Unutan insana hatırlatacaklar lazım – Kocatepe Gazetesi
Afyonkarahisar Müftülüğü ile İslami İlimler Fakültesi’nin birlikte organize ettiği ve Prof. Dr. Mustafa Kara’nın konuşmacı olarak katıldığı “Gençlerle Gönül Gönüle” konulu konferansa din çevreleri ilgi gösterdi. Kara, unutan bir varlık olan insana unuttuklarını hatırlatacaklar gerektiğini söyledi. Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nden Prof. Dr. Mustafa Kara, Müftülük konferans salonunda bir konferans verdi.İNSAN DOST OLABİLEN VARLIKTIRProf. Dr. Mustafa [&hellip]
Afyonkarahisar Müftülüğü ile İslami İlimler Fakültesi’nin birlikte organize ettiği ve Prof. Dr. Mustafa Kara’nın konuşmacı olarak katıldığı “Gençlerle Gönül Gönüle” konulu konferansa din çevreleri ilgi gösterdi. Kara, unutan bir varlık olan insana unuttuklarını hatırlatacaklar gerektiğini söyledi.
Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nden Prof. Dr. Mustafa Kara, Müftülük konferans salonunda bir konferans verdi.
İNSAN DOST OLABİLEN VARLIKTIR
Prof. Dr. Mustafa Kara, insan kelimesinin iki manası olduğunu, Arapça ustalarına göre bu kelimenin nisyan kelimesi ile eş anlamlı olarak değerlendirildiğini belirtti. Nisyan kelimesinin unutan anlamına geldiğini dolayısıyla insanın unutan bir varlık olduğunu söyleyen Kara; “Hafızayı beşer nisyan ile maluldür. İnsan bazen uyur onun adı gaflettir. Gözleri açık ama uyuyor. Sorsan gözleri açık hatta açık göz olduğunu söyler ama aslında uyuyor. Buna gaflet hali deniliyor. Gafil insan. Demek ki insan unutan bir varlık. Bu durum adında var. Arapça o kökten geliyor. İnsan olan varlık aynı zamanda dost olan bir varlıktır. İnsan dostluk kurabilen, yaşatabilen bir varlıktır. Böylece iki özellik ortaya çıkıyor. Unutan bir varlık olan insanın unuttuğunu hatırlatanlara ihtiyacı var. Birilerinin bize unuttuklarımızı hatırlatması lazım. Birilerinin bize unuttuklarımızı tekrar tekrar hatırlatması gerekiyor. Kırmadan dökmeden. Birilerinin de bizlere dost olabilmenin, dostlukların yolunu öğretmesi gerekiyor. Bu mayamızda var. Mayamızda bir dostluk var. Mayayı korumak gerekiyor. Yoksa mayalanma olmaz.” dedi.
ALLAH DOSTLARI EVLİYAULLAHTIR
Allah’ın dostlarına evliyaullah adını verdiğini kaydeden Prof. Dr. Mustafa Kara, Allah dostu olabilecek kıvama yükselen insanlar olduğunu vurguladı. Bu durumun korunmuş maya sayesinde meydana geldiğini aktaran Kara; “Büyükler Allah dostu aşık insanlardır. Sadece insanlara dostluk aşı yaparlar. İnsanları bu yola sevk ederler. Dosta giden yolu gösteren insanlardır. Allah bizlere üç kitapla bu lüftuf kapılarını açıyor. Birincisi Hz. Allah’ın kitabı, ikincisi Hz. Resulullah’ın kitabı, üçüncüsü Hz. Halifetullah’ın kitabıdır. Onlarda bizlere unuttuklarımızı hatırlatma, dostluk kurma konusunda önümüzde büyük imkanlar açıyorlar. Bir an o kitapların olmadığını düşünün halimiz duman olurdu. Bu kitaplar büyük bir organizasyona imza attı. Dünyanın büyük bir organizasyonu. Bunun adı medeniyettir. İnsanoğlu’nun yer yüzünde gerçekleştirdiği en büyük organizasyonun adı medeniyettir.” diye konuştu.
BİR NUMARA
OLMANIN ÖLÇÜSÜ NET
Medeniyetin üç ana ayak üzerine oturduğunu belirten Prof. Dr. Mustafa Kara, ilim-irfan, fikir-felsefe üçüncüsünün ise güzel sanatlar olduğunu kaydetti. Hz. Adem’den beri tüm medeniyetlerin bu üç ayak üzerine oturduğunun altını çizen Kara; “İslam medeniyeti de üç ayak üzerindedir. Medeniyetler üzerinde oluşan mekanizmanın ilk sırasında insanları yetiştirmek var. Bu üç dalda insanları yetiştiremiyorsanız medeniyetleriniz oluşamıyordur. Dolayısıyla ilim, irfan, fikir, felsefe ve güzel sanatlarda birinci sınıf altın madalyayı hak eden insanlar yetiştireceksiniz. Bütün medeniyetler böyle kurulur. Burada bir problem çıkıyor. Birinciliği tespit edecek hakem kim? Herkes birinci olduğunu iddia eder. Kimse sütüm kara demez. Bunun bir objektif ölçüsü olmalı. Kim bir numara? Objektif ölçüsü; Bu üç dalda ürettiklerinizi dünya kamuoyu öğrenme ihtiyacı hissediyorsa, kamuoyu o kitabın dilini öğrenme ihtiyacı hissetmesidir.” şeklinde konuştu.
ÇOCUKLAR GÜZEL
SANATLA İRTİBATLANMALI
Medeniyetin bir anlamda kamunun malı olduğunu ifade eden Prof. Dr. Mustafa Kara, 7 milyarlık dünyaya hitap edebilecek eserler yazılması gerektiğini belirtti. Dünyanın kulak kabartacağı eserler üreterek medeni olunabileceğine kaydeden Kara şöyle konuştu: “Müslümanlar üç dalda ürettikleri eserlerle ötekileri başkaca diller öğrenmeye teşvik ettiler. Aslında Müslüman olmak gibi bir dertleri yoktu. Üretilen eserlerden yararlanmak istiyorlar. Bir kısmı Müslüman’da olmuş. Sadece Mesnevi’yi okuyabilmek için oturup Farsça öğreniyor. Derdi sadece Mevlana’yı anlamak. Mevlana’da öyle bir ışık görüyor ki işte medeniyeti bu oluşturuyor. Sonrasında bir huzur ortaya çıkıyor. Bambaşka bir ufuk yaratıyor. Arayan insanlar için bu önemli bir konudur. Bugün sadece Yunus Emre için Türkçe öğrenen insanlar var. Tek zevki var Yunus’la hem hal olmak, onun anlattıklarını anlamak. Güzel sanatlar medeniyetimizin atar damarlarından biridir. Bu konu her açıldığında ben şöyle derim; Yavrularımızı okuturken mutlaka güzel sanatlarla irtibatlandırılmalıdır. Herhangi bir dalı ile irtibatlandırılması çok önem taşır. Hangisine kabiliyeti varsa o bulunmalıdır.” >> Burcu AYDIN’ın haberi