Verem Hastalığı Nasıl Anlaşılır?

AFSÜ Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Ana Bilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Şule Çilekar, verem hastalığı hakkında ayrıntılı bilgi verdi

Çilekar, “Tüberküloz, Mycobacterium tuberculosis adlı bakterinin solunum yollarından vücuda girerek sebep olduğu ve özellikle akciğeri etkileyen bir enfeksiyondur. Toplumda verem olarak bilinen bu enfeksiyon, akciğerlerin yanı sıra üreme organlarımızı, midemizi, bağırsaklarımızı, kemiklerimizi ve hatta cildimizi de etkileyebilir. Polikliniklerimize müracaat edenler arasında tüberküloz teşhisi alan kişi sayısı ne yazık ki az değildir. Akciğer dışında bütün vücudumuzu da etkileyebilen tüberküloz, toplumda hâlâ yaygın biçimde görülmektedir” dedi.

Verem Hastalığı Nasıl Anlaşılır?

Doç. Dr. Çilekar, “Tüberküloz, mikropların vücutta yayılması ve yetersiz bağışıklık sonucu oluşur. Enfeksiyona sebep olan mikrop, hasta bireylerin solunumu, öksürmesi ya da hapşırması yoluyla ortama yayılır. Bu ortamlara giren sağlıklı bireyler de mikrobu solunum yoluyla alır. Vücuda giren mikrop, bağışıklık sistemi ile tamamen yok edilemez ise tüberküloz oluşur ve yayılmayı sürdürür.

Bireylerin bağışıklık düzeyi, tüberkülozda son derece önemlidir. Bazen kişide temas sonrası gizli tüberküloz enfeksiyonu oluşabilir. Birincil tüberküloz enfeksiyonunu takiben, bağışıklık sistemi hücreleri akciğer dokusunun çevresine bir duvar örer. Bağışıklık sistemi, mikropları kontrol altında tutmaya çalışır ancak bazıları yine aktif kalabilir. Bu aşamada tüberküloz oluşur ama semptomlar çok hafiftir” ifadelerini kullandı.

Doç. Dr. Çilekar, açıklamasına şöyle devam etti:

“Kişide üç haftadan uzun süren öksürük, balgam, ateş, gece terlemesi, kilo kaybı, halsizlik ve iştahsızlık varsa tüberkülozdan şüpheleniriz. Özellikle bağışıklık sistemini etkileyen romatizma ilaçları, kanser ilaçları, organ nakli sonrası özel ilaç kullanmak zorunda olanlar, dikkat etmelidir. Hatta bu bireylere, tüberküloz olmamaları için koruyucu tedavi uygularız.

Tüberkülozda; nefes alma, konuşma, öksürme ve hapşırma ile mikroplar etrafa yayılır. Temasın süresi, ortamın yeterince güneş almaması ya da havalandırılmaması ve temaslının bağışıklık durumu, hastalık kapması bakımından belirleyici faktörlerdir. Yani sağlıklı bireyin nefes yolu ile akciğerlerine bakteri girerse ve bağışıklığı düşükse tüberküloz görülebilir. Şu nokta önemli ki akciğer dışı organlarda görülen verem, bulaşıcı değildir.

Tedavi edilebilir bir hastalık olan tüberküloz zamanında teşhis edilmezse her bireyi tehdit edebilir. Ailede verem vakası olanlar, tüberkülozun yaygın görüldüğü bölgelere seyahat edenler, sağlık çalışanları, bakımevlerinde çalışanlar, sigara ve alkol tüketenler, diyabeti olanlar, diyaliz ya da kanser tedavisi görenler, hamileler, yaşlılar, yetersiz beslenenler daha dikkatli olmalıdır. Hekimin muayenesinde göğüs dinlemesi, lenf bezlerinin şişliğinin kontrol edilmesi ve belirtiler hakkında sorular sorulması temel tanı aşamalarıdır. Tüberkülozun teşhisinde başvurulan başlıca yöntemleri ise kan testi, akciğer röntgeni, balgam testleri ve bilgisayarlı tomografi olarak sıralayabiliriz. Bunlarla birlikte nefes testi, idrar tahlili ve omurga-beyin çevresindeki sıvının incelenmesi de teşhis için başvurulan yöntemler olarak tercih edilebilmektedir.”

Hastalığın teşhis süreçleri hakkında da bilgi veren Çilekar, “Tüberkülozun en yaygın teşhis yöntemi fiziksel muayene sonrası kan testi gibi görülse de kolay bir şekilde uygulanan cilt testi de bilgi verir. Bu test yönteminde tüberkülin adlı madde kolun iç kısmından enjekte edilerek derinin boyutu, pozitif veya negatif bir testi belirlemek için uygulanır. Saflaştırılmış protein türevi (PPD) testi olarak bilinen söz konusu yöntem, kişinin bağışıklık sisteminin tüberküloza tepkisini ölçmekle birlikte vücudun antikor üretip üretmediğini de ortaya koyar. PPD ardından çıkan pozitif sonuç, kişinin tüberküloz olma ihtimaline işaret eder.

Tedavi edilebilen bir rahatsızlık olan tüberküloz ile karşılaştığımız bireyleri İl Sağlık Müdürlüğü Toplum Sağlığı Merkezi Verem Savaş Dispanserine yönlendirir ve tedavi sürecini yakın iletişim hâlinde olduğumuz Afyonkarahisar’daki dispanser hekimlerimiz ile birlikte yürütürüz. Dispanser tarafından temin edilen ilaçlarını kullanan bireyler belirlenen aralıklarla AFSÜ’ye kontrole gelir. Tedavi süreci, altı ay boyunca sürekli iletişim ve yakın kontrolün ardından başarı ile tamamlanır” dedi.

Çilekar, tüberkülozdan korunmak için şu tavsiyelerde bulundu:
“Doğumdan itibaren 2.ay, 3. Ay, ve 7 yaş verem aşıları yapılmaktadır. Vereme sebep olan mikrobun yaşama ve bulaşma oranı, yeterince havalandırılan, rutubetsiz, güneş gören alanlarda düşer. Ayrıca, özellikle kalabalık ortamlarda kişiler arası mesafeye dikkat edilmesini tavsiye ediyoruz. Erken teşhis ve tedavi bütün hastalıklar gibi tüberküloz için de önemlidir. Dolayısıyla kendimizde ya da yakınlarımızda belirtiler gördüğümüzde en kısa sürede hekime başvurmalıyız.”

Bakmadan Geçme