Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Ramazan Balkan

TURANLILAR VE PAN-TURANİZM – Kocatepe Gazetesi

Ramazan Balkan 4 Mart 2013 Pazartesi 02:00:00
  Bu köşemizde yayınlanan “Propaganda Kitapları” adlı yazımızda; Osmanlı Devleti’nin son günlerini yaşadığı I. Dünya Savaşı yıllarında Türk tarihiyle ilgili üst üste kitaplar yazıldığına değinmiştik. Bu kitaplardan bazılarının; The Treatment of Armenians in the Otttoman Emprie 1915/1916 (Osmanlı İmparatorluğu’nda Ermenilere Yapılan Muamele, 1915/1916), The Foundotion of the Ottoman Emprie (Osmanlı İmparatorluğu’nun Doğuşu) ile “The Turks of Central Asya (Türkler ve Orta-Asya) olduğunu belirtmiştik.
Bu kitapların yazılış amacının; I. Dünya Savaşı sonunda paylaşılması düşünülen Osmanlı Devleti’nin paylaşım planına şimdiden haklılık kazandırmak olduğunu, Türklerin devlet ve medeniyet kuramayacağı, Osmanlıların hâkimiyeti altına aldıkları ulusları idare edemedikleri, Osmanlı hâkimiyeti altındaki ulusların ve toprakların geri kaldığı hâlbuki Osmanlı hâkimiyetinden kurtulan ulusların pek çabuk kalkındıkları, tezlerine haklılık kazandırmak olduğunu belirtmiştik. Yukarıda adını verdiğimiz bu kitaplar 1914/18 yıllarında kaleme alınmıştır.
Batılılar tarafından hazırlanan Türk tarihi ve Osmanlılar hakkında birçok kitap maksatlıdır, bilim dışı amaçlar taşır. Bu hafta yazımıza konu olan “Turanlılar ve Pan-Turanizm” adlı kitapta böyle bir kitap. İngiliz gizli servisi MI5 tarafından 1918’de hazırlanmış ve “A Manuel On The Turanians And Pan-Turanizm” adını taşımaktadır. İngiliz gizli servisi bu kitabı; Orta-Asya ve Anadolu’da görev yapacak dışişleri memurları, subaylar ve istihbaratçıları için hazırlamış.
Bu kitabı benim için ilginç kılan; Türkçü ve Turancı düşünceleri taşıyan bir kişi olarak 2013 yılında benim dahi adını duymadığım birçok Türk topluluğu hakkında İngiltere’nin daha 1918 yılında haberdar olmasıdır. İkincisi Turan denildiğinde bizim aklımıza sadece Türkler gelirken, İngilizlerin; Fin, Macar, Samoyed, Tunguz, Moğol ve Türk olmak üzere çok geniş bir topluluğu Turan ulusları olarak algılamakta.
Bu algı aynı zamanda İngiltere için büyük korkuya sebep oluyor. Çünkü kitabı hazırlayanlar; “Farklı dil, din, medeniyet alanları ve coğrafi farklılıklar sebebiyle; Finliler ve Macarlar, Samoyedler, Tunguzlar, Moğollar, Sibirya Yakutları ve Türkleri en azından şimdilik Pan-Turanizm hareketi içinde olamayacaklarını” farkındalar. Ancak “son birkaç yıldır Türkiye’de, Türk dilini sadeleştirerek, yabancı kelimelerden temizlemeye çalışan ve tamamen eski Türk geleneğine dayalı bir Türk Medeniyeti kurulmasını amaçlayan milli bir bilinçlenme hareketi yaşanmaktadır…
Türk yazarları, ülkelerinin ve ırklarının beşiği olan ideal ata yurtlarından söz etmeye başladılar. Turanizmin öncüsü olarak adlandırılan şair Ziya Gökalp; Attila, Cengiz ve Oğuz Han’ı Türk soyunun kahramanı olarak anmakta ve Türklerin ata yurdu olarak sadece Türkiye ve Türkistan’ı değil geniş ve ebedi Turan ülkesini tanımlamaya çalışmaktadır” denilerek korkunun nedeni açıklanmaktadır. Evet, bu büyük korku Turan halklarının Anadolu Türkleri etrafında birleşerek batının karşısına dikilmesidir. Çünkü imparatorluk döneminde Turan uluslarının birleştirilmesi gibi bir amaca sahip olmayan İstanbullu aydınlar Turanlı olduklarının farkına varmışladır.
Kitabı hazırlayan ekibe göre Turan halklarının birleşerek; “Aryan ırkının (Ari) karşısına çıkması insanlığın felaketidir. Türkler, çağdaş medeniyetin ve Avrupa’nın en büyük düşmanı olarak bilinirler. Ne pahasına olursa olsun Türkler Avrupa’dan atılmalıdır. Geçmişte olduğu gibi bugünün düsturu da ‘Kahrolsun Türk (down with the Turc)’” olmalıdır.
