Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Borsası Afyon'da kurulacak

Afyonkarahisar Sağlık Bilimleri Üniversitesi'nin (AFSÜ) ev sahipliğinde başlayan 6. Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Çalıştayı kapanışında Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Borsasının Afyonkarahisar'da kurulması konusunda prensip kararı alındı Afyonkarahisar Sağlık Bilimleri Üniversitesi (AFSÜ) Teknoloji Transfer Ofisi (AFSÜ-TTO) tarafından Ankara Üniversitesi ve Ege Üniversitesi iş birliğiyle düzenlenen 6. Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Çalıştayı, grup toplantıları, girişimci söyleşileri ve [&hellip]

Afyonkarahisar Sağlık Bilimleri Üniversitesi’nin (AFSÜ) ev sahipliğinde başlayan 6. Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Çalıştayı kapanışında; Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Borsasının Afyonkarahisar’da kurulması konusunda prensip kararı alındı

Afyonkarahisar Sağlık Bilimleri Üniversitesi (AFSÜ) Teknoloji Transfer Ofisi (AFSÜ-TTO) tarafından Ankara Üniversitesi ve Ege Üniversitesi iş birliğiyle düzenlenen 6. Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Çalıştayı, grup toplantıları, girişimci söyleşileri ve çalışma gruplarının sonuç raporlarının sunumu ile tamamlandı. Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak, Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Çalıştayının Afyonkarahisar’ın ananesi haline geldiğini, bu nedenle şehrin 2022 yılındaki 100. kurtuluş yıldönümünde çalıştayın devam ettirilip, İzmir’de de 2023 yılında uluslararası bir kongre yapılmasını önerdi.
“ÇALIŞTAY BAŞARIYLA TAMAMLANDI”
Çalıştay’da iki gün boyunca “Tıbbi Bitkilerde Ham Maddeden Sağlık ve Ticarete Dönüşüm” teması doğrultusunda istişareler gerçekleştirildi. Çalıştay kapanış bölümünde AFSÜ Rektörü Prof. Dr. Nurullah Okumuş ve Cumhurbaşkanı Irak Özel Temsilcisi ve Afyonkarahisar Milletvekili Prof. Dr. Veysel Eroğlu konuşma yaptı. AFSÜ Rektörü Prof. Dr. Nurullah Okumuş, çalıştayın tüm oturumları ve çalışma grubu toplantılarının yoğun bir katılım ve büyük bir özveriyle gerçekleştirildiğini kaydetti. Okumuş, “6. Çalıştayımızı başarıyla tamamlamaktan büyük bir mutluluk duyuyoruz. Önemine inandığım ve özel bir ilgi duyduğum tıbbi ve aromatik bitkiler sahasında çok sayıda yetkin akademisyen ve iş dünyası temsilcisi ile aynı kaygıları ve umutları paylaşmaktan gurur duyuyorum. Çok eksiklerimiz var ama iyi bir yolda olduğumuzu düşünüyorum.” dedi.
“BORSA KURMA NOKTASINA ULAŞILDI”
Afyonkarahisar Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Borsası için prensip kararı alındığını belirten Rektör Okumuş, “Çalıştay çalışma gruplarının raporlarında, önceki çalışmalarla karşılaştırıldığında daha net fikirler ortaya çıktı. 6. Çalıştayımızın raporunu en kısa sürede kitaplaştırarak kamuoyu ile paylaşacağız. İyi tarım uygulamaları, standardizasyon, sertifikasyon, uygun bölge seçimi, doğru bitki seçimi gibi pek çok boyutu olan bu konuda en temel husus bellidir. Bizim Afyonkarahisar’da Sayın Valimiz Gökmen Çiçek ve Orman ve Su İşleri Bakanımız Sayın Veysel Eroğlu’nun teşvikiyle yapmaya başladığımız gibi organize olmak, kooperatifleşmek ve her hâlde bu işin borsasının kurulmasıdır. Artık bu noktaya da geldik.” diye konuştu.
