'Veteriner İşleri Teşkilatı yeniden açılmalı'

Afyonkarahisar Veteriner Hekimleri Odası Başkanı Muhammed Nevzat Algan, dünyada veteriner hekimlerin etkin olarak çalışmadığı, görevlerini bilimsel ve çağdaş seviyede yapamadığı ülkelerde ne insan sağlığından ne de hayvan sağlığından bahsedilemeyeceğini vurgulayarak, “Bu çalışmaların daha iyi yürütülebilmesi için 1985 yılında kapatılan 'Veteriner İşleri Teşkilatı'nın' yeniden açılmasını talep diyoruz” dedi   Dünyada üç tür hekimlikten biri olan veteriner [&hellip]

Afyonkarahisar Veteriner Hekimleri Odası Başkanı Muhammed Nevzat Algan, dünyada veteriner hekimlerin etkin olarak çalışmadığı, görevlerini bilimsel ve çağdaş seviyede yapamadığı ülkelerde ne insan sağlığından ne de hayvan sağlığından bahsedilemeyeceğini vurgulayarak, “Bu çalışmaların daha iyi yürütülebilmesi için 1985 yılında kapatılan ‘Veteriner İşleri Teşkilatı’nın’ yeniden açılmasını talep diyoruz” dedi

Dünyada üç tür hekimlikten biri olan veteriner hekimliğin, sağlık çalışanı olarak sayılmadıklarını dile getiren Algan, “Biz veteriner hekimler olarak sadece kıymetimizin bilinmesini istiyoruz” şeklinde konuştu.
Afyonkarahisar Veteriner Hekimleri Odası Başkanı Muhammed Nevzat Algan son dönemlerde ortaya çıkan ve kamuoyunun gündeminde olan şap hastalığı ile ilgili bilgilendirmede bulunarak, veteriner hekimliği mesleğinin önemi vurguladı.
“ŞAP HASTALIĞI ÜLKEMİZDE
İLK KEZ GÖRÜLMÜYOR”
Şap hastalığının, yüzyıllardır dünyada, Türkiye’de ve Anadolu’da da görülen çift tırnaklı geviş getiren hayvanların bir hastalığı olduğunu belirten Algan, “Şap hastalığının varlığı ülkemizde 1914 yılında yapılan ilk bilimsel çalışma ile ortaya konulmuştur. 1957 yılında şap enstitüsü tarafından özel bir kurum olarak hizmet veren veteriner hekimler tarafından aşı üretilen bir kurumla da Türkiye kontrol altına alınamaya çalışılıyor. Geçtiğimiz yıllarda birçok defa ülkemizde şap salgıları görüldü. Bu salgılar hayvan hareketlerinin kısıtlaması, karantina tedbirleri ve aşılama çalışmalarıyla söndürüldü. Son olarak Irak ve Suriye bölgesinde SAP2 siro tipi yani virüsün mutasyona uğramış hali olan hastalık meydana geldi. Bu hastalık Türkiye’ye de sirayet etti. Türkiye’ye bulaşmadan önce Şap Enstitüsü’nde ki veteriner hekimlerimiz alınan numunelerin üzerinde çalışma yaparak bu konuda şap aşısı ürettiler. Şap aşısı 9 Mart 2023 tarihinde kullanıma hazır hale getirildi. Bakanlık tarafından şap hastalığının engellenmesi amacıyla bölgelere, sahalara veteriner hekimlerin hizmetine sunuldu.” dedi
“VETERİNER HEKİMLER TARAFINDAN KONTROLÜ SAĞLANAN HAYVANLARIN TÜKETİLMESİNDE BİR SAKINCA YOK”
Şap hastalığı konusunda kamuoyunda hayvanlardan insana bulaşan hastalıklar açısından bir endişenin olduğunu, ancak veteriner hekimler tarafından kesimden önce ve kesimden sonra kontrolü sağlanan hayvanların tüketilmesinde insanların sağlığını tehdit eden herhangi bir etken olmadığını dile getiren Algan, “İnsan sağlığı konusunda herhangi bir sakınca bulunmuyor. Şap hastalığının ülke ekonomisine çok büyük bir zararı var. Şap hastalığı nedeniyle hem dünyada hem ülkemizde hayvanlarda ölüm, verim kaybı ve dolayısıyla da hayvancılık sektöründe tedavi masrafları ile birlikte çok büyük kayıplar oluşmakta. 2015 yılın içerisinde bu kayıp yalnızca Türkiye’de 230 milyon dolar civarında. Bu son hastalıkta, henüz istatistiksel olarak bir şey söylemek zor ama hastalık söndürüldükten sonra ne kadar bir kayba yol açtığını hesaplanabilir.” şeklinde konuştu.
“ EKONOMİNİN SEKTEYE UĞRAMAMASI
İÇİN SINIR GÜVENLİĞİ SAĞLANMALI”
