• Haberler
  • Genel
  • Türk Ocağı'ndan 'Muhteşem Yüzyıl' eleştirisi

Türk Ocağı'ndan 'Muhteşem Yüzyıl' eleştirisi

Türk Ocağı Şube Başkanı Doç Dr. Yavuz Osman Birdane, Muhteşem Yüzyıl dizisi ve buna benzer türde sinema filmleri, televizyon dizileri ve medya yorumları vasıtasıyla Osmanlı Sultanlarını harem, içki ve sefahat müptelası, sarayı da eğlence yuvası olarak göstermenin tarihi gerçeklere ters olduğunu vurguladı. Birdane, bu durumun Osmanlı'yı yerden yere vuran bir kısım batılı yazarların kötü niyetlerine [&hellip]

Türk Ocağı’ndan “Muhteşem Yüzyıl” eleştirisi

Türk Ocağı Şube Başkanı Doç Dr. Yavuz Osman Birdane, Muhteşem Yüzyıl dizisi ve buna benzer türde sinema filmleri, televizyon dizileri ve medya yorumları vasıtasıyla Osmanlı Sultanlarını harem, içki ve sefahat müptelası, sarayı da eğlence yuvası olarak göstermenin tarihi gerçeklere ters olduğunu vurguladı. Birdane, bu durumun Osmanlı’yı yerden yere vuran bir kısım batılı yazarların kötü niyetlerine alet olmak anlamına geldiğini, böyle bir yanlışı masum göstermek için sanat düşüncesinin ardına da sığınılamayacağını belirtti

Türk Ocağı Şube Başkanı Doç Dr. Yavuz Osman Birdane, Kanunu Sultan Süleyman’la ilgili çevrilen dizi başta olmak üzere daha çarpık ilişkilerle çevrilmiş diğer dizilerdeki tüm toplumun bilinç altına yerleştirilen karelerden duydukları rahatsızlığı dile getirdi.
GENÇLERİ İSLAM AHLAKI YÜRÜTÜR
Son günlerde bazı basın ve yayın organlarında ecdadla ilgili gerçeği yansıtmayan çarpıtmalar nedeniyle bir basın bildirisi hazırlama ihtiyacı duyduğunu aktaran Türk Ocağı Şube Başkanı Doç Dr. Yavuz Osman Birdane; “Gençlerimizi yeniden yürütecek ve var edecek fikirlerdir, idealdir, İslam ahlakı ve ülke sevgisidir. Son 40 yıla baktığımızda gençlerimizin her bakımdan büyük bedel ödediğini ve gençliğimizi yok etmek için büyük oyunlar tezgahlandığına şahit oluyoruz. Yeni bir çağ açacak diye beklenen nesillerde tökezlemeler görülmektedir. Gençlerimizi yeniden var etmek, için devlet ve millet olarak büyük çaba sarf etmeyiz, gençlerimizi yararsız sanal alemden kurtarıp, onlara gelecek vaat edip, idealler aşılamalıyız. Asım’ın nesli derken ciğeri yanıyordu Akif’in, Çile nesli derken ölüm hakikatini hayatın tam göbeğine yerleştiren bir gençlik istiyordu Necip Fazıl” dedi.
KANUNİ ADALET
TİMSALİYDİ
Gençlere yönelik yapılacak en önemli şeyin yalan söylemeyen ve gerçek tarihi anlatmak olduğunu kaydeden Birdane; “En basiti 46 yıllık padişahlık döneminde toplam 1.5-2 sene sarayında oturabilmiş diğer zamanlarını at sırtında Allah aşkıyla savaş meydanlarında geçirmiş Kanuni Sultan Süleyman’la ilgili çevrilen dizi başta olmak üzere ve daha ne çarpık ilişkilerle çevrilmiş diğer dizilerdeki tüm toplumumuzun bilinç altına yerleştirilen karelere bir bakın. Yarım asra yakın devletin başında durmuş ama başı dönmemiş bir insan olan Kanunî Sultan Süleyman, kılı kırk yararcasına yaşayan adalet timsali ve hakperestlik abidesi bir insandı. Hakk’ın emanetini harp meydanında teslim etmek istemiş, Ordu Zigetvar kalesi önlerindeyken vefat etmişti” dedi.
SULTANLARIN BAŞARISI
YÜKSEK MANEVİYATA BAĞLI
Osmanlı’nın, İslam bayrağını dalgalandırma misyonunu üstlendiği gerçeğine temas eden Türk Ocağı Şube Başkanı Doç Dr. Yavuz Osman Birdane, Osmanlı’nın tarihte üst üste zulüm ve ihanetlere de uğradığını kaydetti. Günümüzüde Osmanlı’ya sövme ve vefasızlığın miras bırakılmak istendiğinden yakınan Birdane; “Ama unutulmamalıdır ki, İslâm âleminin âdeta tırpanlandığı, fikir, düşünce adına dümdüz edildiği dönemlerde eğer Osmanlı olmasaydı, bugün dünyada adalette olmazdı, İslâm dünyası da olmazdı, Müslümanlık da kalmazdı. Şayet Osmanlı sultanları harem, içki ve eğlence müptelası, olsaydı, peşi peşine yapılan o başarıların gerçekleşmesi asla mümkün olamazdı. Allah Teâlâ Osmanlı’ya o büyük vazifeleri yaptırmışsa, yüksek maneviyatın ve mefkureye sahip olmasından kaynaklanmaktadır.” dedi.
TARİHİ GERÇEKLER TAHRİF EDİLİYOR
Türk Ocağı Şube Başkanı Doç Dr. Yavuz Osman Birdane, sinema filmleri, televizyon dizileri ve medya yorumları vasıtasıyla Osmanlı Sultanlarını harem, içki ve sefahat müptelası, sarayı da eğlence yuvası olarak göstermenin tarihi gerçeklere ters olduğunun altını çizdi. Birdane, ayrıca bu durumun Osmanlı’yı yerden yere vuran bir kısım Batılı yazarların kötü niyetlerine alet olmak anlamına geldiğini, böyle bir yanlışı masum göstermek için sanat düşüncesinin ardına da sığınılamayacağını belirtti. Birdane, millete mal olmuş şahsiyetleri karalamak ve adice şeylere alet etmenin, sanatın gölgesinde de olsa küstahlık olacağını sözlerine ekledi. (Kocatepe)

Bakmadan Geçme