• Haberler
  • Genel
  • Ulu Önder'in Ebedi İstirahatgahı Anıtkabir'in Yapımı

Ulu Önder'in Ebedi İstirahatgahı Anıtkabir'in Yapımı

Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün ebedi istirahatgahı Anıtkabir'in yapımı işte böyle gerçekleşti…

ANITKABİR'İN İNŞAAT SÜRECİ: TEMEL ATMA TÖRENİ VE İLK ADIMLAR

Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün vefatının ardından, naaşının ebedi istirahatgahının Ankara'da inşa edilecek bir anıt mezara defnedilmesi kararı alındı. Atatürk’ün anısını yaşatmak amacıyla, 1 Mart 1941’de açılan uluslararası proje yarışmasında, Emin Onat ve Orhan Arda'nın tasarımı ödül kazandı. Bu proje, belirli değişikliklerle uygulanmaya karar verildi.

Ulu Önder'in Ebedi İstirahatgahı Anıtkabir'in Yapımı

Anıtkabir’in inşasına yönelik ilk adımlar, 1944 yılında atılmaya başlandı. 1 Haziran 1944’te Bayındırlık Bakanlığı, projeyi hayata geçirmek için 1 milyon TL’lik ödenek tahsis etti. 4 Temmuz 1944’te ise, proje üzerinde sözleşme imzalanarak çalışmalara başlandı. Rasattepe ve çevresinde ağaçlandırma çalışmalarına başlanırken, ilk inşaat kısmı için 4 Eylül 1944’te ihaleye çıkıldı. Bu çalışmalar, Rasattepe’nin toprak tesviyesi ve Aslanlı Yol’un inşaatını kapsıyordu.

Anıtkabir'in temelinin atılması için 9 Ekim 1944’te görkemli bir tören düzenlendi. Törene dönemin Başbakanı Şükrü Saraçoğlu, bakanlar ve çok sayıda davetli katıldı. Bayındırlık Bakanı Sırrı Day, törende yaptığı konuşmada Atatürk’ün anıtının, sadece bir hatırlatma değil, Türk milletinin gücünün ve Cumhuriyetin simgesi olduğunu vurguladı. Ardından, Başbakan Saraçoğlu ve diğer katılımcılar temele ilk kazmayı vurdu.

Ulu Önder'in Ebedi İstirahatgahı Anıtkabir'in Yapımı

İnşaatın başlamasıyla birlikte, Bayındırlık Bakanı, Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’ye başarı dilekleri içeren bir telgraf gönderdi. İnönü, verdiği cevabında Anıtkabir’in yüksek bir tarihi esere dönüşmesi için çaba gösterileceğini ifade etti.

Anıtkabir inşaatının hızla ilerlemesi için 1 Kasım 1944’te Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne ek ödenek talep edilmesi amacıyla bir kanun tasarısı sunuldu. Kanun tasarısı, Meclis Genel Kurulu’nda tartışıldı ve 22 Kasım 1944’te kabul edildi. Bu yasal düzenleme ile 1945-1949 yıllarını kapsayan dönem için her yıl 2.500.000 TL’yi aşmamak üzere 10.000.000 TL’ye kadar geçici taahhüt verilmesi sağlandı.
Anıtkabir’in temeli atıldıktan sonra, projede devam eden çalışmalar, büyük bir titizlikle sürdü. Yapının tamamlanması ve Atatürk’ün anısına yakışır bir eser ortaya çıkması için tüm hükümet ve ilgili kurumlar el birliğiyle çalıştı.

Ulu Önder'in Ebedi İstirahatgahı Anıtkabir'in Yapımı

ANITKABİR İNŞAATI İÇİN ÖDENEK VE PROJE AŞAMALARI

Anıtkabir’in inşaatı için 1945-1949 yılları arasında yıllık 2.500.000 TL’yi aşmamak kaydıyla toplamda 10.000.000 TL’ye kadar geçici taahhütlerde bulunmaya ve bono ihracıyla ödenek sağlamaya Bayındırlık Bakanı ve Maliye Bakanı yetkilendirildi. Bu düzenleme, 4 Aralık 1944’te yürürlüğe girdi ve uygulanmasına Bayındırlık ve Maliye Bakanları tarafından başlanıldı.
Anıtkabir’in inşaatı, dört aşamada tamamlanacak şekilde planlandı. İnşaat 9 Ekim 1944’te başlarken, 1 Eylül 1953’te sona erdi.

Ulu Önder'in Ebedi İstirahatgahı Anıtkabir'in Yapımı

İNŞAAT AŞAMALARI VE YAPILAN DEĞİŞİKLİKLER

Birinci Aşama İnşaat: Toprak tesviyesi ve Aslanlı Yol'un istinat duvarlarının yapımını içeren birinci aşama, 9 Şubat 1944’te müteahhit Yüksek Mühendis Hayri Kayadelen’e verildi. Aslanlı Yol bölümünün denge ve dayanıklılık araştırmaları Yüksek Mühendis Ali Kranti tarafından yapılırken, temel sistem ve zemin gerilimleri de Prof. Hamdi Peynircioğlu tarafından incelendi. Birinci aşama, Ekim 1945’te tamamlandı.

İkinci Aşama İnşaat: Mozole ve yardımcı binaların yapımını kapsayan ikinci aşama, 29 Eylül 1945’te Rar-Türk Limited Sosyetesi’ne ihale edildi. Anıtkabir'in yapımına ilişkin yapılan teknik incelemelerde, Rasattepe’nin temel bakımından elverişli olduğu ve projede belirtilen şekilde inşa edilmesinin engel teşkil etmediği kararlaştırıldı. Yapının dayanıklılığının artırılması için, “kombine kagir ve betonarme” bir sistem önerildi.

Ulu Önder'in Ebedi İstirahatgahı Anıtkabir'in Yapımı

1946’da yapılan toplantılarla, üst yapının yerle teması ve zemine uyguladığı basıncın azaltılması, depreme karşı dayanıklılığın artırılması gibi önlemler üzerinde duruldu. Ayrıca, temel ve yapı projeleri, depreme karşı güçlendirilerek tasarlandı. 1947 yılı sonunda, mozole temel kazısı ve izolasyonu tamamlanmış, betonarme temel sisteminin demir montajı son aşamaya gelmişti. Yardımcı binalardan bazıları ve giriş kulelerinin inşaatı da tamamlanmak üzereydi. Ayrıca, park içindeki yolların düzenlemesi, ağaçlandırma ve sulama sistemleri gibi çevre düzenlemeleri de büyük ölçüde tamamlandı. Bu çalışmalar için 4.000.000 TL harcandı.

ANITKABİR İKİNCİ KISIM İNŞAATINDA ÖDENEĞİ ARTIŞ VE İHTİLAFLAR

İkinci kısım inşaatının müteahhidi, işlerin planlanan sürede tamamlanamayacağını ve ihale bedelinin %20’sini aştığını belirterek Bayındırlık Bakanlığı’na başvurdu. Ancak, bakanlık bu iddiayı reddetti. Müteahhit, 1 Şubat 1946’da projede yapılan değişiklikler nedeniyle beton ve demir kullanımı arttığı için zarar ettiğini ve fiyat farkı talep etti. Başlangıçta 240.000 TL’lik fark ödemesi yapılması düşünülse de, Danıştay 7 Temmuz 1947 tarihli kararında, idarenin projeyi değiştirme yetkisi nedeniyle bu talebin kabul edilemeyeceğine karar verdi.

Müteahhit firma, devam eden inşaat çalışmaları sırasında bu anlaşmazlık nedeniyle Bayındırlık Bakanlığı aleyhine 2.000.000 TL tazminat davası açtı, ancak dava bakanlık lehine sonuçlandı. Karar sonrası müteahhite, anlaşmazlık devam ederse sözleşmenin iptal edileceği bildirildi. Bu gelişmelerin ardından, üniversite öğrencileri gönüllü olarak Anıtkabir inşaatında çalışmaya başladı.

Anıtkabir inşaatının finansmanı için 1944’te tahsis edilen 10.000.000 TL’lik ödenek, 1950’de 24.000.000 TL’ye çıkarıldı ve inşaat hızlandırıldı. 1950 yılında Başbakanlığa sunulan ek ödenek talebinde, projedeki değişiklikler ve artan maliyetler nedeniyle 14.000.000 TL ek bütçeye ihtiyaç duyulduğu vurgulandı. Ayrıca, bazı arazilerin kamulaştırılması, temel sistem değişikliği ve yapı malzemelerindeki fiyat artışları gibi sebepler de maliyetin artmasına yol açtı.

Başbakanlık, ek ödenek sağlanmasının ardından, 1950 yılı sonuna kadar Anıtkabir’in bazı ana işlerinin tamamlanacağını açıkladı. Buna göre, mozole ve yardımcı binaların kaba inşaatı, Aslanlı Yol ve giriş kuleleri bitirilecek, park düzenlemeleri yapılacaktı. Ayrıca, Milli Eğitim Bakanlığı, Ankara Üniversitesi ve Türk Tarih Kurumu ile bir komisyon kurulacak ve yapımda kullanılacak heykel ve diğer süsleme işleri belirlenecekti.
İkinci kısım inşaatı, 8 Ağustos 1950’de tamamlandı.

ANITKABİR İNŞAATINDA TASARRUF VE DEĞİŞİKLİK ÖNERİLERİ

Anıtkabir’in üçüncü kısım inşaatı, anıta çıkan yollar, Aslanlı Yol, Tören Meydanı’nın taş kaplaması,mozole üst döşemesi ve tesisat işleri gibi önemli adımları içeriyordu. 12 Eylül 1950’de ihale edilen bu kısım, 2.800.000 TL bedelle Amaç Ticaret A.Ş.’ye verildi.
Dördüncü kısım inşaatı ise Şeref Holü’nün döşemeleri, tonozlar altındaki döşemeler ve çevre taş profillerinin yapımını kapsıyordu. Bu iş de Muzaffer Budak’a ihale edildi.

