Türk Kızılay'ı tüm nöbet meydanlarında

Demokrasi Nöbetinin 26'ncısı önceki akşam tamamlandı. Afyonkarahisar İl Müftülüğü'nün icra ettiği programı Abdullah Karatekin sundu. Açılış duasını İl Müftü Yardımcısı Galip Kolcu yaptırdı. Program kapsamında Mehmet Furkan Fidan, Nur Sima Güner isimli çocuklar tarafından şiirler okundu. Daha sonra Zülali Camii İmamı Ahmet Aşga tarafından Kaside okunurken, Merkez Camii İmam Hatibi İsmail Yüksel tarafından ise Çanakkale [&hellip]

Demokrasi Nöbetinin 26’ncısı önceki akşam tamamlandı. Afyonkarahisar İl Müftülüğü’nün icra ettiği programı Abdullah Karatekin sundu. Açılış duasını İl Müftü Yardımcısı Galip Kolcu yaptırdı. Program kapsamında; Mehmet Furkan Fidan, Nur Sima Güner isimli çocuklar tarafından şiirler okundu. Daha sonra Zülali Camii İmamı Ahmet Aşga tarafından Kaside okunurken, Merkez Camii İmam Hatibi İsmail Yüksel tarafından ise Çanakkale türküsü söylendi.
UYGULAMADA
KETUM KALINIYOR
Demokrasi Nöbetinin  26’ncı günü programı açılış konuşmasını yapan Afyonkarahisar Müftüsü Şükrü Kabukçu, 15 Temmuz darbe kalkışması gecesinden sonra kalkışmannı her bir anı düşünüldüğünde her bir zihnin parçalandığı, iç acıtan, can yakan bir çok sahne yaşandığını belirtti. Asr-ı Saadet’ten günümeze kadar İslam dünyasınn serencamı biraz düşünüldüğünde özellikle İslam düşünce tarihi adı altında bir disipline bakılması gerektiğine değinen Kabukçu; “Maalesef İslam tarihinin değişik dönemlerinde bazı kırılmalar var. Onlala birleştirildiğinde acizane İl Müftüsü olarak ben kendi aklınızı ve çocuklarınızın aklını asla başkalarına kiraya vermeyin diyorum. Bizim İslam tarihinde okuduğumuz veya dinlediğimizde her birimizin göğsünü kabartan ama kendi aramızda uygulamaya kalktığımızda maalesef ketum davrandığımızı görüyoruz” dedi.
KİŞİYE BAĞLILIK SIKINTI
Şükrü Kabukçu, dine ait bir takım temel kavramlar ve değerlerden habersiz olunması halinde hurafenin, “uçurma, kaçırma” gibi durumların insanları bir takım meselelerle cezbedecek olmamışın olmuş gibi gösterilip, bir yapı içine sokmanın her zaman kolay olacağına değindi. Mezhep imamları tarihinde hangisine bakılırsa bakılsın İmam-ı Azam’dan İmam- Şafi’ye, İmam Malik’ten, İmam Bin Hambel’e kadar her birinin söylediği bir söz olduğunu belirten Kabukçu; “Bu söz ‘Kim benden daha güzel bir delil getirirse benden daha sağlam ona ittiba edin’ demişlerdir. Kişiye bağlı okumalar İslam tarihinin en sıkıntılı dönemleridir. Özellikle dinin özünde bulunmaya,n mesela bu malum ve melun yapının memleketimize yaptığı en büyük kötülüklerden bir tanesi de güya kendileri Şia’ya karşı gibi görünüyorlardı. Ama Şia’nın iki temel kaidesi vardı. Birincisi masumiyet karinesiydi. Yani baştaki Ayetullah masumdur her söylediği söz vahiy gibidir. İkincisi ise takkiye, kendini gizleme. Bakınız Peygamber Efendimizin (SAV) mübarek hayatında çalışmasını, din hizmetini gizlediği hiçbir an yoktur. Sadece İslam’ın ilk döneminde malumdur ki Dar’ul Erkam’ın evinde sayıları 40 oluncaya kadar Hz. Ömer’in teklifi ile birlikte açık alanda dini tebliğ etmiş bütün zorluk ve meşakkatlere rağmen” diye konuştu.
ANNELER VE BABALAR SORUMLU
Bir başka hususun özellikle Anadolu örfunde, camii kültüründe 32 farz, 52 farz gibi bilgiler manzumesi olduğunu hatırlatan Şükrü Kabukçu, bu durumun ilmihal bilgileri kapsamında olduğuna dikkat çekti. “Anneler sizlere yalvarıyorum. Lüften bunu önemseyin” diyen Kabukçu; “Mesela dinin temel farzlarından birisi olan namazın hiçbir surette tatili yoktur. Yani namazı kılmayan insan mesuldür. Hiçbir dini gerekçe ile ilmihalde ibadeti erteleyen bir metin yoktur. Savaşta bile namazın nasıl kılınacağı öğretilmiştir. Ama bu malum yapının kendi müntesiplerine öğrettiği; namaz olmayabilir. Veyahutta dinin imkan vermediği ölçülerde olabileceğini öğretmiş. Bir taraftan da dinin haram kıldığı bir takım meselelerde örneğin alkol tüketimi vb meselelelerde bir yerlere gelmek için bunlara cevaz veren bir anlayışın elbette din ile uzaktan yakından alakası yoktur. Bir başka hususta bu cinayetleri işleyen insanların yetiştiği bir şebeke var doğru. Ama ben kendi nefsime soruyorum. Herkes gibi bir evlat sahibi olarak, peki bunları yetiştiren ana, babalar yok muydu? Yüce Peygamberimiz (SAV) değil mi ki bir orduyu bir göreve gönderirken kadınlara, çocuklara, yaşlılara, eli silah tutmayanlara ilişmeyeceksiniz diyen. Onun için elbette ana-baba olarak bu meselelerde bizlerin de ciddi sorumlulukları var” şeklinde konuştu.
KIZILAY AFYON’A BORÇLU
Türkiye Kızılay Genel Merkezi Yönetim Kurulu Üyesi Hüseyin Can yaptığı konuşmada, Afyonkarahisar halkına genel merkezin selamını iletti. Türkiye Kızılayı’nın 148 yaşında olduğunu söyleyen Can şöyle konuştu: “Devletler vardır bakarsınız yüz yıl sonra yok olur giderler. Ama ecdadımızın 1868 yılında iyi niyet üzerine kurmuş olduğu, hayır, hasenat, yardımlaşma, ihsan temel üzerinde kurulan bu kurum 148 yıldır dimdik ayakta. En önemli organlarından bir tanesi de Afyonkarahisar’da madensuyu Türk Kızılay’nın Cumhuriyet tarihinden beri halkımızın gözbebeği olarak Türkiye’ye hizmet veriyor. En çok kan bağışı da Afyon’da yapılıyor. Bu yüzden biz Türk Kızılay’ı olarak Afyon’a çok şey borçluyuz. Teşekkürler Afyon”
SON ŞEHİTLER ÇOK CAN YAKTI
Necip Türk Milleti’nin tarihi boyunca bir çok badireler atlattığını hatırlatan Hüseyin Can, Trablusgarp’tan, Şam’da, Çanakkale’de millet olarak bir çok şehitler verildiğini vurguladı. Milletin şehit verdiği her an Türk Kızılay’ı olarak milletin yanında olduklarının altını çizen Can şunları söyledi: “Hiçbir zaman için cepheye giderken evimizden izin almadık. Oralarda çok şehitler verdik. Ama son verdiğimiz şehitlerde ki olduğu kadar hiç canımız yanmadı. Çünkü tarih boyunca verdiğimiz şehitler hilal-haç mücadelesi idi. Hak-batıl mücadelesi içindi. Ama son verdiğimiz mücadele de içimizden çıkan hainlerin kurşununa hedef olduk”
TÜM MEYDANLARDA KIZILAY VAR
Darbe kalkışmasındaki mücadelede Türk Kızılayı’nın da Ankara’da Küçükesat Şube Başkanını şehit verdiğini ifade eden Hüseyin Can sözlerine şöyle devam etti: “Nice gazilerimiz var Çanakkale’deki gibi. Ama Allah’a hamd ediyoruz bu sıkıntıları atlatmak üzeriyiz. Şer gibi görünende hayır, hayır gibi görünende şer saklı olabilir. Bu ülkeye darbe yapmak isteyenler kendileri darpedildiler. İnşallah kendi tükürüklerinde boğulduklarını hep beraber göreceğiz. İçimizde ağzı dualı annelerimiz var ya onların yeri ayrı.. Başkomutamınız, Cumhurbaşkanımız 79 milyona hitap etti. Rabbimiz bize çok şükür bugünleri de nasip etti. Ağzı dualı olan insanlar ve ortak mücadelemiz sayesinde. Bir şehit babasının bir televizyon kanalında ki ifadeleri beni çok etkiledi. Diyordu ki, ‘Benim bir tek oğlum var şehit verdim. Fakat ilk etapta şunu düşündüm.  Bu işten sonuç alsalardı benim oğlum ölmüş olacaktı. Ama şimdi görüyorum ki benim oğlum şehit oldu’ diyor. Büyüklerimiz, devlet adamları, cumhurbaşkanımız çok dua alıyorlar. Tüm meydanlarda Türk Kızılay’ı görülüyor. İmkanlarımızı seferber ediyoruz. Allah gücümüze güç katsın. Çünkü biz gücümüzü halktan alıyoruz. Mültecilere mülteci demiyorum. Onlar bizim kardeşimiz. Onlar muhacir biz Ensarız”
 Program şiirlerin, kasidelerin, duaların okunması ile sabah namazına kadar devam etti. >> Burcu AYDIN’ın Haberi

Bakmadan Geçme