• Haberler
  • Genel
  • “Türkiye ekonomisindeki en temel sorun potansiyel büyüme oranının düşüklüğü”

“Türkiye ekonomisindeki en temel sorun potansiyel büyüme oranının düşüklüğü”

Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) öğrenci kulüplerinden Ekonometri Kulübü tarafından düzenlenen “Global Finansal Kriz ve Türkiye IMF İlişkileri” konulu konferans, Ahmet Necdet Sezer Kampusü Atatürk Kongre Merkezinde gerçekleştirildi “Kriz, gelişmiş ülkelerde ortaya çıktı”IMF (Uluslararası Para Fonu) Türkiye Daimi Temsilcisi Mark Lewis ile Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Selahattin Togay’ın konuşmacı olarak katıldığı konferansa, AKÜ Rektör [&hellip]

"Türkiye ekonomisindeki en temel sorun potansiyel büyüme oranının düşüklüğü"

Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) öğrenci kulüplerinden Ekonometri Kulübü tarafından düzenlenen “Global Finansal Kriz ve Türkiye IMF İlişkileri” konulu konferans, Ahmet Necdet Sezer Kampusü Atatürk Kongre Merkezinde gerçekleştirildi

“Kriz, gelişmiş ülkelerde ortaya çıktı”
IMF (Uluslararası Para Fonu) Türkiye Daimi Temsilcisi Mark Lewis ile Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Selahattin Togay’ın konuşmacı olarak katıldığı konferansa, AKÜ Rektör Yardımcısı ve İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi (İİBF) Dekanı Prof. Dr. Kemalettin Çonkar, Rektör Danışmanı ve İİBF Dekan Yardımcısı Yrd. Doç. Dr. Tuğrul Kandemir’in yanı sıra AKÜ öğretim elemanları ve öğrencileri katıldı.
İİBF İktisat Bölümü Öğretim Üyesi ve Ekonometri Kulübü Akademik Danışmanı Yrd. Doç. Dr. Harun Öztürkler’in açılış konuşmasının ardından başlayan konferansta Mark Lewis, konuşmasına ülkeleri gelişmiş ülkeler, piyasa ekonomileri yükselen ülkeler ve az gelişmiş ülkeler olmak üzere üçe ayırarak başladı. Lewis, “Gelişmiş ülkeler; emtia ve petrol ihraç etmeyen, yüksek gelir grubuna ait Japonya, Güney Kore gibi Asya ülkeleri ve Avrupa ülkeleridir. Piyasa ekonomileri yükselen ülkeler; dinamik, gelişmekte olan Çin, Hindistan, Türkiye ve Brezilya gibi ülkelerdir. Az gelişmiş ülkeler ise çok düşük gelir grubuna sahip olan, yoksulluğun hüküm sürdüğü ancak ekonomik kalkınma süreci açısından da potansiyel ülkelerdir” dedi. Lewis, global krizin nedenleri ve bu krizden çıkartılması gereken derslerle ilgili olarak da şunları söyledi: “Global kriz temel olarak gelişmiş ülkelerde ve Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) başladı. Temel sebep, yüksek borçluluk süreci ve bunun sonucunda ortaya çıkan varlık köpükleriydi. ABD ve Avrupa’da finansal tedbirlerle ilgili zayıf yasal çerçeve, düzenleme ve denetleme krizde önemli etkendir. Kriz, varlıklardaki köpükle başlıyor, sonra bankacılık sektörüne sirayet edi-yor. Bunun sonucunda kredi krizleri ortaya çıkıyor. Kredi krizlerini ise durgunluk takip ediyor. Bankalar, ekonomik faizleri finanse etmek için yeteri kadar kredi sunmadığından dolayı da durgunluk ortaya çıkıyor. Kriz, gelişmiş ülkelerde ortaya çıktı ama sonrasında yükselen piyasalara sirayet etti. Yükselen ekonomiler açısından sorun, kredi krizi nedeniyle ekonomilerin hem yeteri kadar krediye erişmelerinin engellemesi hem de kredi maliyetlerinin yükselmesidir. Gelişmekte olan ülkelerdeki kriz, yükselen ekonomilerin sattıkları mallara yönelik talebi azalttığı için bu ekonomiler, bu yolla krizden ekstra etkilendiler.” Lewis, global krizin sadece finansal sonuçlarının değil, aynı zamanda derin insani sonuçlarının var olduğunu belirttiği konuşmasında, bu kapsamda işsizlik oranlarının hızlı ve keskin bir şekilde arttığını, beraberinde yoksulluk ve çocuk yaştaki ölüm oranlarında hızlı yükselme yaşandığını ifade etti. Lewis, IMF’nin görevleri ile ilgili de bilgi verdiği konuşmasının sonunda, Türkiye’nin ekonomik anlamda IMF’nin 46. büyük ülkesi konumundan 20. büyük ülkesi konumuna yükseldiğini sözlerine ekledi.
“Uzun vadeli reformlar yapılmalı”
Prof. Dr. Selahattin Togay ise konuşmasında, Türkiye’nin, para birimi uyumsuzluğu yaşayan bir ülke olduğunu belirterek, “Önümüzdeki dönemlerde Türkiye, para birimi uyumsuzluğu sorunun daha da artacağı bir konjonktüre giri-yor” dedi. Prof. Dr. Togay, Türkiye’nin öncelikle büyüme oranının arttırılması gerektiğini belirterek, “Diğer ülkelerle aramızdaki gelişmişlik farkını kapatmak için daha hızlı büyümek zorundayız. 1950-2010 yılları arasındaki Türkiye ekonomisine baktığımızda ortalama 4.7 oranında bir büyüme görmekteyiz. Türkiye ekonomisinin en fazla büyüdüğü yıllar olarak 2002 sonrasına baktığımızda, ortalama yüzde 5 büyüdüğümüzü görüyoruz. Tarihsel olarak Türkiye ekonomisinin ortalamasına bakacak olursak, potansiyel olarak büyüme oranımız yüzde 4.5’tir ve Türkiye en yüksek büyüdüğü 2002-2010 döneminde de ortalama yüzde 5 büyümüştür. Yani, ülke olarak potansiyel büyüme oranımızı arttıramıyoruz. Bu, Türkiye ekonomisindeki en temel sorunumuz. Potansiyel büyüme oranının düşüklüğü nedeniyle Türkiye ekonomisinin yaşayacağı her yüksek büyüme, Türkiye ekonomisi için bir problem. Çünkü potansiyel büyüme oranını arttıramayan bir ülkeyiz” dedi. Büyümenin cari açık sorununu gündeme getirdiğini ifade eden Prof. Dr. Togay, “Sıcak para sorununun boyutuna bakacak olursak, cari açığın sıcak para ile finansman oranı son derece yükseldi. Sıcak para ile finansmanın arttığı bir ortamda bankaların kredi genişlemesi hızlanıyor. Sürekli borçlanmamızın gerektiği bir ortamda yani firmaların döviz pozisyonu açısından ağırlığının sürekli arttığı bir ortamda, cari açığı düşürebilmek için döviz kurunu arttırıcı politikaları uygulayamıyoruz. Çünkü borcumuzla beraber firmaların döviz pozisyonu açıkları da sürekli artıyor” dedi. Togay, cari açığın kötü rol oynamasını önlemek için uzun vadeli reformların yapılması gerektiğini belirterek, bunun için mal piyasalarında giriş çıkışı kolaylaştırıcı, kayıt dışı ekonomiyi küçültücü, iş gücü piyasasının esnekliğini ve niteliğini arttırıcı önlemler alınması gerektiğini söyledi. Konferans, öğrencilerin sorularının konuşmacılar tarafından yanıtlamasının ardından sona erdi. Konferans sonunda AKÜ İİBF Öğretim Üyesi Prof. Dr. İsmail Aydoğuş, Mark Lewis ve Prof. Dr. Selahattin Togay’a birer plaket takdim ederken, Ekonometri Kulübü Akademik Danışmanı Yrd. Doç. Dr. Harun Öztürkler ise katılımcılara teşekkür belgesi verdi.

Bakmadan Geçme