• Haberler
  • Genel
  • Vatandaşlar arasında ayrım yapılmıyor – Kocatepe Gazetesi

Vatandaşlar arasında ayrım yapılmıyor – Kocatepe Gazetesi

Afyon Kocatepe Üniversitesi öğrenci kulüplerinden Tarih Kulübü'nce düzenlenen ve Anadolu Üniversitesi Öğretim üyesi Prof. Dr. İhsan Güneş’in konuşmacı olarak katıldığı “Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) Azınlıkların Siyasi Temsili” konulu konferans, Ahmet Necdet Sezer Kampusu'nda gerçekleştirildi Prof. Dr. İhsan Güneş, öncelikle ‘azınlık’ kavramını açıkladığı konuşmasında “http://m.kocatepegazetesi.com/”Azınlık’ kavramı, bir devletin içerisinde dinsel, dilsel, kökensel ya da tensel [&hellip]

Vatandaşlar arasında ayrım yapılmıyor

Afyon Kocatepe Üniversitesi öğrenci kulüplerinden Tarih Kulübü’nce düzenlenen ve Anadolu Üniversitesi Öğretim üyesi Prof. Dr. İhsan Güneş’in konuşmacı olarak katıldığı “Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) Azınlıkların Siyasi Temsili” konulu konferans, Ahmet Necdet Sezer Kampusu’nda gerçekleştirildi

Prof. Dr. İhsan Güneş, öncelikle ‘azınlık’ kavramını açıkladığı konuşmasında “http://m.kocatepegazetesi.com/”Azınlık’ kavramı, bir devletin içerisinde dinsel, dilsel, kökensel ya da tensel bakımdan çoğunluktan farklı olan ve bu farklılığın bilincinde olarak varlığını sürdüren topluluktur” dedi. Prof. Dr. Güneş, Osmanlı İmparatorluğu’nun tasfiye edilmesinden Türkiye Cumhuriyeti devletinin kurulmasına kadar geçen süreci ele aldığı konuşmasında bu süreç içerisinde azınlıklara siyasi haklar tanındığını, ancak azınlıkların yapılan seçimlere çeşitli gerekçelerle katılmadığı söyledi.
Osmanlı’da azınlıklara haklar tanındı
Prof. Dr. Güneş, sözlerine şöyle devam etti: “Osmanlı İmparatorluğu döneminde din, dil ve köken ayırımı yapılmadan azınlıkların vatandaşlık hakları vardı. Siyasal hakları kullanmada da eşitlik sağlanmıştı. 1919 yılında yapılan seçimlerde de azınlıklar, bu devletin vatandaşı oldukları için seçimlere katılma hakları vardı. Ancak azınlıklar, Osmanlı İmparatorluğuna karşı kin ve nefret içerisinde oldukları için seçimlere katılmazlar. Bunlar arasında en örgütlü kesim ve milli mücadelenin en büyük karşıtları olarak Rumlar, Ermeniler ve Museviler karşımıza çıkmaktadır. Kendi devletlerini kurma mücadelesi içerisinde olan Rumlar şu gerekçelerle seçime katılmamışlardır: ‘Osmanlı Devleti Kanun-i Esasiye’yi uygulamamıştır, verilen sözler yerine getirilmemiştir, başka milletleri ezmiştir, böyle bir hükümetin seçimine katılmamız uygun değildir.’ Oysa o günün siyasetçileri Rumları seçime katmak için ellerinden geleni yapmışlardır. Hatta nisbi temsili sistemini dahi kabul etmişlerdir.
Ermenilerde de aynı şekilde seçime katılmamışlardır. Ermeniler de gerekçe olarak 1915 yılındaki tehcir olayına katılanların cezalandırılmadığını ve malı, mülkü elinden alınlara yardım yapılmadığını ileri sürmüşlerdir. Bu şartların yerine getirilmesi halinde seçime katılabileceklerini belirtmişlerdir. Bunların yanı sıra Ermeni ve Rum kiliselerinin yönlendirilmelerinin dışında seçime katılanlar da olmuştur.”
Irk ayrımı yapılmıyor
Azınlık sorununun ilk kez Türk milli tarihinde Lozan görüşmelerinden sonra ortaya çıktığını belirten Prof. Dr. Güneş, 23 Nisan 1920 tarihinde Ankara’da kurulan meclisin seçimlerine de azınlıkların katılma hakları olduğunu ifade etti. Prof. Dr. Güneş, “1919’da yapılan seçimlerine karşı çıkan Rumlar, Mustafa Kemal hükümetini desteklediklerini açıkça belirtmişler ve seçime katılmak istediklerini belirtmişlerdir. Aynı şekilde Ermeniler de Mustafa Kemal hükümetine güvendiklerini belirtmişlerdir. Bu dönemde azınlıkların kişisel çıkarlar peşinde olmadıklarını görüyoruz” şeklinde konuştu. Yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti devletinin siyasi temelini oluşturan 1924 Anayasasında ‘azınlık’ kavramına yer verilmediğini ifade eden Prof. Dr. Güneş, “Bu anayasada ‘azınlık’ kavramına yer verilmemiştir. 18 yaşını dolduran her Türk’ün belli şartlara göre milletvekili olabileceği belirtilmiştir. 88. maddede de ‘Türkiye’de din, ırk ve köken ayırt etmeksizin vatandaşlık bakımından Türkiye Cumhuriyeti’nde yaşayan herkes Türk’tür’ deniliyor. Irka dayalı bir tanım yapılmıyor ve vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkes Türk olarak tanımlanıyor. Dolayısıyla azınlıkların siyasi katılımını engelleyici durum da söz konusu değildir. 1927 seçimlerinde azınlık milletvekillerinin meclise girdiğini görüyoruz. Durum, 1931 ve 1935 seçimlerinde de aynı şekildedir. Seçimlere Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak giriyorlar ve destekleniyorlar. Türkiye’deki demokratik gelişme, dışarının baskısıyla yapılan bir işlem değildir. Türkiye, imparatorluktan doğan bir Cumhuriyet olmasına, birbirinden farklı alt kimliklerle bir arada yaşamasına rağmen azınlıklara kimlik sorunu yaratılmadan haklar tanınmıştır” diye konuştu. Konferans sonunda Fen-Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sadık Sarısaman, Anadolu Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İhsan Güneş’e vermiş olduğu konferanstan dolayı teşekkür ederek, plaket takdim etti.

Bakmadan Geçme