Bu kitabın 18 Kasım 1918’de yani 30 Ekim 1918 Mondros Mütarekesi’nden hemen sonra basıldığı dikkate alınırsa batılıların Sevr Antlaşması ile Anadolu Türklüğünün neden yok edilmek istendiği anlaşılmaktadır. Yine kitaptaki ifadelere göre onları en çok korkutan; “Anadolu halkının Türk olduğunun farkına varması ve Turan halklarıyla dil, tarih ve kültür çalışmalarıyla birliktelik” sağlamasıdır. Bu birliğe Fin, Macar, Tunguz, Moğol ve ilginç olan Bulgarlarında katılması “Aryan (Ari) Irkın Felaketi” olacaktır. Bu kitabı inceledikten sonra; Cumhuriyet döneminde M. Kemal’in neden dil, tarih ve kültür birliği üzerinde daha çok durduğunu, ümmet bilinci yerine neden millet bilincini oluşturmaya başladığını daha iyi anladım. Yine batılıların bu korkusu boşuna da değil. Geçen eylül ayında Macaristan’da Turan Kurultayı toplandı ve Macaristan’dan Moğolistan’a kadar birçok topluluk bu kurultaya katıldı. Kurultayda Sibirya’daki Yakutlar ile pek çoğumuzun bilgi sahibi dahi olmadığı Sekel Türklerinden temsilciler katıldı. Sekeller; Romanya’da yaşıyorlar, Hıristiyanlar ve kendilerini Attila’nın torunları olarak görüyorlar.
Bu kitapta bazı tespitlerde var. Örneğin; “Osmanlılar enerjilerini daha çok Macaristan, Almanya, İtalya ile uzun süren ihtilaflara harcamışlar, arkalarında bıraktıkları ve Tanrı Dağları, Altay, Kırım ve Tuna’ya kadar uzanan dağınık vaziyetteki Türkçe konuşan akrabalarına ulaşmayı düşünmemişlerdir. Böylece daha kuvvetli ve batı medeniyeti için daha tehlikeli olabilirlerdi. İslam’ın milli özelliklerini yok edici etkisi, doğudaki akrabalarını unutmaya yol açmış ve Orta-Asya’dan uzak düşmüşlerdir.”
Kitabın değişik bölümlerinde Batının Türk algısı ve önyargısı hakkında onlarca satır var. Örneğin; “Türkler taklitçi bir ırktır. Her Türk kolu bir dereceye kadar temasa geçtikleri medeniyette asimile olmuştur… Çinliler, Araplar, İranlılar, Bizanslılara göre Türkler; vahşi, yabani, inançsız, vicdansız, zorba ve tembeldirler… Türkler kendi medeniyetlerini geliştirebilecek bir basiret göstermemişlerdir… Kurabildikleri yegâne devlet (Osmanlı Devleti) kötü yönetimin çarpıcı bir örneğini göstermektedir…”
Turanlılar ve Pan-Turanizm 1918 yılında hazırlandığı için Osmanlı Devleti ve Türklerin sonu hakkında da kanaatte bulunmaktadır. Şöyle ki; “Türkler ile Aryanlılar (Ari) arasındaki anlaşmazlığın temel sebebi Türklerdeki göç etme aşkı ile başka herhangi bir ırkın göçerlerinden daha fazla gelişen savaşma aşkıdır… Sibirya ve Orta-Asya’da Rusların boyunduruğu altına giren Türkler, Orta-Avrupa ve Balkanlardaki topraklarını kaybetmişlerdir. Şu andaki mesele, yüzyıllar boyunca Asya ve Avrupa’nın kaderini büyük oranda etkilemiş olan bir ırkın bağımsız kalan bir kolunun siyasi varlığını sürdürüp sürdüremeyeceğidir. Eğer yok olursa, dünya tarihindeki dikkate değer bir drama son bulacaktır.” Tarihsel süreci izlediğimizde eğer Kurtuluş Savaşı başarısızlıkla sonuçlanıp Sevr uygulansaydı Anadolu’ya sıkışan son bağımsız Turan halkı da esarete düşecek ve Aryan ırkı zaferini ilan edecekti. Bir yerde batılılardaki M. Kemal öfkesi de O’nun bu tarihsel süreci boşa çıkaran adam olmasıdır.
Kitabın temenni bölümünde; “Ancak Türkler, milli unsurlarını homojen tek bir devlet içinde bütünleştirmek suretiyle varlıklarını koruyabilirler. Böyle bir durumda medeni milletler dairesine barışçıl bir temelde katılmaları mümkün olabilir. Eğer Prusya tarzı bir teşkilatlanmaya giderlerse dünya için geçmişte olduğundan daha tehlikeli olurlar.”
Bu ilginç kitaba İngiltere’de York Üniversitesi’nde doktora çalışması yapan Şenol Durgun Bey ulaşmış ve Türkçeye çevirmiştir. Şenol Bey’in kitap üzerinde yaptığı incelemeye göre kitabın önemli bir kısmı yok edilerek hazırlayanlar tarafından basımına izin verilmiştir. Bu yok edilen kısımda muhtemelen 1918’den sonra Osmanlı Devleti ve Turan halkları hakkında alınması gereken tedbirler bölümü bulunmuş olabilir.
Bu kitabı okumanızı tavsiye ediyorum.

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti