Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Muharrem Günay
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

TÜRK VE İSLÂM AHLAKINDAN ÖRNEKLER

Muharrem Günay 17 Şubat 2017 Cuma 12:09:27
 

1. TÜRKLER HİLE VE BİD’AD NEDİR BİLMEZLER
Eski Türkler ahlak bakımından da dünyada eşine benzerine az rastlanan bir millettir. Ünlü Arap tarihçisi Cahız, Türklerin Faziletleri adlı kitabında Türk ahlakı hakkında şunları söylemektedir:
 “Türkler, yaltaklanma, yıldızlı sözler, münafıklık, kovuculuk, yapmacık, yerme, riya, dostlarına karşı kibir, arkadaşlarına karşı fenalık, bid’at nedir bilmezler başkalarının malını helal saymazlar…“
Selçuklular zamanında yaşayan Süryâni Mikâil ise:
“Türklerin meziyetleri vardır. Hilekârlık, sahtekârlık bilmezler ve doğruluktan ayrılmazlar. Karı koca ihanetinden çekinirler, onun için Türkler arasında zina ender bir şeydir” der. (M.Doğan,Kur’an-ın Gölgesinde ve Tarih Önünde Türk, s:20)
Kaşgarlı Mahmud Divanü Lügat-it Türk’te, “Türklerde güzellik, sevimlilik, tatlılık, edep, büyükleri ağırlamak, sözünü yerine getirmek, sadelik, öğünmemek, yiğitlik, mertlik gibi öğülmeye değer, sayısız iyilikler görülmektedir” demektedir.(Kaşgarlı Mahmud, D.L.T. s:352)
İslâmlaşmanın başladığı dönemlerde Türkeşler devletinin hakanı Su-lu Han ile Emevi ordusu komutanlarından Cüneyd bin Abdurrahman’ın karşılaşmaları ve aralarındaki yaptığı konuşma hem Türk ahlakı hem de Türklerin İslâmi bir arayış içinde olmaları açısından çok önemlidir. Prof Dr. Zekeriya Kitapçının Orta Asya’da İslâmiyet’in Yayılışı ve Türkler adlı eserinin 298. Sayfasında anlattığına göre bu olay 730 yılında gerçekleşmiştir. Arap tarihçisi Câhiz bu olaya eserlerinde çok geniş bir şekilde yer vermiştir.
Cahiz’in anlattığına göre, Cüneyd Türklerle Araplar arasında çıkan bu savaşların birisinde Türk Hakanının kıskacı arasında kalmıştı. Hakan Cüneyd’in bu zor durumunu görünce O’na korkmamasını söyledi. Eğer o Cüneyd’e bir kötülük yapmak istemiş olsaydı daha Cüneyd’in derlenip toparlanmasına fırsat vermeden ordusunu toz duman edebilirdi. Halbuki, O’nun maksadı başka idi. Oysa Hakan, Cüneyd’e, İslâm dini ile ilgili sorular sormak ve öğrenmek istiyordu. Onun için Cüneyd’e korkmamasını söylemiş (Z.Kitapçı, Ort. As. İs. Yay. Ve Türkler, s:296) ve:
“Kuvvetlerinin eksik tarafını önceden gördüm, eğer sana galip gelmek veya bir kötülük yapmak isteseydim düşünmeye fırsat vermeden seni toz duman ederdim. Bu hileyi öğrenip de başka Türklere tatbik etmeyeceğini bilsem  kuvvetlerinin ve tabyandaki eksik ve hatalı tarafı sana gösterirdim. Senin akıllı ve sülalen arasında şerefli, faziletli ve dinini iyi bilen bir kimse olduğunu duydum. Dininizi tanıyabilmek  için sana dini hükümlerinize dair bazı şeyler sormak istedim. Sen bana maiyetinle gel, ben sana yalnız başıma çıkayım, şahsım için bu hususta gerekli olan bazı şeyleri sana soracağım. Sakın benden kuşkulanıp endişeye düşme. Benim gibi bir adama gadretmek yakışmaz. Benim gibi bir kimse önce hile ve hud’asından emin edip de sonra verdiği sözü bozan bir insan değildir. Biz işlerimizde hile yapmayan bir milletiz. Hileyi sadece harpte mübah sayarız. Eğer harp hilesiz olacaksa hileyi harpte dahi mubah görmeyiz.( M.Doğan,  Kur’an’ın Gölgesinde ve Tarih Önünde Türk; s:16)

YAZARLAR

TÜMÜ

SON HABERLER