Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Agah Bıyıkoğlu

TÜRKİYE- FRANSA MAÇI

Agah Bıyıkoğlu 12 Haziran 2019 Çarşamba 13:27:42
 

Katıldığım çeşitli kurs ve seminerlerde dinleme fırsatı bulmuştum Güneş’i… Bunlardan birincisi 6-7 Ocak 2003 tarihleri arsında Antalya-Belek’te düzenlenen “ULUSLARARASI HALUK ULUSOY TEKNİK DİREKTÖR SEMİNERİ”ydi …
Seminerde ilgi odağı, dönemin milli takım teknik direktörü Şenol Güneş’ti. Milli takımımız dünya kupasında 3.olmuştu. Şenol Hoca ise alçak gönüllü tavır ve konuşmalarıyla olumlu etkiler bırakmıştı bende. Konuşmasını dinlerken genel kültürünün ortalama bir vatandaştan daha iyi olduğunu, güven veren ve  içten bir uslüpla hitap ettiğini izlenimi edindim… Futbol kültürü yönünden de yabancı hocalardan hiç de geri olmadığı açıktı. Beni memnun etti  Şenol Hoca’nın bu yönü… İlk kurulan mor beyazlı Afyonspor 2. Ligde oynarken Şenol Güneş de Trabzonspor’un kalecisi olarak gelmişti Afyon’a. Ben de çok genç yaşımda Afyonspor’un genç takım hocasıydım… O günler birkaç dakikada geçti gözlerimin önünden… Şenol Güneş, “Göreve geldiğimde çok eleştirildim, eleştiriler hep olacak, bunlardan ders almalıyız. Ben ders aldım. Teknik direktörler, futbolu yönlendiren kişilerdir. Birilerine kızarak yanlış yapmaya hakkımız yok.” dedi. “Büyük olmak haksızlıklara katlanarak olunur.” “Eğer başarılı olmasaydık asılabilirdik de, şimdi takdir ediliyoruz” “Bundan sonraki Türk antrenörlerinin hedefi milli takımı dünya birincisi yapmaktır…” “Bundan sonra gelecek nesli yaratacağız bizler kurumlarımızı ve ülkemizi yükselteceğiz” sözleriyle hitap etti salona.
 Yukarıdaki satırlar, sekiz yıl önceki bir köşe yazımdan alıntıdır… Konya’daki maçı TV’den izlerken Şenol Hoca’nın bu  sözleri  geldi aklıma… Aradan yıllar geçti… Futbolda çağdaş gelişmelere  tanık olduk… Şenol Hoca’nın  da bu süreçte kendini geliştirmiş ve değiştirmiş olduğu şüphesiz. Nitekim onun BJK’daki görevi sırasında ve milli takımın başına geçtiği günden bugüne, bir şeyleri değiştirecek güce ve otoriteye sahip olduğu, “ben” değil, “biz“ anlayışını, birlik ve beraberliği ön plana çıkardığını, oyuncularının potansiyellerinden en yüksek derecede yararlanmasını bilen tutarlı bir kişilik olduğunu söylemek yanlış olmaz..
Ziya Paşa’nın,“âyinesi iştir kişinin lâfa bakılmaz/ Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde” dizeleri tam da Şenol Hoca’ya uyuyor… Fransa maçındaki kadro tercihi, oyun anlayışı, takım sevk ve idaresi maçtan sonraki değerlendirmeleri ve de özellikle rakip takım hakkındaki saygılı sözleri dikkate değer…
Rakip, çok değil birkaç ay önce dünya şampiyonu olmuş, ünlü futbolculara sahip bir takım; ancak  milli takımımız, Fransa’ya oynama fırsatı tanımadı. Savunma hattımızdaki bekler Zeki ve Hasan Ali, stoperler Merih ve Kaan ve onların önündeki Mahmut ile Dorukhan’nın uyumları, alan daraltmalar sonucu Fransız futbolcular gol yollarını bulamadılar… Bunu yanı sıra kaptan Burak Yılmaz’ın önde baskısı ile top kazanması, iki gol fırsatı daha yakalaması, maç boyunca takımı sürüklemesi de 2-0’lık  galibiyette önemli rol oynadı.
On bir futbolcuyla sahanın her yerinde savaşan ve kazanmaya motive bir takımdı milli kramponlarımız.. Maçı istatistiklerine bakacak olursak Fransa, % 63 ile topa hakimiyette önde; % 37, milli takımımız topa hâkim; isabetli pas sayısında ise Fransa 471 isabetli pas, bizim ise 240 isabetli pasımız var ancak biz galip geldik. Çünkü az sayıdaki  isabetli pasla hızlı geçişler yaparak daha çok pozisyon bulduk.. Topa hakim olan takımın gol yeme ihtimali azdır, rakip takımın morali bozulur, gol pozisyonları üretmesi zorlaşır; ancak futbolcular zeki, hızlı ve yüksek beceri sahibiyse önünde durmak zordur bu tip takımların… Ne gariptir ki Rusya’daki Dünya Kupası’nı kazanan Fransa, maçlarda topa en az sahip takımlar arasındaydı ve “topa en çok hâkim olan” Almanya, İtalya Brezilya ve İngiltere gibi devleri geride bırakmıştı…
Maçın  oynandığı Konya Stadı her şeyiyle mükemmeldi… Fransa Ulusal Marşı’nın ıslıklanması hoş olmadı… Maç boyunca süren seyircinin desteği milli takımımızın gücünü ve hırsını artırdı…
Tebrikler… Çılgın Türkler yine sahnede…

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER