• Haberler
  • Gündem
  • Türk yargısının tavrı saygınlık gösterir fırsat!

Türk yargısının tavrı saygınlık gösterir fırsat!

Afyonkarahisar Baro Başkanlığı imzasıyla yayınlanan açıklamada, 'Türk Yargısı Gerçekten Bağımsız mı veya gerçekten İstiklal Harbinin Kazanan Tarafı mıyız?' başlığında bir değerlendirme yapıldı.'TÜRKİYE ADİ ÜSLUPLA TEHDİT EDİLDİ'Yargının bağımsız olduğu, talimatla hareket etmediğinin bir slogan olarak hep söylendiği belirtilen açıklamada, 'Ama kader Türk Yargısını öyle bir noktaya getirdi ki bu gün bu sloganın doğru olup olmadığı, içinin [&hellip]

Afyonkarahisar Baro Başkanlığı imzasıyla yayınlanan açıklamada, “Türk Yargısı Gerçekten Bağımsız mı veya gerçekten İstiklal Harbinin Kazanan Tarafı mıyız?” başlığında bir değerlendirme yapıldı.
“TÜRKİYE ADİ ÜSLUPLA TEHDİT EDİLDİ”
Yargının bağımsız olduğu, talimatla hareket etmediğinin bir slogan olarak hep söylendiği belirtilen açıklamada, “Ama kader Türk Yargısını öyle bir noktaya getirdi ki bu gün bu sloganın doğru olup olmadığı, içinin boş mu dolu mu olduğu hiçbir tartışmaya yol açmayacak şekilde kesinkes belli olacak! Bugün Türk Yargısı, önüne gelen tarihi fırsatı değerlendirerek ya kendi göbeğini keserek bağımsız olduğunu ispat edecek veya bağımsızlık sloganının boş, kıymetsiz ve asılsız olduğunu kabullenecek. Öyle bir ispat ki, çağın en büyük firavununa, ahlak damarları alınmış en büyük gücüne, emperyalist bir hayduta karşı yapılmakla mutlak bir ispat-ı vücut, tartışmasız bir doğrulama olacak.  Yahut kısa bir süre önce ABD Başkanı Trump ve Başkan Yardımcısı Pence; ABD’li Rahip Brunson’un serbest bırakılmaması durumunda bir takım ekonomik yaptırımlarla ülkemizi son derece adi bir üslupla tehdit etmişlerdir. Yargılandığı davanın iddianamesinde PKK ve YPG ile ilişkisinden bahsedilen, ‘Hendek Savaşı’ olarak adlandırılan ve PKK’ya yönelik Diyarbakır Sur’da startı verilen operasyonlarda TSK aleyhinde propaganda yürütürken, bölge halkına ‘Yardım’ adı altında ‘Misyonerlik’ faaliyetleri gerçekleştiren ‘Pastör  Brunson’ casus-misyoner geleneğinin, ‘Lawrence’ ekolünün bir temsilcisi, ABD adına yürütülen 5’nci kol faaliyetlerinin din adamı kisveli bir ajanıydı” denildi.
“DEĞERLENDİRME DAVAYA MÜDAHALE DEĞİL”
Açıklamanın devamında şu ifadelere yer verildi:
“ABD Başkanı ve Yardımcısı, şu soruyu kendilerine ve ulusal yargılarına yöneltmelidirler: “DAEŞ adına faaliyet gösteren, adam devşiren, ayaklanma girişimlerine destek olan, bunların network’ü olan bir sözde din adamı yakalansaydı ne olurdu?  Herhangi bir devlet başkanı bu terörist için araya girebilir veya serbest kalmasını isteyebilir miydi? İsteseydi ne olurdu?  Küresel emperyalizmin vücut bulmuş hali olan haydut ABD’nin Başkan ve Yardımcısının bu açıklamaları karşısında Türk Yargısının alacağı tavır bağımsızlık ve saygınlığını gösterecek bir fırsat veya önemli bir kilometre taşı olacaktır. Yahut bir yargı kararı ve uygulamasına karşı yaptırım uygulaması tehdidi, son derece vahim, haddini fersah fersah aşmış, küstah ve kabul edilemez bir tavırdır. Elbette bu küstah tavra yol açtığını düşündüğümüz ve son derece tartışılır bulduğumuz, Pastör Brunson hakkında bir hafta önce tutukluluğun devamı yönünde karar verilmiş olmasına rağmen bir hafta sonra tedbirin şekil değiştirerek ev hapsine çevrilmesi yönündeki yargı kararına da dikkat çekmek İsteriz. Afyonkarahisar Barosu olarak, bağımsız yargıya ve yargı karar ve uygulamalarına karşı tutum ve tavrımız bellidir. Değerlendirmelerimiz Pastör Brunson’un yargılandığı davanın içeriğine müdahale anlamı taşımamaktadır.”
“YARGI GÜCÜNÜ İSPATLAYACAK FIRSAT YAKALADI”
“ABD’nin küstah tavrı karşısında alınacak vaziyet ve bu tavra gösterilecek direnç Türk Yargısının gelecekteki imajı, ağırlığı, saygınlığı noktasında büyük bir önemi haizdir” denilen açıklamada, “Ya İstiklal yahut sadece 15 Temmuzdaki darbe girişimiyle 250 şehit ve binlerce yaralının faili FETÖ elebaşını, kamyonlarca delil ve somut veriye rağmen teslim etmeyen ve bunu da güya ‘yargı bağımsızlığı’ ile gerekçelendiren ABD’nin ülkemize karşı küstah tavrına karşı duruşumuz geleceğimiz açısından son derece mühimdir.  Bu baskıcı, çirkin, haddini aşmış, küstah talebe karşı Türkiye Cumhuriyeti Devleti elbette teslimiyetçi bir tavır gösteremez. En kısa zamanda hatta derhal, İstiklal Savaşı ve İstiklal Marşı ruhuna uygun bir onurlu cevap verilmelidir. Nihayet yargımız kendisinin bağımsız ve güçlü; adil ve saygın olduğunu gösterecek, yargıya güven endekslerini elinin tersiyle savuracak, hakkındaki tüm şüphe ve tereddütleri giderecek ve Büyük Türk Milletine ‘Senin adına karar vermeye ehil ve salahiyette, güvenebileceğin bir yargı vardır. O benim! İstiklal Savaşı boşuna verilmedi. Bu savaşın galibi Türk Milletidir. İstiklal Marşının lafız ve ruhuna birebir sahip çıkacak olan da benim, ben!’  diyecek ve gücünü ispat edecek bir fırsat yakalamıştır” ifadeleri kullanıldı.

Bakmadan Geçme