Toptaş e-muhtırayı Başbakan’a sordu – Kocatepe Gazetesi
CHP Milletvekili Ahmet Toptaş, 27 Nisan e-muhtırası ile ilgili olarak Başbakan R.Tayyip Erdoğan'a sorulmak üzere Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyon Başkanlığına sorular gönderdi. CHP Milletvekili Ahmet Toptaş, 27 Nisan e-muhtırasını veren dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt'ın muhtıra yayınlandıktan sonra 12 saat boyunca Başbakan Erdoğan’ın telefonlarına çıkmadığı, hükümetinde 28 Nisan günü bir bildiri ile buna karşılık [&hellip]
CHP Milletvekili Ahmet Toptaş, 27 Nisan e-muhtırası ile ilgili olarak Başbakan R.Tayyip Erdoğan’a sorulmak üzere Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyon Başkanlığına sorular gönderdi. CHP Milletvekili Ahmet Toptaş, 27 Nisan e-muhtırasını veren dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt’ın muhtıra yayınlandıktan sonra 12 saat boyunca Başbakan Erdoğan’ın telefonlarına çıkmadığı, hükümetinde 28 Nisan günü bir bildiri ile buna karşılık verdiğinin bilindiğini ifade etti
MEZARA GİDECEK
SIRLAR OLABİLİR Mİ?
O dönem Başbakanlıktan yapılan karşı açıklamada “Bu açıklama hükümete karşı bir tutum olarak algılanmıştır. Kuşkusuz demokratik bir düzende bunun düşünülmesi dahi yadırgatır.” denildiğini hatırlatan Toptaş, Başbakan R. Tayyip Erdoğan’ın cevaplandırması için bazı sorular sordu. Toptaş; “Hükümete karşı bir tutum içinde olduğunu bildiğiniz Yaşar Büyükanıt hakkında bir soruşturma başlattınız mı? E-muhtıradan sonra 5 Mayıs günü Dolmabahçe Sarayı’nda 2 saat 15 dakika süren bir görüşmede Yaşar Büyükanıt ile neleri konuştunuz? Görüşme de tutanak tutuldu mu? Tutanak tutulmamış ise bu devlet geleneğine uygun mudur? Dolmabahçe görüşmesinin kendi deyiminizle mezara kadar gidecek sır olduğunu söylüyorsunuz. E-muhtıra veren bir Genelkurmay Başkanı ile bir Başbakan’ın mezara kadar gidecek sırları olabilir mi? Bu görüşmede yeni bir sürecin, birlikte planladığınız, hatta e-muhtıranın da danışıklı olduğu yolundaki toplumsal kaygıların giderilmesi için bir açıklama yapma gereği duydunuz mu?” sorularını yöneletti.
ŞİKAYETLER HAKKINDA
NELER DÜŞÜNÜLÜYOR?
CHP Milletvekili Ahmet Toptaş, e-muhtıra veren bir Genelkurmay Başkanı’na “üstün hizmet madalyası” verilmesinin nasıl bir gerekçe ile açıklanacağınıda sorduğu önergesinin devamında şu sorulara yer verdi: “E-muhtıranın danışıklı olarak hazırlandığı kuşkusu taşıyan kesimlerin, muhtıracıya üstün hizmet madalyası verilmesi karşısında haklılık paylarının yükseldiği konusunda bir fikriniz var mıdır? Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın ‘e-muhtıra sonucunda oylarımız yüzde 10 civarında artmıştır.’ sözlerine katılıyor musunuz? 28 Şubat sürecindeki yapılan uygulamalarla bir çok mağdurlar yaratıldığı, bunu sizin de bir çok konuşmanızda dile getirdiğinizi biliyoruz. 28 Şubat sürecindeki soruşturma ve kovuşturmalarla bugün yaşanan yönetim ve yargı süreçleri arasında bir benzerlik görüldüğü kamuoyunun bir kesiminde dile getirilmekte, yeni mağduriyetlerin yaratıldığı da izlenmektedir. Yeni mağduriyetlerindeki şikayetler hakkında neler düşünüyorsunuz” dedi.
DOLMABAHÇE’DE
NELER KONUŞULDU?
