Türkiye’de aile çözülüyor – Kocatepe Gazetesi
“Modern Hayatta Gençlerle İletişim Kurma” başlıklı konferasta konuşan Yardımcı Doçent. Dr. Mücahit Gültekin, çocuklar ve gençlerin düştükleri sorunların temelinde Türkiye’de çözülen aile yapısının olduğunu söyledi. Gültekin, küresel, seküler sisteme kişilerin ve çocukların alışmaması gerektiğini, iyi anne baba olmanın kontrol anne babalıkla sağlanamayacağını kaydetti AKÜ Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Yardımcı Doçent. Dr. Mücahit Gültekin Camiiler ve [&hellip]
“Modern Hayatta Gençlerle İletişim Kurma” başlıklı konferasta konuşan Yardımcı Doçent. Dr. Mücahit Gültekin, çocuklar ve gençlerin düştükleri sorunların temelinde Türkiye’de çözülen aile yapısının olduğunu söyledi. Gültekin, küresel, seküler sisteme kişilerin ve çocukların alışmaması gerektiğini, iyi anne baba olmanın kontrol anne babalıkla sağlanamayacağını kaydetti
AKÜ Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Yardımcı Doçent. Dr. Mücahit Gültekin Camiiler ve Din Görevlileri Haftası kapsamında “Modern Hayatta Gençlerle İletişim Kurma” başlıklı bir konferans verdi. Katılımın yoğun olduğu konfernas Müftülüğün konferans salonunda gerçekleştirildi.
BABA KAYGISI İLE KONUŞTU
Konferans öncesi Türk Müziği Grubu Hoş Sada tarafından ilahiler seslendirildi. Konferans öncesi katılımcılara hitap eden İl Müftüsü Burhan İşleyen, konferansın hayırlı ve verimli olmasını diledi. Programda Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Camiiler ve Din Görevlileri Haftası’na özel hazırlattığı tanıtım filmi izlendi. Yardımcı Doçent Dr. Mücahit Gültekin, akademisyen vasfı ile değil, daha çok bir baba yüreği, kaygısı ve baba şefkati ile konuşacağını ifade etti. Afyonkarahisar’a yeni geldiğini 20 yıl boyunca Bursa’da yaşadığını söyleyen Gültekin; “Bursa’da Psikolojik Danışmanlık yapıyorum. Her gün 15-20 civarında insanla çok çeşitli sorunlar hakkında konuşuyorum. Dolayısıyla ben akademik hayatın içerisinden gelmiyorum. Daha akademik hayata yeni başladım. Ben bu sorunları yaşayan insanların içerisinden geliyorum. Nasreddin Hoca’nın fıkrasında ki gibi ben damdan düşenin yanından geldim. Her hafta boşanmış ailelerle biraraya geliyorum.” dedi.
GENÇLİK STRATEJİK BİR KONU
AKÜ Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Yardımcı Doçent. Dr. Mücahit Gültekin, boşanarak parçalanan ailelerin çocuklarının 4-5 yaşlarında anne, babaları varken yetim kaldıklarına şahit olduğunu kaydetti. Şiddet gören, intiharın eşiğine gelenlerle karşılaştığını ifade eden Gültekin; “Uyuşturucu kullanımı nedeniyle göz kapaklarını tutamayan 15-16 yaşında çocuklarla karşılaşıyorum. Karşı karşıya olduğumuz sorunu gerçekçi şekilde öğrenelim. Bu sorunları eğer çözecek isek gerçekçi olmalıyız. Başka bir toplantıda ifade ettim. Ben gerçekten Diyanet İşleri Başkanlığını kutluyorum. Çok kritik ve önemli bir konuya temas ettiler. Gençlik son derece stratejik bir konu. Bizim çocuklarımızı, gençlerimizi tehdit edenler gençliğe oynuyorlar. Çok ciddi planları var. Sadece 2012 yılında online oyun üreten firmalar o yıl için bu işe 68 milyar dolar para ayırdılar. O online oyunlarda neler oduğunu biliyor muyuz? Orada sadece oyunlar oynanmadığı, gençlerin nelere bulaştırıldığını biliyor muyuz?” diye konuştu.
BAĞIMLILIK YAŞI 10’A KADAR DÜŞTÜ
Gençlik üzerine çok ciddi oyunlar oynandığını, bir baba olarak oğlunu okula her gün kaygılarla gönderdiğini belirten Yardımcı Doçent. Dr. Mücahit Gültekin, oğlunun kendisine okullarında çete olduğundan söz ettiğini aktardı. Gültekin; “Çocuğum ilkokul üçüncü sınıf öğrencisi. Bir gün bana çetenin ne anlama geldiğini sordu. Okullarında çete olduğunu söyledi. Üçüncü sınıflar çete kurmuşlar. Bu çete arka bahçede kimin top oynayacağına karar veriyormuş. Çetenin lideri olduğu söylenen 9 yaşındaki Recep ile görüştüm. Kendisi arka bahçede topu kimin oyanaycağına karar verdiklerini söyledi. Beş yaşındaki çocuklardan, kız çocukları Aşkı Memnu’yu oğlan çocukları ise Adanalı’yı izleyip oradaki baş rol karakterleri gibi olmak istiyorlar. Bu çocukların hiçbirisi sözünü ettiğim dizileri izlemek için televizyon açmıyorlar. O televizyonlar anne ve babalarıyla birlikte açılıyor. Ege Üniversitesi’nden açıklama yapıldı. 10 Yaşında bağımlıları varmış. Uyuşturucu kullanma yaşı çok düştü. Uyuşturucu kullanımı, cinsel istismar sorunları hızla yayılıyor.” şeklinde konuştu.
GERİYE DÖNÜŞ İÇİN
EN AZ 10 YIL GEREK
Gençlerle, çocukların içine düştükleri sorunun temelinde Türkiye’de aile kavram ve yapısının çözülmesinin yattığını söyleyen Doçent. Dr. Mücahit Gültekin, Türkiye’de ailenin çözüldüğünü, çöktüğünü belirtti. Mevcut gidişata dur denilememesi halinde çabaların büyük kısmının boşa gideceğii endişesini dile getiren Gültekin; “Aile güçlenmez ise çabalar boşa gider. Son 10 yılda 1 milyon 200 bin çift boşandı. Geçen sene 125 bin çift boşandı. Yüzlerce boşanma nedeni var. Ama niye evlendiniz ya da evlenme kriterleriniz nedir sorusuna alınan cevaplar düşündürücüdür. Erkekler güzellik aradıklarını, kadınlar ise para ve makam aradıkları cevabını vermişler. Gösteriş ve dünyevi özellikler arandığı için ortaya bu tablo çıkıyor. 2008-2012 Yılları arasında Başbakanlığa bağlı TİEK yaptığı açıklamada, çocuklarda uyuşturucu kullanımının yüzde 127 oranında arttığını bildirdi. Sosyal Bilimlerde bulunanlar bilirler, olumlu ya da olumsuz bir trend yükselmeye başlarsa ondan geri dönüş için en az 10 yıl geçmesi gerekir. Bugün biz tüm gücümüzle bu soruna odaklansak en az 10 yıl içerisinde ancak durdurabiliyoruz.” ifadelerini kullandı.
“KİMSEM YOK BİRİNE İHTİYACIM VAR”
Hayatının büyük bir kısmının psikoloji yazıp okumakla geçtiğini, mevcut sorunların çözüm ve kurtuluş yolunun toplum içinde olduğunu anlatan Gültekin şöyle konuştu: “Çözüm burada kendi içimizde. Net olarak söylüyorum bizim değerlerimizde. Bizim tarihimizde ve geçmişimizde. Ama bizler buna ne kadar değer veriyoruz? Ben bunu samimiyetle dert ederek O’nu model alıyor muyuz? Buna verebileceğim örnekler var. Ben bir kaç tane örnek üzerinden gideceğim. 15 Yaşında Kanadalı Amando Told isimli bir kız çocuğu yaklaşık 8,5 dakikalık not kağıtları ile durumunu anlattığı bir video çekiminin ardından kendi asarak intihar etti. Dünya da ulusal kanallarda haber oldu. Çünkü videosu bir hafta içerisinde 3,5 milyon kez tıklandığı için. Tartışılan bu videonun kaldırılmasıydı. Gerekçesi intihar vakalarının artışıydı. Bu kız çocuğunun hayat hiyakesini araştırdım. Anne baba ayrı. İnternette yaşça büyük bir erkekle tanışıyor. O kişi uygunsuz bir fotoğrafını istiyor. Kızda gönderiyor. Daha başkaca uygunsuz taleplerde bulunduğunda kız bunu reddediyor. Fotoğrafını yayınlamakla tehdit ediyor ve o adam aldığı resmi profil resmi olarak kullanıyor. Durumu arkadaşlarına anlatıp yardım istediğinde alay edilip aşağılanıyor. Çamaşır suyu içeret intihar ediyor. Hastaneye son dakika yetiştiriliyor. Yine okulda arkadaşları bu seferde intiharı beceremediği için alay ediyorlar. Kendini asmadan önceki not kağıtlarına yazdığı son cümlesi ‘Kimsem yok birine ihtiyacım var.’ oluyor.”
