Vatan savunmasında dergâhlar da görev aldı

Sultan Divani Mevlevihane Müzesi'nin eski Müdürü Lokman Derya Solmaz, Kırıkkale'de düzenlenen Birinci Dünya Savaşı'nda Mevlevi Alayı ve Gönüllü Topluluklar Sempozyumu'na katıldı. Solmaz, vatan savunması söz konusu olduğunda dergâhların da üzerine düşeni yaptığını belirtti Kırıkkale Üniversitesi'nin öncülüğünde ve Mevlana Araştırmaları Derneği'nin de desteğiyle Kırıkkale'de Uluslararası Birinci Dünya Savaşı'nda Mevlevi Alayı ve Gönüllü Topluluklar Sempozyumu düzenlendi. Sempozyumun [&hellip]

Vatan savunmasında dergâhlar da görev aldı

Sultan Divani Mevlevihane Müzesi’nin eski Müdürü Lokman Derya Solmaz, Kırıkkale’de düzenlenen Birinci Dünya Savaşı’nda Mevlevi Alayı ve Gönüllü Topluluklar Sempozyumu’na katıldı. Solmaz, vatan savunması söz konusu olduğunda dergâhların da üzerine düşeni yaptığını belirtti

Kırıkkale Üniversitesi’nin öncülüğünde ve Mevlana Araştırmaları Derneği’nin de desteğiyle Kırıkkale’de Uluslararası Birinci Dünya Savaşı’nda Mevlevi Alayı ve Gönüllü Topluluklar Sempozyumu düzenlendi. Sempozyumun düzenleme kurulu başkanlığını Prof. Dr. Adnan Karaismailoğlu yürüttü. Sempozyumda bu alanda önemli çalışmalara imza atmış olan Prof. Nuri Köstüklü, Prof. Dr. Haşim Karpuz, Prof. Dr. Hicabi Kırlangıç, Doç. Dr. Nuri Şimşekler, Yrd. Doç. Dr. Sazai Küçük gibi akademisyenlerin yanısıra, Afyonkarahisar Mevlevihanesi ile ilgili araştırmalarına devam etmekte olan Lokman Derya Solmaz da davetliler arasında idi.
Açılış oturumunda ilk konuşmacı Prof. Dr. Adnan Karaismailoğlu “Gazilik” kavramı üzerinde durdu. Bundan yüz sene önce Birinci Dünya Savaşı sürecinde Sultan Reşad’ın, Şeyhülİslamın’da fetvasını alarak “Cihad-ı Ekber” ilan etmesi ve Osmanlı Ordusunun manevi gücünü artırmak üzere, Tekkelerden ve Dergahlardan da dervişlerin katılımı ile moral desteğini almak istemesi ile teşkil eden Mevlevî Alayı’nın o süreçteki üstlendiği görevin önemine değinen Prof. Dr. Adnan Karaismailoğlu katılımcılara teşekkür ederek konuşmasını tamamladı.
Birinci günün ilk oturumunda dikkati çeken davetli ise, Afyonkarahisar Mevlevihanesi Neyzenbaşısı ve Mevlevi Alayına katılan dervişlerden olan ve 1948’de vefat eden Neyzen Feyzi Dede’nin hayatta olan tek evladı 1937 doğumlu Yalçın Doğaner oldu. Sempozyuma davet edilen Yalçın Doğaner, babası Feyzi Doğaner’den dinlediği hatıraları anlatırken, katılımcılardan yoğun ilgi gördü.
MEVLEVİ ŞEHYLERİ FEDAKÂRLIK YAPTI
1915 yılında teşkil eden Mevlevi Alayı’na Afyonkarahisar Mevlevîlerinin katkısını sunmak üzere davet edilen Lokman Derya Solmaz da tebliğinde o dönemde altmış iki Afyonkarahisar Mevlevi Dervişi’nin Şeyh Ali Celaleddin Çelebi ile birlikte gösterdiği fedakarlığı anlattı. Bu gönüllü birliğe katılan dervişlerin Şam, Filistin cephelerinde karşılaştıkları zorluklara da değinen Lokman Derya Solmaz, Afyonkarahisar Mevlevihanesi Postnişini Şeyh Ali Celaleddin Çelebi, Arif Çelebi, Neyzen Feyzi Dede, Ali Dede (İdemen)’nin hayatları hakkında da bilgi verdi. Lokman Derya Solmaz :
“ Vatan savunması söz konusu olduğunda, dergahlar da üzerine düşeni yapmıştır. Mesela Balkan Savaşları esnasında Afyonkarahisar Mevlevihanesi Şeyhi Ali Celaleddin Çelebi’nin, Osmanlı ordusuna aynî ve nakdî yardım toplama konusundaki gayreti takdire şayandır. Bu durum, Birinci Dünya Savaşı sırasında da tezahür etmiştir. Kendisi de bir Mevlevî olan Sultan Reşad’ın isteğiyle oluşturulan gönüllü birlikler içerisinde Bektaşî, Kadirî ve Mevlevî Dervişlerinin de bulunması, Tekkelerin bu konudaki hassasiyetini, vatanperverliğini göstermektedir. Tekkeler, Dergahlar sadece dini ilimlerin tahsil edildiği, nefs terbiyesi konusunda eğitimin verildiği ve dünya işlerinden tamamen uzaklaşmış bir hayatın yaşandığı yer değil, toplumu ilgilendiren sosyal olaylara da müdahale edilen mekanlardır” dedi.
ESARET DE YAŞADILAR
Lokman Derya Solmaz konuşmasına şöyle devam etti:
“Mesela o dönemde Mevlevi Alayına katılmış olan Afyonkarahisar Mevlevilerinden olan Arif Çelebi, hukuk ve ilahiyat eğitimi almış, ayrıca dönemin Mesnevihanı Hüseyin Bayık Dede’nin mesnevi derslerine devam etmiş önemli bir hâl ehlidir. Sonraki dönemlerde onun nasıl bir ehl-i hâl olduğunu anlatan büyüklermiz hâlâ hayattadır. Bu özelliklere haiz olan Arif Çelebi, vatan savunması söz konusu olduğunda, binlerce kilometre ötedeki vatan toprağını savunmayı görev bilmiş ve Şam’da Mevlevî dervişlerine e��itim vermiştir. Bununla kalmamış bir dönem Kahire’de esaret dönemi de yaşamıştır. Bu gönüllü birliğin vazifesinin sona ermesi ve esaretten kurtulmasının ardından Afyonkarahisar’a dönen Arif Çelebi, İstiklal Harbi esnasında da mücadeleye devam etmiştir. Gösterdiği başarılardan dolayı da kendisine İstiklal Madalyası verilmiştir. Dönemin önemli neyzenlerinden olan Feyzi Dede’nin de bu alayda bulunması, ömrünün sonuna kadar vücudundaki savaş izi olan kurşun yaralarıyla yaşaması da gönül erlerinin aynı zamanda, cephede cengaver olduğunun en önemli göstergesidir. Ki neyzen Feyzi Dede, İstanbul’da Neyzen Aziz Dede ve Bahariye Mevlevihanesi Şeyhi Hüseyin Fahredddin Dede’den ney dersleri almış önemli bir neyzendir. Hatta Neyzen Tevfik’e dahi hocalık yapmıştır.” (Kocatepe Haber Merkezi)

Bakmadan Geçme