Başbakan R. Tayyip Erdoğan’a yönelttiği soruları sürdüren CHP Milletvekili Ahmet Toptaş, 27 Nisan e- muhtırası verildikten sonra hükümet olarak buna karşı çıkıp çıkmadıklarını sordu. Toptaş; “2007 seçimlerine, muhtırayla beraber siyaseten mağdur olduğunuzu, bu yüzden tek başına güçlü bir iktidar olmanız gerektiğini halka söyleyerek yüzde 47 oy aldınız. 2011 Seçimlerinde ise 27 Nisan muhtırasının olmadığını söylediniz? Bu çelişkiyi nasıl açıklıyorsunuz? Halka muhtıra sonucu mağdur olduğunuzu söyleyip oy istemeniz bir kandırmacamıydı? Dolmabahçe görüşmesinden sonra TSK mensuplarına yönelik operasyonlar yapıldı. Bu görüşmelerde neler konuşuldu? 2003-2004 yılında gerek MİT gerekse diğer devlet kurumlarının aracılığı ile askerlerin darbe teşebbüsü içinde olduğuna dair bilgi sahibi olmanıza rağmen neden bu teşebbüse karşı bir hareket içinde olmadınız? O gün sizi bu darbe veya muhtıra teşebbüsüne karşı koymak için bir girişimde bulunmanızı engelleyen korkular nelerdi?” sorularını sordu.
ZAPSU’NUN DEDİKLERİ DOĞRU MU?
CHP Milletvekili Ahmet Toptaş, Başbakan Erdoğan’a sorduğu soruları şöyle sürdürdü: “Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın danışmanı Cüneyt Zapsu, Amerikalılara; ‘Bu adam dürüst bir adam. Kendi inançlarına sahip ve bu inançlarında samimi. Lütfen şunu yapmaya çalışın, bu adamdan yararlanın. Çünkü bu kişinin çok itibarı var, hem kendi inançları nedeniyle Müslüman dünyasında, hem de Batı tipi demokrasiye inanıyor. Bence onu devirmeye çalışmak, delikten aşağı koymak yerine onu kullanın. Burada ve Avrupa’da bundan yararlanmalısınız. Teklifim budur.’ Dediği doğru mudur? 28 Şubat sonrası AKP’nin ortaya çıkışı ve 27 Nisan e -muhtıra sonrası yükselişi arasında birçok bağlantı yapılıyor. Siz böyle bir bağlantı olduğunu düşünüyor musunuz? AKP 28 Şubat sürecinin bir ürünü mü? 28 Şubat sürecini Fethullah Gülen; ‘Asker anayasal yetkisini kullandı’, ‘Asker iyi niyetlidir.’ söylemleriyle desteklemişti, aynı dönemde Zaman gazetesi ‘hayırlı olsun’ manşetiyle yayımlandı. Bütün bu açıklamaları nasıl değerlendiriyorsunuz?”
80 DARBESİ MİLLİ GÖRÜŞÇÜLERİ NE DERECE ETKİLEDİ
CHP Milletvekili Ahmet Toptaş, Başbakan R. Tayyip Erdoğan’ın cevaplandırmasını istediği sorularına şu şekilde devam etti: “1976 Yılında MSP Beyoğlu Gençlik Kolu Başkanlığı’na ve aynı yıl MSP İstanbul Gençlik Kolları Başkanlığı’na seçildiniz. 1980 Yılına kadar bu görevi sürdürdünüz. Siyasetin içinde yer alan neredeyse herkesin yargılandığı, işkenceden geçtiği 1980 döneminde sizin darbenin şiddetine maruz kalmamanızın sebebi nedir? 1980 darbesi milli görüşçüleri ne derecede etkilemiştir? 1980 Döneminde çeşitli kuruluşlarda üst düzey yöneticilik yaptınız, bunlar hangi kuruluş ya da şirketlerdir? 12 Eylül’ün yıl dönümünde bir konuşma yaptınız ve cuntanın idam ettirdiği Erdal Eren, Necdet Adalı ve Mustafa Pehlivanoğlu’nu anarak göz yaşı döktünüz, aradan çok zaman geçmeden idamın serbestleşmesi konusunu tüm dünya kamuoyu önünde dile getirdiniz, bu iki davranış arasında büyük bir çelişki yok mu? 12 Eylül cuntasının idamla aldığı canlar yeterli değil mi? 12 Eylül askeri darbesinin Kenan Evrenin yargılanmasıyla gerçekten aydınlatılacağını ve sorumlularının cezalarını alacağına inanıyor musunuz? 28 Şubat yargılamaları sürecinde onlarca asker, subay yargılanmak üzere cezaevlerine koyuldu, aynı hassasiyeti binlerce kişinin, ailenin mağdur olduğu 12 Eylül askeri darbesinin yargılanması sürecinde gösterilmemesi hakkında ne düşünüyorsunuz?” (Kocatepe)