Vatandaşla yönetici arasında engel olmamalı

Vali İrfan Balkanlıoğlu daire müdürleri, kamu kurum kuruluşlarının yöneticileri ile bir araya geldi. Balkanlıoğlu, bürokratlara önemli tavsiyeler ve hatırlatmalarda bulundu. Balkanlıoğlu, yöneticilerinden mesai saatlerine riayet etmelerini, iş tanımlama ve ölçülerinin net olmasını, vatandaşla iletişimde engel bulundurmamalarını, olacak işi daha yukarı makamlardan talep ettirmeden yapıp, olmayacak işi de kim talep ederse etsin yapmamalarını telkin etti.“Biz halka [&hellip]

Vatandaşla yönetici arasında engel olmamalı

Vali İrfan Balkanlıoğlu daire müdürleri, kamu kurum kuruluşlarının yöneticileri ile bir araya geldi. Balkanlıoğlu, bürokratlara önemli tavsiyeler ve hatırlatmalarda bulundu.

Balkanlıoğlu, yöneticilerinden mesai saatlerine riayet etmelerini, iş tanımlama ve ölçülerinin net olmasını, vatandaşla iletişimde engel bulundurmamalarını, olacak işi daha yukarı makamlardan talep ettirmeden yapıp, olmayacak işi de kim talep ederse etsin yapmamalarını telkin etti.
“Biz halka hizmet için görevdeyiz”
Afyonkarahisar Valisi İrfan Balkanlıoğlu, daire müdürlerinin katıldığı bir toplantı düzenleyerek kamu kurum kuruluşlarının verdiği hizmetler ve çalışma biçimini değerlendirdi. Tarım İl Müdürlüğü Toplantı Salonu’nda yapılan toplantıda konuşan Vali Balkanlıoğlu, İl İdaresi Kanunu’nun vali ve kaymakamların anayasaları gibi bir kanun olduğuna dikkat çekti. 5442 Sayılı İl İdaresi Kanunu’da valiler ve kaymakamların pozisyonlarının, görevlerinin tek tek sayıldığını söyleyen Vali İrfan Balkanlıoğlu; “Bunlardan birisi de illerde valiler ilçelerde kaymakamlar, daire müdürleriyle, kamu kurum ve kuruluşlarının başkanlarıyla yılda en az 4 defa toplantı yapmak mecburiyetindedir. Bunun amacı arada koordinasyonu sağlamak, fikir alışverişinde bulunmak, yeni gelişmeleri aralarında tartışmaktır. Bundan da amaç bizim kaynağından beslendiğimiz, aynı kaynaktan doğduğumuz devletin kamu kurum ve kuruluşu amirleri eliyle hizmetlerinin vatandaşa etkili, çabuk, süratli, hesaplı, ucuz intikal ettirip ulaştırılması amaçlanıyor. Bütün kamu kurum ve kuruluşları sonuçta kaynağı nereden alıyor devletten alıyor. Devlet kaynağı halktan alı-yor. Biz kime hizmet için varız? Kaynağını veren aynı zamanda patronumuz olan çünkü bizim bütün yaptığımız masraflar devletten karşılanıyor. Devlet bu kaynağı nereden alıyor. Halktan alıyor. Dolayısıyla devletin patronu para vereni kim aslında? Halk. Biz halka hizmet için buradayız. Dolayısıyla yapacağımız kanuni olarak kurumumuzun yapması, üretmesi gereken hizmetler vatandaşa en uygun koşullarda nasıl gitmeli. Bunu aramızda istişare etmemiz icap ediyor.” dedi.
Devlet toplumsal ihtiyaç
Herkesin görevini tanzim eden kanuni düzenlemeler olduğunu belirten Vali İrfan Balkanlıoğlu, bunlara ilişkin çıkarılan yönetmelik tüzük, üniversitelerin kendi çıkardığı yönetmelikler, bakanlık emirleri, genelgeleri, YÖK’ün üniversiteler arası düzenlemeye ilişkin düzenleyici işlemlerinin yapıldığını belirtti. Vali Balkanlıoğlu, askeri mevzuatın başlı başına yarı bir konu olduğunu, valilerin yetkileri dahilinde askeri ve adli makamlar hariç diye yazılmasına rağmen bu kurum ve kuruluşlarla da arada ki ilişki ve irtibatın her zaman askeri anlamda da devam edeceğini dile getirdi. Askerin vatanı korumak için var olduğunu ifade eden Balkanlıoğlu; “Asker de devletin temel fonksiyonlarındandır. Devletin temel fonksiyonu insanlar niçin devlet olmuşlar? Tek başlarına yaşamak yerine bir araya gelip önce toplumu oluşturmuşlar. Toplumdan sonra devlet oluşmuş. Devleti niçin oluşturmuşlar insanlar niçin bir araya gelmişler? Kendi başlarına yapamayacakları işlerde iş bölümü yapmak için. Herkes doktor olabilir mi? Herkes ayakkabı imalatçısı olabilir mi? Herkes elektrikçi, mekanikçi, motor tamircisi olabilir mi olamaz. Ama bunların hepsine ihtiyacımız var. Bu ihtiyacımızı karşılamak için öncelikle toplumsal ihtiyaçları karşılamak üzere insanlar bir araya gelmiş devleti oluşturmuş. Sonra devlete çeşitli görevler yüklemiş. Güvenliği sağlamak en büyük ihtiyaç. Eğitim ihtiyacı, sağlık ihtiyacı, ulaştırma. Şehirler arası yollar artık. Devletin temel fonksiyonlarının başında hem iç hem de dış güvenlik vardır. Aksi halde caydırıcı bir güvenlik sistemimiz olmasa maalesef uluslararası alanada kuvvetlinin sözünün geçtiği bir hukuk sistemi geçerli.” diye konuştu.
Kurumlar işlerini güzel ifa etmeli
Bir devleti herhangi bir konuda ülke mahkemesinde mahkum edilip suçlu bulunması halinde ortaya çıkacak tazminatı ödememesi halinde savaş açmaktan başkaca çare olmadığını söyleyen Vali İrfan Balkanlıoğlu, caydırıcı bir güvenlik sistemine içeride ve dışarıda ihtiyaç bulunduğunu kaydetti. Güvenlik güçlerinin de kaynağını halktan ve devletten aldığına işaret eden Vali Balkanlıoğlu; “Gücünü kuvvetini halktan almayan hiçbir oluşum başarılı olamaz. Sonuçta artık iletişim çağında bir şeyi gizleyip, saklamak, yasaklamakla biz sorunu çözemiyoruz. İnsanlar her türlü bilgiyi anında ulaşıyor. İnsan olması hasabiyle temel hak ve hürriyetlerinin insanlar tadına varmışlar. Diğer ülkelerle de irtibat halindeler. İnsanlar artık gezip seyahat edip görüyorlar. Dolayısıyla kaynağını halktan almayan, halka dayanmayan diktatörümsü iktidarlar sallanıyorlar. Bütün oluşumlar, bütün sistemler, bütün devlet daireleri de dahil buna. Eğer gerekliyse halka hizmet ediyorsa ha-yatları devam ediyorlar. Ama halka hizmet etmiyorsa, kaynakları tüketen, azaltan, israf eden hizmet üretmeyen kuruluşlar haline gelmişlerse bunlarda zaman içerisinde birer birer kaldırılıyorlar. Birleştiriliyor, kaldırılıyor, farklı formlara giriyorlar. O nedenle bir defa kamu kurum kuruluşunun şu anki fonksiyonunda başında bulunan insanların kendilerine mevzuat muhaceresinde verilen işleri çok güzel ifa etmeleri gerekir. Bir defa bu kuruluş lüzumlu, gerekli, bu kaynağı harcamak için yerden göğe kadar haklı nedenleri var. Halka hizmet ediyor. Bu intibahı vermeleri gerekir. Eğer bir kamu kurum ve kuruluşu biraz da çalışan personellerinin ilgisizliği nedeniyle gereksiz kaynakları tüketen, hizmet üretmeyen bir kuruluş ünvanı almışsa bunlarda yok edilmeye, kapatılmaya, kısırlaştırılmaya, küçültülmeye mahkum durumuna düşüyorlar.” şeklinde konuştu.
Kamu kurum ve kuruluşları üretken olmalı
Yakın geçmişte Sümerbank gibi çok büyük KİT kuruluşları olduğunu hatırlatan Vali İrfan Balkanlıoğlu, günümüzde böylesi kuruluşların var olmadığını belirtti. Vali Balkanlıoğlu, böylesi kuruluşların bir zaman fonksi-yon ifa etmesine karşın günümüzde hantal, gereksiz, kaynakları tüketen, sürekli zarar eden kuruluşlar durumuna gelmeleri sonucu ülke kaynaklarını tükettikleri için bedava dahi verildiğinde özelleştirme açısından devletin kar etme durumuna geldiğini söyledi. Balkanlıoğlu şöyle konuştu: “Bir yerde büyük bir zarar varsa, sürekli zarar ediyorsa o müesseseyi ayakta tuttuğun sürece devamlı kaynak istiyorsa onu kapattığın zaman veya birine bedava verdiğin zaman ‘Al senin olsun.’ dediğin zaman aslında kara geçiyorsun. Bu anlamda diğer bütün kamu kurum ve kuruluşlarının buna göre pozisyon almaları, çevrede, kamuoyunda hizmet ürettiği vatandaşlar nezdin de ‘Bu kamu kurumu çok gerekli bir kuruluş. Bizim için hizmet üretiyor. Kaynakları israf etmiyor. Bu kuruluş memleketin ayakta durması için gerekli olmazsa olmaz bir kuruluş.’ intibahını vermeleri lazım. Vermedği zaman kanun gücüyle dahi olsa artık orada kalamıyor. Kanun değişiyor bir şekilde kaldırıyorlar. Bir ara böyle Başbakanlık Müsteşarı Ömer Dinçer hocamız kaymakamlıkları bile tartışmaya açmışlardı. Kaymakamlıklar seçimle gelse ne olur? Kaldırılsa komple hatta valilikler bile seçimle gelse kaldırılsa iiyi olur gibi yaklaşımlar vardı. Sonradan ciddi bir çalışma yaptılar. Baktılar ki kaymakamlık lüzumlu bir müessese. Yerine daha kuvvetlisini ikame etmedikçe kaldırmak sıkıntı olabilir.” ifadelerini kullandı.
Kaymakamlar da valiler de çalışıyor
Daire müdürleri arasında koordinasyon gerektiğinin altını çizen Vali İrfan Balkanlıoğlu, istenilen bilgi ve talep durumlarında her kuruluşun kendi başına bütün işlemleri yapamadığını kaydetti. Kuruluşların birbirinden olan taleplerinin yerine gelmediği zaman onlara emir verecek bir makamın bulunması gerektiğini bildiren Vali Balkanlıoğlu şöyle konuştu: “Koordine edecek bir makam lazım. Örneğin kardeşim şuradan şu yazı gelmiş niye yazmadın bunu zamanında. Müdür bey bak lütfen diyecek bir oterite lazım. Ayrıca Türkiye’nin maalesef kendine göre koşulları var söylemini sürekli eleştiriyorlar. Kardeşim her şeyin bir standardı var. Kendine özgü diye bir koşul olamaz diyorlar. Ama doğu ve güneydoğu da bu sıkıntılar seçilmiş kaymakamlar, seçilmiş valiler bütün otoritede ona bağlı. Sıkıntı doğuyor vazgeçtiler. Eğer lüzumsuz görseler bizler makamımızda olamayacaktık yani. Demek ki şimdi kaymakamlar, valiler çalışıyorlar bir şeyler yapıyorlar. Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfını rahmetli Özal ilk ihdas ettiğinde muhalefet halkı dilenciliğe mi alıştırıyorsunuz demişlerdi. Bunu iktidara geldiğimizde kaldıracağız dediler. En çok karşı çıkanlar iktidar gelip bunu daha da güçlendirdiler. Baktılar ki bir fonksiyon ifa ediyor. Ben kaymakamdım yeni başladım daha staj yapıyorum. Mağdur durumda bir vatandaşın görüşmek istediğini yanında staj yaptığım Kaymakama söylediler. Mağdur vatandaş ‘Sayın Kaymakamım evim yandı. Çoluk çocuk dışarıdayız. Hiçbir eşya ceketimi dahi alamadım. Komşular bir iki bir şey verdiler ama ne zamana kadar. Son çare size geldim.’ dedi. Kaymakam Emniyet Müdürünü arayıp mağdur vatandaş için yardım toplanması talimatını verdi. O zaman Sosyal Yardımlaşma Vakfı yoktu. Fak Fuk Fon diye bir şey yoktu. Bu gibi mağduriyet durumunda olan insanlara yardım yapacak bir şey olması lazım.”
Amir personele örnek olmalı
Vatandaşın kaymakam ya da valiyi sığınacak bir merci gibi gördüğüne dikkat çeken Val İrfan Balkanlıoğlu, pek çok sorun ve sıkıntının çözümü için devlet organlarının seferber olduğunu belirtti. Sosyal Yardımlaşma kurumunun lüzumlu olduğunu ancak mutlaka belirli prensipler koyulması gerektiğini aktaran Vali İrfan Balkanlıoğlu şunları söyledi: “İnsanlara yardım yapıyoruz diye iyilik yerine kötülük de yapmamak lazım. İhtiyaç sahipliğini alışkanlık haline getirmemek lazım. Genç ve çalışabilir olanlara belli bir sıkıntısı olmadıkça yardım yapmamak lazım ama lüzumlu bir müessese. Bütün bunları yaparken kurum amirleri kurumunun her şeyinden sorumludur. Hem emir hem de koordine etme makamında. O nedenle kamu kurum ve kuruluşlarında bize ait dairelerde çalışan personele örnek olmamız lazım. Eğer amir mesaiye diyelim saat 9.00’da 10.00’da gelirseniz diğer personelde sizden 5-10 dakika önce gelir. Siz tam vaktinde gelirseniz onlarda tam vaktinde gelir. Bir defa mesaiye öncelikle dikkat etmek lazım. Mesaiye gelince de diğer bütün personelin yürüttüğü hizmetlerle ilgili görev tanımlarını yapıp herkesin işin belli ve ölçülebilir olması lazım. Bazen kamu kurum ve kuruluşlarında ki hantal yapıdan hala kurtulamamış, eski zihniyette işleri yürütmeye çalışan arkadaşları gördükçe inanın üzülüyoruz. Mesela bir evrak geliyor. O gün kaldırıp atıyorlar yarın bakarız gibi. Diğer daireleri ve arkadaşlarını gezip o gün mesaiyi bitirip evine gidiyor. Vatandaşın bekleyen bir çok işleri var. Öyle bir hale gelmiş ki vatandaş müracaat ettiği kuruluşta işi derhal yapılırsa şaşırıyor. Teşekkür ve takdirlerini iletiyor.”
Herkesin bir büyüğü var
Vali İrfan Balkanlıoğlu, kaymaklık döneminde bir bayram seyahati için sivil olarak araç kullanırken trafik polisinin kendisini durdurup kibar bir yaklaşımda bulunduğunu, kendisinin kaymakam olduğunun o an için bilinmediğini belirtti. Trafik polisinin gerekli uyarıları kibarca yaptığını normal standart davranış biçiminin bu olduğunu söyledi. Ancak genel itibariyle ters yaklaşımlara alışıldığından yakınan Balkanlıoğlu; “Genelde hayır, yok, yapamayız, kardeşim senin işin olmaz filan gibi bir beklenti ile insanlar kamu kurum kuruluşlarına gidiyorlar. İşi hemen yaıpldığında da şaşırıyorlar. Daha önce de belki farklı platformlarda da söylemişimdir. Bende dahil bizde bürokrasinin bir kısmındayız. Çok kaba bir söz ama ayıdan büyük fil vardır diyorlar. Herkesin bir büyüğü var sonuçta. Biz kamu kurum kuruluşunun başında amir olarak bir hizmet üretiyoruz. Vatandaş bizden hizmet talep ediyor. Ama Ankara’ya gittiğimizde bizde hizmet talep eder konumda oluyoruz. Bizde masanın öbür tarafında oluyoruz. Veya annemiz, babamız, kardeşlerimiz gidiyor bazı yerlerden hizmet talep ediyorlar. Oralarda nasıl muamele görmek istiyorsak kendimiz aynısını yapmak zorundayız. Bir defa Müsteşar Yardımcısı’nın yanına gittiğimde sekteri rüya anlatmakla meşguldü. Kaymakam olduğum o dönemde sekter bizi tanımıyor, bekliyor duruyoruz. Telefonunun kapatıp içeri müsaitse görüşelim diyebilmek için. Bunların vatandaşla sizlerin arasına girmemesi lazım. Bir dakika hop kardeşim nereye gidiyor ne istiyorsun gibi. Sizlerden daha fazla fors ve hava sahibi oluyor sekreterleriniz. Başbakanımız Bingöl’e valiliğim döneminde yaptığı ziyarette bir kaç vatandaş sorunlarını iletmişti. Başbakanımız Vali Bey’e sorunlarınızı iletmediniz mi diye sordu. Onlarda Vali Bey’e ulaşamadık Sayın Başbakanım dediler. Halbuki kapımız açık.. Başbakan, ‘Senin kapın açıktır da korumalar aşağıdan bırakmaz bizimde başımıza geliyor kardeşim.’ demişti. Ondan sonra tembihledim kim geliyorsa Bingöl olduğu için arayın tarayın içeriye alın. Vali Bey’le görüşemedim diyen hiçbir vatandaş kalmasın demiştim. Vatandaşla aranıza böyle bir mesafe koyarsanız. Bu sefer aracılar tefeciler gibi şeyler türüyor.” dedi.
“Halk ne ise bizde oyuz”
Kendisi dahil vatandaş müracaatında iş yapılabiliyorsa hemen yapılması gerektiğine vurgu yapan Afyonkarahisar Valisi İrfan Balkanlıoğlu, yapılmayacak işi de her kim ararsa arasın yapılmaması gerektiğini savundu. Kendisine ulaşıp işinin olmayacağını söylediği vatandaşın Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’na ulaşıp Bakanı arattırdığını belirten Vali Balkanlıoğlu; “Sayın Bakanımız beni aradığında olur yapalım diyebiliyoruz.
Daire müdürlerimizden birine vatandaşın bir talebi oluyor. Yapamayız kardeşim denildiğinde bana ulaşılı-yor mesela vatandaş. Ben arayıp müdürüm yap bunu dediğimde tamam yapalım valim deniliyor. Bana ulaşıyor ben diyorum yapıyorsunuz. Bakan diyor yapıyorsunuz. Kendi Bakanınız diyor yapıyorsunkuz. Başbakan diyor, Cumhurbaşkanı diyor yapıyorsunuz mesela. Eğer Başbakan, Vali, Bakan, Cumhurbaşkanı söylediğinde yapılabilecek bir işse vatandaşın ona kadar ulaşmasına gerek olmadan doğrudan doğruya siz yaparsanız bunun böyle mutluluğu, keyfi, şerefi, hazzı size ait olur. Eğer hiç yapılmayacak bir işse bende arasam, Başbakan’da arasa yapılmamalı. Bunlara dikkat etmek lazım. O zaman ne oluyor. Mesela vatandaş doğrudan size müracaat etmek üzere en basit bir iş için bana geliyor. Veya ben yapmıyorsam Bakana gidiip arattırıyor. Halbuki bana müracaat etse yapacağım bir iş. Yani eskiden gelen bir gelenek böyle. Vatandaşın içine işlemiş. Valilik kanalıyla rahatça halledebileceği bir şeyi Bakana söylüyor. Bakanımızın da olduğu bir ortamda mesela bir gözü bakanda bir gözü bende ‘Bakanım işte bizim köyün yolu’ bilmem ne gibi. Halbuki doğrudan gelse bizim bakmamız lazım. Bakan o anda talimat veriyor bu yola bakın diye. Halbuki bizim hiç buna hacet olmadan vatandaşa iletişime kapılarımızın açık olması, vatandaşın rahatlıkla bize gelmesi bizim de bunu hemen yapmamız lazım. Bu tür şeyler daire müdürlerimize de muhakkak geliyordur. Ben aramışımdır sizleri. Bunlara dikkat etmek lazım. Vatandaşla iletişim kapılarının açık olması. Çünkü biz vatandaşın terbiye edeni değiliz. Bazen şöyle söylerler. Vatandaşın halkımızın seviyesine inmek lazım. Biz yukardayız halk aşağıda onların seviyesine inmeliyiz diye. Bu sözle tam tartışılmadan söylenmiş bir söz. Bizde halkın arasında halk ne ise bizde oyuz. Halk arasında uzun sopalarla terbiye edilen bir durumda, vatandaşı terbiye eden makamda değiliz. Bize kaynağımızı sağlayn insanlara hizmet için buradayız. Artık kamu kurum ve kuruluşlarında ki anlayış zihniyet değişti. Değişmekte zorunda.” diye konuştu. Toplantıya tüm kamu kurum kuruluşlarının yöneticileri katıldı. (Kocatepe)

Bakmadan Geçme