Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Mustafa Yılmaz DÜNDAR

Ve Allah Bir Misal Verdi 27

Nahl (75): “Allah, hiçbir şeye gücü yetmeyen, başkasının malı olmuş bir köle ile katımızdan kendisine verdiğimiz güzel rızktan gizli ve açık olarak harcayan (hür) bir kimseyi misal verir. Bunlar hiç eşit olurlar mı? Doğrusu hamd Allah’a mahsustur. Fakat onların çoğu (bunu) bilmezler.”

Nahl (76): “Allah, şu iki kişiyi de misal verir: Onlardan birisi dilsizdir, hiçbir şey beceremez ve efendisinin üstüne bir yüktür. Onu nereye gönderse bir hayr getiremez. Şimdi, bu adamla, doğru yolda yürüyerek adaleti emreden kimse eşit olur mu?”

Nahl (75) belirtiyor ki; “Amentü Billahi demiş gerçek hürler ise Muhtariyeti Tercih Gücü yetkilerini tam bir özgürlük içinde kullanırlar, onların özgürlüğünün güvencesi Rableridir. Onlar özgürlüklerine zarar verecek bir tercih yapacak gibi olsalar, Rabbleri onların özgürlüklerinin korunması yönünde onlara müdahale eder. Rabbleri onların sırtlarındaki yükü alır, önlerindeki engelleri kaldırır, düşmanlarını defeder, sadrlarını genişletir, kalblerini selim yapar, sabırlarını cemil yapar, onları meleklerle arkadaş yapar ki; bu kulları gerçek hürler olarak dünya ve ahirette yaşasınlar. Çünkü hamd Allah’a mahsustur; ne yazık ki, gerçek köleler bu bilgiden ve bu imkânlardan mahrumdurlar. Şimdi söyleyin, gerçek hürlerle gerçek köleler bir ve eşit olur mu?

Nahl (76)’da verilen misal ise, Nahl(75)’te vurgulanan konuyu bir başka yönüyle de ele alarak gerçek kölelerin aslında sisteme de yük olduklarını belirtmektedir. Misalde iki kişi vardır ve birisi dilsizdir, yani bu insanı köle yapanlar dilini kesmişlerdir. Dilini kesmekten maksat o şeytana köle olan kişinin sadrına şeytanın verdiği “Müstakilen Varsın ve Muhtarsın; bu hal ise senin şerefindir, hayat enerjindir, sahip çıkmalısın” vesveseleri öyle çoğalır ve sadra yerleşir ki, kalbin aslı beyin ile irtibatını kaybeder. Artık konuşan kalp değil sadrdır. Oysa esas konuşan, işiten, gören ve akleden kalptir (Hac-46).

İşte Şeytanlık Patronaj Sistemi kalbin bu fonksiyonlarını durdurduğu için bu köle Hakk’ı söyleyemez ve tavsiye edemez, yani artık dilsizdir. Misaldeki “hiçbir şey beceremez” konusu da Hakk işlerle ilgilidir. Bu gerçek köleler “Summün bükmun umyün fehüm lâ yerciun: Sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler; onlar artık rücu etmezler (Bakara-18)” gereği hiçbir Hakk iş gerçekleştiremezler, Batıl işlerde çok mahirdirler, ancak mahir oldukları batıl işler ahiret hayatı için sevaba dönüşmez (Furkan-23). Rabbleri bu gerçek köleleri belki düzelirler diye çeşitli fırsatlarla karşılaştırır, ancak bu fırsatlardan bir hayr ile dönmezler, yani fırsatları hidayetlerine vesile yapamazlar. Misalde “… efendisinin üstüne bir yüktür…” benzetmesi ise Allah’ın insanın küfür hallerinden razı olmadığı manasınadır (Zümer-7).

Misaldeki diğer kişi ise Sırat-ı Müstakiym üzere ve adaleti emreden bir insan. Bu insan “Amentü BillaHi ve RasuliHi” demiş ve bu imanına uygun bir hayat tarzı oluşturmuş olan gerçek Hür’dür. Bu insanın hürriyeti Allah’ın Kendi Muhtariyetinden ona verdiği bir yetkidir. Yani Billahi anlamda hürriyettir. Bu insan hayatının her anında Hakkı ve sabrı ve merhameti tavsiye etmektedir (Beled-17; Asr-3). Bu durumda o kişi bütün yaratılanlara adalet çerçevesinde yaklaşmaktadır. Misalde bu hür insanın vasfı olarak özellikle, adaletli olmasının belirtilmesi çok manidardır. Çünkü gerçek köleler de sonuçta adalete teslim olurlar; küfürleri için şahitliklerini adalet ortamında yaparlar. Ayrıca, adaletin uygulama alanı bütün yan dallarıyla beraber Rabbimizin “Rahman” isminin kapsamındadır. Gerçek hürlerin yollarındaki en önemli imtihan ve sonrasındaki kazanım Rahman ismiyle hâllenmektir. Rahman ismiyle hâllenenler bil kıst hareket ederler ve yalnızca Allah’ın Müstakilen Var ve Muhtar olduğuna şahitlik yaparlar (Al-u İmran-18). Çünkü hürriyet adaletle ayakta durur, kölelik ise adaleti kaldırırsanız yürür.

