Unutma deprem her an kapında!
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMO) Jeoloji Mühendisleri Odası Afyonkarahisar İl Temsilcisi Dr. Yusuf Ulutürk, 17 Ağustos 1999 tarihinde Marmara da meydana gelen büyük depremin 17'nci yıldönümü nedeniyle açıklama yaptı.TEHLİKE HALEN SÜRÜYORJeoloji Mühendisleri Odası Afyonkarahisar İl Temsilcisi Dr. Yusuf Ulutürk, Büyük Marmara Depreminden sonra oda olarak 17 yıl sonra geriye dönüp bakmanın anlamı olmadığını, [&hellip]
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMO) Jeoloji Mühendisleri Odası Afyonkarahisar İl Temsilcisi Dr. Yusuf Ulutürk, 17 Ağustos 1999 tarihinde Marmara da meydana gelen büyük depremin 17’nci yıldönümü nedeniyle açıklama yaptı.
TEHLİKE HALEN SÜRÜYOR
Jeoloji Mühendisleri Odası Afyonkarahisar İl Temsilcisi Dr. Yusuf Ulutürk, Büyük Marmara Depreminden sonra oda olarak 17 yıl sonra geriye dönüp bakmanın anlamı olmadığını, çünkü bu durumdan hiç uzaklaşılmadığı gerçeğini savunduklarını kaydetti. Büyük Marmara Depremi gibi büyük bir afatın halen daha çok yakın olduğunu vurgulayan Ulutürk; “1999 yılındaki deprem ve sonrasında yaşanılan depremlerin acı sonuçları unutuldu. Ancak doğa depremlerle, heyelanlarla, taşkın ve sellerle sürekli kendini hatırlatmaya devam ediyor. Yakın zamanda Bartın da ve diğer Karadeniz’de ki yerlerde özellikle sel felaketlerinde bir sürü zaiyat verildi. Hayatını kaybedenlere bu vesile ile Allah’tan rahmet diliyoruz” dedi.
DEPREM GERÇEĞİ İLE
YAŞAMAK ZORUNLU
Dr. Yusuf Ulutürk, 17 Ağustos 1999 tarihinde sabah karşı saat 03.02’de Marmara’de meydana gelen depremin Türkiye sınırlarında 1939 yılındaki Erzincan Depreminden sonra ülke tarihinin en büyük depremi olduğuna hatırlattı. Ulutürk; “Yaklaşık olarak 18 bin vatandaşımız Marmara Depreminde hayatını kaybetti. Bu depremde 50 bine yakın vatandaşımız yaralanırken, yüz binlerce konutun hasar gördü. Toplam ekonomik kayıp 50 milyon doları aşmıştır. Bir ülke için büyük bir rakamdır. 17 Ağustos tarihindeki depremi, Jeoloji Mühendisi olarak sürekli hatırlattığımız deprem gerçeği ile birlikte yaşamamız gerektiği gerçeğini bir kez daha gözler önüne sermiştir. Odamızın bilgi birikimi ve çalışmaları ile deprem zararlarının azaltılmasına yönelik çeşitli çalışmalar yapıldı” diye konuştu.
BİRLİKTELİK DÜZGÜN ÇALIŞMA ŞART
Depreme ve diğer doğal afetlere daha çok yakın olduğunun altını çizen Dr. Yusuf Ulutürk, ülkelerin iklimleri ve coğrafyalarına bakıldığında farklı değişiklikler olduğunu kaydetti. Son zamanlarda ki küresel iklim değişiklikleri nedeniyle doğal afetlerin arttığını dile getiren Ulutürk; “Deprem konusunda odalar, sivil toplum örgütleri ve yerel yönetimler birlikte çalışarak zararları minumum seviyeye indirmek, sel, taşkın, deprem şeklinde kendini hatırlatan bu doğal olaylardan etkilenimi en aza indirgemek için yerel yöneticilerle birlikte düzgün bir çalışma ve birliktelik gerekiyor. Ülkemizde ki deprem gerçeğini yok edemeyeceğimize göre bu gerçekle yaşamayı öğrenip olası bir depremi minumum hasarla atlatmamız gerekmektedir” şeklinde konuştu.
BİLİMSEL ÇALIŞMALAR ÖNEMLİ
Ortak akıl oluşturulması konusunda bir niyet ve irade oluşmasının önemine işaret eden Dr. Yusuf Ulutürk sözlerine şöyle devam etti: “Yerel anlamda Jeoloji Mühendisleri Odası olarak 1999 yılında faaliyete başladık. Yerel yönetimlerin uyarılmasıyla ilgili bir sürü çalışma yaptık. Odalar biraz daha önemsenmeye başlandı. 2000 Yılında Temsilcilik faaliyetlerimizle birlikte bilimsel etkinliklerimiz üniversite ve oda işbirliği ile devam ediyor. Biz Afyon yerelinde belli yerlerde ki kendi üyelerimizin yaptıkları bilimsel çalışmaların göz ardı edilmemesini istiyoruz. Tepki ve uyarılara göre bina tasarımlarının yapılıp özellikle kat yükseklikleri ve zemin iyileştirilmelerine dikkat edilmesi gerekiyor. Aksi şekilde yapılacak olan inşaat ve diğer mühendislik imalatları ileride telaffisi olmayan büyük sonuçlar ortaya çıkaracaktır. Biz bunu hatırlatmak istiyorum.”
HER AN YENİ BİR
DEPREM GELİŞEBİLİR
“Şehrimizin ilçeleri ile birlikte büyük bir kısmı birinci derece deprem kuşağında. Emirdağ tarafı ikinci derece deprem kuşağında” diyen Ulutürk şöyle konuştu: “Sandıklı, Bolvadin gibi yerlerimiz depremi birinci derece de hissedecek olan yerler. Sultandağı ilçesinde ki 3 Şubat depremi hafızalarda ki tazeliğini koruyor. 1971’deki Gediz Depremi ile 3 Şubat’ta ki Sultandağı depremi aynı fayın üzerinde çalışan sistemlerdir. Bu arada kala kısmın da biz kırılacağını ve kırılan faydan oluşacak depremin birbirini tamamlayacağını düşünüyoruz. Özellikle şehrimizin yeni gelişen yerlerinde mühendislik kurallarına dikkat edilmesi Jeoloji Mühendisleri Odası olarak temel tavsiyemizdir” >> Burcu AYDIN’ın Özel Haberi