Türk Siyasetinde İz Bırakan Bir Liderin Hayatı
Alparslan Türkeş, 1917'de Kıbrıs Lefkoşa'da dünyaya gelen Alparslan Türkeş, doğduğunda Ali Arslan ismini aldı. Babası Tuzlalı Ahmet Hamdi Bey ve annesi Larnakalı Fatma Zehra Hanım olan Türkeş'in kökenine dair farklı iddialar da gündeme geldi bazı kaynaklar, onun Ermeni asıllı olup Müslüman bir aile tarafından evlat edinildiğini öne sürmektedir. Türkeş'in ailesi 1933'te İstanbul'a taşındı ve böylece kendisi de burada Kuleli Askeri Lisesi'ne başladı.
Askeri Kariyerinin İlk Yılları ve Öne Çıkışı; Kara Harp Okulu’ndan mezun olduktan sonra orduya katılan Türkeş, 1944 yılında Irkçılık-Turancılık davasında yargılandı ve kısa süreliğine tutuklandı, ancak 1947’de beraat etti. 1948'de ABD'ye gönderilerek gerilla harbi üzerine eğitim aldı; Türkiye’ye döndüğünde ise Çankırı’da Gerilla Okulu’nda dersler verdi. Askeri kariyerinde NATO Daimi Komitesi’ndeki Türkiye temsilciliğiyle dikkat çekti ve Almanya ile ABD’de çeşitli görevlerde bulundu.
27 Mayıs Darbesi ve Sürgün Yılları; 27 Mayıs 1960 darbesinde Millî Birlik Komitesi üyesi olarak görev alan Türkeş, darbenin bildirisini radyodan okudu ve darbenin önde gelen isimlerinden biri oldu. Darbe sonrasında Başbakanlık Müsteşarlığı görevini üstlenen Türkeş, darbe yönetimi içinde yaşanan görüş ayrılıkları nedeniyle “Ondörtler” olarak anılan grupla birlikte Kasım 1960’ta sürgüne gönderildi. Sürgün dönemini Hindistan’da Yeni Delhi Büyükelçiliği’nde müşavir olarak geçirdi.
Siyasete Girişi ve CKMP’den MHP’ye Geçiş; 1963’te Türkiye’de milliyetçi bir hareket kurmayı amaçlayan Türkeş, Huzur ve Yükseliş Derneği’ni kurdu. 1965’te Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi’ne (CKMP) katılarak siyasi kariyerine başlayan Türkeş, aynı yıl partinin genel başkanı seçildi. 1969’da CKMP'nin adını Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) olarak değiştirdi ve “Dokuz Işık Doktrini” ile partinin ideolojik çerçevesini çizdi.
Milliyetçi Cephe Hükümetleri ve 12 Eylül Darbesi Sonrası; 1970’lerde Türkiye’de sağ ve sol gruplar arasındaki çatışmalar artarken, Türkeş’in MHP’si Süleyman Demirel’in kurduğu Milliyetçi Cephe hükümetlerinde yer aldı. Bu dönemde başbakan yardımcısı olarak görev yaptı. Ancak, 1980’de 12 Eylül Darbesi ile Türk siyaseti bir kez daha değişti; Türkeş ve birçok ülkücü tutuklanarak yargılandı. Türkeş, MHP ve Ülkücü kuruluşlar davasında idam cezasıyla yargılandı; dört buçuk yıl cezaevinde kaldıktan sonra tahliye edildi.
Milliyetçi Çalışma Partisi ve Yeniden MHP; 1987’de siyaset yasağının kalkmasıyla birlikte Milliyetçi Çalışma Partisi’ne (MÇP) katılan Türkeş, partinin başına geçti. 1993’te MÇP’nin adı tekrar MHP olarak değiştirildi ve Türkeş, yeniden MHP’nin genel başkanı oldu. 1997’de 4 Nisan günü vefat eden Türkeş, arkasında Türkiye’nin siyasi tarihine damga vurmuş bir miras bıraktı.
Ailesi ve Özel Yaşamı ;Kayseri’nin Pınarbaşı ilçesinden Kıbrıs’a sürülen ailesi, Sultan Abdülaziz döneminde Kıbrıs’a yerleşmişti. Türkeş’in doğduğu ev, 2019’da TİKA tarafından müze haline getirilerek ziyarete açıldı.
Türkeş ve Tartışmalar; Türk milliyetçiliği ideolojisinin savunucusu olarak bilinen Türkeş, Nihal Atsız gibi önemli isimlerle ilişkileriyle de gündeme geldi. 1969’da Nihal Atsız, Türkeş’i “Türkçülükten uzaklaşmakla” eleştirerek milliyetçi çevrelerde tartışmalar yarattı. Irkçılık-Turancılık Davası, 12 Eylül sonrası yargılanması gibi süreçler, halk nezdinde kendisini tanınır ve tartışmalı bir figür haline getirdi.