Yapı denetiminde kontrol asla elden bırakılmamalı
Olası bir depremde yapı güvenliği noktasında imalat aşamasında TSE standartlarına uygun malzeme kullanılıp, doğru zeminin tercih edilmesi gerektiğine işaret eden Necip Taşpınar ve Eyüp Güngör, işin şansa bırakılamayacağını, yapı denetiminde kontrolün asla elden bıkarılmaması görüşünü açıkladılar Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Afyonkarahisar İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Başkanı Necip Taşpınar ve Mimarlar Odası Başkanı [&hellip]
Olası bir depremde yapı güvenliği noktasında imalat aşamasında TSE standartlarına uygun malzeme kullanılıp, doğru zeminin tercih edilmesi gerektiğine işaret eden Necip Taşpınar ve Eyüp Güngör, işin şansa bırakılamayacağını, yapı denetiminde kontrolün asla elden bıkarılmaması görüşünü açıkladılar
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Afyonkarahisar İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Başkanı Necip Taşpınar ve Mimarlar Odası Başkanı Eyüp Güngör, Afyonkarahisar’daki binaların olası bir depremde beton ve demir kalitesi açısından durumları hakkında bilgi verdiler.
Sultandağ’ndan Gecek’e
kadar alüvyon kaplı
TMMOB Afyonkarahisar İMO Başkanı Necip Taşpınar, ilde yapılmış ve yapılmakta olan yapıların deprem güvenliği açısından ne kadar sağlıklı olduğunu değerlendirdi. Taşpınar, bu konuda birinci yaklaşımın yerleşim yerlerinin fay hattı üzerinde kalan alüvyon tabakaları ve yer altı su seviyesinin yüksek olduğu zeminlerde seçilmemesine özen gösterilmesi gerektiğine temas etti. Jeologların ve jeofizikçilerin yapı yerlerinin tespitini yapmaları gerektiğini bildiren İMO Başkanı Necip Taşpınar, Afyonkarahisar’da Sultandağı’ndan Ömer-Gecek havzasına kadar kalan alüvyon tabakasının mevcut olduğunu söyledi. Buralara çok katlı binalar yapılmaması zorunluluğuna dikkat çeken Taşpınar; “Deprem gerçeği doğrultusunda ki ikinci yaklaşım ise; zemin tiplerine göre imar planları yapılmalıdır. Parseller düzgün olmalı ve bitişik nizamda binalar çok katlı olarak yapılmaktan kaçınılmalıdır. Mesela Ambaryolu’ndaki binalar altları dükkan ve bitişik nizamda yapıldığından olası bir deprem anında birbirlerine vurarak gerekli dilatasyon boşluğu bırakılmadığı için çe-kiçleme yapacaktır. Dükkan katı yumuşak kat olarak davranış göstereceğinden binaların yıkılma tehlikesi daha fazla olacaktır. Bu gibi olumsuzluklar imar planı yapılırken düşünülmeli ve bitişik nizamda binalar en fazla 3 katlı ticari alan olarak tespit edilmelidir.” dedi.
Sıkı kontroller yapılıyor
Yapı sağlamlığında üçüncül yaklaşımın yapının projesi ve mimarısinin düzgün olup taşıyıcı sistemi konsollonla ve çok büyük açıklıklarla zorlanmaması olarak açıklayan İMO Başkanı Necip Taşpınar, yapıların yapım statiği ve betonarmesinin Afet Bölgesinde Yapılacak Yapılar hakkındaki yönetmelikle inşaat mühendisliği bilgilerine göre çözümleneceğini vurguladı. Söz konusu yönetmeliğin 1975 ve 1998 yıllarında tamemen değiştirildiğini, 2007 yılında ise tekrar revize edildiğini hatırlatan Necip Taşpınar; “Her ülkenin kendine göre geliştirdiği Afet Yönetmeliği vardır. Bizde de tecrübelere, deneylere ve bilimin gelişmesine göre bu yönetmelik değişmiştir. 1975 ve 1998 Yönetmelikleri arasında gerek emniyet faktörleri, gerek hesap tarzları ve zemin seçimleri arasında büyük farklılıklar vardır. Mesela 1975 yönetmeliğine göre betonarme binalarda BİBO 160 kilogram/santimetrekare beton kullanılırken 1998 yönetmeliğinde minimum C20250 kilogram/santimetrekare beton kullanılması öngörülmektedir. Binanın yatay ve düşey düzensizleri, titreşim modları ve daha kapsamlı ve geniş şekilde hesaplara katılmaktadır. Bilgisayar program ve kapasiteleri geliştiğinden hesaplar üç boyutlu olarak gerçeğe yakın bir modelleme ile daha sağlıklı hesaplama yapılmaktadır. Yapı projeleri odamız ve Belediye tarafından sıkı bir şekilde kontrol edilmekte ve şartnamelere uygun projeler yapılmaktadır.” diye konuştu.
