Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Murat Arısoy

VELİ HOCA’NIN HEDİYESİ

Atatürkçü Düşünce Derneği Afyonkarahisar Şube Başkanı Veli Cengiz, sıcakkanlılığı ve nezaketi ile, güleryüzlü ve hoşgörülü yaklaşımı ile sevilen, sayılan bir kişi.
Öğretmenliğinin verdiği tecrübe ile insanlara nasıl yaklaşılacağını biliyor.
Gönül almada üstat.
Veli Hocam, Ergenekon Tertibi’nin devamı olan Balyoz Tertibi’nde tutuklanan, hapiste 5 yıla yakın kalan Dursun Çiçek ve Dursun Çiçek’in avukatı ve kızı İrem Çiçek’in süreci anlattıkları “Dijital Terör Örgütü” isimli kitabı, İrem Çiçek’in Afyonkarahisar’da katıldığı konferansı izleyen basın mensuplarına hediye etmişti.
Merak ederek okudum.
Zira 2007’de ilk tertibin başladığı günden bu yana başlı başına bir Ergenekon Kitaplığı ortaya çıkmış, “içeri” giren, “dışarıdaki”nden daha üretken hâle gelmişti.
Dursun Çiçek ve İrem Çiçek de bu kitaplığa önemli bir katkı sağlamış.
Dijital Terör Örgütü kitabını, Dursun Çiçek ile İrem Çiçek, doğrudan kaleme almamış. Kyrhos Yayınevi, iki Çiçek’le mülakat yapmış ve yaşananları okuyucuya aktarmış.
Dursun Çiçek’in başına gelenler, Silivri’de haksız yere yatanlarla benzerlik taşıyor.
Sahte belgeler, önyargılı hâkimler, bu duruma çanak tutan ve sorgulamayan basın-yayın kuruluşları…
Tutuklanırken manşetlerden verilen haberler ve tahliyede mikroskopla arasanız bulunacak satırlar…
Bunlar bir tarafa, Dursun Çiçek’in kitapta belki de ilk kez açıkladığı bir ayrıntı var:
Meğer Türk Silahlı Kuvvetleri içinde terör örgütünü bitirmek için bazı tartışmalar yapılıyormuş. Bu tartışmalarda “federasyon” da gündeme gelmiş.
Genelkurmay’daki Bilgi Destek Daire Başkanlığı, Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği’ne bağlı Toplumla İlişkiler Başkanlığı gibi birimlerin önemine dikkat çeken Dursun Çiçek, kitabın 1’inci baskısının 158’inci sayfasında şu ifadeleri kullanıyor:
“2009 Haziranı’na kadar biz o birimlerde her şeyi tartıştık. Türkiye’deki Çözüm Süreci’ni de, Irak ve Suriye ile ilişkileri de, IŞİD ile ilgili gelişmeleri de tartıştık.”
“Mesela diyorduk ki: Terör bitirilsin, pazarlık yapılmasın. Ne istediklerini biliyoruz. Her yerde var, kendi internet sitelerinde de var. Bireysel haklar kapsamında bütün ülkedeki vatandaşlara verilebilecek tüm haklar verilsin. Eğer ülkemizin çıkarı varsa eyalet sistemine de federasyona da geçelim. Ama bunu terör örgütüyle veya İmralı’daki bir mahkûmla pazarlık etmeyelim. Devletin caydırıcılığını, devletin gücünü kimseyle tartışmayalım.”
Terörle mücadele eden bir ordunun, bu mücadelenin sebebi kesimlerin isteklerini “makul”müş gibi gündeme alması, değerlendirmesi bana tuhaf geldi.
Tamam, düşünce serbestliği var.
Tamam, farklı fikirlerin ortaya çıkması zenginlik demektir.
Kabul, düşüncelerin ardı ardına söylendiği “beyin fırtınası” yöntemi, önemlidir.
Fakat “federasyon” başka bir oldu.
Türk Silahlı Kuvvetleri, sıradan bir teşkilat değil ki.
Diyeceksiniz ki:
“Bölücülüğe karşı mücadele eden bir numaralı kurumun sıradan olmadığının kanıtı da böylesine uç bir görüşü tartışabilme özgüveninden gelir.”
Ben o kadar rahat bakamadım bu “federasyon” meselesine ya, hayırlısı.
Çelişki şu: Bir taraftan “Terör örgütünün ne istediğini biliyoruz, her yerde yazıyor” diyeceksiniz; sonra da o “her yerde” yazan talepleri, bir devlet siyasetine dönüştürerek yönetim biçimini değiştireceksiniz.
Doğru, pazarlık yapılmış olmuyor bu durumda.
Teslim olunuyor.

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti