'Taş Medrese de daha iyisini yapabilirdik'

Kıraathane Söyleşilerinin üçüncüsü 25 Ocak Cuma akşamı İşadamı İbrahim Alimoğlu'nun konuşmacı olarak katıldığı 'İş Dünyası Kültür ve Sanat Başlığı' ile gerçekleştirildi.'GEZEKLER MAALESEF TOPLANTILARA DÖNÜŞTÜ'Gedik Ahmet Paşa Kütüphanesi Millet Kıraathanesi'nde gerçekleştirilen söyleşinin açılışını İl Kültür ve Turizm Müdürü Mehmet Tanır yaptı. Tanır'ın ardından kısaca özgeçmişinden söz eden Alimoğlu, 'Millet Kıraathanesinin açılmasından hakikaten gurur duyduk. İnsanların okuma [&hellip]

Kıraathane Söyleşilerinin üçüncüsü 25 Ocak Cuma akşamı İşadamı İbrahim Alimoğlu’nun konuşmacı olarak katıldığı “İş Dünyası Kültür ve Sanat Başlığı” ile gerçekleştirildi.
“GEZEKLER MAALESEF TOPLANTILARA DÖNÜŞTÜ”
Gedik Ahmet Paşa Kütüphanesi Millet Kıraathanesi’nde gerçekleştirilen söyleşinin açılışını İl Kültür ve Turizm Müdürü Mehmet Tanır yaptı. Tanır’ın ardından kısaca özgeçmişinden söz eden Alimoğlu, “Millet Kıraathanesinin açılmasından hakikaten gurur duyduk. İnsanların okuma alışkanlığı maalesef yok. Valimiz Mustafa Tutulmaz bu işe oldukça hevesli, çokta destek veriyor. Açılışta da vardık. İyi niyetle açıldı. İnşallah iyi niyetle devam etsin. Bu şekilde bir araya gelmeler bizim eskiden Afyon’daki gezek geleneği idi. Bunu maalesef bazı kesimler toplantılara, filmlere çevirdiler. Ama haftada bir gün Kıraathane Sohbeti adında böyle bir şey devam ederse bu durum bir gezek haline dönüşebilir. Afyon’un eski eğlenceleriyle olsun maneviyatı kuvvetlendirecek değerlerimizle belki burada paydaşlarımızla paylaşırız. Bence çok çok iyi oldu.” dedi.
“MERMERCİLİK
SINIF ÖĞRETMENLİĞİNİN
ÖNÜNE GEÇTİ”
Mermerci işadamı İbrahim Alimoğlu, Sınıf Öğretmenliği diplomasına sahip olduğunu bu diplomadan daha çok vatani gö-revi sırasında 4 ay askerlik yaparak yararlandığını kaydetti. Ordu-Fatsa Aybastı köyüne öğretmen olarak tayininin çıktığını oldukça uzak bir mesafeye gitme zorluğu dededen var olan mermer işi gerekçeleriyle memleketinde kaldığını aktaran Alimoğlu, “Biz doğduğumuz günden beri sokak, kahvehane, sinema bilmedik. Hep aile terbiyesi ile fabrika-ev arasında mermer tozuyla büyüdük. Mermerin tozuyla da yaşayıp gittik. Asker dönüşü evlendim. Allah ömürlerini versin iki kız iki erkek dört evladımız oldu. En büyük oğlum işin başında olmak suretiyle Alimoğlu Mermer de 4’ncü kuşak iş başında. Çok şükür Allah itibardan düşürmesin. Günümüz şartlarında çalışıyoruz. Nereden bakılsa 3 yüz insan bünyemizde ekmek yiyor. Geçmişten gelen itibarla da işlerimiz çok şükür yolunda. İhracat da yapıyoruz. Türkiye’nin durumu malumdur. Günün şartlarına bizde ayak uyduruyoruz.” diye konuştu.
“DENİZ EŞYALARINA ETNOGRAFİK EŞYALARDA EKLENDİ”
20 yıl önce yaptığı Endonezya seyahatinde Adalar’a götürüldüğünü aktaran Alimoğlu, “Biz Afyonlular pek yüzme bilmeyiz. Endonezya’da Adalar arasında akvaryum yapmışlar. O akvaryumdan çok etkilendim. Fabrikada Aliağa’da bir gemi sökümü sonrası getirdiğimiz kaptan köşkünü içinde eş dost misafir yemek yeriz diye düşünürken ofisimi bir mimar arkadaş kaptan köşkü yaptı. İçerisinde bir buçuk ton su bulunan bir akvaryum oluştu. Akvaryum deniz akvaryumu idi. Kaya mercanlarının zarar vermediği balıklar, balıkların zarar vermediği kaya mercanları da doldu. Maalesef bu akvaryum beş sene durdu. Bir akşam bir bilgisayarda yanan diyot sonucu sular ısınınca deniz akvaryumu tatlı su akvaryumuna dönüştü. Bu akvaryum için deniz eşyaları toplarken bu sefer etnografik eşyalar toplamışız. Çok sayıda etnografik eşyalarımız fabrikada eşle dostla paylaşılıyordu.” diye konuştu.