1996 çalışan eğitiminde milat
Afyonkarahisar’da yaklaşık 100 Belediye’den ancak 20’de proje denetimi için yasal zorunluluk olmamasına rağmen İnşaat Mühendisleri Odasına başvurulduğunu ifade eden Necip Taşpınar, 2011 yılından itibaren şehirde yapı denetimi konusu uygulandığından tüm projelerin denetime tabi tutulduğunu aktardı. Deprem gerçeğine karşı yapı güvenliğinde dördünc�� yaklaşımın zemin seçimi akabinde imar planı ve projenin düzgün yapılması olarak tanımlayan Taşpınar; “Yapım aşamasında yapıyı müteahhit yapar. Ama Türkiye de herhangi bir kısıtlayıcı faktör veya düzenleyici kanun olmadığından herkes müteahhitlik yapabilir. Buda yapının kalitesini olumsuz etkileyebilir. Kullanılan malzemenin kalitesi ve standartları TSE ve yönetmeliğe uygun olmalıdır. 1975 yılındaki yönetmelikte BİBO standartında beton kullanılmasına müsade ediyordu. Ayrıca 1990’lı yıllara kadar şehrimizde ve Türkiye’nin hemen tamamında hazır beton bulmak mümkün değildi. İstesenizde yüksek mukavemette beton elde etmeniz çok güçtü. İmkanların, bilim ve teknolojinin gelişmesiyle yapım işlerinde malzeme kalitesi ve standartları yükseltildi. İnşaatlarda genelde hiçbir işte dikiş tutturamayan kişiler çalışırdı. Hemen hemen hepsi çıraklıktan ustasının yanında yetişir. Artık yapımı hassas olan inşaat işlerinde çalışanların kesinlikle eğitilmesi gereklidir. 1996 Yılında şehrimizde İMO, Valilik ve Belediye 400’e yakın çalışan kurs verdikten sonra şantiyelerde detaylara daha fazla dikkat edildi. Yönetmeliğe uygun kolon, demir ve beton işçiliği icra edildi.” şeklinde konuştu.
Kaliteli imalat teşvik edilmeli
İMO Başkanı Necip Taşpınar, imalat safhasında beşinci kıstasın inşaatın yapım esnasındaki denetimi olduğuna işaret etti. 2011 Yılına kadar denetimin kamu adına Belediye’nin fenni mesulleri tarafından denetlendiğini belirten Necip Taşpınar, 2011’den itibaren denetim işinin Yapı Denetim Şirketleri tarafından yürütüldüğünü dile getirdi. 1996 yılından itibaren yasa ve yönetmeliklerde olmamasına rağmen Oda ve Belediye arasında yapılan protokolle betondan numune alınarak test ve zemin etüdü yapıldığırıı anlatan Taşpıhar şöyle konuştu: “Şu anda yapı denetim şirketleri yapılar sigortalanmadığı için en fazla fiyat kıran tarafından alınmaktadır. Bu usul sağlıklı bir denetim yapılmasına katkı sağlamamaktadır. Yapı denetim konusunun bazı maddelerinin değiştirilmesi ve kaliteli yapıma teşvik edici şekle getirilmesi gerekmektedir. İlimizde yapı stoğunun köylerdeki kerpiç evler, tek katlı yığma yapılar, ahşap kargir yapılarr, 1975 öncesi yapılan betonarme yapıların 1998 yönetmeliğine göre yapılan binalar olarak tanımlayabiliriz. Tabi bunların bazıları mühendislik hizmeti almış bir kısmı almamış yapılardır. 1998 yılı öncesi yapılan binaları 1998 yönetmeliğine göre değerlendirmemiz doğru bir yaklaşım olmaz. O yapılar 1975 yılı yönetmeliğine ve o günün şartlarına göre yapılmışıtr. Bir deprem anında bu tür yapılar eğer projesinde ve inşaatında gerekli özen gösterilmiş ise ayakta kalabilir. Nitekim 2002 depreminde Afyon merkez ilçede 6,1 şiddetindeki depremde yapılar ayakta kalmıştır. Fakat Çay ilçesindeki bazı çok katlı binalar ve sanayi sitesi yıkılmıştır. Köylerde ve diğer yerleşim yerlerinde yönetmeliklere uymayan yapılar hasar görmüştür. Yeni bir depremin oluşması halinde örneklendirerek sözünü ettiğimiz standart dışı ve şartnameye uymayan yapıların yıkılma ihtimali vardır. Fakat 1998 yönetmeliği ve şartnamelerine uygun projeleri ve inşaatları yapılan binalar ayakta kalacaktır.”
Meslek disiplinleri
birlikte kontrol etmeli
TMMOB Afyonkarahisar Mimarlar Odası Başkanı Eyüp Güngör, dünün yapılarına bakıldığında deprem güvenliği açısından gönül huzuru bulmanın mümkün olmadığını kaydetti. Özellikle 1970-1980’li yıllarda kullanılan kum ve demir malzemelerinin zayıf olduğunu ifade eden Eyüp Güngör şunları söyledi: “İmalatlarda 2000’li yıllara kadar nervürlü demir kullanılmıyordu. Bu da demir beton birleşiminde probleme neden olmaktadır. Ancak deprem yönetmeliğinde ki son yaklaşımlar çok olumlu. 1980’li Yıllarda başlamamız gereken inşaat mühendisliği konusu olsa da yeni kavramaya başladığımız zemin etüdü kavramıdır. Zemin etüdü yaptırılmasında 1999 yılına kadar kanuni bir mecburiyet yoktu. Bu çok büyük bir hatadır. Bina imalat kontrolleri sadece Belediye ve Yapı Denetim bürolarınca değil ilgili meslek disiplinlerinin tamamınca kontrol edilmelidir. Kontrollerde sorumluluklar arttırımalıdır. Kontrole giden elemanlar kesinlikle işin uzmanı olmalıdırlar. Sıhhi tesisat malzeme delikleri daha önce hazırlanmalı sonradan beton zedelenmemelidir. İmalatta ki tüm malzemeler TSE standardına uygunluğu kesinlikle kontrol edilmelidir. Mevcut demir beton yapısı kaliteli olmalıdır. Yapı denetim bürülorı çalışmaktadır. Beton santralleri ve laboratuarlarının çalışmaları da son derece iyidir. Ama bina sağlamlığında kontrol asla elden bırakılmamalıdır.” Haberi: Burcu Aydın