Aşılama çalışmalarının yaklaşık bir ay civarında tamamlanmasını beklediklerini söyleyen Algan, “Nisan ayı sonlarına doğru Türkiye’nin her yerinde büyükbaş hayvanların aşılanmalarının tamamlanmasını ve hastalığın sönmesini bekliyoruz. Tabi bu durum virüsün farklı bir mutasyonla, farklı bir Siro Tip ile karşımıza çıkmaması durumunda geçerli. Bundan sonraki dönem için, hastalık söndürüldükten sonra, ülkemizin özellikle Güney ve Güneydoğu sınırlarında Doğu sınırlarında hayvan hareketleri, hayvansal ürünler ve insan hareketleri bakımında oldukça sıkı bir denetim uygulanması gerekir. Bu denetim sayesinde ekonominin lokomotifi ve temel taşı olan hayvancılığın zarara uğramaması, ülke ekonomisinin zarara uğramaması dolayısıyla insanların yaşamı için temek olan hayvansal gıdaların üretiminin ve hayvansal gıdaya erişimin kısıtlanmaması için gerekli önlemlerin sınır kontrollerinin mutlaka yapılması gerekiyor.” ifadelerini kullandı.
“VETERİNER İŞLERİ TEŞKİLATININ
YENİDEN AÇILMASINI TALEP DİYORUZ”
Tarım ve Orman Bakanlığı bünyesinde ve serbest olarak görev yapan veteriner hekimlerin çok yoğun bir çalışma yürüttüğünü dile getiren Algan, “Bu çalışmaların daha iyi yürütülebilmesi için 1985 yılında kapatılan ‘Veteriner İşleri Teşkilatı’nın’ yeniden açılmasını talep diyoruz. Bu teşkilat sayesinde Türkiye’de konunun uzmanı olan veteriner hekimler görevini bilimsel ve çağdaş gereklilikler doğrultusunda daha rahat icra edebilecekler. Dünyada veteriner hekimlerin etkin olarak çalışmadığı, görevlerini bilimsel ve çağdaş seviyede yapamadığı ülkelerde ne insan sağlığından ne de hayvan sağlığından bahsedemeyiz. Hiçbirinin bir garantisi yoktur. Biz sağlıklı insan, sağlıklı hayvan, sağlıklı çevre olarak sağlığı tek bir çatı altında değerlendiriyoruz. Bu çerçevede ise şuanda dünyada kabul görmüş tek sağlık konsepti altında değerlendirilir. Bu açıdan baktığımızda veteriner hekimlerin, hekim olduğunun unutulmaması ve hekimlerinde görevlerini yapabilecekleri uygun yasal ve fiziksel koşulların sağlanması gereklidir.” ifadelerinde bulundu.
“VETERİNER HEKİMLER OLARAK
SAĞLIK ÇALIŞANI SAYILMIYORUZ”
Dünyada üç tür hekimlikten biri olan veteriner hekimliğin, sağlık çalışanı olarak sayılmadıklarını dile getiren Algan, “Biz veteriner hekimler olarak sadece kıymetimizin bilinmesini istiyoruz. 2018 yılına kadar kamuda çalışan Veteriner hekimlerin fili hizmet zammı vardı. Veteriner hekimleri olarak hem mesai açısında hem insan sağlığı açısından tehlikeli bir iş yapıyoruz. Bu fili zam, o dönem Anayasa Mahkemesi tarafından diğer hekimlik gruplarında fili hizmet zammı olmaması gerekçesi ile iptal edildi. Sonra tıp hekimlerine bu fili hizmet verildiği halde veteriner hekimler kapsam dışı bırakıldı. Bizler sağlık çalışanı sayılmıyoruz. Dünyada üç tür hekim var bunlardan bir tanesi veteriner hekim ama bizler sağlık çalışanı değiliz. Şuanda 357 sayılı kanunda hekim olduğumuz halde hekimliğin diğer yasal haklarından faydalanamıyoruz. Sağlık çalışanı veteriner hekimlerin birçok bürokratik engeli var. Bürokratik engel bürokratik yük olarak karşımıza çıkıyor. Bizlerin reçete yazma hakkımız elimizden alındı. Bugün bizler kalemle bir reçete yazamıyoruz. Dijital reçete yazmak zorundayım. E-reçete dışında herhangi bir ilaç öneremiyorum. Hâlbuki sağlık bakanlığındaki sistem farklı, bizim hayvanlar için uygulayacağımız ilaçların kalıntıları ve bu kalıntıların hayvanlarda belli bir süre kesime engel olma halleri var. Bu güne kadar biz böyle bir hayvan sağlığını etkileyen ilaçların kullanılması konusunda herhangi bir serbestliğe izin verilmedi. Hayvanların etinde, sütünde kalıntı yapan ilaçları kabul ediyoruz. Ama ilaçların dışındaki ilaçlar içinde herhangi bir serbest reçete hakkı verilmedi.” şeklinde konuştu.

Bakmadan Geçme