• Haberler
  • Genel
  • Türk Ocakları’ndan tartışmalı diziye tepki

Türk Ocakları’ndan tartışmalı diziye tepki

Osmanlı padişahlarıdan Kanuni Sultan Süleyman dönemini konu edinen Muhteşem Yüzyıl isimli diziye yönelik tepki veren Türk Ocakları Şube Başkanı İsmail Demir, reyting hesaplarıyla Kanuni Sultan Süleyman'ın niteliklerini, üstün devlet adamlığını, yöneticilik özelliklerini, başarıyla yürütmesinin anlamının gösterilmemesi halinde verilen tepkileri bilinçli hassasiyet olarak yorumladı Osmanlı muhteşem bütün Türk Ocakları Afyonkarahisar Şube Başkanı Doç. Dr. İsmail Demir, [&hellip]

Türk Ocakları'ndan tartışmalı diziye tepki

Osmanlı padişahlarıdan Kanuni Sultan Süleyman dönemini konu edinen Muhteşem Yüzyıl isimli diziye yönelik tepki veren Türk Ocakları Şube Başkanı İsmail Demir, reyting hesaplarıyla Kanuni Sultan Süleyman’ın niteliklerini, üstün devlet adamlığını, yöneticilik özelliklerini, başarıyla yürütmesinin anlamının gösterilmemesi halinde verilen tepkileri bilinçli hassasiyet olarak yorumladı

Osmanlı muhteşem bütün
Türk Ocakları Afyonkarahisar Şube Başkanı Doç. Dr. İsmail Demir, tarih şuurunun millet oluşumunun temel bir unsuru olarak, ortak bir geçmişi, başarıları, acıları birlikte yaşamış olmak geleceği paylaşmak birliktelik duygusunu pekiştireceğini kaydetti. Böylelikle ortak tarih insan topluluklarını yığın olmaktan çıkarıp, millet olma zeminine taşıyacağını aktaran Demir; “İmparatorluktan millî devlete geçiş sırasında yapılan yanlışlardan birisi, 1923’ün milat sayılarak Osmanlı’nın acımasızca karalanması olmuştur. Okul kitaplarında padişahların kimisi zalim ve eğlence düşkünüdür. Hatta aralarında düşmanla işbirliği yapacak derecede ihanet içinde olanlar bile vardır. Kitaplarda Osmanlı Hakanları yerden yere vurulup; öğrencilere ‘Padişahtan sultandan kurtuldu güzel vatan’ gibi şiirler ezberletildi. Sonuçta Osmanlı tarihî gericiliğin, bilim düşmanlığının hüküm sürdüğü, her türlü yeniliğe karşı, kara bir sayfa olarak nitelendirilir. Buna karşılık Hitit, Lidya, İyonya gibi Anadolu’nun jeolojik kalıntıları arasından ilişki kurmak üzere kadim medeniyetler araştırılmaya çalışılırdı. Bu kültür politikasının etkisiyle özellikle 40’lı yıllarda bir kısım aydınlar arasında ‘Mavi Anadoluculuk’ cereyanı hayli etkili oldu. Aslında Köy Enstitüleri denemesi de reddedilmek istenen medeniyetin boşluğunu ideolojik bir yaklaşımla doldurma çabasının ürünüdür. Erken Cumhuriyet döneminde yeni rejimin sağlamlaştırılması kaygısı göz önüne alındığında, bu eğitim ve kültür politikasının kendi açısından yorumu yapılabilir. Ancak aradan bunca yıl geçtikten sonra bazı kesimlerde bu bakış tarzının hüküm sürmesi, Osmanlı’nın inatla karalanmaya çalışılması düşündürücü ve acı bir tablodur. Tarihî sadece hamasetten ibaret saymaya çalışmak, geçmişte yaşananların bir kısmını görmezlikten gelmek, bunları yorumlamaktan ve düşünmekten kaçınmak aşırılığın bir başka türüdür. Bu da yanlıştır. Osmanlı tarihî fetihleriyle bozgunlarıyla, izlediği siyasetle, döneminde oluşturulan kültür ve medeniyet düzeyiyle, devlet ve toplum nizamıyla muhteşem bir bütündür.” dedi.
RTÜK’e rekor şikayet ulaştı
Doğru olanın onu bu bütünlüğü çerçevesinde değerlendirmek olacağını vurgulayan Türk Ocakları Şube Başkanı Doç. Dr. İsmail Demir, objektif olmak gerektiğini meseleye böyle bakılabildiğinde, Osmanlı’nın peşinen karalanmasının haklı bir mantığının bulunamayacağının altını çizdi. Böyle yapmakla sadece siyasi yapısının değil, bu dönemde oluşan kültür ve medeniyet değerlerinin red edilmiş olacağından yakınan Demir; “Bu tavır etkili olduğu oranda telafisi imkânsız bir boşluk doğurur. Cihan devleti olmak,16. yüzyılda zirveye ulaşan Türk-İslam medeniyetine vücut vermek sıradan bir olay değildir. Osmanlı’nın ayakta durmakta zorlandığı son döneminde bile Yeni Cumhuriyet pek çok mevzuatını, temel kurumlarını, yeni devletin idare esaslarının pek çoğunu alarak uygulamaya koymayı başarmıştır. Başka bir ifadeyle Türkiye Cumhuriyeti’nin önce Osmanlı’nın ondan önce de Selçuklu’nun varisi olduğunu, Türk tarihinin önemli bir özelliği olan ‘Devlette devamlılığın esas olduğu’ prensibini kimse inkâr edemez. Son günlerde Kanuni’nin hayatını konu alan bir dizi film dolayısıyla Osmanlı tarihî üzerinde yoğun tartışmalar yapılıyor. Kamuoyunda bu filmde Kanuni’nin gerçek kişiliğinden farklı yansıtıldığı, çarpıtıldığı, reyting hesaplarıyla cinselliğin öne çıkarıldığı, padişahın ayyaş ve tutkularının esiri bir kişilik portresiyle tanıtıldığı kanaati var. Bu doğal olarak tepkilere yol açıyor. RTÜK’e bu konuda rekor seviyede şikâyetlerin ulaştığı açıklanıyor. Nitekim RTÜK konuya ilişkin toplantısında ‘tarihe mâl olmuş bir şahsiyetin mahremiyeti konusunda gerekli hassasiyet gösterilmediği’ne karar vererek ilgili TV kanalını uyardı. Farklı görüşte olanlar da var. Bunlardan bir kısmı filmi izlediklerini, beğenmediklerini, ancak görüş ve düşünce özgürlüğü açısından bu tarz yapımlara kısıtlama getirilmesine karşı olduklarını savunuyorlar.” ifadelerini kullandı.
Halkın kaanatine saygı
gösterilmeli
Bazı tarihçilerin padişahların da sonuçta insan olduklarını, her türlü insanî zaaf yahut tutkuların onlarda da bulunmasının normal olduğunu, pek çoğunun içki içtiğinin bilindiğini, veli yahut evliya olmadıklarını bu yüzden olayın büyütülmemesi gerektiğini ifade ettiklerine temas eden Ocak Başkanı Demir sözlerine şöyle devam etti: “Filme yapılan eleştirilere karşı olanlar bunun bir belgesel değil ‘dizi film’ olması nedeniyle objektiflik unsurunun aranmaması gerektiği hususunda birleşiyorlar. Bu tartışmaların bir başka önemli özelliği bazı çevrelerde görülen tarihimize husumet duygusunun bir kere daha ön plana çıkmasıdır. Bu duygu bir çoklarında hastalık hâlinde saplantıya dönüşmüştür. Bunlar Osmanlı Hakanlarını aşağılamayı, zalim, sorumsuz ayyaş göstermeyi, geri kalmışlığımızın esas sorumluları ilan etmeyi alışkanlık hâline getirmiştir. Bu zihniyet sahiplerinin son yıllarda toplumun geniş kesimlerinde ve özellikle okumuşlar arasında Osmanlı’ya karşı giderek artan ilgiden rahatsız oldukları biliniyor. Osmanlı coğrafyasındaki izlerimizin, etkilerimizin giderek gün ışığına çıkmasından, bunların çeşitli kültürel ve siyasal açılımlara zemin hazırlamasından hoşnut değiller. Tartışılan dizi film üzerinden görüşlerine pay çıkarmak için çırpınıyorlar. Osmanlı Hakanlarının sıradan, basit ve tutkularının esiri insanlar olarak tanıtabilirlerse, yurt içinde ve dışındaki ilgiyi dağıtabileceklerini düşünüyorlar. Türk halkının bu filme gösterdiği tepkiyi bağnazlık, özgürlüklere tahammülsüzlük ilan edip kınamak, olayı hafife almak, olayın arka planını görmemek anlamına gelir. Kimse, özellikle oluşturulmak istenen tarihsiz, bilinçsiz, mazisiz bir toplum yaratma heveslerinin oyununa gelmemelidir. Reyting hesaplarıyla Kanuni Sultan Süleyman’ın nitelikleri, üstün devlet adamlığı, yöneticilik özellikleri, koskoca bir Cihan devletine Hakanı olması, bu devasa mekanizmayı büyük başarıyla yürütmesinin anlamı bir kenara bırakılırsa, şarap içen, tutkuları bulunan sıradan bir insana dönüştürülmeye çalışılırsa buna tepki duyulması bilinçli bir toplum hassasiyetidir. Filmi yapanların ticari hesaplarının olması doğaldır; ama bir de halkımızın duyguları ve görüşleri var ve buna herkes saygı göstermek mecburiyetindedir.” (Kocatepe)

Bakmadan Geçme