Türk sineması yükselişte – Kocatepe Gazetesi
Sinema oyuncusu ve tiyatro sanatçısı Cengiz Küçükayvaz, film yapma açısından son yıllarda Türk sinemasının yükselişe geçtiğini, ancak tiyatro seyircisinde olduğu gibi sabit bir seyirci etrafında döndüğünü söyledi Tıp Bayramı etkinlikleri kapsamında Afyonkarahisar Tabip Odası organizasyonuyla Kaç Baba Kaç adlı komedi oyununu sahneleyen sinema oyuncusu ve tiyatro sanatçısı Cengiz Küçükayvaz, oyun öncesinde kuliste basın mensuplarına açıklamalarda [&hellip]
Sinema oyuncusu ve tiyatro sanatçısı Cengiz Küçükayvaz, film yapma açısından son yıllarda Türk sinemasının yükselişe geçtiğini, ancak tiyatro seyircisinde olduğu gibi sabit bir seyirci etrafında döndüğünü söyledi
Tıp Bayramı etkinlikleri kapsamında Afyonkarahisar Tabip Odası organizasyonuyla Kaç Baba Kaç adlı komedi oyununu sahneleyen sinema oyuncusu ve tiyatro sanatçısı Cengiz Küçükayvaz, oyun öncesinde kuliste basın mensuplarına açıklamalarda bulundu. Anadolu turnesinde daha rahat olduklarını anlatan Küçükayvaz, “Rahatız ama bu rahatlık nabzı yakalamak acısından. Aslına bakarsanız seyirci seyircidir. İstanbul seyircisinde olmadık reaksiyonu Anadolu seyircisinden alıyoruz. Bazen de tam tersi olabili-yor. Ama biz genel izlenim acısından çok mutluyuz. İstanbul’daki oyunlarımız içerisinde de genelde yerleşik sahneler haricinde ve çevre belediyelerdeki oyunlar sırasında bunu açıkça gördük. Aralarında çok uzak bir fark yok. Çok sıcakkanlı, sevecenler ve bağışlayıcılar. O yüzdende Anadolu seyircisini ben çok seviyorum. Onların eğlendiğini görmek hoşuma gidiyor. Anadolu seyircisini daha çok seviyorum” dedi.
Özel tiyatrolar mali krizde
Özel tiyatroların her zaman için bir mali kriz içerisinde olduğunu aktaran Küçükayvaz, “Yani özel ti-yatroların iyi olduğu dönemlerde de bu böyle idi ve bu hep bu şekilde devam etti. Koşullar biraz daha güzelleşmeye başlayınca sizde ister istemez daha kaliteli oyunlar, daha iyi bir kadro ve daha iyi bir organize şansına sahip oluyorsunuz. Ama özel tiyatroların yaşamış olduğu sorun bu kanamalı bir sorun sanki kökleşmiş bir durumda. Özel tiyatroları harekete geçirmek, devletin bu konuda çok fazla yardımcı olacak, destek olacak daha doğrusu özel tiyatroların yükünü kaldıracak bir takıl prosedürlerin üzerine gitmemiş olması özel tiyatroların ayakta kalması içinde çok büyük zorluklara neden oluyor. Allah’tan Üniversite tiyatroları var. Üniversitelerin talepleri var. Anadolu insanının karşısına geldiğinizde veya herhangi bir yerde sahne alacağınız vakit bu talebi karşılayabilecek seyirci potansiyeli için özel tiyatronun yükünü alabilecek mali portvöyn üstünde bir şeyle karşılaştığını vakit abonövör oluyorsunuz. Çünkü özel tiyatrodaki yaşantıyı sürdürebilmek için normal bir devlet tiyatrosu veya her hangi bir şekilde devlet destekli tiyatronun vermiş olduğu destekle hareket etmiyorsunuz. Tek başınasınız. Buna göre sahne kiralıyorsunuz, buna göre organizatörler çalışmaların içerisine giriyor. Bu noktada yapılabilecek şeylerden biri de şu; Anadolu’nun bünyesinde sanata ve kültüre destek olabilecek olan büyük firmalar, büyük şirketler, reklam amaçlı olarak kullanabilirse özel tiyatroları, o zaman özel tiyatrolar ayakta kalır. Bu olay İstanbul içinde geçerli, Ankara, İzmir içinde geçerlidir. Yıllardan beri kanayan bir yara özel tiyatroları ayakta tutmak gerçekten çok zor” dedi.
Tiyatro malzemeleri kullanılıyor
Son zamanlarda televizyonlarda kısa skeçler halinde yayınlanan gösterilerin tiyatronun kökenindeki malzemenin kullanıldığına dikkat çeken Küçükayvaz şunları söyledi, “Farklı bir şey yapmıyorlar. Elindeki malzemeyi kullanıyorlar. Tiyatronun kökenindeki malzeme doğaçlamaya yöneliktir. Bunu sistemli ve insanların eğlendirebilecek formatın üstüne koyabiliyorsanız, herkes tiyatro yapsın ve bu tarzda yapsın. Buna asla karşı değilim. Yapmalarını da tavsiye ederim. Bu otomatikman tiyatroya başlangıç yapılacaksa, bir oyuncu acısından supleks kazandırmasına daha doğal olmasına ve daha rahat hareket etmelerine sebep olur. Seyirci ile kurulmuş olan uzaklığın tamamen kaybolmasına sebep olur. Daha inter aktif bir boyut kazanır. Bu da bir tarzdır. Bana göre hiçbir sakıncası yok. Sonuna kadar denenebilir. Bazı oyun türleri vardır ki, siz seyirci ile bir uzaklık sağlarsınız. Onlar dört duvarın arasında oynanan oyunlardır. Bu bir tarzdır. O yüzdende bu tarzların insanlara benimsetilmeye ve bu tarz oyunların oynanmasında yarar vardır diye düşünüyorum”
Kaliteli film sınırlı
Türk sinemasının son zamanlarda yükselişte olduğunu aktaran Küçükayvaz, “Aslında Türk sinemasında çekilen filmlerin çokluğu bu sekt��rün ne kadar hareketli olduğunun göstergesidir. İş kalite boyutuna gelince, kalitenin göstergesi bir iki filmle sınırlı. İş gişe yapma başarısına gelince yine birkaç filmle sınırlı. Diğerleri artı bir katkı olarak geçiyor. Bu iş çok iyi hazırlık gerektiren bir iş. Oyuncunuzu ona göre ayarlayacaksınız, senaryonuzu ona göre ayarlayacaksınız, bütün sisteminizi ona göre ayarlayacaksınız, kaç kopya gireceğini bunun postu, prodüksiyonu, hazırlığı gibi ne yapmanız gerektiği bu sinema sektöründeki bu yelpaze biraz daha geniş ve daha kompike yapısı var. Gişe yapmayan filmler oluyor. Bazen hiç olmadık bir şekilde iki milyonun ve üç milyonun üzerine çıkan filmler oluyor. Bir zaman sonra dengesini bulacaktır. Film yapma acısında Türk sineması bir yükselişte. Ama tıpkı tiyatro seyircisinde olduğu gibi sabit bir seyirci etrafında dönmekte. Diğer ülkeler ile karşılaştırdığımızda ve kıyaslama yaptığımızda Türkiye verilerinin çok çok altta olduğunu görüyorsunuz. Hâlâ yıllık 25-30 milyon ve 40 milyon seyirciyi geçemediğini görüyorsunuz. Bu yaklaşık 7 sene öncede böyle idi. 10 sene öncede böyle idi.10 sene önce 20 tane film vardı yine böyle, şimdi 70 tane film var yine böyle. Ne olu-yor? Seyirci sayısı neden yükselmiyor. Aradaki bu çarpıkları görecek olursak, bu kadar çok filmin olması iyi midir sinema sektörü için elbette iyidir. Oyuncular ve yazarlar acısından iyidir. Bu işin peşinde olan bir sürü yapım firması var ve onlar içinde iyidir. İnşallah sinema sektörü hızlı film çekilerek ilerler” dedi. (Kocatepe)