Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Murat Arısoy
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

TRAFİKTE “YAYA” ESAS ALINMALI – Kocatepe Gazetesi

Murat Arısoy 9 Mayıs 2017 Salı 12:16:39
 

Karayolu Trafik Haftası dolayısıyla ilk açıklamayı Saadet Partisi İl Başkanı Adnan Şenel yaptı. Şenel, trafik kurallarının öğrenilmesi, öğrenildikten sonra da uyulması gerektiğini vurguladı.
Bugün Cumhuriyet Meydanı’nda Karayolu Trafik Haftası dolayısıyla etkinlik düzenlenecek. Etkinlikte alkollü araç kullanılmaması ve araç içinde emniyet kemeri takılması gerektiği üzerinde durulacak.
İki konu da mühim. Ancak her sene aynı başlıklar tekrar edildiği için bana göre bir öğreticiliği de, ilgi çekiciliği de kalmıyor.
Trafik meselesinin yalnızca etkinliklerle düzene girmeyeceğini daha önce tecrübe ettik. Şimdi Ordu Valisi olan İrfan Balkanlıoğlu’nun Afyonkarahisar Valiliği zamanında “Güvenli Trafik Projesi” yürütülüyordu. Bu projede Ankara ve Afyonkarahisar pilot il seçilmişti. Projenin içeriği eğitimlerin verilmesi, çalıştayların yapılması üzerine kuruluydu. Fakat bakıldı ki eğitimler, çalıştaylarla istenen sonuca varılamıyor; “geçenden 5, geçmeyenden 10 lira” mantığı ile denetimler yapıldı. Bu trafik denetimlerinde emniyet kemeri takmayan sürücülere, hatta denetimlerin ilk günlerinde yolculara da cezalar kesildi. Böylelikle bir alışkanlık oluşturulmaya çalışıldı.
Sonuç: Şimdi çevrenize bakın. Emniyet kemeri takan hemşehrilerimizin pek çoğu o günlerden itibaren taktıkları emniyet kemeri hususuna hâlâ dikkat ediyorlar.
Karayolu Trafik Haftası dolayısıyla yapılacak etkinlikler, ertesi gün unutulacak. Sıkı bir denetim ve caydırıcı cezalarla emniyet kemeri de takılır, patlatılan egzozlar da tamir ettirilir, kurallara azami uyma yarışı başlar.
Karayolu Trafik Haftası ya da trafikle ilgili başka etkinliklerde, asıl sorun “nereden bakıldığı” ile ilgili.
Emniyet kemeri kampanyasında da, alkollü araç kullanılmaması nasihatlerinde de hep araç içindeki sürücü ve yolcu esas alınıyor. Biliyoruz ki trafik kazalarında yalnızca araç içinde ölüm yaşanmıyor.
Mart ve Nisan aylarında Kurtuluş Caddesi’nde yaşanan trafik kazalarında bir yaya hayatını kaybetti, iki yaya yaralandı.
Buradan hareketle diyorum ki: Trafikte öncelik yaya olmalı.
Trafik etkinliklerinde yaya geçitlerinin önemine dikkat çekilmeli, yaya geçitleri üzerine araç park edilmemesi gerektiği, araç park edilmesi durumunda ceza kesileceği açıklanmalı.
Şehir içinde azami hız oranları yeniden belirlenmeli, özellikle okul ve cami gibi yoğunluk yaşanması muhtemel bölgelerde azami hız sınırı 40 kilometre olmalı.
Afyonkarahisar’da “yaya geçidi” mefhumu, Afyonkarahisar Belediyesi’nin asfalt ekibinin işaretlemelerinden ibaret kalıyor.
Yaya, kendine ayrılmış geçitten yürümek için tereddüt ediyor. Çünkü araç sürücüleri, yaya geçidini yayalara tanınmış bir hak olarak algılamıyor. Aksine yaya geçitlerini görmezden gelerek, iki taraflı bekleyen vatandaşların olduğu bölgelerde adeta gövde gösterisi yapıp hızlarını artırıyor.
Özellikle dikkat ettim, resmî araçlar bile “yaya geçidi” kuralına uymuyor. Hızlarını azaltmadıkları gibi artırdıkları da oluyor.
Yaya geçidinde park eden sürücüler de cabası.
Oysa Karayolları Trafik Yönetmeliği açık: Yaya geçitlerinde araçların bulunması yasak.
Sürücüler, yaya geçitlerine gelirken hızlarını azaltmalılar.
Bu kuralları eğitimle öğretmek bir yöntem, alışkanlık ise ceza sayesinde kazanılıyor ne yazık ki.
Şehrimizi karşıdan karşıya geçen öğrencilerin trafik polisi yardımına ihtiyaç duyduğu görüntüden kurtarmamız gerek.

 

TEK TİP KIYAFET İYİ DE…

 

Ataköy Minibüs Durağı’nde çalışan şoförlerin kıyafetleri tek tip olacakmış. Ataköy Durağı’ndaki şoförleri bugüne kadar öyle kavga, gürültü ya da saygısızlık içinde görmedik. Tek tip kıyafet uygulamasının bu duraktan başlatılması da güzel bir örnek olabilir.
Ama…
“Ama”sı şu: Ben vatandaş olarak tek tip kıyafetten önce, bana gerçekten saygı duyulmasını istiyorum. 361 şoförün tek tip kıyafet giymesi, simgesel kalıyor.
Meselâ, ben minibüs içindeyken şoför sigara içmemeli. “Sigara içmeyin” diye uyardığımda nasıl bir tepki ile karşılaşacağım hakkında tedirgin olmamalıyım.
Meselâ, şoför kafasına göre dur-kalk yapmamalı. Bir durakta 1-2 dakikadan fazla durmamalı; park edip gelene geçene korna çalmamalı.
Meselâ, şoför frene ve gaza ani ve sert şekilde basmamalı. Sadece vatandaşa değil, kullandığı araca da nazik olmalı.
Meselâ, şoför kullandığı minibüsü insan konservesi hâline getirmemeli.
Meselâ, şoför benim duyacağım ve yadırgayacağım ses tonuyla diğer arkadaşıyla konuşmamalı.
Meselâ, şoför ‘yolların kralıyım’ edasıyla hareket etmemeli.
Meselâ, şoför sesi sonuna kadar açıp müzik dinlememeli.
Şoför, kullandığı aracın ekmek teknesi olduğunu bilmeli. Bir bakkal ya da manav için öncelik nasıl o anda dükkanına gelen müşterisi ise, bir dolmuş şoförü için de öncelik, minibüse binen yolcu olmalı.
Bu şartları sağladıktan sonra ister tek tip giyinin, ister şapka takın, ister terlikle gezin.
Beni yolcu olarak ilgilendirmez.
“Tek tip kıyafet giyiyoruz” deyip bütün bu saydığım aksilikleri ve aksaklıkları devam ettirecekseniz, bir ilerleme kaydedemeyiz.

YAZARLAR

TÜMÜ

SON HABERLER