Yargı harçları vatandaşı zorlar halde
Ekim ayı olağan Baro yönetimi toplantısında konuşan Baro Başkanı Av. Turgay Şahin, yargı harç ve avanslarının ağırlığı ve vatandaş açısından dayanılamaz durumda olduğunu bu durum nedeniyle bu konularda en kısa süre içinde dava açılması düşünüldüğünü bildirdi Afyonkarahisar Baro Başkanlığı’nca olağan olarak yapılan aylık değerlendirme toplantısı dün gerçekleştirildi. Baro Başkanı Av. Turgay Şahin, şehitlerimizi bağrımıza bastığımız [&hellip]
Ekim ayı olağan Baro yönetimi toplantısında konuşan Baro Başkanı Av. Turgay Şahin, yargı harç ve avanslarının ağırlığı ve vatandaş açısından dayanılamaz durumda olduğunu bu durum nedeniyle bu konularda en kısa süre içinde dava açılması düşünüldüğünü bildirdi
Afyonkarahisar Baro Başkanlığı’nca olağan olarak yapılan aylık değerlendirme toplantısı dün gerçekleştirildi. Baro Başkanı Av. Turgay Şahin, şehitlerimizi bağrımıza bastığımız günde basmakalıp “kararlılık” mesajlarını, “gereği yapılacaktır” yahut “kanları yerde kalmayacaktır” bildirilerini kabul etmenin mümkün olmadığını vurguladı. Her türlü teçhizata ve maddi imkana sahip silahlı kuvvetlerin böylesine acz ve şaşkınlık içinde görmek, gelen şehit haberleri kadar kendilerini üzdüğünü söyleyen Şahin; “Silahlı kuvvetlerimizi asli görevine davet ediyor, tehdit önceliğini bir an önce güncellemelerini bekliyoruz. ‘Barış’ kelimesini kirletenlerin, bundan böyle içinde barış geçen cümleleri-ne itibar etmeden kararlı bir şekilde terörle mücadele edilmesinin zamanı gelmiştir hatta geçmektedir. Pasif durumda ve acziyet içinde bedel ödemektense aktif ve kararlı bir mücadele için bir kez bedel ödemek evladır ve millet olarak bunu bekliyoruz. Hem tam demokrasi ve hem de terörle aktif mücadele mümkündür. Biri diğerine tercih edilmeden hedefe hızla ilerlenmelidir. Özgürlük güvenlik ikilemine düşmeden hem bireysel özgürlüklerin sonuna kadar tanınması ve hem de eli silahlı haydutların görüldükleri yerde ezilmesi de mümkündür. Büyük milletimizin şehit edilen evlatlarına göz yaşı döküyoruz; yüreğimiz daralmış, içimiz sıkıntılı. ” dedi.
Aktif mücadele hemen başlamalı
Bundan böyle laf, bildiri, deklarasyon, vaat, intikam sözü duymak istemiyoruz. Bunlar elinden bir şey gelmeyen aciz ve güçsüzlerin işidir. Silah bulundurma konusunda tek meşru hak sahibi olan devletimizin bunun gereğini yapması gereklidir, zorunludur.” diyen Turgay Şahin; “Meşru siyasi otoritenin vereceği talimat ile başlanacak mücadele sonuna kadar haklı ve meşru bir nitelikte olacaktır. Bunun tartışılması, devlete silah bırakma çağrılarının yapılması ancak ‘absürt komedi’ filmlerine senaryo olabilir; bunun dışında ciddiye alınması kabul edilemez. Terörle mücadeleyi fırsat bilip milletin üzerinde baskı kurmak isteyen karanlık güç ve çevrelerin de oyununa gelmeden; sapla-samanı ayırt ederek; masum sivil vatandaşlarımızın kılına zarar vermeden aktif mücadele bugün başlatılmalıdır. Gerekirse Bakanlar Kurulu geçici bir süre bölgede bulundurulmalı, sonuç alıncaya kadar görev yerlerini terk etmemelidirler. Sivil inisiyatifin yara almaması için bu veya benzeri tedbirler de gözden kaçırılmamalıdır.” diye konuştu
Tutukluluk sürelerine dikkat
Şehit olan her bir asker, polis ve vatandaşı ebediyete uğurlarken Rahmet-i Rahman’a tevdi edip, şahadetlerinin kutlu olması dileklerini tekrarlayan Baro Başkanı Av. Turgay Şahin; “Allah milletimize bir daha acı günler göstermesin diyoruz. Unutulmamalıdır ki Hukukun üstkünlüğüne dayalı bir ülkede her şeyin temeli hukuktur. Terör ile etkili mücadele de kuşkusuz hukuk sınırları içinde olacaktır. Bu bağlamda, bir yandan güvenlik güçlerinin terörle mücadelesi sürerken bir yandan da adalete intikal eden terör örgütüne ait dosyalar hızla sonuçlandırılmalıdır. Daha önceki basın açıklamalarımızda tutukluk sürelerinin fazla olduğundan ve azaltılması gerektiğinden söz etmiştik. Bu görüşümüzde bir değişiklik yapmadık. Ancak ilaveten şunu da söylemeliyiz. Yargı hızlandıkça durum gözlemlenmeli, istatistiksel olarak terör suçlarına ilişkin mahkumiyet kararlarının kesinleşme süresi azaltıldıkça buna paralele olarak tutukluluk süreleri de azaltılmalıdır. Bu sağlanmadan yapılacak azaltılma terörle ve organize suçlarla mücadelede zafiyet yaratacak ve kamu oyunun tepkisine yol açacak şekilde örgüt liderlerinin, suça karışmış örgüt mensuplarının serbest kalarak yeniden suç dünyasına dönüşlerini getirecektir.” şeklinde konuştu.