“BORSA İLE SORULARIN BÜYÜK KISMI ÇÖZÜLECEK”
Açılış konuşmasında çalıştay kapsamında il yöneticileriyle özel bir toplantı gerçekleştirip bir müjde vereceği ifadesini hatırlatan Okumuş, “Yapmış olduğumuz toplantıda inşallah Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Borsasının Afyonkarahisar’da kurulması konusunda prensip kararına varıldı. Bu konuda Ticaret Borsamız bize destek vereceğini söyledi. Biz de AFSÜ olarak teknik destek sağlayacağız. Ticaret Odamız, Valiliğimiz bu konuda bize destek olacak. Buna göre mevcut altyapının tıbbi ve aromatik bitkileri de içerecek şekilde veya ayrı bir başlık altında organize edilmesi gerekiyor. Tabii bu noktada yerel siyasi destek ve irade çok önemlidir. Bunun dünkü toplantıda ortaya konmuş olması bizi çok mutlu etti. Bu borsa buradaki sorunların büyük kısmına çözüm getirecek. Çiftçimiz neyi üreteceğini bilecek. Nereye satacağını, nasıl satacağını, kaça satacağını bilecek. Daha da önemlisi standardizasyondan, sertifikasyondan, doğru üründen, kaliteli üründen bahsediyoruz. Borsada ürün satmaya çalıştığınız zaman göreceksiniz ki nanenin ya da kekiğin kırk küsur çeşidi var. Bunların hangi alt türü ise onu oraya girmek zorunda kalacaksınız. Girerken de onaylı laboratuvarlardan alınmış bir analiz raporuyla oraya gireceksiniz. Bu neyi getirecek? Kaliteyi artıracak. Doğru iş yapanın, iyi iş yapanın, dürüst çalışanın da ürününün para etmesini sağlayacak. Bu müjdeli haber Afyonkarahisar için, ülkemiz için inşallah hayırlara vesile olur.” ifadelerini kullandı.
“BÖLGESEL EYLEM PLANLANI AFYON’DA UYGULANACAK”
Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Komisyonunun “Bölgesel Eylem Yönetim Planlamasını” Afyonkarahisar’da uygulayacağını belirten Okumuş şunları kaydetti: “Burada yapılan konuşmalarda bir öneri olarak, bölgesel eylem yönetim planlamaları yapılması denildi. Biz bunun bir örneğini Afyonkarahisar’da yapıyoruz. Valiliğimiz tarafından ilimizde bir Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Komisyonu kuruldu ve başkanlığı üniversitemize verildi. Aynen dediğiniz gibi ilçe bazında gidiyoruz. Oradaki belediye başkanı, kaymakam ve yetiştiriciler ile oturuyoruz; ne yapıyorsunuz, elinizdeki kayıtlarda neler var, diye sorarak bir fotoğraf çekmeye çalışıyoruz. Bununla ilgili de bir rapor yayınlayacağız inşallah. Afyonkarahisar yerelinde yaptığımız bu çalışma yurt genelinde yaygınlaştırılmalıdır. Sonuç raporlarında bir ifade dikkatimi çekti; Tıbbi ve aromatik bitkilerin atıklarının değerlendirilmesi. Bu çok önemlidir. Biz burada maalesef sadece istediğimizi alıyoruz, geri kalanını kullanmıyoruz. Amaranth bitkisi kökünden tepesine kadar kullanılabiliyor. Tohumunu un olarak, yağ için kullanabiliyorsunuz. İçindeki etken maddeleri kullanabiliyorsunuz. Yaprağından çay yapabiliyorsunuz, yaprak sarması yapabiliyorsunuz, gövdesini ve dallarını hayvan yemi olarak kullanabiliyorsunuz. Protein oranı çok yüksektir. O yüzden bu ürünlere bütünsel bakmak lazımdır.”
“TÜRK KEKİĞİ MARKASIZLIKTAN YUNAN KEKİĞİ OLARAK SATILIYOR”
Afyonkarahisar’da, Türkiye’de ilk olarak gerçekleştirdikleri bir örnekten söz eden Okumuş şöyle konuştu: “Buğday ve şeker pancarından etil alkol üretimi varken ülkemizde, bir yatırımcımız üniversite-özel sektör iş birliği ile patatesten yıllık beş milyon litre etil alkol üretecek bir tesisi şu anda kuruyor. Patates zaten kullanılıyor pek çok yerde ama biz hiç göze çarpmayan bir noktaya dikkat ettik; patatesin işlendiği fabrikalarda kabuklar yem sanayiinde kullanılıyor. Ama orada yıkama suyunda da nişasta var. Yüzde 13 ila 21 arasında yıkama suyunda nişasta bulduk. Yeni tesiste bu suyu da kullanacağız. Bunun doğaya boşu boşuna atılmasını engellememiz gerekiyor. Ülkemizde inanılmaz bir cistus kaçağımız vardır. Hovardaca kullanıyoruz. Açıkçası; Dağ kekiği, salep bitkisi, orkide gibi niceleri, sökülüp kaçırılıyor, çalınıyor. Maalesef bunların yeterince kontrolü yoktur. Türk kekiğini hâlâ markalaştıramadığımız için dışarıda Yunan kekiği olarak satılıyor. Birçok bitkide durum bu şekilde korumamız gerekiyor. Mevzuat konusunda çok serzenişlerde bulunuyoruz. Ürün geliştirme, klinik çalışmalar, faz çalışmalar v.b. Aslında en büyük sorunlarımızdan birisi ilaç alanında ciddi bir sıkıntımız var. Maalesef mevzuat hazretleri önümüzde duruyor. En azından geleneksel bitkisel ürün veya tıbbi bitkisel ilaç konusunda slot uygulamasını ve önceliklendirmeyi kaldırın; en azından bu alanda önümüzü açın diye bir beklentimiz var.”
“SERTİFİKASYON BÜYÜK ÖNEM TAŞIYOR”
Tohum bilgisine kadar erişecek bir sertifikasyona gidilmesi gerektiğini ifade eden Okumuş şunları söyledi: “Sertifikasyon çok önemlidir. İster internet üzerinden olsun isterse eczaneler üzerinden olsun her ürünün mutlaka bir sertifika ile satılmasının sağlanması gerekiyor. Diyeceksiniz ki birçok tohumda bile sertifika yok, herkes önüne geleni ekiyor… En azından hangi tür olduğu, nerede ve kim tarafından üretildiğinin yazılması bile yeterli. Esasında tohum bilgisine kadar erişecek bir sertifikasyona gidilmesi gerekiyor. Bir ürün ortaya çıkıyor, onun barkodunu dahi kopyalayarak taklidini piyasaya sürebiliyorlar. Fakat yurt dışında bir, iki, üçüncü kez yalan söylerseniz kapılar yüzünüze kapanır. Bizim mutlaka sertifikasyon uygulamalarını yapmamız, benimsememiz ve özümsememiz gerekiyor. Aksi hâlde durumu altın yumurtlayan tavuk olarak görürsek, çok kısa sürede bu tavuğu kaybederiz diye düşünüyorum. Teşvikler yapılmalı deniyor. Ben buna katılmıyorum. Herhalde dünyada Türkiye kadar tarımsal üretimin devlet tarafından teşvik edildiği başka ülke var mıdır? Bilmiyorum. Milli Emlak’ın, Tarım Bakanlığının yeni teşviklerini öğrendik. Bir şey yapmak istiyorsak arazi de var tohum da var; bitki de var fide de var. Geriye üretmek kalıyor. Biraz kendimizi teşvik etmemiz gerekir diye düşünüyorum. Bu kadar güzel insanın, bilim insanının desteği ve teşvikiyle daha çok çalıştaylar yaparız ama artık ürüne dönüşmüş hâliyle yapalım, son noktaya gelmiş olarak yapalım inşallah. Çalıştayımıza katkısı olan, desteği olan herkese teşekkürlerimi sunuyorum.”
