Türk Soylu Kimlik Numarası Önerisi Alkış Aldı
Sahipkıran Stratejik Araştırma Merkezi (SASAM) ve Ege Üniversitesi Türk Dünyası Araştırmaları Enstitüsü, Türk Dünyası'na bakan yönüyle mülteci ve sığınmacı kavramları ile Türk dünyasının bu konuda verdiği sınav ve Türk soylu mülteci ve sığınmacılara pozitif ayrımcılık yapılmasına ihtiyaç duyulup duyulmadığı hususlarını ele alan bir konferans düzenledi. Konferans, Ege Üniversitesi Türk Dünyası Araştırmaları Enstitüsü Konferans Salonu'nda gerçekleşti
Programın moderatörlüğünü üstlenen SASAM Yurtiçi Yapılanma Sorumlusu Murat Aktaş’ın selamlama konuşmasının ardından SASAM Başkan Yardımcısı Mesut Uyar, açılış konuşmasında mülteci ve sığınmacı sorununun küresel ölçekteki önemi ve Türk Dünyasının bu sorundan nasıl etkilendiğine yönelik tespitlerde bulundu. Uyar, Türk Dünyası ülkelerinin bu konuda büyük bir sınavla karşı karşıya olduğunu ve sorunun çözümü için ortak adımlar atılması gerektiğini dile getirdi.
KAFKASSAM Başkanı Prof. Dr. Hasan Oktay, Ural Altay Dilleri Kültür ve Dayanışma Derneği Genel Başkan Yardımcısı Şükrü Karaca ve Türk Tarihi Anabilim Dalı doktora öğrencisi Ünsal Demirbaş, konferansta sunumlarını gerçekleştirdiler. Sunumlarda, uluslararası hukukun tanımladığı mülteci ve sığınmacı kavramları, bu kavramların Türkiye’deki Türk soylu göçmenlere uygulanması ve bu konudaki yanlış anlaşılmalar ele alındı. Konuşmacılar, Türk soylu göçmenlerin diğer göçmenlerden ayrılması için yeni bir yasal düzenleme ve Türk Devletleri arasında ortak bir protokol ile “Türk Soylu Kimlik Numarası” tanımlanmasının önemini vurguladılar. Bu sayede Türk soylu göçmenlerin Türk Devletlerinde serbest dolaşım ve kamuda çalışma imkânlarının artacağı ve özellikle sağlık alanındaki doktor açığının kapatılabileceği ifade edildi. Konuşmacılar ayrıca, bu uygulamanın Türk Devletleri arasında daha güvenli bir yasal zemin oluşturacağını da vurguladılar.
Konferansın sonunda soru-cevap bölümüne geçildi. Suriye’den gelen ve Türkiye’de ikamet eden bir Türkmen doktor, çoğunlukla dile getirilen kardeşlik söylemlerinin sadece lafta kaldığını ve Türk oldukları için ödedikleri bedellere gereken saygının gösterilmediğini ifade etti. Konuşmacı, iki evladının üniversitede okuduğunu, bir oğlunun ise bölgede şehit olduğunu ve kendisinin doktor olduğunu, ancak Türk oldukları için birçok zorlukla karşılaştıklarını dile getirdi.
Balkan Türkleri, Ahıska Türkleri, Irak Türkmenleri, Suriye Türkmenleri, Azerbaycan Türkleri, İran’ın güneyinde bulunan Türkler ve Türk Cumhuriyetlerinden katılan diğer Türklerin de hazır bulunduğu konferansta, özellikle Türk soylu mülteci ve sığınmacılara ilişkin önemli tespitler ve çözüm önerileri ortaya kondu. Konferans sonrasında SASAM’ın, bu konunun detaylı bir şekilde ele alınacağı bir çalıştay düzenlemesi ve gerekli makamlara raporlaması yönünde tekliflerde bulunuldu.