“TEK ADAM REJİMİNDEN” DEMOKRASİ BEKLEMEK

Sağlık Bakanı Koca, Korona pandemisinin yeniden atağa kalktığını, ülkemizdeki tüm vakaların %40’ının İstanbul’da bulunduğunu ifade etti. Bu amaçla İstanbul’da Vali, Emniyet Müdürü, Sağlık Müdürü dahil konuyla ilişkili 40 kişinin katıldığı bir toplantı ile salgının İstanbul’daki seyri masaya yatırıldı. Ancak ne yazık ki 18 milyon kişinin yaşadığı bu metropolün seçimle gelen Belediye başkanı bu toplantıya çağrılmamıştı. Açıklamaya bakarsanız toplantı ani gelişmiş, o yüzden İmamoğlu çağrılamamış. Yerseniz! İmamoğlu bu şehirde iki kez yapılan seçimlerin ikisini de kazanan, rakibine 806 bin oy fark atan seçilmiş bir başkan. İstanbul’un ulaşımından, suyundan, temizliğinden sorumlu kişiyi toplantıya çağırmayan ise Cumhurbaşkanı tarafından atanmış “Salgınla mücadele siyaset üstüdür” diyen bürokrat. Seçilmişlerin atanmışlar karşısında üstün olduğunu, vesayetçi sistemle mücadele edeceklerini iddia ederek iktidara gelen AKP’nin geldiği nokta bu. Düşünün, bu toplantı Afyonkarahisar’da yapıldığında sayın Zeybek toplantıya çağrılır mı, çağrılmaz mı?
Bu yaşanan olay aslına iktidarın siyasete bakışını, ülkemizin demokrasisini getirdiği noktayı gözler önüne seriyor.
2017 yılında yapılan Anayasa değişikliği ile “Tek Adam” sistemine geçtiğimiz günden beri ülke bir tek kişi tarafından, O’nun emirleri doğrultusunda yönetiliyor. Seçilmiş, partili Cumhurbaşkanı, diğer seçilmişleri kaale bile almıyor. Hatta icraatlarına engel olmak için çabalıyor. Kimseye hesap vermek niyetinde de değil. Diğer yandan, hepimiz sanki ülkemizde demokrasi varmış gibi davranmaya devam ediyoruz. Hepimiz sosyal medyada, gazete köşelerinde, dost sohbetlerinde yapılması gerekenleri anlatıyoruz. Oysa artık farkına varalım ki, bu eleştiriler kimsenin umurunda bile değil. Saray, etrafındaki dar kadro ile (AKP yönetimi, milletvekilleri bile bu kadronun dışında) ülkeyi yönetiyor. Devletimiz, Parti Devleti halini aldı.
Atanmış bürokratların tümü Sarayın isteklerini yerine getirmekle kendini mükellef sayıyor. Yargıç ve savcılar aldıkları emirleri uyguluyor. İddianame hazırlanmadan yıllarca hapis yatanlar var. İktidarı eleştiren tehlikeli (!) kim varsa hesap soruluyor. Sizce, Anayasa Mahkemesi’nin Enis Berberoğlu kararını tanımayan yerel mahkemeler bu cüreti nereden alıyor?
Valiler Saraydan gelen emirleri harfiyen uyguluyor. Birçok ilde AKP İl başkanları Valileri toplantıya çağırıp gerekli talimatları veriyor.
Basına yansıdığı kadarıyla, Ulaştırma ve Altyapı Bakanının ilimizi ziyareti öncesi Karayolları, PTT, Türk Telekom ve TCDD Müdürleri Ak Parti İl Başkanlığında toplantı yaparak taleplerini il başkanına iletmişler. Bu ilin yöneticisi kim? Sayın Vali mi, AKP İl Başkanı mı?
Parti devletinde, devletin tüm işleri maalesef AKP binalarında organize ediliyor. Kamu kurumlarında doğrudan ya da İŞKUR kanalıyla işe alınacaklar önce AKP’ye üye olup, ardından il başkanlığına isim yazdırıyorlar. Mahkemede, kamuda işi olan önce referansı ile birlikte AKP il başkanlığına uğramak zorunda sanki. Yoksa hiçbir işleriniz rast gitmez. Vakıflar Kütahya Bölge Müdürü, İmaret Camisi bahçesine yapılacak olan tuvaletlerin yerine bile AKP’li milletvekilleri ile birlikte karar verdi. Yani özür dilerim vatandaşın nereye ………. bile onlar karar veriyorlar. Biz de saf saf, seçilmiş belediye başkanını neden toplantıya çağırmadınız diye hayıflanıyoruz.
***
Ülkemiz artık sözde demokratik görünen otoriter sistemle yönetiliyor. Göstermelik demokrasi (o da şimdilik) ile nasıl bir gelecek biz bekliyor, bilemiyorum. Elbette bütün bunları gören sağduyulu AKP seçmeni de vardır. Bilmelisiniz ki, demokrasi, azınlıkların hakkını korumak için vardır. Cumhuriyetin kuruluş yıllarındaki tek parti dönemini her fırsatta eleştirenlerin bugün ülkemizi getirdikleri noktayı ve bunda dahli olanları tarih yazacaktır.
Son Söz; “Hiçbir sorun, onu yaratan bilinç düzeyiyle çözülemez” Albert Einstein