“ALIM GARANTİLİ ÜRETİME DÖNÜLMELİ”
Çalıştay kapanışında son konuşmayı Irak Özel Temsilcisi ve AK Parti Milletvekili Prof. Dr. Veysel Eroğlu yaptı. Eroğlu, ilk çalıştaydan 6. çalıştaya uzanan süreçte alana ilişkin epey mesafe kat edildiğini söyledi. Çalıştayı hazırlayan, katılan ve destekleyen başta AFSÜ personeli ve akademisyenleri olmak üzere herkese teşekkür eden Eroğlu, “Bir zamanlar koca karı ilacı olarak algılanan bitkilerin sağlıkta kullanımı konusunda genel bir farkındalık oluşmasında bu tür çalıştaylar önem taşımaktadır. Gerek halkta gerekse özel sektörde ve devlet kademelerinde tıbbi ve aromatik bitkilerin önemine ilişkin büyük bir uyanış var. Bu uyanış yeterli değildir. Ne yapmamız lazım? Çalıştayın ilk günündeki özel oturumda güzel bir çalışma yaptık. Afyonkarahisar’da Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Borsası kurulması kararını aldık. Bunun desteklenmesi şart. Arazi isteniyorsa Milli Emlak veriyor, teşvik istenirse ilgili kurumlar veriyor. Yani arazi ve teşvik problemi yok. Bu noktada vatandaşa nerede, ne üretirse daha kazançlı çıkacağının anlatılması lazımdır. Bir de bölük pörçük değil de alım garantili üretim şekline dönmek lazım.” dedi.
“YAZI YAZMAK AMİRİ KANDIRMAKTIR ESAS OLAN NETİCELENDİRMEKTİR”
“Üç yıl önce Çin Büyükelçisini Afyonkarahisar’a davet etmiştim, geldi.” diyen Eroğlu sözlerine şöyle devam etti: “Akabinde Çin’den 100 tane büyük şirketin yöneticisi geldi. Onların bizden talepleri vardı. Fakat hiçbir şirketimiz onların taleplerini karşılayacak kapasiteye sahip değildi. Demek ki bunu iyi planlamamız gerekiyor. Bunun için borsa şart. İyi bir program şarttır. Bunu yapmamız lazımdır. Mesela üretim kadar pazarlama konusuna da odaklanmamız gerekiyor. Bu konuya kafa yormamız gerektiği kanaatindeyim. Bitkisel varlığımızı ham madde, yarı mamul ya da mamul olarak pazarlama imkânı mevcuttur.” illetin menfaati, ülkenin kalkınması açısından bu çalıştayda tartışılan konuların ve ortaya konan tavsiyelerin ilgili kesimlere sunulması gerekiyor. Bunun için bir heyet teşkil edilmesini ve konunun takipçisi olunmasını tavsiye ediyorum. Ben de bu heyette yer almaya talibim. Çalıştay raporu en kısa sürede kitaplaştırılmalıdır. Böylece geldiğimiz noktayı daha net bir şekilde görebiliriz. Bu çalıştaydan çok istifade ettim. İnşallah 7. de yapalım. Ama daha hazırlıklı olarak yapalım. Bu 6. çalıştaydan sonra neler yapıldı, hangi kurumlarla temasa geçildi, neler gerçekleşti, neler gerçekleşmedi ve niçin gerçekleşmedi bunu bir görelim. Beni de bu konuda bir nefer olarak görün. Nereye gidilecekse, kime müracaat edilecekse bu konuda yardımcı olmaya hazırım. Bakanlığım döneminde efendim yazı yazdık diyen adamı kolundan tutup atıyordum. Yazı yazmak, ilgili amiri aldatmaktır. Takip etmek, neticelendirmektir esastır.” ifadelerini kullandı.
Çalıştay kapanış konuşmaların ardından etkinlik sponsorlarına şilt verilmesi ve toplu fotoğraf çekilmesiyle gerçekleştirildi. >> Burak AYDIN’ın Haberi

Haber

Haber

Haber

Haber

Bakmadan Geçme