Türünün son örneği – Kocatepe Gazetesi
“Döngel satıyorum, döngelci geldiii…” Afyonkarahisar’ın sokaklarında sıkça rastlanan bir name idi bu sözler. Bundan 5-10 yıl öncesine kadar Afyonkarahisar’ın yakın köylerinde yetişen döngel (muşmula), ahlat, iğde, çağla, nohut gibi ürünleri eşeğine yükleyen köylüler şehrin sokaklarında dolaşır ve bu ürünlerin satışını yaparlardı. Günümüzde bu satıcılara rastlamak oldukça güç. Şehrin hemen hemen her köşesinde bir seyyar satıcıya [&hellip]
“Döngel satıyorum, döngelci geldiii…” Afyonkarahisar’ın sokaklarında sıkça rastlanan bir name idi bu sözler.
Bundan 5-10 yıl öncesine kadar Afyonkarahisar’ın yakın köylerinde yetişen döngel (muşmula), ahlat, iğde, çağla, nohut gibi ürünleri eşeğine yükleyen köylüler şehrin sokaklarında dolaşır ve bu ürünlerin satışını yaparlardı. Günümüzde bu satıcılara rastlamak oldukça güç. Şehrin hemen hemen her köşesinde bir seyyar satıcıya rastlanıyor olsa da, eşeğine yükünü yüklemiş, asıl üretici köylülere rastlamak pek mümkün değil.
İşte fotoğrafta gördümüz satıcı da tabir-i caizse türünün son örneklerinden. Kalecik’ten eşeğine yüklediği ahlatları sokaklarda satmaya çalışan ahlatçı halinden pek memnun görünmüyor. Kendisine yöneltilen objektifi görünce “Çek bakalım, ben gibisini zor bulursun” diyor. Bu işleri yapanların azaldığına dikkat çekerek, ismini vermekten kaçınan satıcı “Kalmaz tabi, benim gibi bişey beceremeyenler bu işleri yapar” diyerek durumunu özetliyor.