Suçun onurlusu ve
şereflisi olmaz
Ergenekon, KCK ve PKK davalarına özel önem gösteren bu örgütlerin hamiliğine soyunanların son durumları ciddiye alarak desteklerini acilen çekmeleri gerektiğini kaydeden Şahin; “Son günlerde bu davaların fikir suçlarının yargılandığı haksız ve baskıcı davalar olarak vasıflandıran ve adeta ‘şerefli suç”http://m.kocatepegazetesi.com/”onurlu suçlu’ tanımına götüren açıklamalar yapılmaktadır. Bu anlayış ancak cezaevi jargonunda, bıçkın mahkumların jargonudur. Bu anlayışa göre bazı suçlar cezaevinde koğuş ağalığını garantiler; bazı suçlar ise şişlenerek öldürülmeyi gerektirir. Bu anlayışın gerçek hukukta yeri yoktur. Hukukçular ve özellikle savunma mesleği her suç ve suçlu tipi için eşit uzaklıktadır. Masumiyet karinesine göre herkesin savunmasını üstlenir; bazı suçlara veya bazı örgütlere özel muamele ve ilgi göstermez. Bu çerçevede özel yetkili ağır ceza mahkemeleri ve özel yargılama usulleri içinde savunmayı kısıtlayan hükümlerin acilen ıslahı gerekir. Terör suçları ve örgütlü suçlarla mücadele için adil, etkili ve hızlı; ancak savunmaya gerektiği önemi veren ve savunmanı asla kısıtlanmadığı ihtisas mahkemelerinin varlığı gereklidir.” ifadelerini kullandı.
Masraflar dava açılmadan yatırılacak
1 Ekim 2011 tarihinde yürürlüğe giren Hukuk Muhakemesi Kanunu’nun yargılamada yeni bir dönem açıp alışkanlıkları yerle bir edecek bir çok yeniliği getirdiğini ifade eden Baro Başkanı Av. Turgay Şahin, incelenmesi gerekli en önemli hususun ön inceleme kavramı ve aşamasının yargıya kazandırılması olduğunu söyledi. İlgili kanunun 137. maddesinin birinci bendinden ” Dilekçelerin karşılıklı verilmesinden sonra ön inceleme yapılır. Mahkeme ön incelemede; dava şartlarını ve ilk itirazları inceler, uyuşmazlık konularını tam olarak belirler, hazırlık işlemleri ile tarafların delillerini sunmaları ve delillerin toplanması için gereken işlemleri yapar, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebileceği davalarda onları sulhe teşvik eder ve bu hususları tutanağa geçirir.” İkinci bendinde ise”Ön inceleme tamamlanmadan ve gerekli kararlar alınmadan tahkikata geçilemez ve tahkikat için duruşma günü verilemez.” hükümlerinin bulunduğunu belirten Şahin; “Görüldüğü gibi artık yargılamanın seyri bu ön inceleme aşamasında olup bitmektedir. Artık eskisi gibi ‘göç kervanı yolda düzülür’ felsefesi bitmiştir. Açılacak davalar çok hazırlıklı ve iyi düşünülerek açılmalı ve tüm deliller elde edilmeden yola çıkılmamalıdır. Ön inceleme duruşması ise ancak profesyonel bir hukukçunun yardımı alındığında davanın taraflarına yarar getirecektir. Bu konuda vatandaşlarımızı dikkatle olmaya ve açılmış, açılacak tüm davalarında kendilerine hukuki yardım almayı tavsiye ediyoruz. Bir başka husus ise artık yargılamada yapılacak küm masraflar bir kerede ve peşin olarak ödenecektir. Eskiden keşif zamanı geldiğinde keşif avansı; bilirkişi incelemesine karar ve-rildiğinde bilirkişi ücreti; şahitlerin çağrılmasına karar verildiğinde yahut ücret ve tebligat giderleri yatırılmaktaydı. Bundan böyle tüm bunlar dava açılırken peşin olarak yatırılmaktadır.” dedi.
