Türkiye’nin ve dünyanın eğitimli, üretken gençlere ihtiyacı var
Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) 2018-2019 Akademik Yıl Açılış Töreni, İçişleri Bakanı Sayın Süleyman Soylu'nun katılımıyla Atatürk Kongre Merkezinde gerçekleştirildi.2018-2019 Akademik Yıl Açılış Törenine İçişleri Bakanı Sayın Süleyman Soylu, Afyonkarahisar Valisi Mustafa Tutulmaz, AK Parti Afyonkarahisar Milletvekili Av. İbrahim Yurdunuseven, Afyonkarahisar İkmal ve Garnizon Komutanı Tuğgeneral Özdemir Şan, Afyonkarahisar Belediye Başkanı Burhanettin Çoban, Cumhuriyet Başsavcısı Mustafa [&hellip]
Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) 2018-2019 Akademik Yıl Açılış Töreni, İçişleri Bakanı Sayın Süleyman Soylu’nun katılımıyla Atatürk Kongre Merkezinde gerçekleştirildi.
2018-2019 Akademik Yıl Açılış Törenine İçişleri Bakanı Sayın Süleyman Soylu, Afyonkarahisar Valisi Mustafa Tutulmaz, AK Parti Afyonkarahisar Milletvekili Av. İbrahim Yurdunuseven, Afyonkarahisar İkmal ve Garnizon Komutanı Tuğgeneral Özdemir Şan, Afyonkarahisar Belediye Başkanı Burhanettin Çoban, Cumhuriyet Başsavcısı Mustafa Çelenk, Afyonkarahisar İdare Mahkemesi Başkanı Osman Akcan, AKÜ Rektörü Prof. Dr. Mustafa Solak, Afyonkarahisar Sağlık Bilimleri Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nurullah Okumuş ile il müdürleri, kaymakamlar, belediye başkanları, AKÜ öğretim elemanları ve öğrenciler katıldı.
“ARKAMIZA BAKMADAN KENDİMİZİ GELİŞTİRMELİYİZ”
Törenin açış konuşmasını gerçekleştiren AKÜ Öğrenci Konseyi Başkanı Okan Özdemir, yeni ve güçlü Türkiye’de birçok imkâna sahip olduklarını ve bunun kıymetinin farkında olarak gençlerin kendilerini yetiştirmesinin gerekliliğini dile getirdi. Geçmişten dersler çıkartarak hareket edilmesinin önemine vurgu yapan Özdemir öğrencilere seslenerek, “Hiçbir zaman arkanıza bakmayın kendinizi hep geliştirin. Arkanıza dönüp bakacağınız tek yer ecdadımızın izi olsun. Bakınız; şu an okuduğumuz toprakların ayrı bir önemi var. Çünkü attığımız her adımın altında atalarımızın izi var. Kocatepe’de, Çiğiltepe’de, Tınaztepe’de, Dumlupınar’da ve Anadolu’nun parlayan yıldızı ve kilidi Afyonkarahisar’da atalarımız bizlere güzel yarınlar bırakmak için canlarını verdiler. Bunların kıymetini bilelim ve her anımızda onların izinden yürüyelim yürüyelim ki damarlarımızdaki asil kanın muhtaç olduğumuz kudrette olduğu bir kez daha kanıtlansın.” diye konuştu.
“ÜNİVERSİTELER
TOPLUMSAL GELİŞİMİN MERKEZİNDE YER ALIR”
AKÜ Rektörü Prof. Dr. Mustafa Solak ise üniversitelerin toplumda önemli ve saygın bir yere sahip yükseköğretim kurumları olduğunu ve toplumsal gelişimin merkezinde bulunduklarını kaydetti. Üniversitelerin bölgesel, ulusal ve küresel olarak toplumların sosyal ve ekonomik refahı için gerekli bilgiyi sağlayan yer olduğunun altını çizen Solak, “Avrupa Üniversiteler Birliğinin (EUA) Graz Deklarasyonunda üniversitelerin rolleri; üniversitelerin kamu sorumluluğu olarak kalmasını sağlamak, araştırmayı yükseköğretimin ayrılmaz bir parçası olarak görmek, sağlam kurumlar oluşturarak akademik kaliteyi yükseltmek, hareketliliği ve sosyal boyutu geliştirmek ve kalite güvencesi içinde reformun merkezinde olmak şeklinde ifade edilmiştir. Bugün üniversitenin görevleri; eğitim-öğretim, bilimsel araştırma ve toplumsal hizmet olmak üzere üç başlıkta toplanmıştır.” dedi.
“AKÜ YÖK KALİTE KURULUNUN
İNCELEMESİNDEN BAŞARIYLA GEÇTİ”
AKÜ’nün kaliteye ve bilgiye dayalı bir öğrenme ortamı ile bölgenin ve Türkiye’nin kalkınmasında gerekli katkıyı sağlamaya çalıştığını vurgulayan Solak, “Küresel rekabet açısından Üniversitelerin gelecekteki vizyonu akredite edilmiş eğitim programları ile uluslararasılaşma niteliğine göre belirlenecektir. Bu kriterleri dikkate alan üniversitemiz geçen yıl YÖK Kalite Kuruluna başvurarak kalite süreçlerinden geçmiştir. Yine üniversitemiz, uluslararasılaşma sürecinde mesafe alabilmek için çeşitli programları dikkatli bir şekilde uygulamaktadır.” şeklinde konuştu.
Rektör Solak konuşmasına şöyle devam etti:
“Yürütmekte olduğumuz programlardan ilki Erasmus değişim programıdır. Bu program çerçevesinde KA103, KA107 ve Erasmus Staj Konsorsiyumları adlı üç büyük projeyi başarı ile yürütmekteyiz. KA103 projesi Avrupa Birliği üyesi ülkelerle yapılan projedir. Bu proje kapsamında halen 170 civarında ikili anlaşmamız mevcut olup, 2017-2018 eğitim yılında karşılıklı 88 öğrenci/53 öğretim elemanı değişimi gerçekleştirilmiştir. KA107 projesi Bologna sürecine ortak olan ülkelerle yapılan projedir. Bu proje çerçevesinde geçen yıl Malezya, Kazakistan, Gürcistan, Ukrayna, Moldova, Kosova, Bosna- Hersek, Arnavutluk ve Cezayir’deki Üniversitelerle 40 öğrenci/70 öğretim elemanı değişimi yapılmıştır. Üçüncü proje ise Anadolu, Kütahya Dumlupınar, Uşak ve Manisa Celal Bayar Üniversiteleri ile yürüttüğümüz Erasmus Staj Konsorsiyumlarıdır. Bu proje kapsamında da geçen yıl 85 öğrenci/10 öğretim elemanı değişimi gerçekleştirilmiş ve bu programlarda 1 milyon 31 bin Avro tutarında bir bütçe kullanmıştır. AKÜ, özellikle KA107 ve Erasmus staj programlarında önde gelen üniversiteler arasında yerini almış bulunmaktadır. Bu değişim sayılarının artması için önümüzdeki süreçte daha fazla gayret göstereceğiz.”
“AKÜ BÜNYESİNDEN İKİNCİ
ÜNİVERSİTEYİ ÇIKARTTI”
AKÜ’nün gelişimini büyük ölçüde tamamlamış olduğunu dile getiren Rektör Solak, “Yönetim dönemimizde fiziksel olarak yüzde 75, sağlık hizmetlerinde ise yüzde 300 büyüme sağlanırken, öğrenci sayısında yüzde 41, öğretim elemanı sayısında ise yüzde 22 artış gerçekleşmiştir. Rakamlarla ifade ettiğimiz büyüyen üniversitemizden, 18 Mayıs 2018 tarihinde yayınlanan 7141 Sayılı Kanunla Afyonkarahisar Sağlık Bilimleri Üniversitesi isimli yeni bir üniversite kurulmuştur. Bu yeni üniversitemiz 2006 yılında kurulan Uşak Üniversitesinden sonra bünyemizden çıkan ikinci üniversitedir” dedi. Rektörlük döneminde farklı bütçeli ve farklı büyüklükteki 32 proje için 420 milyon liralık yatırım harcaması yaptıklarını vurgulayan Rektör Solak şöyle konuştu:
“Bu yatırımlardan öne çıkanlar arasında; Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon ile Onkoloji ve Hematoloji Hastaneleri, Radyoterapi Merkezi, Poliklinik binası, Tıp Fakültesi amfi ve derslikleri, Diş Hekimliği Fakültesinin hizmet binası, Mühendislik ve Teknoloji Fakültelerine ait 71 eğitim laboratuvarı, Afyon MYO Eğitim Tesisleri, BESYO’ya ait antrenman tesisi, açık – kapalı futbol, voleybol ve basketbol sahaları, Bolvadin, Dinar, Sandıklı ve Şuhut MYO eğitim tesisleri, il merkezi ve ilçelerdeki binaların alt yapı ve büyük onarım hizmetleri bulunmaktadır. Ayrıca tüm tesislerin Jeotermal Kaynaklı Isınma Sistemine alınması ile çevreye duyarlı temiz enerjiyle ısınan kampüsler oluşturduk. Bunlardan Zafer Sağlık Külliyesinde yer alan tüm birim ve tesisler yeni kurulan Afyonkarahisar Sağlık Bilimleri Üniversitesine devredildi. Bunların dışında bu yıl Yarı Olimpik Kapalı Yüzme Havuzu ile Emirdağ kampüsü dâhil dört projemizi daha bu hafta tamamladık ve hizmete hazır hale getirdik.”
Orman ve Su İşleri eski Bakanı AK Parti Afyonkarahisar Milletvekili Prof. Dr. Veysel Eroğlu’nun koordinasyonu ile tıbbi ve aromatik bitkilerin Türkiye ekonomisine kazandırılması için yürütülen çalışmalar ile ilgili de bilgiler veren Rektör Solak; bu bitkilerin tanıtımı, üretimi ve ticari özelliklerini anlatan 15 tanıtım kitabı hazırladıklarını ve Afyonkarahisar’ın yeşil envanterinin yer aldığı Etnobotanik Kitabında yayınladıklarını belirtti.
“ÜNİVERSİTELER GELİŞİMİ
TETİKLEYECEK KURUMLARDIR”
Afyonkarahisar Valisi Mustafa Tutulmaz ise üniversitelerin bilim yapılan yerler olduğunu ifade ederek, güçlü ve lider bir Türkiye olabilmenin en önemli şartlarından birisinin üniversitelerin kendi fonksiyonlarını çok iyi bir şekilde yerine getirebilmelerinden geçtiğini belirtti. Türkiye’nin zor bir coğrafyada yer aldığını ve bunun gerekliliği olarak güçlü olmasının elzem olduğunu dile getiren Tutulmaz, “İşte üniversiteler bunu tetikleyecek, bunları hızlandıracak birimlerdir. Bilim tarihinde kalması gereken bazı gelişmeler, geçmişte yaşanan gelişmeleri hala bu günün üniversitelerinde okutuluyor olması eleştiri konusu olmaktadır. Artık onları bizim geçmişte bırakmamız sadece bilim tarihinin bir alanı haline getirmemiz gerekmektedir. Bizim bugün yapay zekadan, endüstri 4.0’dan ve diğer alanlardan bahsetmemiz lazımdır. Eğer bunlara uzak kalırsak bu yarışta dünyada geri kalırız ve güçlü lider bir Türkiye olmanın gerisinde kalırız. Yaşadığımız dönem bunları çok açık bir şekilde ortaya çıkardı.” şeklinde konuştu.
“DÜNYANIN EN KIYMETLİ
ARAZİSİ ÜZERİNDEYİZ”
2018-2019 Akademik Yılı Açılış Töreninde ilk dersi veren İçişleri Bakanı Sayın Süleyman Soylu, özgürlük mücadelesinde kahramanlık ve şehadet destanlarının yazıldığı Afyonkarahisar gibi bir şehirde hem eğitim vermek hem de eğitim almanın çok başka bir duyguya ve manaya sahip olduğunu belirtti. Türkiye’nin hür, özgür ve bağımsız bir şekilde yönetilmesini istemeyen büyük bir kesimin olduğunu vurgulayan Soylu, “Ben bunu söylediğimde bazen eleştiri yapanlar da var. Biz dünyanın en kıymetli arazisinde oturuyoruz. En kıymetli arazisine sahibiz, batı açısından da doğu açısından da. Başımıza elbette ki türlü türlü sıkıntılar getirmeye çalışacaklar. Bunu sadece 21. yüzyılın başında yaşamıyoruz. Biz Karlofça’dan itibaren aslen gerileme dönemine mahkûm edilmeye çalışılan bir medeniyetin evlatlarıyız. Bu milletin en acılı zamanında bile değerlerini unutmama erdemi, esas itibariyle bu aziz milleti ayakta tutmuştur ve tutmaya devam edecektir.” diye konuştu.
“DÜNYA SİZDEN ÇOK ŞEY BEKLİYOR”
Tüm dünyanın gençlerden çok şey beklediğini belirten İçişleri Bakanı Soylu, şöyle konuştu:
“Biraz önce dünyanın sizlerden çok şey beklediği ifade ettim. Belki içinizde bu sözü biraz abartı bulmuş olanlar olmuştur. Dünya sizden çok şey bekler. Çünkü o gelişmiş, zengin ülkelerin meşhur üniversitelerinden mezun batılı gençlerinden maalesef bu dünya umduğunu bulamadı. Biz, oralardan yetişen kimyagerlerin en iyi ilaçları yapacağını ve ölümcül hastalıklara çare bulacaklarını zannetmiştik. Oysa onlar tuttular, en öldürücü sentetik uyuşturucuları imal ettiler. Yeni geliştirilen uyuşturucuların tanımlandığı Avrupa Birliği Erken Uyarı Sisteminde 670 çeşit uyuşturucu madde tanımlı durumda ve bunların yüzde 70’i son 5 yılda bu tanımın içerisine girmiş. Oralardan mezun olmuş gençler, interneti icat etti. Umutlanmıştık. Sonra o internetten bomba yapmayı öğrettiler. Uyuşturucu sattılar, teröristleri orada örgütlediler. İnsanların ahlakını bozmak, vaktini, özel hayatını çalmak, banka hesaplarını bozmak gibi siber suç ve günahları işlediler. Bu yüzden dünyanın en mazlum milletleri, terörden kaçanlar, göç yollarında perişan olan insanlar, Türkiye gelsin de bizlere birkaç kuyu açsın, ilaç üretsin diye bekleşen Afrikalı insanlar; sizlerden yani AKÜ gençlerinden çok şey bekliyor.”
Türkiye’nin 3 milyon 591 bin mülteciye ev sahipliği yaptığını kaydeden İçişleri Bakanı Soylu, “Bunun sorumlusu sadece bu coğrafya mı? Afganistan’da üretilen haşhaşın sorumlusu sadece o coğrafya mı? Pakistan, Afganistan, Suriye, Irak, Tunus, Yemen, Fas, Mısır şuanda çok büyük bir istikrarsızlık içerisinde. Bunu bu noktaya getiren sadece orada yaşayan insanlar mı? Gün geçtikçe zenginleşen ve tam 400 yıldır dünyaya hükmetmeye çalışan batı toplumu acaba bunun neresinde? Ege Denizi’nde ve Akdeniz’de zulümden kaçmak, namusuna sahip çıkabilmek için kendisini bir felakete sürüklediğini ve çocuklarıyla ölüme gittiğini bile bile kendini o dalgaların içerisine atan insanlardan hiç ders çıkartıyor musunuz?” dedi.
“TÜRKİYE BELLİ BİR İSTİKAMET
ÖLÇÜSÜNDE HAREKET EDİYOR”
21. yüzyılın insanlığa çok farklı geldiğinin altını çizen İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, konuşmasına şöyle devam etti:
“20. yüzyılın sonunda çok farklı bir tablo vardı. Herkes birbirine sınırların kalktığını, artık Avrupa’da bile bir ülkeden başka bir ülkeye geçerken pasaport sorulmadığını ve bu yüzden 21. yüzyılda başka bir dünya oluşacağını söylüyordu. Oysa Londra’da metroya binerken tedirgin olan İngiliz vatandaşlarının 21. yüzyılda olacağını kimse hayal etmiyordu. Etrafımızdaki coğrafyaya sadece, acaba buradan ne elde edebilirim diye bakan, bütün değerlerinden yoksunlaşmış bir batı medeniyeti ile karşı karşıyayız. Sorumluluğumuz onları silkip kendine getirmektir. Bu zenginlik bizde var, bu coğrafyada var. Yine ifade etmek isterim ki biz belli bir istikamette gidiyoruz. Biz bu istikametten hiç sapmadık. 20. yüzyılın ortalarında Türkiye’nin kendi istikametini çizmesi söz konusuydu. Aynen Cumhuriyetimizi ve kurtuluş mücadelemizi birlikte gerçekleştirdiğimiz gibi. Türkiye, 20. yüzyılın ortalarında köyler ile şehirleri birbirine entegre etmişti. Rahmetli Adnan Menderes, bir köylünün oğlunun ya da kızının mühendis, avukat, vali, profesör ve şehirde esnaf olabilmesini sağlayarak o köyler ile şehirleri birleştirmişti. Rahmetli Özal, bu çizgiyi hiç bozmadı, üzerine bir şey daha ekledi. Büyük şehirleri diğer büyük şehirler ile birleştirdi. Büyük otobanlar yaptı. Kıymetli Cumhurbaşkanımız da 81 vilayeti bölünmüş yollarla birbirine birleştirdi.”
“DÜNYA SAVUNMA SANAYİ HARCAMASI 1,7 TRİLYON DOLAR”
Sadece para kazanmak için meslek sahibi olunmaması gerektiğini dile getiren İçişleri Bakanı Soylu, Türkiye’nin bulunduğu coğrafyanın ne tür şartlara sahip olduğunu ve zorluklarını belirtti. Soylu, şöyle konuştu:
“Dünyada savunma sanayi harcamaları 2017 yılında 1,7 trilyon dolar seviyesinde gerçekleşti. Amerika’nın Orta Doğu’daki savunma bütçesi 69 milyar dolar, İngiltere 50 milyar dolarlık savunma bütçesi ile Orta Doğu’da etkinliğini arttırmaya çalışıyor. Fransa ise 2019–2025 yılları arasında 295 milyar Euro savunma harcaması yapmayı planlamaktadır. Dikkat ederseniz bu bütçelerin adı savunma bütçesi. Bu ülkelerin Orta Doğu’ya uzaklığı 4-5 bin kilometre ile 11 bin kilometre arası değişmektedir. Öte yandan dünyada şu anda, bildiğim kadarıyla, resmi olarak savaşta olan hiçbir ülke söz konusu değildir. Böyle bir savaş yok dünyada ama öyleyse bu neyin bütçesi ve neyin savunması? Kime karşı bir savunma, bilmiyoruz. Bu birinci fotoğrafımız olsun. 2002 yılında Afganistan’da haşhaş ekili alanların miktarı 17 bin hektar. 2002 yılında Amerika, Afganistan’a barış ve huzur ve demokrasi getirmek üzere her zaman hikâyeleri ile müdahale etti. Eksik olmasınlar ama getirdikleri barış, huzur ve demokrasi sayesinde olsa gerek, 2017 itibariyle haşhaş ekili alan miktarı 328 bin hektara çıktı. Huzur, demokrasi ve barış; bizi aldatmaya çalışıyorlar. En son 3 tane teröristi listesine alıp güya milletimizin gönlünü alacaklar. Ben o fotoğrafı size okuyayım, bugüne kadar hiç sesimi çıkarmadım. Güya bizle dalga geçiyorlar. 2 bakanı yaptırım listesinden çıkartıp 3 tane teröristi yaptırım listesine koyuyorlar. Bize demek istiyorlar ki, senin bakanın ile o terörist arasında bir farklılık söz konusu değil.”
“SINIRLAR TEKNOLOJİ İLE GÜVENDE OLACAK”
Terör sızmalarını, uyuşturucu ve düzensiz göçmenlerin Türkiye’ye girişini engellemek için sınırların kamera, sensör ve duvarlarla çevrileceğini belirten Soylu, şunları kaydetti:
“Doğu ve Güney sınırlarımızın tamamını kamera, sensör ve duvarlarla çeviriyoruz. Aynı zamanda Ege Denizi, Akdeniz ve Karadeniz 2-3 yıl zaman zarfı içerisinde kameralarla ve radar sistemiyle Dünya’da neredeyse hiçbir ülkede olmayacak bir teknoloji ile donatılacak. Teknoloji geliştikçe bu teknoloji ile ülkesinin güvenliğini ve insanın huzurunu bir arada tutmaya çalışan bir ülkeden bahsediyoruz. Güçlü bir ülkeden bahsediyoruz. Bunlar 20 yıl 30 yıl önce hayaldi. Çavuş Adasından Ege Denizini Karadeniz’in bir noktasından ve birkaç noktasından Karadeniz’in, Hopa’nın bir noktasından o bölgenin tamamını ve hareketliliğini takip edebiliyoruz. Bu sadece güvenliği sağlamıyor. Bizi büyük bir tasarrufla da karşı karşıya bırakıyor. Gemilerimizin oralarda devriye atmasını engelliyor ve milyonlarca lira Türkiye’yi başka bir tasarruf zemini içine koyuyor. Her türlü tedbirimizi aldığımızı bu konularda ayaklarımızı sağlam bastığımızı özellikle jandarma, polis, sahil güvenlik ve bazı bölgelerde Türk Silahlı Kuvvetlerle entegrasyonumuzu ve istihbarat örgütleriyle entegrasyonumuzu en üst düzeyde tuttuğumuzu ve bu konuda teknolojinin bütün nimetlerinden istifade ettiğimizi belirtmek istiyorum. Hakkari’de ikiz plakalı bir araç aynı zamanda Edirne’de jandarmamızın veya polisimizin tabletine aynı şekilde düşmektedir. Bütün buralarda attığımız adımlar, uyguladığımız yöntemler, gerçekleştirdiğimiz süreçler bu ateş coğrafyası içerisinde Türkiye’yi huzurlu ve güvenli yapmaya yönelik bir anlayışı ortaya koymaktadır. Sıkıntı çekmeyecek miyiz? Çekeceğiz. Zorluklarımız olmayacak mı? Olacak. Bu mücadelelerde şehit vermeyecek miyiz? Vermek istemeyiz.”
“O KIZLARI PKK TERÖR ÖRGÜTÜNE YEM ETMEYECEĞİZ”
2016 yılında dağlarda 2 bin 750 teröristin olduğunu bugün ise 700 ile 720 arasında teröristin olduğunu söyleyen Soylu, “Karakolda durursak herhalde bunları etkisiz hale getirme fırsatımız olmaz. Nereye kadar giderlerse oraya kadar peşlerinden gideceğimizi ifade etmek istiyorum. Derdimiz ne biliyor musunuz? 13-14 yaşında Güneydoğu’da yaşayan kızlarımızı ailelerinden gasp ediyorlar o Amerika’nın güya terör örgütü listesine koyduğu o ahlaksıza getiriyorlar taciz ettiriyorlar, tecavüz ettiriyorlar, sonra da bir daha ailesine gönderme imkanı da vermiyorlar. Buna seyirci mi kalalım bu bizim dinimize, geleneğimize, atamıza, örfümüze, adetimize uyuyor mu? Seyirci mi kalalım biz buna? Ülkemizle ne kadar övünürseniz azdır. O kızları PKK terör örgütüne yem etmeyeceğiz Allah nasip ederse onları her birinden öğretmen, mühendis, doktor ve şu üniversitelerde bu ülkenin yarınlarına güçlü bir şekilde sizlerle ay yıldızlı bayrağın altında ülkemi kucaklayan evlatlar yetiştireceğiz.” dedi.
“ÖĞRETMENLERİMİZ DE BİZİM KAHRAMANLARIMIZ”
Şırnak’ta, Beytüşşebap’ta, Batman Kozluk’ta hiçbir sınıfta tek bir öğretmen eksikliğinin bulunmadığını kaydeden Soylu, şunları söyledi:
“Jandarmamız, askerimiz ne kadar bizim kahramanımızsa orada görev yapan öğretmenlerimizde o kadar kahramanımızdır. Burası bir bilim yuvası eğitim yuvası bu bilinçle konuşuyorum. Doktorlarımız, onlar da bir anne kuzusu. Kimisi eşini, kimisi çoluğunu çocuğunu bırakmış orada bu ülkenin başına bela olmaya çalışanların önünü kesebilmek için o mini minnacık elleriyle beraber yardımı, huzuru, özgürlüğü, kardeşliği aşılamaya çalışmaktadır. Dün Hakkari ve Yüksekova’daki yaralanan askerlerimizi ziyaret etmeye gittiğimde o doktorları görecektiniz. Hepsi ile gurur duyuyoruz. Hepsi büyük bir görevi yerine getirmeye çalışıyor. Üç denizde de göçmen, uyuşturucu, sigara, alkol ve tarihi eser kaçakçılığı ile mücadele edilmektedir. Şunu da söyleyeyim bizim sahil güvenlik komutanlığımız 1 kapasitesini şu an 4 kapasite ile yürütmektedir. Yani 4 kat daha fazla bir mesai ortaya koyuyor. Gece, gündüz, sabah, akşam bu güvenliği sağlamak için bir çaba sarf etmektedirler. Saydığım bu 4 grupta görev yapan kolluk gücümüz toplam 525 bin kişidir. Nasıl bir sorumluluk altında olduğumuzu ve nasıl bir kapasite ile bu ülkenin beka mücadelesi verdiğini görmeniz için ifade etmeye çalıştım. Tabi bu anlattıklarım yükümüz, sorumluluklarımız ve maliyetlerimiz ile ilgiliydi tabi bunun karşısında bir de gücümüz var.”
“TÜRKİYE’NİN EN BÜYÜK 2 GÜCÜ VAR”
Türkiye’nin sorunlarla mücadele ederken kullandığı en büyük iki gücünün olduğunu söyleyen Soylu, “Birisi büyük milletimizin cesareti ve feraseti ikincisi ise köklü devlet geleneğimizdir. Milletimizin özelliklerine ait olan kısım varlığımıza yönelik tehditlere karşı binlerce yıldır değişmeden verdiğimiz tepkilerdir. Çanakkale’de şu Afyonkarahisar’da kurtuluş mücadelesinde yaşanan büyük fedakârlıkları düşünün. Yıllar sonra 15 Temmuz’da insanların sokağa indiğinde neler yaptığını düşünün. İkinci özelliğimizde esas itibariyle altını çizmek için belirtiyorum köklü devlet geleneğimizdir.” dedi.
BAŞARILI AKADEMİSYEN VE ÖĞRENCİLER ÖDÜLLENDİRİLDİ
Açılış dersinin ardından uluslararası çapta düzenlenen yarışmalarda derece alan Afyon Kocatepe Üniversitesi öğretim elamanları Güzel Sanatlar Fakültesi Dr. Öğretim Üyesi Yavuz Özer ve Öğretim Görevlisi Hasan Şahbaz ile Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu öğrencisi Ali Cengiz, Turizm Fakültesi öğrencileri adına Tolga Kaya ve Devlet Konservatuvarı Yüksek Lisans Öğrencisi Buğra Çankır’a ödülleri İçişleri Bakanı Sayın Süleyman Soylu tarafından verildi.
OLİMPİK YÜZME HAVUZU HİZMETE GİRDİ
2018-2019 Akademik Yıl Açılış Dersinin ardından İçişleri Bakanı Süleyman Soylu tarafından Afyon Kocatepe Üniversitesi Yarı Olimpik Kapalı Yüzme Havuzu düzenlenen törenle hizmete girdi.