1950 yılı sonlarında, inşaatın daha hızlı ve düşük maliyetle tamamlanıp tamamlanamayacağı araştırıldı. Bayındırlık Bakanlığı Müsteşarı Muammer Çavuşoğlu başkanlığında kurulan komisyon, Anıtkabir inşaatının tasarruf sağlanarak tamamlanabileceği konusunda rapor hazırladı. Komisyon üyeleri, birkaç alternatif öneri üzerinde durdu:

ŞEREF HOLÜ’NÜN SADELEŞTİRİLMESİ

Platformu taşla kaplayarak sadece lahiti yerleştirme fikri, Anıtkabir’in etkisini zayıflatacağı için önerilmedi.

Ulu Önder'in Ebedi İstirahatgahı Anıtkabir'in Yapımı

DIŞ KOLONLARIN İNŞASI 

Kolonlar ve kornişlerin yapılması, anıtın ihtişamını yansıtmak için yeterli olmayacağı için bu seçenek de terk edildi.

MOZOLE'NİN KOLONAT ÜZERİNDEKİ KISMININ KALDIRILMASI 

Bu değişiklikle dış görünüşün daha asil hale geleceği düşünülse de, iç mekanın etkilemesi gerektiği ifade edildi. Bu durumda, Şeref Holü’nün tavan yüksekliği düşürülerek, mezarın dışarıda yer alacağı bir düzenlemeye gidilmesi önerildi.

Komisyonun raporu, Bakanlar Kurulu tarafından kabul edilerek, inşaatın sadeleştirilmesi ve hızlandırılması kararlaştırıldı. Bu değişiklikler ile Anıtkabir’in 1952 yılı Kasım ayında tamamlanması öngörüldü ve yaklaşık 7.000.000 TL tasarruf sağlanacağı belirtildi. Bayındırlık Bakanı, 30 Aralık 1950’de yaptığı basın açıklamasında, bu tadilatlarla hem zamandan hem de maliyetten önemli ölçüde tasarruf edileceğini duyurdu.

ANITKABİR İNŞAATINDA YAPISAL DEĞİŞİKLİKLER VE MİMARİ ANLAYIŞ

Anıtkabir inşaatında Şeref Holü'nün yüksekliğini azaltarak daha kısa sürede bitirme imkanı olup olmadığını değerlendiren Prof. Emin Onat ve ekibi, 28 metrelik yüksekliği kolonat yükseltilerek azaltmayı ve taş yerine betonarme bir tavanla inşa etmeyi önerdi. Bu çözümle inşaat hızlanırken, yapının deprem güvenliği de artırıldı. Hükümet, mimarların önerisini kabul ederek, mozolede ikinci kattan vazgeçip bugünkü tasarımı uygulamaya geçti.

Prof. Onat, Anıtkabir’in tasarımında Atatürk’ün tarih bilinciyle Türk milletinin medeni köklerini buluşturmayı hedeflediklerini belirtti. Anıt, yedi bin yıllık kültürel mirasın izlerini taşıyan rasyonel bir anlayışla inşa edildi. Taştan yapılan bu anıtın hem dayanıklılığı hem de görsel asaletinin yüzyıllar boyu sürecek şekilde planlandığını ifade eden Onat, mimari detayların Türk milletinin uygarlık yolculuğunu yansıttığını vurguladı.

Anıtkabir, Ankara'nın dört bir yanından aynı ihtişamla görülebilecek şekilde tasarlandı. Şeref Holü, yapının merkezinde yükseltilmiş, çevresi müze ve Atatürk'ün hatıra eşyaları ile donatılmıştır. Aslanlı Yol ile başlayan görkemli giriş yolu, dört metre yüksekliğinde bir merdivenle doğu girişine ulaşmakta. Platform, Ankara'nın siluetinde kalıcı bir iz bırakacak biçimde Rasattepe üzerine yerleştirilmiştir. Tören Meydanı’na odaklanan bu düzenleme, Anıtkabir’in her detayında ulusal bir miras duygusunu pekiştirecek bir atmosfer oluşturuyor.

Anıtın doğu yönündeki girişinde başlayan Aslanlı Yol, 180 metre uzunluğunda olup, dört sıra kavaklarla çevrilmiştir. Ziyaretçiler, bu yürüyüş yoluyla saygı ve ciddiyet dolu bir atmosferde anıta hazırlanırken, Tören Meydanı’na varır. Üç tarafı galerilerle çevrili avluda, tören merdivenleri ile Şeref Holü’ne ulaşılır.

Bakmadan Geçme