Şimdi sırat-ı müstakiym üzere olan ve adaleti hayatına hâkim kılan bu hür insan mı hedefine sağlıklı bir şekilde ulaşır; yoksa kalbiyle yani aklıyla ilişkisi kesilmiş, şeytana köle olarak yerde sürünen bu insan mı hedefine ulaşabilir? (Mülk-22). Elbette, “hür insan hedefine ulaşabilir” diyeceksiniz. O halde inkârcılar neden yolu bulamıyorlar? Şeytan “Ben duniHi bir ilahım” dedirttiği kölelerinden adaleti kaldırır, onlara ilahlık menfaatlerine dayalı bir adalet öğretir. Çünkü, gerçek adaletle hareket eden önce Allah’ın hakkını vermelidir. Gerçek köleler Allah’ın kadrini bilmez ve hakkını vermezler (Zümer-67). Bu sebepten, gerçek köleler zalimlerin ta kendileridirler.

Rûm (28): “Allah size nefslerinizden bir misal getirmektedir. Mülkiyetiniz altında bulunan köleler içinde, siz verdiğimiz rızıklarda birbirinizden çekindiğiniz gibi kendilerinden çekineceğiniz derecede sizinle eşit (haklara sahip) ortaklarınız var mı? İşte, Biz ayetlerimizi aklını kullanacak bir kavim için böylece açıklıyoruz.”

Rûm (28)’de “Allah size nefslerinizden bir misal veriyor” denilmektedir. Nefsleriniz kelimesi “kendinizden” veya “size ait içinizden” gibi de anlamlandırılabilir. Bunlar da kelime manası olarak doğru olur, ancak misalin anlattığı mana olarak yetersiz kalır. Bu yüzden “nefsleriniz” olduğu gibi alınmalıdır. Çünkü buradaki “nefslerinizden” maksat, sizin Kayıtlı Kendini Hissetme Duygularınızın üzerinden size misal veriliyor demektir; çünkü, misal hisler üzerinden yürümektedir.

Rûm (28) demektedir ki; “Düşünün bakalım! Hislerinizi bir yoklayın! Size verdiğimiz rızklarla ilgili size bir tasarruf alanı da veriyoruz. Mülkiyetiniz altında bulunan kölelerden, mallarınıza ve tasarruf alanınıza sizinle aynı haklara sahip ortaklar olur mu? Eğer, böyle sizinle eşit haklara sahip köleler bulunsa, bunlar sizin mülkiyetiniz altında “köle” olmazlar. Onlardan kölelik kalkar ve onlar da efendi olurlar. Söz konusu tasarruf alanınız olunca bu durumda hislerinizi yokladınız mı? Nefsleriniz böyle bir durumu kabullenemedi ve “Hem köle hem de eşit haklarda ortak olmaz” dediniz. Ayrıca, “ya köledir ya efendidir” dediniz. Bir daha düşündünüz ve nefslerinizin itirazı arttı da “ikisi birden olmaz” dediniz. O halde şimdi söyleyiniz bakalım! Yaratılmış olan bir Kul aynı zamanda bir ilah nasıl olabiliyor? Yaratılmış olan bir Kul aynı zamanda sanki eşit haklara sahiplermiş gibi Yaradanına kendisini nasıl ortak yapıyor? Bütün duniHi ilahlar Allah’ın kuludur (A’râf-194), ilan edilen bütün duniHi ilahlar ve güçler yalnızca birer isimdir (Yusuf-40, Necm-23). İşte, aklını kullanabilecekler için Allah ayetlerini açıklamaktadır. Evet, nefslerini yoklayıp da “ikisi birden olmaz” dediğiniz gibi “hem Kul hem de ilah; ikisi birden olmaz”. Hem “ikisi birden olmaz” diyorsunuz hem de nasıl çevriliyorsunuz? Ancak Lüb aklı sahipleri ulaştıkları gerçekleri yaşayabilir.

Zümer (29): “Allah, çekişip duran birçok ortakların sahip olduğu bir adam (köle) ile yalnız bir kişiye bağlı olan bir adamı misal olarak verir. Bu ikisi eşit midir? Hamd Allah’a mahsustur. Fakat onların çoğu bilmezler.”

Zümer (29) da misalini köleler üzerinden vermektedir. İki ayrı kölenin yaşantı durumu kıyaslanmaktadır. Kölelerden birisinin efendileri var, köleye emir vermekte eşit olan birkaç kişi bu köleye efendilik yapıyorlar. Ancak bu kölenin efendileri kendi aralarında geçinemiyor ve sürekli tartışıyor, didişiyorlar. Dolayısıyla efendilerin aralarındaki bu çekişmeleri ve fikir ayrılıkları doğrudan onların işlerini gören köleye yansıyor. Köle hangi efendisine yaranacağını şaşırmış durumda, çünkü bu kavga ortamında köle ne yapsa kimse memnun olmuyor. Çoğu kere de efendiler kendi aralarındaki tartışmaların hırsını köleden çıkartırcasına muamele ediyorlar. Misaldeki diğer kölenin ise efendisi bir kişi ve huyu, suyu belli bir insan. Köle efendisinin huyunu ve suyunu almış ve bir davranış biçimi belirlemiş, böylece hayatını sürdürüp götürüyor. Misalde soruluyor: “Bu iki adamın durumu bir midir? Yaşantı durumları eşit midir?” Elbette ki, cevap: “Hayır, bu iki adamın durumu eşit değildir. Efendileri olan köle hem kölelik yapıyor, hem de psikolojik bir baskı ve didişmenin içerisinde çok çaresiz durumdadır. Bir kurtuluş yolu da gözükmemektedir.” şeklinde olacaktır. Zümer (29)’da verilen misalden çıkardığımız bulgulardan bizim imanımızı ve ahiret yaşantımızı ilgilendirecek sonuçlara ulaşmamız gerekiyor…

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti