Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Aziz Aslan
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

TÜRKİYE KISKAÇTA

Gözü dönmüş kapitalizm, yeryüzünün neresinde olursa olsun, imana-vicdana-insana düşmandır.
Bu kapitalist ideolojinin doğası gereğidir. Çünkü kapitalizm, Sosyal Darvinciliğin iktisadi modelidir ve hakka değil,
GÜÇ’ e inanır.
Güce dayanır.
Güce tapar.
Güçlünün güçsüz olanı yok etmesini meşru kabul eder. Hatta meşru olmaktan öteye mecbur tutar. Vahşi küresel kapitalizm, elinde bulundurduğu güce dayanarak dünyayı istediği gibi şekillendirmek istiyor.
Eğer istedikleri kadim insanlık değerleri olsaydı, bu, bütün dünya için bir nimet, hatta bir rahmet olurdu. Ama O, insani değil, maddi değerlerle ilgileniyor.
PARA-ALTIN-PETROL-HER TÜRDEN ENERJİ-UCUZ İNSAN EMEĞİ istiyor.
Birde canını sıkmayacak, ayak bağı olmayacak, köleliğini şükranla karşılayacak bir siyaset istiyor.
Aradığını buluyor da.
Taklitçiliğin ve yaranmacılığın pazarında, ruhunu, vicdanını satacak aydınlar, gazeteler, gazeteciler, televizyonlar, sermayedarlar, hatta askerler bulmak bile mümkün olabiliyor.
Nasıl olsa artık tüm dünya, global bir Pazar yeri ve bu pazarda her şeyin, herkesin bir fiyatı var diyorlar. Ne acıdır ki bu on beş yılda Türkiye’nin etrafında ateşten bir çember vardı. Bu çember daraldıkça daraldı. Ama Türkiye’de maalesef azınlıkta kalmış bir avuç namuslu aydın ve siyasetçiden başka kimse bu tabloyu görmek istemedi.
Çünkü yaklaşmakta olan felaketi öngörmek sorumluluk getiriyordu. Tavır almak gerekirdi. Ama tavır almak bedel ödemeyi gerektirir. Kimsenin aferin bile demeyeceği bir gayret uğruna ağır bedeller ödemeyi göze alabilecek insanlar maalesef pek azdılar.
Tersini yapanlar, göz yumanlar belki biraz mühlet kazandılar. Taşeronluk yapanlar, ikbal ve iktidar gördüler. İnandık dedikleri ne varsa, mukaddes diye gördükleri ne varsa, bu ucuz taşeronluk uğruna haraç mezat sattılar.
– Şimdi Türkiye daha mı özgür?
– Hayır.
Özgürlük, sadece Türkiye’nin ve Türk Milleti’nin mukaddeslerine saldıranlar için var.
Özgürlük, sadece Türkiye’nin bölünmesi konusunda gayret sarf edenler için var.
– Şimdi Türkiye daha mı zengin?
– Hayır.
Devlet, elindeki her şeyi satmış ama borcu daha fazla.
Vatandaş, 20 yıl öncekine göre daha düşük reel ücretle çalışıyor, hayat şartları daha da ağır. Çalışanlar, sabit ücretli memur ve emekli-ler, küçük esnaf, orta ölçekli sanayici, hayat gailesinden bunalmış durumda. Çareyi kendi canına kastetmekte, bulanların sayısı, hiç de anımsanmayacak kadar çoğaldı. Ama GSMH yüksek diyorlar.Taşeronlaşan bir ekonomide, o GSMH dan aslan payını kimin aldığına bakarsanız, topyekün bir millet fakirleşirken, ENERJİ-İLETİŞİM-BANKACILIK -SİGORTA gibi alanlarda tekel ya da kartel durumunda bulunan yabancı sermayenin, asıl semiren olduğunu kolayca görürsünüz.
Yani basit bir ifadeyle yıllık kazancı 5.000 dolar olan biri ile yıllık kazancı 5.000.000 Dolar olan birini ortalama olarak aldığınızda GSMH yükselmiş gibi görünse de, fakirleşenin, daha çok fakir, zenginleşenin de çok daha fazla zengin olduğunu görmek mümkün. Bu mudur sanal ekonomik rakamların ardına saklanmış zenginlik?
Bu, zenginlik değil, olsa olsa Soygun Düzeni’nin, toplumu fukaralaştırması ve git gide merhamete, sadakaya, onursuzlaştırmaya alıştırması sürecidir sadece.

YAZARLAR

TÜMÜ

SON HABERLER