YALNIZLIK POPÜLER OLMAMAK
GENÇLERİ ÜRKÜTÜYOR
Kanadalı 15 yaşındaki kız çocuğu vakası örneğini verdikten sonra Türk toplumunda da bu emarelerin görüldüğünü tedirgin olunması gerektiğini kaydeden Gülketin şunalrı söyledi: “Biz dünya toplumlarına göre şu anda daha iyi durumdayız. Ama tedirgin olmamız içinde gerekli nedenler var. Ben Bursa’da dini ve manevi değerlere önem veren bir çevreden geliyorum. Ama gerçekten durumumuz çok parlak değil. Çocuğunuz varsa derdiniz var. İşin asıl kısmı şova ve gösterişe çok önem vermemizdir. Çocuklarımız, gençlerimiz yalnız kalmak istemiyorlar. Sanırım geçen yıldı Diyanet İşleri Başkanlığı samimiyet temasını işledi. Samimiyet çok önemli birşey. Çocuklarımız ve gençlerimize baktığımızda okullarda, sokaklarda, gittikleri yerlerde yalnız olmak istemiyorlar. Onlar için beğenilmek, popüler olmak çok önemli. Horlanmak ve kınanmak istemiyorlar. Sosyal medya da koyduğu fotoğraflar beğenilmediği için deprasyona giren kızlarımız var. Alkışlanmak ve alkışlananlarla, bravo denilerlerle birlikte olmak istiyorlar. Beğenilmek çocuklarımız ve gençlerimiz için en önemil motivsayon.”
KESKİN CÜMLE
YALNIZLIK
ÖLÜMDEN BETER
Bursa’da Psikolojik Danışmanlık hizmeti verdiği dönemde iyi eğitimli bir anne babanın temiz yetiştirdiği çocuğunun yaptığı kötü suçlar sonrası kendisine başvurduğunu anlatan Gülketin şu ifadelere yer verdi: “Anne ve baba gerçekten iyi eğitimli kişilerdi. Çocuklarını da temiz deyim yerinde ise saksıda çiçek gibi yetiştirmişler. Çocuğun okulda yaptıklarından babasının haberi yoktu. Annesi bana oğlu ile başvurdu. Çocuk ve anneyi ayrı odalara alarak dinledim. Çocuğa direk olarak bunları niye yaptığını sordum. Çocuk bu suçları arkadaşlarının etkisinde kalarak işlediğini söyledi. Okulda popülerler ve ezikler diye iki grup olduğundan söz etti. Kendisi efendi ve düzgün giyimli olduğu için ezik grubunda yer aldığını, dede lakabının layık görüldüğünü belirtti. Dedim ki ‘Oğlum Allah eziklerden yanadır.’ dedim. Eziklerden okulda kaçıldığını söyledi. Anlatımları sırasında keskin bir cümle daha vardı benim için. Kendisine benzer bir kız arkadaşı için düzenlenen ‘Esma’nın Kezbanlığa Veda’ partisine gittiğini söyledi. Partinin ismi ilginç. Partide Esma’nın kabuğunu kırıp daha bakımlı, dikkat çekici, makyajlı ve dekolte giyim tarzına adım atmasının kutlandığını söyledi. Keskin olan cümle ise sözkonusu şeyleri yapmadığı takdirde yalnız kaldığını anlatarak ‘Yalnızlık ölümden beter’ dedi. Şimdi 300’e yakın arkadaşı olduğunu, başka okullardan onu görmeye gelenlerin olduğunu aktardı. Biz çocuklarımızı yalnızlığa, horlanmaya alıştırmıyoruz. Biz hem kendimizi hem de çocuklarımızı küresel, seküler sisteme alıştırıyoruz. Yanlış olmaktansa yalnız kalmayı kanıksamalıyız.”
ALLAH KALPLERİ DEĞİŞTİRMEDİKÇE SONUÇ DEĞİŞMEZ
Anne, babaların ağırlıklı olarak çocukların rütbe ve makamlarıyla övündüklerine işaret eden Gültekin; “Peygamberler hep geldikleri toplum ve kavimlere rol model olmuşlardır. Ama tüm Peygamber modelleri horlanmıştır. Peygamber Efendimiz (SAV) her konuda olduğu gibi çocuk yetiştirme konusunda da bizlere örnektir. Hz. Fatıma babasına çocuk olmasına rağmen annelik yapabilen bir evlattır aslında. İyi anne ve baba olmak sürekli kontrollü olmakla sınırlı değildir. Eli sıcak sudan soğuk suya girmeyen el bebek gül bebek çocuklar yetiştirerek doğruyu yapmıyoruz. Hz. Fatıma kötülükleri babası Peygamber Efendimizle (SAV) birlikte yaşadı. O mücadele ile büyüdü. Bizler kınanmaktan gerçekten çekiniyoruz. Çocuklarımızı düşmansız büyütüyoruz. Oysa düşmanlarla dolu bir dünyadayız. Allah kullarına mücadele ve azim duygusu vermiştir. Bataklık varsa sinek ürer. Yani sorunun kaynağını kurutmadan sorun çözülmez. Batı sürekil barış diyor savaş çıkarıyor. Demokrasi diye diktatörlüğü, özgürlük diye esareti getiriyor. Ama bunları getirirken süslü ambalajlar kullanıyor. Allah’a yalvarıyorum hepimizin çocuklarını koruyup gözetsin. İhlas ve iman versin. Hz. Nuh’u unutmayalım. Kendi oğlu da müşriklerin içerisinde yer aldı. Bizler sürekli kurtarma derdinde olmak zorundayız. Ama şu da bir gerçektir ki, Allah kalpleri değiştirmez ise çabalar amaca ulaşamaz.”
>> Burcu AYDIN’ın haberi