“AFYON’A EŞSİZ BİR
MÜZE KAZANDIRILDI”
Bir kısım müzik aletlerini üniversiteye bıraktığını belirten Alimoğlu, “İrfan Balkanlıoğlu Valimiz Çeşmeli Konağı bize tahsis edince de bir kısım eşyaları oraya bıraktık. Orada öncelikle çeşitli dersler Afyon’da yok diye sanki müzeyi kurs gibi kullandık. Sağ olsun ileri ki zamanlarda Semih ağabey oraya sahip çıktı. Burada kurslar yapılacağına fabrikada ki eşyalardan biraz daha takviye ederek tamamen müzeye dönüşmesini sağladı. Şu anda hakikaten Afyon’da eşsiz, Afyon eşyaları ile dolu çok güzel bir müzemiz var. Bu arada fabrikadaki müzik aletlerini Konservatuar Müdürünün ricası üzerine öğrencilere paylaştırdık. 150 civarında müzik aletini üniversiteye bırakınca internetten bizi keşfeden bir Alman bir kuruş para almadan 300 kadar topladığı müzik aletini bize bağışladı. Bürokrasi gibi zorlu şartlarda Afyonumuza kazandırdık. Üniversitede nereden bakılsa 500 parça müzik aleti var. Üniversitede böyle bir Müzik Aletleri Müzesi var.” şeklinde konuştu.
“OCAKLARDAN
ÇOK FOSİL ÇIKIYOR”
İleride yeni müze binasının açılması halinde o müze de tahsis edilecek bir bölümde müzik aletlerinin tedarik edilebileceğini belirten Alimoğlu şöyle konuştu:
“AKSAM diye bir kültür derneği oluşturuldu. Bu dernek çeşitli korolarla birlikte Meydanoğlu Pasajı 7’nci katında güzel bir hizmet veriyor. Orada her türlü müzik aletinin öğretisi yapılıyor. Hanımların çalışmaları var. Çalışmak isteyenler için her şey var. Afyon’a hizmet için hiçbir maddi karşılık beklemeden devam ediyoruz. Benim böyle bir hayatım oldu. Tabi dededen varlık olunca her şeyin iyisini kullandık. Her şeyin iyisi ile yaşayıp gördük. Çok şükür. Böyle de devam ediyoruz. Ama şımarmadık. Aynı çizgide dede terbiyesiyle inşallah bizim çocuklarımız da böyle devam edecekler. Denizli ocaklarında çok miktarda fosil çıkıyor. Mermerin içinde yengeçler, değişik hayvan unsurları. İnsan ayağı, insan ağzı gibi 2-3 milyon yaşında mermer fosiller çıkıyor. Bunlar herkesin mermer fabrikasında atılıyor. Ben bu eşyaları toplayınca bu tür şeyleri de toplamış oldum. Geçtiğimiz günlerde Pamukkale Üniversitesi’nden gelenler oldu çıkan bir yengeç fosilinin dünya literatüründe olmadığını söyleyerek bizim topladığımız fosillerden yeni bir keşif yaptılar. Bunun için insanlar Fransa’dan geldiler. İki gün fabrikada çalıştılar. Bilmedi-ğimiz çok şey toplamışız.”
“MAALESEF GARİP
İŞLERİMİZ VAR”
Topladıkları kıymetli varlıkların sergi ve teşhirinde kendilerine destek olunmadığından yakınan Alimoğlu şunları söyledi:
“Şehrin merkezinde güzel bir yerimiz olmadı. Maalesef bize destek olunmadı. Bize destek veren ne Belediye ne Valilik olmadı. Ben isterdim ki Taş Medrese’yi (Gedik Ahmet Paşa Medresesi) versinler. Orada çok güzel hizmetler yapalım. Bunu Taşhan’da da yapabilirdik. Millet (Gâvur) Hamamında yapabilirdik. Çok daha iyisini ama kısmet olmadı. Geldiğimiz noktaya üzülüyorum. Taş Medrese de bıçak imalatı yapılıyor. Benim minibüsümde bıçak yakalanmış. 255 TL ceza yazıldı. Bıçağı da geri vermiyorlar. Bir de bıçak Afyon’a özgü bir şey değildir. Bıçak yapımı nereden icap etti bilmiyorum. Maalesef garip işlerimiz var. Afyon’da ben birlik beraberlik göremiyorum. Bir Kültür Müdürlüğümüz var. Ama neden gerek duyuldu bilmiyorum. Valilikte ve Belediye’de de birer Kültür Müdürlüğü var.” >>  Burcu AYDIN’ın Özel Haberi

Bakmadan Geçme