygulandığında maksat hasıl olmalıdır. Bu teorik girizgâhtan, güncel bir bakış açısına geçecek olursak hakimlerin kendilerini normlarla bağlı hissetmediklerini ve pek çok kez normların hilafına hüküm verdiklerini açıkça görebilmekteyiz. Anayasa Mahkemesi’ne somut norm denetimi çerçevesinde ‘karşı taraf vekalet ücretinin’ iptali için başvuran hakimin, yüksek adalet duygusu hareket etmediği görülmektedir. Yargı mensuplarının iç çekişmeleri ve buna bağlı olarak avukatların kazandıkları aslında maalesef kazanamadıkları vekâlet ücretini sindiremeyen bir yargı mensubunun açık yasa hükmüne ve bu konuda daha önce verilmiş Anayasa Mahkemesi kararına açıkça aykırı olarak hisleri ile ve nefsani dürtülerle hareket ettiği ortadadır.”
BİR ÇOK SEBEP OLABİLİR
Hakimlerin uymadığı ve kendilerini bağlı hissetmediği normları, mevzuatı vatandaşların da takmadığının bir hakikat olduğuna değinen Şahin şöyle konuştu: “Belki de yargıya olan güvenin azalmasının gizli öznesi, sık sık ve hızlıca çıkarılan mevzuatın uygulanması halinde bile etkili olamamasıdır. Bunun bir çok sebebi olabilir. Kanun metinlerinin çok hızlı hazırlanması, kanun komisyonlarında vazife yapanların ehil olmaması veya uygulamayı bilmemesi, fazla teorik veya akademik kalmaları, meclis çoğunluğunun tesiri ile tasarı veya tekliflerin yeterince müzakere edilmemesi, ‘torba yasa’ tekniğinin fena bir ahlak halini alması ve kanunların sistematik ve konu bütünlüğü dışında çıkartılmasıdır. Olağanüstü halin icapları dışında ve alakasız konuların OHAL KHK ile düzenlenmeye çalışılması vb.”
DÜRÜST VE KALİTELİ HUKUKÇU ŞART
Turgay Şahin, yargıya güvende en önemli ayağın kaliteli ve dürüst hukukçular yetiştirilmesi olduğunu vurguladı. Sayıları yüzü geçmiş bulunan ve her yıl 16-17 bin mezun veren Hukuk Fakültelerinin nitelikli hukukçu yetiştiremediğini söyleyen Şahin; “Hukuk eğitimine hızlı biçimde el atılmalı, fakülte kontenjanları düşürülmelidir. Asgari standartları sağlayamayan fakülteler ya kapatılmalı veya akredite olmaktan çıkartılmalıdır” ifadelerini kullandı. >> Burcu AYDIN’ın Haberi

Bakmadan Geçme