Adil yargılama esas
30 Eylül 2011 tarihinde Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun; Gider avansı, bilirkişi ücreti, tanık ücreti, hakem ücreti tarifelerinin yayımlandığından söz eden Av. Turgay Şahin; “Bu tariflerde, kantarın topuzunun kaçtığını ve vatandaşın ekonomik gücünü zorlayacak ücret ve avans miktarları belirlendiğini ve anlaşılamaz ve kabul edilemez hükümler getirildiğini görüyoruz. Hukuk devletinde insanların hukuka en kısa ve ucuz yoldan erişiminin temini esastır. Nitekim Anayasa’nın beşinci maddesinde devletin görevleri sıralanırken ‘kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır.’ denilmektedir. Beşinci madde de devletin temel amaç ve görevleri, Türk milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü, ülkenin bölünmezliğini, Cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak, kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır. Yine Anayasa’nın 36. maddesinde yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak adil yargılanma hakkına sahip olduğundan söz edilmektedir. Anayasa’nın 40. maddesinde; Anayasa da tanımlanan hak ve hürriyetleri ihlal edilen herkesin yet-kili makama geciktirilmeden başvurma imkanının sağlanmasını emretmektedir:” ifadelerine yer verdi.
Yargıda hız hızlı ve tekili çözüm
Anayasa’nın 141. maddesinde mahkemelere, davaları en az giderle sonuçlandırmanın ödevinin yüklendiğine temas eden Baro Başkanı Turgay Şahin şöyle konuştu: ” Elbette ki mahkemelerin en az giderle mahkemeyi sonuçlandıracak alt yapı ve hukuki düzenlemeyi yapmak da devletin ödevi olarak düşünülmelidir. Madde 141’de davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması, yargının görevi olduğu belirtilmektedir. Anayasa hükümleri ortadadır. Bu çerçevede getirilen düzenleme ve tariflerle adeta vatandaşlara paran kadar adalet anlayışı dayatılmış paran yoksa adliyelere gelme telkininde bulunulmuştur. Bu şekilde vatandaşların adliyelere gelmesi engellenerek yargının hızlandırılması amaçlanmaktadır. Oysa yargının hızlandırılmasından bizim anladığımız şey yargıya intikal eden sorunların hızlı ve tekili çözümüdür. Yoksa sorunların yargı önüne gelmesi engellenerek görece bir rahatlama ve buna bağlı bir hızlanma amaçlanan hızlılık ve etkililik değildir. Yargı harç ve avanslarının ağırlığı ve vatandaş açısından dayanılamaz durumdadır.”
UYAP sistemi gözden geçirilmeli
Bir çok durumda daha başlangıçta, asgari ücret düzeyini aşan bir para temin edilmeden dava açılmasının imkansız hale geldiğine dikkat çeken Baro Başkanı Av. Turgay Şahin sözlerine şöyle devam etti: “Bu durum insanlarımızı başka çözümlere sevk edecek; ya kendi adaletini sağlamaya kalkışılacak veya sorunların çözümü mafya benzeri suç örgütlerine havale olunacaktır. Bu konularda en kısa süre içinde dava açılması düşünülmektedir. Açılacak davalarda hem yüksek tutulan avans miktarları hem de avans miktarlarının iadesi zamanı yargıya intikal ettirilecektir. Tariflere göre avans iadesi ancak hükmün kesinleşmesi ile gerçekleşmektedir. Bu hem uzun bir süredir hem de anlamsızdır. Mahkemece avansın sarfına karar verildiğinde o avans kaleminden artan miktar ilgili tarafa derhal iade edilmelidir. Bu bakımdan Türkiye Barolar Birliği ve bazı baroların açtığı davalardaki talepler yetersizdir. Bu davalarda hükmün verildiği tarihte iade talep olunmaktadır..Bu da oldukça zaman alacak bir düzenleme olacaktır. Doğrusu mahkeme hakiminin yatırılan avansın ilgili yere sar edilmese karar verdiği an iadenin gerçekleştirilmesidir. Ayrıca otomatik olarak avans belirlemesi yapan UYAP sistemi de gözden geçirilmeli, dava dilekçesini inceleyip havale eden hakimin takdir edip belirleyeceği miktarda tebligat gideri peşin alınmalı; diğer avanslar ise ön inceleme duruşması veya safhasında taraflar ve hakimin belirlediği delillerin toplanması sırasında tahsil edilmelidir. Anayasa hükümleri bunu gerektirmektedir. “Toplantıda; Baro Yönetim Kurulu üyelerinden; Av. Selim Tokatlı, Av. İsmail Serdar Koçak hazır bulundular. (Kocatepe)