Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, Tarım ve Gıda Bakanlığı olacak
Dünya Meteoroloji Günü Kutlamaları'na katılan Çevre ve Orman Bakanı Prof Dr Veysel Eroğlu, yaptığı konuşmada ülke gündemine damga vuracak açıklamalar yaptı. Kuraklığında bir afet olduğunu anlatan Bakan Eroğlu, mühendis maaşlarının ardından üniversitelerde görev yapan araştırma görevlilerinin de maaşlarının iyileştirileceğini açıkladı Dünya Su Günü ve Dünya Meteoroloji Günü Kutlamaları'na katılmak üzere Afyonkarahisar'da bulunan Çevre ve Orman [&hellip]
Dünya Meteoroloji Günü Kutlamaları’na katılan Çevre ve Orman Bakanı Prof Dr Veysel Eroğlu, yaptığı konuşmada ülke gündemine damga vuracak açıklamalar yaptı.
Kuraklığında bir afet olduğunu anlatan Bakan Eroğlu, mühendis maaşlarının ardından üniversitelerde görev yapan araştırma görevlilerinin de maaşlarının iyileştirileceğini açıkladı
Dünya Su Günü ve Dünya Meteoroloji Günü Kutlamaları’na katılmak üzere Afyonkarahisar’da bulunan Çevre ve Orman Bakanı Prof Dr Veysel Eroğlu, Meteoroloji Günü Kutlamaları’nın açılış konuşmasını yaptı. Kendisinden önce bir sunum yapan İTÜ öğretim üyesi Prof Dr Mikdat Kadıoğlu’nun kuraklığın bir felaket olduğuna katıldığını söyleyen Bakan Veysel Eroğlu, meteoroloji yetkililerine erken uyarı sistemleriyle ile ilgili talimat verdi. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nın isminin Tarım ve Gıda Bakanlığı olarak değişeceğini açıklayan Eroğlu, her kurumun kuraklıkla ilgili çalışma yapması gerektiğine belirtti. Üniversitelerdeki araştırma görevlilerinin maaşlarının düzeltileceğine değinen Eroğlu, kendisinin de emekli profesör olduğunu hatırlatarak profesör maaşlarının yeterli olduğunu söyledi. Batı dünyasının iklim değişikliği konusunda para harcamaktan çekindiğini ifade eden Bakan Veysel Eroğlu, Türkiye’nin üzerine düşen önlemleri aldığını anlattı.
Dünya Meteoroloji Günü Kutlamaları Afyonkarahisar Korel Termal Otel’de Çevre ve Orman Bakanı Prof Dr Veysel Eroğlu’nun katılımıyla gerçekleşti. Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürü Mehmet Çağlar’ın ardından meteoroloji ile ilgili bir surum yapan İstanbul Teknik Üniversitesi Meteoroloji Mühendisliği Bölümü Başkan Vekili Prof Dr Mikdat Kadıoğlu, Türkiye’de erken uyarı sisteminin bulunmadığını anlattı. Dünya’nın bir çok ülkesinde sesli uyarılar ve kitle iletişim araçlarıyla bir erken uyarı sistemi olduğunu hatırlatan Prof Dr Mikdat Kadıoğlu, Türkiye’de ise sirenlerin sadece 10 Kasım günü kullanıldığını ifade etti. ‘Savaş durumunda kullanılacağı bilinen sirenlerin normal bir zamanda çalınması halinde bizim insanımız saatine bakar. Siren çalsanız bizim halkımız saygı duruşuna geçer” diyen Prof Dr Kadıoğlu, Bakan Eroğlu’ndan kuraklık, uzak meteoroloji ve eğitimle ilgili taleplerde bulundu.
Kutlama etkinliklerinde bir konuşma yapan Çevre ve Orman Bakanı Prof Dr Veysel Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nın adının Tarım ve Gıda Bakanlığı olarak değiştirileceğini açıkladı. Türkiye’nin iklim değişikliğinden etkileneceğine özellikle de Akdeniz ve Güney Doğu Anadolu bölgesinde kuraklık tehlikesi bulunduğu vurgulayan Eroğlu, “Devlet Meteoroloji teşkilatımız küresel iklim değişikliğiyle ilgili kuraklıkla alakalı büyük çalışma yapıyor. Ülkemizle alakalı bu çalışmaları üniversitelerimizle bilim adamlarımızla birlikte yürüttüğü çalışmaların raporları yayınlandı. Tabii bu arada meteoroloji deyince küresem iklim değişikliğinden ve kuraklıktan bahsetmemek mümkün değil. Şimdi yapılan bu raporlara, senaryoya göre ülkemiz özellikle Akdeniz ve Güney Doğu Anadolu en fazla etkilenecek bölgeler arasında yer alıyor. Yöresel iklim değişikliğinden, kuraklıktan en çok etkilenecek yerler arasında bu bölgeler tespitlere göre belirlendi. Tabii buna göre önlemler, tedbirler almamız gerekiyor. Bu durumdan en çok etkilenecek su kaynakları ve tarımdır. Su kaynaklarını tek elden yönetmek gerekiyor. Suyumuzu çok iyi şekilde kullanmamız gerekiyor. Bilhassa kuraklığa karşı gayretle Tarım ve Köy İşleri Bakanlığımız da yeni adı da Tarım ve Gıda Bakanlığı olacak. Onlar da kuraklığa karşı bitki türlerinin geliştirilmesi konusunda şimdiden çalışma yapmalı” dedi.
Kyoto Protokolü’nü dünyanın birçok ülkesinin imzaladığını hatırlatarak Türkiye’nin Kyoto Protokolü’ne katılış sürecini anlatan Bakan Veysel Eroğlu, Türkiye ile ABD’nin Kyoto Protokolü’nden kaçındığı şeklinde dünyada oluşan izlenimden yakındı. Türkiye’nin ABD ile aynı kefeye konulduğunu ifade eden Bakan Veysel Eroğlu, ABD’nin gaz salınımının yüzde 27, Türkiye’nin ise binde 4 olduğunu hatırlattı. ABD ile bu konuda aynı kefeye konulmasından şikayetçi olan Bakan Eroğlu, geçer yıl aralık ayında Kopenhag İklim Değişikliği Zirvesi’ne katıldığını söyleyen Eroğlu, “Maalesef Kopenhag’da bir karar alınamadı. Ve bu karar Meksika’ya kaldı. Ben bu yıl sonunda Meksika’da bir karar alınacak diye düşünüyorum. Biz evet Kyoto’ya geç taraf olduk ama Türkiye küresel iklim değişikliğiyle mücadelede gerekli çalışmaları yapıyor. Biz ulaştırma alanında gerek eski araçların trafikten çekilmesi, yakıt kalitesinin yükseltilmesi, raylı ulaşım sistemlerinin gelişmesi. Mesela metrobüs, marmaray gibi. Bunlar önemli ölçüde katkı sağladı. Bazı şehirlerimizde raylı ulaşım gelişiyor. Bunun dışında çevre konusunda büyük yatırımlar yapıldı. Vahşi depolama alanları bertarafı suretiyle bunların modern katı atık bertaraf tesislerine dönüştürülmesiyle emisyonlarda yüzde 8 seviyesinde bir azalma olacak.” şeklinde konuştu. Pek çok şehre doğalgaz yapıldığını ve ağaçlandırma çalışmalarına da vurgu yapan Bakan Eroğlu sözlerini şöyle sürdürdü, “Bizim aslında küresel iklim değişikliğiyle ilgili mücadelede yerimiz var. Alnımız açık. Tarihi mesuliyetimiz çok cüzi. Dolayısıyla göğsümüzü gere gere Kyoto’ya da taraf oluruz ancak şu var. Tarihi süreçte büyük mesuliyeti olan Amerika yüzde 25, Avrupa Birliği yüzde 20 gibi. Rusya yüzde 7 gibi, Hindistan, Çin de vesaire. Onların da mutlaka bu konuda ellerini taşın altına koyması gerekir. Her şeyi az mesuliyeti olan veya hiç olmayan ülkelerden beklememek gerekiyor. Ancak onların ceplerinde akrep var. Ellerini ceplerine atmıyorlar. Meselenin özü budur. Hep topu taca atıyorlar.” Meteorolojinin kendisini daha geliştirmesi gerektiğine değinen Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu, anlık ve net erken uyarılar verilmesi gerektiğini ifade etti. Gerekirse erken uyarı sistemi ile ilgili düzenleme yapabileceklerine de değinen Bakan Veysel Eroğlu, “Kuvvetli yağış bekleniyor. Bunun manası yoktur. Burada açık olarak konuşacağız. Evet başarılarınızı takdir ediyoruz ama ilerlemek için tenkit şarttır. Ben en çok tenkit ve tavsiyeden hoşlanırım. Çünkü mesele iyinin iyisini yakalamaktır. Çok mesafe kat ettiğiniz ama daha kat edeceğiniz mesafeler var. Bunun en önemlisi özellikle enken uyarı sisteminin bir düzene, bir sisteme oturmasıdır. Bunlar DSİ ile birlikte, üniversitelerimizle birlikte gerekirse düzenleme yapılacaksa da yaparız. Felaket deyince sadece deprem, sel yok ki yani. Bana göre kuraklık da bir felakettir. Dolayısıyla onunda planı olması gerektiği kanaatindeyim. Bir kere erken uyarı sistemiyle ilgili bir plan, program hedef ve eylem planı hazırlayacaksınız. Bunu bende bizzat kendim takip edeceğim. Yani öğle bundan sonra kuvvetli yağış bekleniyor falan değil model çalışması yapılacak. Şu noktada şu seviyede su yükselecek tahliyesinin yapılması lazım. Bu hazırladığımız planda sarı ve kırmızı alarm durumları da olması lazım.” diye konuştu. Güneş enerji sistemlerinin pahalı olduğunu ve maliyetlerinin yüksekliğine anlatan Bakan Veysel Eroğlu, Türkiye’nin güneş enerjisi teknolojiden geri kalmaması için 500 megawatt’lık bir güneş enerjisi santrali kurulması gerektiğini söyledi. Uzay araştırmaları için Türkiye’nin geri kaldığını kabul eden Veysel Eroğlu, geri kalmanın yakalanamayacak olarak algılanmamasını istedi. Bu konuda üniversitelerle ilgili her türlü işbirliğine hazır olduklarına ifade eden Eroğlu, DSİ’ye KPSS ile Meteoroloji Mühendisi aradıklarını ancak başvuran olmadığını da açıkları. Mühendis maaşlarında iyileştirme yapıldığını hatırlatarak araştırma görevlileri ile ilgili de iyileştirme müjdesi veren Eroğlu konuşmasını şu şekilde tamamladı, “Bakanlar kurulunda ben mühendis arkadaşlarımızın maaşlarının düşük olduğunu söyledim. Sayın Başbakanımız da gayretleri ve büyük desteklerle iyileştirdik. Çünkü maliye para vermek istemiyor. Maliyenin de cebinde şeyler var yani. Dolayısıyla biz de almak istiyoruz. Güzel bir iyileştirme yapıldı. İyinin iyisi var ama bakıyoruz. Üniversitelerdeki araştırma görevlilerinin maaşlarının biraz düşük olduğunu biliyorum. Onu da takip edeceğiz. Araştırma görevlilerinin maaşının belirli bir seviyeye çekilmesi lazım diye düşünüyorum. Ama profesörlerin maaşları konusunda bende profesör olarak emekliyim. Ve idare eder diye düşünüyorum. Biraz da döner sermayeden gelenlerle idare edelim diye düşünüyorum.”